Uydurduğum kelime.
Dövmek ve yargı kelimelerinin birleştirilmesi, sentez.
Bencil amaçlarla, belirli hedefler doğrultusunda, hile, iftira ve aşağılama ile ve adalet iddiasıyla; haksızlığın sağlanmasını, haklının mağdur edilmesini amaçlayan faaliyettir.
Dövgü; yargı, yasama ve yürütme kuvvetlerine alternatif dördüncü kuvvettir, yargı ile zıttır.
Örnek kullanımlar;
* Hakkımı ararken dövgüye uğradım.
* Bu yargı değil, dövgüdür.
* Dövgü yoluyla Ekrem Bey'in önünü kesmek istiyorlar.
* Teröristlerle el ele tutuştular bizi dövgüyle korkutmaya çalışıyorlar.
Not: Örnekler tamamen hayal ürünüdür, gerçek kişilerle hiçbir ilgisi yoktur.
daha ortaokuldayken bile bu tipler beni bulurdu ısrarla.
yetiştirilme şeklime göre benim düzgün bir hayat yaşayan düzgün bir insan olmam gerekirdi ama bu piçlerin bilinçaltıma sızmasını engelleyemediğim için cinsel hayatım çok erken başladı, normal bir şey gibi algı yaratırlardı bir de bu amına koyduklarım, benim düşüncemi sorar gibi yaklaşıp kadınlara saygı duyduğumu fark edince kudururlardı, ısrarla kadınları objeleştirmeye çalışırlardı, bu onlar için ölüm kalım meselesi gibi bir şey sanıyorum.
ben kadınları seven, saygı duyan bir çocuktum, bu ibneler gelip gelip kadınları gözümden düşürmeye çalışırdı, dinlemek istemiyorum seni amk çocuğu bir siktir git, merak da etmiyorum.
tamam en kadın düşmanı, en annesiz orospu evladı sensin amk siktir git sal beni... yok, illa beni bulur bunlar.
lise ve üniversite yıllarımda içimde biriken birtakım olumsuzluklarla savaşmama ve rehabilite olmama katkı sağlamış platform.
yalnız çok orospu evladı da vardı mesela en bilinen orospu evladı namik nickli bir arkadaştı, kavga ederdik ayda bir vefa stadındayım gel diye artistlik yapardı, gidip beklerdim gelmezdi.
kapanmış şimdi, üzüldüm mü yoksa üzülmedim mi karar veremiyorum, 90 yaşında hastalanıp 100 yaşında ölen, zaten ölmesi beklenen yaşlı insanlar vardır ya, öyle bir his...
birilerinin bunu anlaması ve anlatması gerekiyor.
şiddet ve vahşet...
ülkemizde bunların hepsi toplumsal bir zemine oturuyor ve bu çok tehlikeli bir durum.
çok fazla nefret ekildi insanların içine.
haksızlık, çaresizlik, çözümsüzlük, iletişimsizlik, aşağılanmışlık...
bunlar yaşatılıyor insanlara bu ülkede.
güçlünün karşısında hakkını arayanın da ezileceği algısını toplumda bir zemine oturtursan sonunda buna uygun bir dünya elde edersin.
bu ne demek?
şiddete kapı açmak demek.
zihniyetiniz yıkılmazsa gücü yeten gücü yettiğince devam eder.
bu kapıyı siz açtınız, hayatı çekilmez hale siz getirdiniz, pastadan pay almak için suçluyu alkışlayıp mağdura zerre merhamet etmediniz.
bunların sonuçlarını anlatanları da dinlemediniz, uyaranlara düşman oldunuz, hatanızı söyleyene kahpelik yaptınız, meydan okudunuz, orospu evladısınız yani.
sorumlusu sizsiniz, başkası değil.
insanların sizi görmek istediği kadar güzel veya çirkin görebilmesine imkan tanıyan durum.
örneğin bacaklarınız çok ince kollarınız çok kalınsa ya da kilolu olduğunuz halde boynunuz çok uzunsa; veya verdiğim örneklerdeki gibi düz mantığa uymayan bir fiziksel özelliğiniz varsa insanların algısını olumsuz yönde tetikliyor.
değiştiremeyeceğiniz ortada olsa da bu durum antipati uyandırmanıza, eleştirilmenize ya da rahatsız edici derecede fazla ilgi görmenize sebep olabiliyor.
bana en ufak yanlış yapanın başına kötü anlamda ne gelirse gelsin seviniyorum. (akrabam değilse)
mesela hiçbir karşılık beklemeden gösterdiğim onca ilgiye , saygıya ve sevgiye rağmen sırf istediği şeyler bende yok diye düşündüğünden ya da olsa da öylece bedavaya vermeyeceğimi bildiğinden dolayı bana değersiz bir bez parçasıymışım gibi davranan, anlamayan dinlemeyen o kadın sevgilisi ya da eşi tarafından katledilse "iyi olmuş" diye düşünürüm içimden.
ama asla kamuoyunun duyacağı şekilde bu özelliğimi ortaya koymam, o kadar da iki yüzlüyümdür.
(iki yüzlülüğümün de sorumlusu da kendim olduğum için veya doğru söylediğim için canımı yakanlardır)
leş s...n çok s...r felsefesiyle yoluna çıkan hiçbir dişi kuşu affetme, sonunda bir cacık olmasan da adın playboya, bulunduğun şehrin hızlı elemanına çıkar.
ben ilişki konusunda istediklerini tartışmak istiyorum biraz.
uzun boy, zenginlik ve güç en çok duyduğum şeyler.
1.80 altı erkek değildir, parasız erkeği annesi bile sevmez...
hepiniz duymuşsunuzdur bu söylemleri.
ben bu söylemleri tekrarlayan, bana tek verebilecekleri cinsellik olan bu tiplerin özelliklerine baktığımda da görüyorum ki şunların en az 10 tanesine sahipler;
* kısa boylu (1.65 altı)
* kilolu
* çirkin
* rüküş
* saygısız
* görgüsüz
* bilgisiz
* hadsiz
* terbiyesiz
* beyinsiz
* ahlaksız
* merhametsiz
* çifte standartlı
* yalan bağımlısı
* fakir
* şımarık
* orta malı
* kişiliksiz
* özenti
* korkak
* tamahkar
* cahil
* arsız
* utanmaz
* rezil
yani bir insanda istemeyeceğiniz çoğu özelliğe sahipler.
ama beklentilerine baktığımızda kendi çizdikleri profilin yanında arşta kalan bir şey görüyoruz.
hadi denkliğin olmamasını bir kenara bıraktım, kadının olası dezavantajlarını görmezden gelmeyi bir kural kabul ettiğimizde bile siz o isteklerinizi hak edecek hiçbir şeye sahip değilsiniz.
ayrıca hayırdır ya? siz nasıl bir insanın kendi isteğiyle değiştiremeyeceği şeyleri şart koşabiliyorsunuz? siz nesiniz amına koyduğumun çocukları? erkeklerin psikolojisini sikip çaresiz bırakın sonra yok efendim kandırıldım, yok kadına şiddet bilmem ne diye ağlayın...
bu ateşi sen körüklüyorsun, orospu çocukluğundan vazgeç.
ne ara dünya böyle bir hale geldi? çok eski değil, bundan 20 yıl önce akşam 9'dan sonra tek başınıza dışarı çıkamıyordunuz lan siz?
onu geçtim 100 yıl önce hiçbir özgürlüğünüz yoktu bu toplumda, sizi it gibi yaşatıyorlardı, düşündüklerini konuşmayı geçtim düşünmeye bile hak verilmiyordu lan size... "belki de bir sebebi, haklı tarafı vardı kadınları o hale getiren toplumun" diye düşünmeden olmuyor şu durumda.
(not: size o hakların çoğunu köklü br şekilde kazandırıp hayatınızı temin eden de 1.74 boylarında bir erkek bu arada, onu da hatırlatayım.)
ortak rakipler çıkınca nasıl aynı söylemleri sahiplendiklerini görmemek mümkün değil.
ulan siz çakalsınız da biz mi gerizekalıyız? siz yine kendi aranızda pastanızı paylaşın, biz kendi pastamızı kendimiz pişirir yeriz.
şimdi bunları en çok delirten de muharrem ince oldu haliyle, onu da tek başına bırakmayacağız emin olun.
gençlerin önünü açmak isteyen kimseyi sizin gibilere yedirmeyiz, yedirmeyeceğiz de... bunu gördünüz, görmeye de devam edeceksiniz sert bir şekilde.
aynı sertliği muharrem ince de görecek, olası görülmüyor ama diyelim ki seçildi ve yanlış mı yaptı? ilk küfrünü bizden yiyecek yine, ama siz o zaman da onun etrafına yamanacaksınız.
atatürk'ün bursa nutkunu hatırlatırım, gerekirse taşla sopayla elde ne varsa onunla ideallerimizi yaşatmaya devam ederiz, 100 yıldır hiç değişmedi bu.
içinde derin manalar barındırır.
mesela bunun anlamını tam manasıyla bilmeyenler birine ağır bir laf etiiklerinde "çocuk işte" derler, ama ben birine ağır bir laf edersem ortalık karışır.
Bir çocuğun kavgaları daha basittir, 3-A'dan Berkecan Sena'nın eteğini kaldırmıştır mesela, "Salak Berkecan seni öğretmene söyleyeceğim" düzleminde ilerler o husumet.
Yaş ilerledikçe her şey herkesin algı kümesine girebildiği için "Sen ne biçim esnafsın? Sen ne aptal adamsın!" gibi söylemler ağır yaralar açmaya başlar, atılan yumruğun dönüşü olmaz.
Yaşamış, tatmış ve tecrübe etmiş insanın dünyası derinleşmeye başlar, bu başlangıç dibi görülemeyecek derinliğe varsa da durmaz.
psikoloji otoritelerince kişilik bozukluğu olarak nitelendirilen pasif agresif davranışın narsist kişilerden kaynaklı olduğunu düşünmekteyim.
çevrenizde her şeyi kendisinin hak ettiğini düşünen, başka insanlara alan bırakmayan, kendisiyle ilgili veya ilgisiz olduğunu gözetmeden hoşuna gitmeyen her şeye müdahale eden, bunun için başkasına zarar vermekten geri durmayan narsist biri olduğunu ve başa çıkamadığınızı düşünün, uzun yıllarca bu kişiye maruz kaldıktan sonra bir yerden sonra içgüdüsel olarak pasif agresif davranmaya başlarsınız.
yani doğrudan narsist kişiye bulaşmazsınız ama sürekli yanıltırsınız ve hataya zorlarsınız, bu da narsisti öfkeden deliye döndürüp hayatını karartmaya yeter zaten.
not: düşündüm de ikisi bir bünyede olursa toplum için çok olumsuz bir sonuca sebep olur muhtemelen. *
bir model canlanıyor aklımda, çevremde bolca var bu modelden, farklı olduklarını iddia etseler de hepsi aynı, basite indirgemeden aklıma gelen her detayı yazarak anlatıcam;
iki yüzlü, tutarsız, yalancı, gücü yettiğince cüret eden, kendine yapılınca ağlayan ama başkasına yapan, merhametsiz, alaycı, hain, sahte, bilgisiz ve vasıfsız ama iddialı, pasif agresif, arkadan ve gizli iş çeviren, göz koyan, içten içe üstü kapalı amaçlayan, bir şey yapıyor gibi görünürken aslında tam tersini yapan, bir şeyi kötülerken kötülediği şeyden farkı olmayan...
tanıdınız mı?
varlıklarını bilmek bile huzursuz ve rahatsız ediyor.
neden böyle bir çağrı yaptığımı da bu entry'de açıklayayım, yakın zamanda maltepe'de çok küçük ve konfordan uzak bir stüdyo açtım, ama kayıt yapmaya ve mix ve mastering işlerine uygun bir ortam oluşturdum. (edit: salonumuz klimalıdır) :D
bu ortamı bilinmeyen, belki fırsat bulamamış veya gelişmeye açık kişiler için değerlendirilebilir hale getirmeyi umuyorum.
yani aklınıza gelen her fikir için dm atabilirsiniz. *
müzisyenim, yüzlerce parça yayınladım, binlerce şarkı sattım, 5 tane kitap yazdım, bu milletten bir sikim anlayamadım.
anlayabileceğiniz şekilde anlatayım, yazdığım kitaplardan sadece bir tanesi çok sevildi, saçma sapan şeyler yazdım, dümdüz, sabah kalkıp elimi yüzümü yıkamam gibi sıradan şeyler, abi kitaba bir yorumlar yapılmış sanırsın ilyada ya da silmarillion falan yazmışım...
ama ciddi anlamda bilgi veren, içi dopdolu, son derece eğlenceli bulduğum 3 kitabımı eleştirmişler hatta yetmemiş anasını sikmişler...
ben cidden anlamıyorum...
aynı şey ürettiğim müzik eserleri için ve diğer çalışmalar için de geçerli.
kendim bile nasıl yazdığıma şaşırdığım derin sözler için hakarete uğruyorken içi bomboş, hiçbir şey anlatmayan, muhattabıyla adeta taşşak geçtiğim işler delicesine seviliyor...
"mal mısınız amk?" diye haykırmak istiyorum cidden...