inşallah sadece benim başıma gelmiyordur deyip size de sormak istiyorum;
Bazı isimler var, özellikle iki tane, hayatımda periyodik olarak farklı insanlarca karşıma çıkıp her seferinde aynı trajik olaylar bütününü yaşayıp, aynı şekilde hafızamda yer etmiş insanların ortak isimleri olması konusu.
Sinem ve zeynep isimdeki insanlarla, farklı farklı zamanlarda aynı şeyleri yaşayıp aynı şekilde hayatımdan uzaklaştırdığımı fark ettim. Bu naıl oluyor? Diyeceksiniz ki; e yanı her üç kadından birinin ismi zeynep? Haklısınız, lakin ben neden bir başkasi ile değil de her Zeyneple aynı şeyleri yaşıyorum? Bunu deneyimleyeniniz var mı?
Günahkarlara yardım ve yataklık etmek için gerçekleştireceğim eylem.
Önümüzdeki hafta antalya ve muğla'da olacağım bunun için.
Edit: birkaç ev alıp günlük kiraya vermek için, kendime değil.
Böyle başlayan bir şarkı varmış ve nereden dimağıma yuva yapmış bilmiyorum ama bugün manitaya;
"Kırgınım sana ben" dedikten sonra kafamda çaldı, devamını hatırlamak için uğraşırken manita da bana affetmek ile ilgili yalvarıyordu valla ne dedi konsantre olamadım.
işimi yarım bırakmayı sevmem.
Ve evet, affetmedim.
Şu an dünyadaki en ucuz şeyin erkek olduğunu biliyoruz (bilmeyenler bilenlerden öğrensin oğraşamamm)
Fakat Üçüncü Dünya savaşı çıkarsa erkek milletinin yarısı telef olacak zaten, doğumlarda erkek çocuklarını ikiye katlayan kız çocuk sayısı derken kalacak yarı erkegin de yüzde 30 u gaydir zaten...
Al işte Elimizde erkek kalmadı..herkes elindekine sıkı sıkı sarılsın.
Tuttum, bırakmam!
Hayal ürünüdür. Erkek, saat başı baştan çıkan bir donanma ile donatılmış özel bir canlıdır, siz o saat başı yenilenen ritüelinde nefes alıp verdiyseniz suçlu oluyorsunuz.
Nefesini tut upsss!
Bakın spa falan değil, doğal, dümdüz, köpüklü mermere uatacağımız, rustik, akustik seslere elverişli türk hamamına gitmektir.
Bugün aniden bunu teklif etti bana ya Gelenekselci ve ilkel dokusuna zeval gelmemiş sevgilim.
Önce güldüm sonra da güldüm hala gülüyorum.
Her yeri yıkıyor, kapılara perdelere tırmanıyor, yetmiyor duşa kabinin üstünden üstüme atliyor, kirmadigi tabak çanak biblo kalmadı, saksılarımı devirip ev sevdiğim çiçekleri öldürüyor, koltukların kenarını tirmalıyor, sürekli ayağımın dibinde...ya kirasını verdiğim evde benden kral yaşıyor. Okuldan alınıp şantiyeye verilen erkek çocukları gibi ben de Sokağa sürgün edip, oradaki sokak hayvanlarından ders alıp burnunu sürterek eve gelmesini bile istedim kaç kere.
Bazen anahtarı ona teslim edip bir çantayla evden kaçasim geliyor.
Yeto kral yetoo
Sırf bu yüzden eve insan çağırmak istemiyorum.
Ya çay tabağından tut saksılarıma kadar kül!!!
Neyse ki izinliyim, küllerinden yeniden doğacak bugün evim.
Bunları dibinde tutan insanlar, mevcut düzende stabil kalmak adına çırpındıkça efor sarf edip heves kaybedecek insanlardır.
Bu tür insanlar gelenekselcidir, korkaktir, konfor alanının dışına çıkınca boşlukta sallanıp en yakın avcıya yem olmakta beis görmezler. Risk almayı bırakın, o günün planları değişse tüm hayatı alt üst olmuşçasina inlerine çökerler. Asla b planları yoktur, mızmızlardır, kendilerine acıya acıya ozguvenlerini zihinlerinden ekarte ederler. Yanlarındakileri de absorbe ederek, gerilemeye, -ilerlemenin vereceği sözde ağrılardan kurtulma adına- şartlanacaklar.
Mübalağa yapmıyorum, ufku dar insan, onlarca insanın başarısını köreltir, girişim şevklerini söndürür. Mevcut şartlarda, "iki lokma bir hırka" cümlesini motivasyon olarak kullanan insanlar, gelişime vurulan darbenin en azgın azmettiricileridir.
yanlış bilinen eril inancı revize etmek istiyorum;
Mutlu son denilen şey, olağan durumdan sekse geçiş değildir.
Mutlu son, seks eylemi içindeki kaotik ortamdan orgazmla sonuca ulaşabilmenin psikolojideki adıdır. Kadın ne yapsın orgazm olamadiktan sonra üstünde nefes nefes tepinen ayıyı?
Ha erkeğin mutlu sonu, kadının başlangıcı bile olmayabilir. Erkekleri kadın orgazmı hakkında optimize etmek gibi gayriahlaki bir görevim yok. Tövbe. Sadece kendi erkeğime böyle ahlaksızlıklar yaparım.
Aşırı eğlenceli buluyorum ben bunu ya bı de akarı kokari da yok ya aşırı şımarıklik içeriyor.
Zaten dikkat çeken biriyim ama ben biri dikkatimi çekmiş gibi yapınca eğlence orada başlıyor.
Kalabalık ortamda birine kısa kısa devamlı bakınca "adam oturuşunu düzeltiyor, saçlarıni kontrol ediyor, göz teması kuramıyor ama bakıyor muyum diye bakmaktan da vazgeçemiyor, bir şey sorunca ses tonu tuhaflaşıyor" swh. hele de ikinci doz olarak, gülümsersem; sakarlığı tutuyor, dili sürçüyor, suratı kıpkırmızı oluyor". Aaaay kocaman aslan gibi adam, yanlış deneylerde kullanılmış şebeğe dönüyor.
Sonra basıp gidiyorsun oradan hiçbir şey yaşanmamış gibi.
Beyler kusura bakmayın ama ya da bakın yaaaasdfh Kızlar! aşırı eğlenceli, deneyin denettirin.
Biriyle sevgliyken dudağımda uçuk çıkmıştı ve öpmeye çalışınca itmiştim, elimi tutup zoraki de olsa uçuk dudağımı öpmüştü, "dudağında uçuk çıktı diye seni opmekten neden uzak kalayım? Uçuk senin uçuğun, sendeki her şeyi seviyorum" demişti, bu garipti
Ama bir üst leveli;
Başka biri ile sevgiliyken yemeğe çıkmıştık ve dişimin arasında kalan kırıntıyi eliyle alıp ağzına götürmüştü, bak bundan ben tiksinmiştim.
Ben de bir kadın olarak, sevdiğimin her tarafını öper severim ama böyle anormal şeyler yapacak kadar da başka bir vücudu sevemem kusura bakmayın, şuursuzsaniz kendinize şuursuzsunuz, aynı ozeni bizden beklemeyin.
Öpmeli bir başlık görünce aklıma düşen en güzel uyutulma halidir.
Ne güzeldir ki; yarin dudaklarında ısıtılırarak teslim olan tenime gülümseyerek boyun eğmek. Birkaç gün evvel, bedenimle birlikte ruhumu da uykuya emanet etme müsebbibi dudaklara buradan teşekkürlerimi sunuyorum.
Yirim.
Çok ciddi soruyorum; beyler, afakı olmayan fetişlerinizde böyle bir kategoriniz de var mı?
Bugün, benden hoşlandığını bildiğim bir adamla çok yakın durduk, eve geçince mesaj attı bana:
" Boynunun solunda duran o yalnız ben ve sağindaki biri diğerinden biraz daha büyük, köprücük kemiğinin üstünde nakşedilmiş o iki benini ve omzun ile ensenin arasında kalmış üç küçük ben' i öpmek istedim".
Bu mesaj sonrası ayna karşısına geçip, ensemdeki üç bene bakmaya çalışırken boynumun ağrıdigi doğrudur.
Mekana üç tane telaşlı adam geldi,
Toplu sipariş verdiler, "bekleyip paket alacağız" dediler , istedikleri ürünler yaklaşık on bin lira civarı tutuyor, sonra eğildi kulağıma;
Biz bilmem kimin nesi savcısinin bilmem nesiyiz deyip, siparişleri herkesten önce tutmamizi ve de indirim yapmamızı istediler,
Ben de doğruldum; "buraya gazisi de geliyor, hamilesi de, kanser hastası da...her sipariş, sırasına göre yapılır, kişisine göre değil" dedim. Bozuldu, buz gibi kesildi suratları, "buyrun oturun, siparişleriniz çıkana kadar kahvelerinizi için" deyip o masaya garson yönlendirdim.
Taviz, adaletsizliği doğurur, tam da adaleti temsil edenlere karşı yapılırsa.