uruk
0 (düz adam)
on birinci nesil yazar 23 takipçi 159.77 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    tümyad

    1.
  1. türkten gelen türke gitsin anlayışı ile çok güzel işlere imza atıyorlar. tabi ki medya ve belli ahali tarafından sevilmezler çünkü şehit ve gazi yakınlarına öncelik veriyorlar. ahbap gibi pkk sevici değiller.
    0 ...
  2. turana şiirler

    1.
  3. Tebriz'de dolan göz, bizim ellerimizde akardı...
    Şimdi...
    Ayaklarımız yalnız Ankara'da mı dolaşır ?
    Edirne'den Kars'a kadar mı mefkuremiz ?
    Viyana'da çürüdü mü Kızıl Elma söyle !
    Çeğen tepesinde tükendi mi bütün düşlerimiz ?
    Ellerimiz avuçlarımızda sıkılı mı kaldı, kör mü oldu gözlerimiz ?
    Yok mu bize yol gösterecek bir ismail Enverimiz ?

    ERHAN ÖZHAN
    1 ...
  4. erdem akın

    1.
  5. remzi özdemir

    1.
  6. Türkiye intihar etti

    Bursa'nın Osmangazi ilçesi'nin Dumlupınar Mahallesi, daha güneşin bile doğmadığı sabaha, 6 yaşındaki bir erkek çocuğunun "babaaaa" diye büyük bir feryadıyla uyanır.Herkes koşarak çocuğun sesinin geldiği eve girerler. Doğal gaz borusuna asılı 35 yaşındaki Cahit Gündoğdu'nun cansız bedeni ile karşılaşırlar. Tanıyan tanımayan herkes gelir.Herkes aynı şeyi düşünür bir adam neden intihar eder?Boyunu zar-zor geçen bir boruya bağladığı paçavralara boynunu nasıl uzatır. Çocuğuna bakarak kendini nasıl öldürür. Hiçliğe giderken hiç mi pişmanlık duymaz.Kendini öldürmenin dinimizce yasak olduğunu, Allah'ın verdiği canı, sadece Allah'ın alacağını bilmesine rağmen, bir insan, böyle bir eylemi hangi ruh hali sonrasında yapar. Cevaplar kalabalıktan gelir:inşaatlarda çalışan ustadır. Ve uzun süredir işsiz. Bankaya ev kredisi nedeniyle borcunu ödeyememiş ve evine banka el koymuştu.Türkiye'nin dramıCahit Gündoğdu henüz 35 yaşındaydı. inşaatlarda çalışıyor ve dört çocuğunu geçindirmeye uğraşıyordu. Yıllarca çalıştığı inşaatlarda hep bir evinin olmasını hayal etti. Herkes ev alıyordu. Üstelik 100 bin liraya alınan ev bir yıl bile geçmeden 200 bin lira oluyordu.Herkesin parası mı vardı ki, ev alıyordu?Bir emlakçı yardımı ile bir bankaya gitti. Aldı krediyi, dört çocuğu ile başını soktu eve. Evin kredisinin taksitleri zorluyordu. Ancak hiç izin yapmadan çalışarak tam 2 yıl ödedi taksitleri. Bir gün bile geciktirmeden.Banka ona güvenmiş kredi vermişti. Bu devirde insanın babası bile bir çırpıda çıkartıp o parayı vermezdi. Onun için bankaya mahcup olmamalıydı. Aradan geçen 2 yıldan sonra işler değişmeye başladı. inşaat işleri azalmaya, olanlardan ise parasını zamanında alamamaya başladı.Herkes bir krizden bahsediyordu. Başbakan bile televizyona çıkıp, "Ne krizi. Millet araba almak için 3 ay sıra bekliyor!" diyordu. O halde inşaat sektöründe yaşanan neydi?Sonunda politikacıların kabul etmediği ancak herkesin var dediği kriz nedeniyle kredinin taksitlerini geciktirmeye başladı.Bankadaki kız, her gecikmede aradıkça o duyduğu mahcubiyetin altında adeta ezilir yok olur. Sonunda bir ve iki derken 3. taksit de ödenemez. Çünkü müteahhit kriz gerekçesiyle ödeme yapmıyordur. Başka yerlerde iş arar ama bulamaz.Bir gün avukat arar. Bankanın avukatı olduğunu ve borcunu eğer 1 hafta içerisinde ödemezse evinin icra ile satılacağını söyler.Çırpınır, ağlar, feryat eder ama parayı bulamaz.icradan gelen yazı büsbütün dengesini bozar. Evine icra yolu ile el koyup satacaktır banka.Çocuklarının, karısının yüzüne nasıl bakacaktı. Onları bu kış günü nereye götürecekti. Kiralık ev bulmak kışın ortasında kolay mıydı? Bulunsa bile para neredeydi. Para olsaydı zaten taksitini ödeyecekti.Tüm bu sorulara yanıt bulamaz ve çaresiz bir şekilde oğlunun yattığı odaya gider, onu öper koklar ve ipi doğal gaz borusuna bağlar. Sonra bir ucunu boynuna geçirir. Ölmek için, kırgın olduğu bu dünyadan gitmek için kendini boşluğa bırakır.Daha 6 yaşındaki bir çocuk sabah uyandığında babasının cansız bedenini bir ipin ucunda görürse ne hisseder diye düşünmeden...Sorumlu kim?Bir işçi, hatta adını bile kimsenin bilmediği bir kişinin intiharının sorumlusu kimdi?Bu intihar bir takım şeylerin yolunda gitmediğini göstermiyor muydu? insanların 3 ay otomobil kuyruğunda beklediği(?) Türkiye'de bir işçi evine gelen icra nedeniyle nasıl hayatına son veriyor?intihar eden aslında sadece Cahit Gündoğdu değil. Türkiye intihar ediyor. Güzel ülkemizde her gün, kaç kişi, borçları için canına kıyıyor.Bu arada bankaların bilançolarındaki kârlar; kredi kartları ve telefon mesajı ile verilen kolay-pahalı krediler ile patlama yaşıyor.Halkın borçlarını nasıl ödeyeceğini düşünmeyen bankalar, 70 milyonu,  kredi kartları ve konut kredisi ile borçlandırarak sanal bir mutluluk ortamı yaratmıyor mu?Acaba yatakta yatan yavrusuna bakarak ölüme giden işçi Cahit Gündoğdu'nun son düşünceleri n'oldu?Kaynak: Türkiye intihar etti - Remzi ÖZDEMiR

    Yeniçağ Gazetesi yazarı
    http://www.yenicaggazetes...-intihar-etti-41294yy.htm
    1 ...
  7. sigara yiyenler derneği

    1.
  8. melankale

    1.
  9. lazcada "karşı" anlamına gelir. şarkısıda ayrı güzel :

    https://www.youtube.com/watch?v=NibobdqNoxI
    0 ...
  10. 4 yıldız ve 400 vekil

    1.
  11. uğruna nice onursuzlukların yapıldığını görüyoruz.

    farkları yok.
    1 ...
  12. 16 şubat 2016 fenerbahçe sermaye arttırımı

    1.
  13. rte nin fb ye büyük bir kıyağı daha. galatasaraya verilmeyen hak fb ye verilmiştir. kasasına 160 milyon tl girecek fb nin. ayrıca fb bunu yaparken dolandırıcı olmuyor ama galatasaray yaptığında küçük yatırımcılar dolandırıldı oluyor. fb nin spk dan bu izni almaması durumunda 103 milyon tl lik tahvili geri ödemesini nasıl ödeyeceğini aziz dahil kimse bilmiyordu. neyseki imdada yine rte yetişti.
    0 ...
  14. şmistan elizamanli

    1.
  15. Silkeledi göğün yeddi katını
    Kucakladı doğu ile batını
    Kalk yeherle erenlerin atını
    Deniz kimi dalgalan Türk, çalkan Türk!

    Hardan hara gettiğini bilen yol,
    Ufuklara gavuşanda gülen yol,
    Atilla'dan Atatürk'e gelen yol,
    Kalkan olsun başın üstte, kalkan Türk!
    Atilla'dan Atatürk'e gelen yol,
    Kalkan olsun başın üstte, kalkan Türk!

    Çanakkale, Malazgirt'in devamı
    Türk değil ki, öz kanından korkan Türk!
    Temiz südden mayalansın doğulsun,
    Mete kimi, Oğuz kimi Han olsun

    Hardan hara gettiğini bilen yol,
    Ufuklara gavuşanda gülen yol,
    Atilla'dan Atatürk'e gelen yol,
    Kalkan olsun başın üstte, kalkan Türk!
    Atilla'dan Atatürk'e gelen yol,
    Kalkan olsun başın üstte, kalkan Türk!

    Yaddaşında sıralansın, anılsın
    Ertuğrul Bey, Osman Gazi, Orhan Türk
    Yene Tanrı dağlarını kucakla,
    Dağlar olsun sengerin Türk, arkan Türk!

    Hardan hara gettiğini bilen yol,
    Ufuklara gavuşanda gülen yol,
    Atilla'dan Atatürk'e gelen yol,
    Kalkan olsun başın üstte, kalkan Türk!
    Atilla'dan Atatürk'e gelen yol,
    Kalkan olsun başın üstte, kalkan Türk!

    Deniz kimi dalgalan Türk, çalkan Türk!
    Döğüşen Türk, oyanan Türk, kalkan Türk!

    https://www.youtube.com/watch?v=vUxR_gv4dlA
    1 ...
  16. türk futbolcusu vasatlığı

    1.
  17. Futbol sezonunun bitmesi sonucu tatil için, izmir, muğla ve antalyayı tercih etmelerinden bu vasatlık bir kez daha kendini gösteriyor. milyon eurolar kazanıp tatili buralarda geçirmek vasatlıktır.
    0 ...
  18. turkkepit

    1.
  19. uludere gerçeği

    1.
  20. Yeniçağgazetesi yazarı Ahmet Takan'ın sözde insancıllara bir tokatı daha, bunları koruya tatlı su solcularını gördükçe gülüp geçiniz :

    "Dikkatlerinizden kaçmasın!.. Son günlerde Uludere yeniden kaşınmaya başlandı. Yaşlı başlı kadınları çocukları sahneye sürüyorlar, “katırlarımızı kesmeyin” diye ağlatıp TSK’nın bölgede yaşayan vatandaşın ekmeğini elinden aldığı, geçim kaynaklarını kuruttuğu, zulmettiği propagandasını yapıyorlar.
    Fakat gerçekler bambaşka...
    Yoğun olarak özellikle Şırnak sınır bölgelerinde katırlar üzerinden bir gerginlik politikası yürütülüyor. Bölücü terör örgütünün tüm faaliyetleri başta Şırnak Valisi olmak üzere Ankara’daki tüm ilgili ve yetkililere yazılı raporlar halinde iletiliyor. Fakat malumunuz “çözüm süreci” ve 7 Haziran seçim hesapları her şeyin önünde!..
    Terör örgütünün amacı, bölgede görev yapan TSK mensupları ve korucuları psikolojik baskı altına almak. Uludere’de yaşanan olaylarla ilişkili görüştüğüm kaynak, “şu net olarak görülmüştür ki; özellikle Şırnak-Uludere bölgesinde yaşayan insanların birçoğu, kendilerini 2011’de yaşanan elim olay sonrası, kaçakçılık yapmaya hak kazanmış bireyler olarak görmekte ve sınırda görev yapan askere karşı sürekli saldırgan tavırlar sergileyerek ve yaşananları bambaşka bir şekilde bölge milletvekillerini de kullanarak basına aktarmaktadırlar” dedi.
    Son Uludere provokasyonlarının ardından bölgedeki askeri ve güvenlik kaynaklarımdan ulaştığım ve Ankara’ya da gönderilen vahim derecede önemli raporlar ise şöyle;
    “- Uludere’nin Gülyazı ve Ortasu köylerinde yaşayan insanlar özellikle katırları kullanarak kaçakçılık yapmaktadırlar. Hemen her hanede ortalama 8-10 katır bulunmaktadır.
    - Bu katırlar bir seferde 3 bin adet sigara paketi taşıyabilmektedir. Her sigaradan asgari 1 TL. kazanıldığı düşünülürse, bir katırın sınır dışından her gelişi sahibine en az 3 bin TL. bırakmaktadır. 10 katırıyla bir gecede kaçakçı 30 bin TL. para kazanabilmektedir. Bunun yanında zaman zaman katırların altına silah bağlanarak teröristlere de silah nakli yapılmaktadır.
    - Bu kadar para kazanan kaçakçıların köydeki yaşam şartları mükemmel durumdadır. Bahsi geçen köylerde 300-400 hane bulunmakta ve evlerin çoğunun önünde en az bir adet lüks olmak üzere ilave 2 ve bazen de 3 adet araba bulunmaktadır.

    - Mart 2015 ayı başından beri kaçakçılık faaliyetlerinde gözle görülür bir artış görülmektedir. Mart başında yaşanan bir olay şöyle cereyan etmiştir; yasa dışı yollarla geçiş yapmak isteyen kaçakçılara unsurlarımız müdahale etmiş ve yaşanan arbedede 5-6 katır vurulmuş ve kaçakçılık önlenmiştir. Bunun üzerine Gülyazı ve Ortasu köylüleri kaçakçılık girişiminde bulunan diğer köye giderek buradaki insanlara “askere direnmeleri gerektiğini ve bunun bir hak olduğunu, kimsenin bunu engellemeye hakkı olmadığını, kendilerinin bu yasağı tanımadıklarını” ifade ederek ve köylüleri azarlayarak, bir yerde de onları devlete baş kaldırmaya çağırarak köyden ayrılmışlardır.
    - Hemen akabinde bir iki hafta sonra Gülyazı ve Ortasu köylerindeki kaçakçılar 60-70 kişiyle ve yanlarında 200 katırla Irak’a Göreneş dere yatağından yasa dışı geçiş yapmak üzereyken sınırda görevli askerlerce durdurulmaya çalışılmış; yapılan ikazlara uymayan kaçakçılara öncelikle “dur” ikazında bulunulmuş bilahare havaya ateş açılarak kaçakçılık önlenmeye çalışılmıştır. Buradan geçemeyen grup bu sefer başka bir dere yatağı bölgesine intikal etmiş ve buradan geçmeye yeltenmiştir. Tekrar ikaz edilen grup askerlere kafa tutarcasına “Gücünüz yetiyorsa gelin durdurun, buradan geçeceğiz ve malımızı alıp tekrar geleceğiz. Bizi durdurmaya ne sizin gücünüz ne de Hükümetin gücü yeter!” diyerek geçişe devam etmiştir. Yapılan müdahale havanın çok sisli olması nedeniyle kısmen başarılı olmuş; bazıları sisten yararlanarak geçiş yapmışlardır. Geçiş yaptıkları da dönüşlerinde anlaşılabilmiştir. Tekrar yapılan müdahale esnasında katırların yakınlarına yapılan atışlarda 5-6 katırın öldüğü, 6-7 katırın da yaralandığı anlaşılmıştır.
    - Yaşanan bu olaydan hemen sonra, hudutta görev yapan güvenlik güçlerinin cesaretini kırmak ve görev yapmalarını engellemek üzere, civar köylerden de, çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 2 bine yakın insan toplanmış ve Düğün Dağı civarındaki askerlere taşla saldırı başlatmışlardır. Zorlukla engellenen bu saldırılardan istifadeyle Irak tarafından gelen katırlar da köylerine götürülmüşlerdir.
    - Hemen ertesi gün, 24 Mart 2015, bölgede görev yapan askeri araçlara yine çok kalabalık bir grup tarafından ORTASU köyünde (başlarında HDP milletvekilleri Faysal SARIYILDIZ ve Selma IRMAK olmak üzere) basın açıklamasını müteakip taşlı saldırıda bulunulmuştur. Saldırılarda 15 asker yaralanmış, 7-8 asker hastaneye sevk edilerek yatılı tedavi altına alınmıştır. Hemen sonrasında yol trafiğe kapatılmış ve bir kısım halk tarafından bölgedeki karakolların ELEKTRiK ve SULARI kesilmiştir.
    - 3 gün sonra (27 Mart 2015) Gülyazı ve Ortasu köylerine ilave olarak civar köylerden gelen kişiler (yaklaşık bin kişi), sınıra bin metre mesafede bulunan bir bölgeye kadar ilerlemiş -ki burasının iKiNCi DERECE ASKERi YASAK BÖLGE OLDUĞU iFADE EDiLMiŞTiR- burada sloganlar atmış, çadırlar kurmuş ve bölücü terör örgütünün sözde bayraklarını açmıştır. 29 Mart akşamı eylemlerine son vererek bölgeden ayrılmışlardır.
    - Tüm bu yaşananlara baktığımızda burada organize bir kaçakçılık faaliyeti olduğu, basit bir kaçakçılık olmadığı rahatlıkla görülmektedir. Zira kişisel bazda kaçakçılık bir veya iki katırla yapılmaktadır ve tespiti de o derece zayıftır. Ancak Gülyazı ve Ortasu köylülerince yapılan kaçakçılık tamamen bölücü terör örgütünün gözetiminde ve talepleri doğrultusunda gerçekleştirilmekte; terör örgütü hem bundan para kazanmakta ve hem de zaman zaman bu katırların altına bağlanmak suretiyle KCK üyelerine silah temin etmektedir. Irak kuzeyinden getirilen küçük baş hayvanların altına dahi hafif silahlar (tabanca, makineli tabanca vb..) bağlanmaktadır. Sınırdaki meydana gelen bu olaydan sonra KCK bir bildiriyle sınır birliklerimize uyarılar ve tehditler savurmuştur.
    - Söz konusu köydekiler aç olduklarını dile getirmekte, ancak köyde son derece güzel bir şekilde inşa ettikleri 3 katlı, beş katlı evlerinin önündeki Mercedes, BMW araçların hesabı sorulduğunda verememektedirler. En verimsiz dönemde dahi aylık bir katırın kazancı 25.000 TL’yi bulmaktadır. Her hanede 8-10 katırın olduğunu düşünün... Her iki köyde de 4-5 dozer ve bir o kadar kepçe bulunmaktadır. Bunlar köylülere aittir. Türkiye’nin hangi köyünde bu denli bir yapılanma vardır ve neden, ne maksatla? Bu makineler kışın kaçakçılık yollarını açmak için bizzat kaçakçılar tarafından şahıs bazında satın alınmışlardır.
    -Şu anda Gülyazı ve Ortasu köyleri (Sınır hattına yaklaşık 10 km. mesafede) yaylaya çıkıyoruz bahanesiyle sınıra 1.5 km. mesafedeki ŞiRiT yaylasına taşınmaktadırlar. ŞiRiT yaylasının hemen sınır karşısında PKK cirit atmaktadır. Gözle açıkça görülebilmektedir. PKK emretmiş köylüler de buraya sözde yaylaya çıkmışlardır. Zira buradan kaçakçılık çok daha kolay olacaktır onlar için. Zaten bulundukları köyler de yayla köyüdür ama bu bahaneyle sınırdaki askeri daha da zorlayacağa benzemektedirler.”
    Evet! Bu raporun daha fazlası ülkeyi yöneten siyasilerin elinde.
    Kaçakçı köylüler “Adalet istiyoruz, Hukuk istiyoruz” diye slogan atıyorlar. Hukuk kaçakçılığa müsaade etmek midir?.. Buradan amaçlanan şey sanki gelecekte yapılması planlanan sinsi bir eylemin öncüsü, provası gibi gözüküyor. Uludere, bazıları için bir sembol olduğundan kıvılcım buradan da fitillenebilir gibi geliyor insanın aklına..
    Bir de, “Şırnak’ta 23’üncü Jandarma Sınır Tümen Komutanlığı sorumluluk sahasında meydana gelen bu olaylardan Tümen Komutanı sorumludur” haberleri hatırlatalım. Konuyla ilgili sorumuza cevap veren askeri çevreler, uygulamaların kişi bazlı değil sistem ve kanun bazlı olduğunu ve kişilere göre farklı uygulamanın olamayacağını ifade etti. Ayrıca adı geçen Tümgeneral Abdullah Baysar’ın Uludere olayı meydana geldiğinde bölgeyle alakalı bir yerde ve görevde olmadığını, kaydettiler.

    Ahmet TAKAN "

    http://www.yenicaggazetes...ludere-raporu-34016yy.htm
    0 ...
  21. 11 mart 2015 sabah gazetesi

    1.
  22. Yüzsüzlük, pişkinlik ve adiliklerine bir yenisini daha eklemişler. Yalamaktan dilleri pelesenk olmuş.
    0 ...
  23. cizrenin özerk bölge olması

    1.
  24. Ahmet Takan'ın bugünkü yazısında vurguladığı gerçek :

    "Devleti idare eden AKP iktidarı, terör örgütü PKK’nın Cizre’yi “özerk kanton” ilan etmesini resmen kabul etti.
    Resmi kabul nasıl olur?..
    Devlet birimlerinin resmi yazılarıyla...
    Başkentteki ÖSYM Başkanlığı geçen hafta Şırnak ÖSYM Sınav Koordinatörlüğü’ne bir yazı göndererek bu yıl üniversiteye giriş sınavlarının ilk basamağı olan YGS’nin güvenlik sebebiyle Cizre’de yapılamayacağını bildirdi. Sınavın Şırnak’ta yapılacağı kaydedildi. Yani;15 Mart’ta YGS’ye girecek Cizreli öğrenciler Şırnak’a gidecek. YGS geçen yıl Cizre’de yapılmıştı. 2011 yılından beri yapılıyordu. Ve hatta 2011 yılında ilk defa YGS Cizre’de yapıldı diye iktidar pek hava atmıştı!..
    Brüksel’den sonra Kandil’in şefaatine sığınan AKP iktidarı, Cizre’de kazdığı hendeklerle devlet otoritesini sıfırlayan PKK’ya karşı nasıl teslim olduğunu resmen belgelemiş oldu.
    Çözülme sürecinde Cizre, Nusaybin, Silopi ve Lice’de sözde özerklik kantonları oluşturmak için YDG-H eliyle ciddi faaliyet yürüten PKK/KCK terör örgütü, bölünmeye yönelik yaptığı çalışmaların meyvelerini topluyor!.. Hendekler YGS’yi de iptal ettirdi. Bölgedeki kaynakların verdiği bilgiye göre; Şırnak’ta bu yıl YGS’ye girecek 13 bine yakın aday var. Şırnak’ta sınav yapılacak salon kapasitesi 6 bin, Cizre’de ise 4 bin civarında. Bu durumda 3 bin adayın sınava gireceği yer sıkıntısı varken, ÖSYM’nin güvenlik nedeniyle Cizre’deki sınavı iptal etmesi büyük sıkıntı yarattı... Daha önce Cizre ve Şırnak merkezde yapılan üniversite giriş sınavları bu sene 15 Mart 2015 Pazar günü sadece Şırnak merkez ve merkeze bağlı köy okullarında yapılacak.
    * * *
    Skandal ötesi kepazeliklerin bini bir para. Teröristlerin bölgedeki hastanelerde tedavi edildiğini biliyorduk. Üstüne, teröristlerin tedavi masraflarının da SGK’ya ödettirildiğini öğrendik. YENiÇAĞ’a bilgi veren güvenilir kaynak şunları söyledi;
    “YDGH elemanlarının sağladığı başkalarına ait kimlik kartlarıyla hastanelerin acillerinde ve ameliyathanelerinde tedavi edilen yaralı teröristlerin tedavi masraflarının da SGK tarafından karşılandığı anlaşılıyor. SGK’nın tedavi masraflarını karşıladığı vatandaşların kimliklerini kullanan PKK’lılar, hastane odalarında bakımları yapıldıktan sonra tekrar geldikleri Irak ve Suriye’deki örgüt kamplarına geri dönüyorlar. Diyarbakır, Şırnak, Siirt ve Batman’da bu şekilde şu ana kadar 43 teröristin tedavi edildiği ve bunların başkalarına ait kimlik kartları kullandırılmak suretiyle masraflarının SGK üzerinden devlete yansıtıldığı tespit edildi. Bölgede yıllardır hizmet eden doktorlardan alınan bilgilerle, hastanelerde adli vakalara bakmak için bulunması gereken polislerin bulunmadığı, bunun yanında getirilen ölüler için savcıların; çözüm sürecine zarar gelir düşüncesiyle incelemeden ve otopsiye sevk etmeden intihar yazın geçin demesi, dahası çok sayıda teröristin bu hastanelerde bölge halkının vatandaşlık numaralarıyla tedavi ettirildiği tespit edildi. Bunun yanında; bölge halkının, PKK tarafından görevlendirilip, ellerine ilaç listeleri verilip, bölgedeki hastanelerden ve sağlık ocaklarından PKK’nın istediği ilaçları doktorlara baskı yaparak aldıkları ve olası bir serhildanda ihtiyaç olacağı nedeniyle çok miktarda ilaç stoklandığı ve ellerinde yeterli doktor olmadığı için bölgedeki doktorlarla ilgili isim ve adres tespiti yaptığı ve esir alacağı da belirlendi.”
    Duyduklarım karşısında “Allahım ne olur aklıma mukayyet ol” diye dua ediyorum.
    Bakın daha neler var!..
    Bölgedeki kaynaklardan, Şırnak, Yüksekova ve Hakkari’de kurulan ve “asker alma dairesi” olarak çalışan PKK/KCK/YDGH’nin mobil karakollarında askere alınan çocuk ve gençlerin kurtarılması için ailelerin ilginç bir yönteme gittiklerini öğrendim. Çocuklarının PKK tarafından askere alınmaması için yüklü miktarda para ödemek zorunda bırakılan ailelerden bunu yapamayanların, dağda kalamayacaklarını belgelemek için hastanelerden çocuklarının kronik rahatsızlıkları olduğuna dair “çürük raporu” aldıkları ortaya çıktı. Ailelerin YDG-H karakollarına giderek, “evlatlarımız orada yapamaz, bünyesi zayıf, size de yar olmaz diyerek” hastanelerden aldıkları çürük raporlarını sundukları kaydedildi. Kaynağımın söylediğine göre; “Para veremeyen fakir bölge halkı, rapor alabilmek için doktorları ölümle tehdit ediyor ve can güvencesi olmayan doktorlar da sahte rapor düzenlemek zorunda kalıyorlar...”
    Oy almak için memleketinize gelecek küplerin efendilerine sorun bakalım, bunlara ne cevap verecekler!..
    "

    http://www.yenicaggazetes...ni-sgk-oduyor-33556yy.htm
    0 ...
  25. fikstür şikesi

    1.
  26. Tff tarafından bu sene yapılandır. Nasıl olduğunu anlamak isteyenler takımların fikstürlerine bakabilir.
    0 ...
  27. haydar çakmak

    1.
  28. Haftada bir Yeniçağ gazetesinde yazmaktadır. 1 Ocak 2015 tarihli yazısı ders niteliğindedir ve şu şekildedir :

    "Milli Eğitim şurasının Osmanlıcayı okullarda zorunlu yapma tavsiyesi ve Erdoğan’ın isteseler de istemeseler de öğrenecekler dayatmasından sonra Türkçeyle felsefe yapılmaz argümanı da Türkçe ve Türklük konusunda hassas olanları kızdırdı. Hemen şunu belirtelim, felsefe dille değil beyinle yapılır. Felsefe bir ülkede gelişmemişse dil iyi olmadığı için değil, yeteri kadar beyin olmadığı içindir. Felsefe yapan bir beyin hangi dili kullanırsa kullansın o dilin zenginleşmesini sağlar ve yeni felsefi terim, kavram ve sözcükler kazandırır. Yani felsefenin temel malzemesi dil değil beyin ve entelektüel seviyedir. Osmanlı imparatorluğu biz Türklerin geçmişidir, aynen Selçuklu, Göktürk ve Hun imparatorlukları gibi. Geçmişimize sahip çıkar ve saygı duyarız. Ama artık bizim adımızı taşıyan bir ülkemiz ve devletimiz var. O da Türkiye Cumhuriyeti’dir. Kabilelerin dili olmaz bir ırkın dili olur. Osmanlı veya Selçuklu bir ırkın adı değildir. Bir bey adıdır ve beyliklerin dili olmaz, beyliklerin mensubu oldukları ırkın dili olur, Selçuklular ve Osmanlılar Türk’tür. Selçuklu sarayında Farsça, Osmanlı da ise Osmanlıca konuşulmuştur. Her iki imparatorluğun da halkı Türk’tü ve halk hep Türkçe konuşmuştur. Türkiye Cumhuriyeti Selçuklular ve Osmanlıların devamı değildir, ancak Türklerin devamıdır. Çünkü bu üç devletin halkı aynı halk yani Türk halkıdır.
    Türkiye’nin dönüşümü bir plan çerçevesinde ve gözler önünde devam etmektedir. Başörtüsü önce üniversitede, sonra devlet dairesi ve daha sonra da okullarda serbest oldu, bunu zamana yayarak yaptılar. Aslında başörtüsüne kimse karşı olmadığı için önemli bir tartışma çıkmadan serbest bırakıldı. Erdoğan müritlerinin saflarını arkasında sıklaştırmak için hayali başörtüsü düşmanları yarattı ve onlarla kıyasıya savaştı, ama bu savaş düşman olduğu için değil, müritlerinin hayranlığını pekiştirmek içindi. Sonra okullarda zorunlu din dersleri izni çıktı. Sonra sessizce düz okulları birer birer imam hatip liselerine çevirdiler. Sonra karma okullar yerine çok sayıda kız liseleri yaptılar. Şimdi de Osmanlıca numarasıyla Arap harflerini geri getirme çalışmaları var. Bütün dünya Osmanlı imparatorluğu’nu “Türk imparatorluğu” olarak kabul eder ve Osmanlı tabiri yerine “Türk” tabirini kullanırlar.
    AKP zihniyeti Osmanlı’nın Türk olma özelliğini değil, çok etnikli olma özelliğini öne çıkartmaktadır. 12 yıldan beri Türklüğü yok etmeye çalışırken Osmanlı’yı yüceltmek ne anlama geliyor. Asıl amaç Arap alfabesini geri getirmektir. Osmanlıcayı yayarak, Türkçeyi ortadan kaldırmaktır. Bizce Osmanlıca, Türkçe değildir. içinde Türkçenin de bulunduğu, Arapça, Farsça ve hatta Batılı ve Balkan dillerinin de bulunduğu kurgulanmış bir saray ve elit dilidir, ama Türkçe değildir. Türk halkı Osmanlıcayı hiç konuşmamıştır ve anlamaz. Türklerin konuşmadığı ve anlamadığı bir dil nasıl Türkçe olur. Türk halkı Yunus Emre’nin, Karacaoğlan’ın, Köroğlu’nun ve Dadaloğlularının konuştuğu Türkçeyi konuşmuştur. Bundan böyle de Türkçe konuşmaya devam edecektir. Türk tarihinin çeşitli evrelerinde dönme ve devşirmeler, ülkede söz sahibi olmuşlar, Türklerin bünyelerine uymayan davranışlarda bulunmuşlardır. Ama hiç biri zemin bulamamış ve amaçlarına ulaşamamışlardır.
    Siyasi islamcıların Osmanlı aşkı yeni değildir. Ancak 2002’den beri hız kazanmış ve artık amaçlarını da saklama ihtiyacı duymamaktadır. Aslında Siyasi islamcıların, Osmanlı hanedanını iktidara getirmek veya Osmanlı coğrafyasını yeniden fethetmek gibi bir planları yoktur. Onların amacı, Türkiye Cumhuriyetini sulandırmaktır. Kısaca laik devleti ve Türk ulus devletini ortadan kaldırmaktır. Osmanlı da olduğu gibi Kürdistan mebusu, Lazistan mebusu gibi çok etnikli bir Türkiye yaratmaktır. Dikkat edilirse eğer, son dönemlerde şu iki konu sürekli gündemde ve inceden inceye örülmektedir. Birincisi, dindarların dinî vecibelerini özgürce yerine getirmeleri bahanesiyle Cumhuriyet, laik devlet ve Atatürk’ün prensipleri tek tek yok edilmektedir. ikincisi ise geçmişte yapılan haksızlıkları kınamak bahanesiyle eski hainlere itibar verme, etnik yer adlarını geri verme numarasıyla devletin kuruluş felsefesi aşağılanmakta, devlet otoritesi ve devletin Türk olma karakteri yok edilmeye çalışılmaktadır. Osmanlıca işin bahanesidir. Osmanlı yönetiminin, imparatorluğun asli unsuru olan Türkmenlerle, asker ve vergi toplamanın dışında bir ilişkisi olmamıştır. Türkmen köylerine ne okul, ne yol ne de su getirilmiştir. Kendi kaderlerine terk edilmiştir. Türkmenler, Osmanlı yönetimine Siyasi islamcılar gibi bakmamaktadır. Osmanlı döneminde Türkmenler arasında söylenen bir tekerleme örneği vererek Türklerle Osmanlı yönetimi ilişkisini özetleyelim. “Şalvarı Şaltak Osmanlı/ Eyeri Kaltak Osmanlı/ Ekende Yok Biçende Yok/ Yiyende Ortak Osmanlı” . Siyasi islamcıların, dönmelerin ve devşirmelerin, Osmanlıya sahip çıkmasının ne anlama geldiği artık Türkler tarafından iyi bilinmektedir. Osmanlı, Türklerin atası ve geçmişidir. Ama sadece geçmişidir. Şimdi Türklerin yurdu ve devleti Türkiye’dir. Yeni bir ülkeye, rejime, dile ve alfabeye ihtiyaçları yoktur.
    Not: Yeni yılın ülkemize ve tüm dünyaya sağlık, mutluluk ve barış getirmesi dileğiyle."

    http://www.yenicaggazetes...altak-osmanli-33112yy.htm
    0 ...
  29. türkçeyle bilim felsefe yapamazsınız

    1.
  30. hazretlerinin son beyanıdır.

    her zamanki gibi koca bir yalandır. asıl amaç osmanlıcaya geçiş ve Türke Atatürke ait herşeyi bertaraf etmek. halbuki osmanlıca türkçe düşünüp arapça yazmaktır. ayrıca atası saydığı araplar mağaralarda aç aç inlerken, Türkler kayalara destanlarını yazmaktaydı.

    "keser döner sap döner, gün gelir hesap döner"
    4 ...
  31. mankurtlaşan türkçüler

    3.
  32. mankurtlaşmak Aytmatovun tbiri ile şöyledir :

    kendi toplumuna ve kimliğine yabancılaşma.
    0 ...
  33. pkk nın muş vartoda askerlik şubesi kurması

    1.
  34. Yeni Türkiye'nin getirdiği doğal bir sonuçtur. Akkıllar bunu aklamaya çalışır ve akillerde gerekliliğini anlatırlar yakında. Olmadı yalanlarlar ve medyaya gözdağı verip bu haberlere yer vermezler. Gerçek şu ki: pkk dağ kadrosu için acemi birliğini Varto'da kurmuştur. Tıpkı vergi topladığı, sözde mahkemeler kurduğu gibi.
    1 ...
  35. inanna nın aşkı

    1.
  36. Muazzez ilmiye Çığ'ın atıştırmalık tadında kitabı. 2-3 saatinizi ayırın ve beyninizi dinlendirin. Asla pişman olmayacaksınız.
    0 ...
  37. 29 ekim 2014 şanlıurfa pyd konvoyu

    1.
  38. Musuldan yola çıkan ve 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı günü Şanlıurfa'da binlerce kişinin alkışları eşliğinde Ayn-el Araba geçiş yapan pyd liler için yapılmıştır. Amerikan bayraklı üniformaları ile el sallamışlar hatta Türkiye Cumhuriyeti varlığına, bütünlüğüne hakaret etmişlerdir. Hükümet her zamanki gibi göz yummuş ve bu rezalete izin vermiştir. Polisler konvoydakileri korumuş, hassasiyet ve tepki gösteren halkı engellemiştir.
    0 ...
  39. uygurder

    1.
  40. Uygur islami Kültür ve Dayanışma Derneği.

    Gönül rahatlığıyla yardım yapılabilecek kurumlardan. Bir yetimde siz evlat edinin aylık 100 TL civarı. Ama yarı yolda bırakmayın. Gidip yüzyüze görüşme şansınızda mevcut.

    iletişim bilgileri :

    uygurder.com
    0216 419 44 54
    info@uygurder.com
    Hasanpaşa Mah. Fatih Bulvarı No:52/8 Sultanbeyli
    1 ...
  41. arapların türkleri övmemesi

    1.
  42. Hadislere nail olmuş bir kavmin, islamı yüceltmiş, yaymış ve en önemlisi kimlik kazandırmış bir kavmin asırlarca görmezden gelinmesi ilginç değil mi?

    Halifeliğin ellerinden alınması buna bahane olamaz. Talkan ve Curcan katliamlarını biz yaşadık fakat asla onlar gibi davranmadık.
    0 ...
  43. kristjan nikolov

    1.
  44. Galatasaray'ın 2012 yılında Makedonya'dan transfer ettiği genç yıldız adayı basketbolcu. Türkiye basketbol Federasyonu tarafından Galatasarayda oynadığı için insanlık suçuna maruz kalmaktadır.

    Nikolov Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır ve Türkçeyi herhangi bir vatandaş kadar konuşmaktadır. Geldiği günden bu yana 5 yada 6 kez lisans başvurusunda bulunuldu fakat Turgay Demişrel Federasyonu bir türlü lisansını çıkarmamaktadır. Ayrıca Nikolov'u altyapıda dahi oynatmamaktadır. Ancak Macar asıllı çifte vatandaş Attila Dağdelen hem takımında hemde milli takımda oynayabilmektedir. Tabi ki takımından kastımız Fenerbahçe'dir. Ersan ilyasova, Zaza Pachulia, Emir Preldzic * rašid mahalbašić, Duşan Cantekin gibilere lisans veren Federasyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına lisans vermemektedir.

    Nikolov 2012 U-16 Avrupa şampiyonasında 26 sayı ortalaması ile en değerli oyuncu seçilmiştir. Oyun kurucu olan Nikolov ülkemizin bu pozisyondaki açığınını yıllarca dolduracak niteliklerdedir ancak Galatasaray forması giydiği için insanlık suçuna maruz kalmaktadır. Tıpkı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan Endoğan Adili gibi. O da Tff den bir türlü lisans alamadı ve sadece antremanlara çıkmaktadır. Halbuki aynı federasyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı bulunmayan Veli Kavlak'ı yerli statüsünde saymaya devam ediyor.

    Türk sporundaki görünmez eller ile bazı takımlar (Galatasaray, Trabzonspor, Bursaspor) ötekileştirilirken, bir kaç takımda alenen taraf tutularak kollanmaktadır. Ülke sporundaki bu pis eller yok edilmedikçe bir adım ileri gidemeyeceğiz.

    Son olarak Nikolov'a yapılan insanlık suçuna biran önce son verilmesi ve geç oyuncuyu parkelerde zevkle izlemeyi diliyorum.
    1 ...
  45. yeni bir kitaba başlama sorunu

    1.
  46. Okurken sizde merak uyandıran, içine alan ve elinizden bırakmak istemediğiniz bir kitap bittikten sonra diğerine hemen başlayamıyorum. Attan inip eşşeğe binmek gibi olmasın diye ancak yeni kitabın cezbedici havasından kurtulmakta mümkün olmuyor. Bugüne kadar maksimum 2 hafta dayanabildim.
    1 ...
  47. avramit

    1.
  48. Rize ili Pazar ilçesine bağlı günümüz Türkçesinde adı Güney Köy olan köyün Lazca adı. Ben bu köylü olupta normal hızda konuşanı görmedim. Hele ki konuştukları Lazcayı asla anlayamıyorum. Her Laz köyünde olduğu gibi burada da zihni sinir işlere imza atan yada hayatı diğer köylülere zorlaştıran insanlar mevcuttur. Fakat burada bu sayı oldukça fazladır.

    Melyat deresinden yukarı doğru Avramit'e arabayla çıkmayın, o yolu yürüyün ve yürürken kendinizi çok şanslı hissettiren anları yaşayın.
    1 ...
  49. grup vova

    1.
  50. Hemşin müzik kültürünü yaşatıyorlar.

    0 ...
  51. © 2025 uludağ sözlük