unutulan
239 (ilaç gibi)
altıncı nesil yazar 2 takipçi 11.60 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    miçoz

    1.
  1. teknelerin içerisinde biriken suyun tahliye edilmesini mümkün kılan küçük, kısa boru. içinde yiv ve set barındıran boru kısım, sabittir. yine yiv ve setlerle sarılı, tıkaç vazifesi gören parça da miçozun 2. parçasıdır.
    "firar" da denmekteymiş bu şeye.
    0 ...
  2. burt wonderstone

    1.
  3. jim carrey hayranlarını heyecanlandıran, hakkında; 2013 yılında gösterime gireceği söylentileri dolanan filmin adı. carrey, sokaklarda illüzyon gösterileri yapan birini canlandıracakmış.

    komedyenin, bu proje için girdiği kılık pek de etkileyici olmuş, kanımca. bu yeni tarzı, metalci ergenlerin, sanal platformlarda; "ooolüm, cim keri metalci olcakmış yeni filminde... cannibal corpse şarkıları söylicekmiş la!" diye, götünden haber uydurmasına da sebep olmuştur. tabi bu söylentinin yayılmasında, ünlü oyuncunun; "pet detective" adlı filmde, (bar sahnesi)cannibal corpse'un, "hammer smashed face" çalacağı sırada sahneye fırlamasıyla mikrofonu kapıp, böğürmeye başlamasının da payı vardır.

    haber için şu link var:
    http://the-movieland.com/2012/burt-wonderstone
    0 ...
  4. facebooktabtr msn com

    1.
  5. şu günlerde, msn'e giren çok sayıda kişinin, giriş yapar yapmaz antivirüs programı tarafından engellendiğini gördüğü sitedir. msn, açılınca "facebooktabtr.msn.com" adresine bağlanmaya çalışıyor gibi görünüyor. fakat erişim, eset tarafından engelleniyor.
    çok sayıda sitede, insanlar, bu adresin ne olduğu hakkında bilgi almaya çalışmış ve hepsinin ortak noktası, eset nod32 kullanıyor olmaları. msn ile facebook sitesine bağlanmayı sağlayan bir uygulamanın, eset tarafından virüs olarak algılanması mı söz konusu yoksa zararlı içerikli bir site, nod32 hariç hiçbir antivirüs programınca fark dilemiyor mu, bilinmiyor.

    bkz. http://galeri.uludagsozlu...booktabtr-msn-com-193113/
    1 ...
  6. killer condom

    1.
  7. senaryosu, ralf könig ve martin walz tarafından yazılmış (martin walz, aynı zamanda filmin yönetmenidir) 1996 yapımı bir film.

    katil prezervatif, türü; komedi, korku, bilim kurgu olsa da erkekler için şüphesiz çok korkunç bir filmdir. aşağıdaki fragmanda tabanca ile ve michael myers bıçağı ile prezervatif kovalayan insan sahneleri de bu gerçeğe değinir nitelikte sahnelerdir. belki şunu diyebilirsiniz;
    "minnacık kondom tabancayla mı öldürülürmüş? dişleri de olsa, kanalizasyonda yaşamalarından ötürü enfeksiyon bulaştırma riski büyük de olsa, mazgallardan çıkıp yatak odalarına girseler de kondom öldürmek için tabanca, tüfeğe gerek yok..."
    işte o zaman yanılırsınız. kondomun ne ile beslendiğini kestirmek zor değil. düşününce bile içi bir hoş oluyor, erkeğin.
    hem de bu film, korunmasız ilişkiyi tercih etmeye zorluyor insanı. gel de kondom kullan şimdi. bunlar daha fazla çocuk yapmamızı isteyen amerikanın oyunu hep... film, alman yapımı olsa bile.

    alın size fragman:



    bu da imdb şeysi:
    http://www.imdb.com/title/tt0116791/

    kişisel not: nasıl olmuş da açılmamış bu başlık!
    0 ...
  8. khaos legions

    1.
  9. arch enemy'nin, mayıs 2011'de çıkacak olan albümü.
    şarkılar da şunlar imiş:

    1. khaos overture (enstrüman)
    2. yesterday ıs dead and gone
    3. bloodstained cross
    4. under black flags we march
    5. no gods, no masters
    6. city of the dead
    7. through the eyes of a raven
    8. cruelty without beauty
    9. we are a godless entity (enstrüman)
    10. cult of chaos
    11. thorns ın my flesh
    12. turn to dust (enstrüman)
    13. vengeance ıs mine
    14. secrets
    15. the zoo
    16. snow bound (akustik)

    şöyle de bir albüm kapakları varmış:
    http://galeri.uludagsozlu.../khaos-legions_126297.jpg
    0 ...
  10. çok güzelsin amına koyayım

    1.
  11. hayretini dile getirirken; "amına koyayım!" şeklinde küfreden erkeğin, karşısındaki dişinin güzelliği önünde yaşadığı şaşkınlık ile kurması muhtemel cümledir. tabi kötü niyetle söylenmiş de olabilir. bu yüzden; "amına koyayım, nokta işareti (.) yerine kullanılır ve sonuna geldiği cümlenin bittiğini gösterir." diye açıklama yapmak da işe yaramayabilir.
    0 ...
  12. hasdal hayvan barınağında vahşet

    1.
  13. ibb hasdal hayvan barınağı hakkındaki iddiaların başlığıdır.
    iddialara göre hayvan katliamları yapılmaktadır ve iddia sahipleri, resimlerle kanıtlayacakmış, yapılan vahşeti. kadir topbaş'a dava açacaklarmış. şöyle de duyurmuşlar facebook denen siteden:
    http://www.facebook.com/a...56&id=117344904983974
    1 ...
  14. ilişkisi yok olarak değiştirilen durumu beğenmek

    1.
  15. ne gibi bir düşünceyle gerçekleştirildiği belli olan eylemdir. kesinlikle bir ipnelik/orospuluk yoktur ortada. bu nedenle yorum yazmaya da çekinmemek lazım. sakınca yok... yoksa açık açık söylenemeyen bir şey mi var?

    bu yüzden, düşünceler belirtilmelidir:

    durum:(x'in ilişkisi yok)

    yorum: ne kadar ahenkli bir cümle olmuş... ortalık "i" kaynıyor... asonans filan...* facebook'un, özellikle her kullanıcının adı sonuna "in" eki koymaktaki istikrarı, bu ahengi oluşturmada en büyük etken bence. facebook'u, bu kararlılığından ötürü kutlarım. çok beğendim bu durumu...
    1 ...
  16. abrahadabra

    1.
  17. eylül 2010 tarihinde piyasaya çıkmış dimmu borgir albümü.

    albüm içindeki şarkılar:

    1. xibir
    2. born treacherous
    3. gateways
    4. chess with the abyss
    5. dimmu borgir
    6. ritualist
    7. the demiurge molecule
    8. a jewel traced through coal
    9. renewal
    10. endings and continuations
    11. gateways (orchestral)
    12. perfect strangers (deep purple cover)
    0 ...
  18. önce yaklaştığı insanı sonra köpek sanan kedi

    1.
  19. tuzağa düşürüldüğü ve yakalanmak üzere olduğu hissi ile dehşete kapılacak kedidir. çünkü insan görünümlü, sevecen yaklaşan bir canlının, aslında kılık değiştirmiş bir düşman olduğunu sanmıştır.

    bir ağacın dibinde oturmuş, öylece bana bakıyordu, kedi. "pisi pisi" lerime karşılık, hemen koşarak yanıma geldi, kuyruğu havada. artık üç varlık idik... her yürüyüşümde adımlarımla ritm tutan ve seyir şarkıma eşlik eden, beni her halimle kabul eden, ne ayağımın altında aşağılık komleksine kapılan ne de bir tepeden yükseklik taslayan, anlayışlı, vefalı dostum yol, kedi ve ben. en sevdiğim dostlarımdan ikisi yanımda idi artık. değmeyin keyfime...
    gerçi biri ile daha yeni tanışmıştım ama çağrıma hemen karşılık verişi ile gönlümde yer edinmişti.

    hemen okşamaya başladım, tüğ yumağını. o da gözlerini kapatarak mırıldamaya başladı. her kedi gibi bıyıklarını elime sürtmek istedi ve bum... tıslayarak kendini geri atan hayvancık, yan düştü önce. sonra bir sağa bir sola koştu ve daha önce dibinde beklediği ağaca tırmandı hızlıca.

    o an, sevgisizime (sevgilime demediğimi bilirsin) karşı yaklaşımımı sorguladım. çünkü kedi, beş dakika kadar önce oynadığım köpeğin tüğlerinin ve salyasının elimde bıraktığı kokudan ötürü korkmuştu. ben, onun için insan sanılan bir köpektim ve onu yakalamıştım. tuzağa düşmüştü. bir köpek, belki de ilk kez bu kadar çok yakınlaşabilmişti ona. tehlikede idi... muhtemel bir acıdan kaçmalıydı... korkuyordu... çünkü doğasında vardı, acıdan kaçış. tıpkı insan gibi...

    ben, insan isem ve acıdan kaçış doğamda var ise sevilme ümidi ile yaklaştığım insanın beni kandırdığını, duygularımla oynadığını, alay ettiğini, ve bu yaptıklarından pişmanlık duymak yerine, neşesi yerinde olarak hayatına devam ettiğini görmüş isem tıpkı kedi gibi kaçmam gerekmez mi? neden halen yakın olmak istiyorum? neden kaçıp gitmedim?
    ben, ya doğaüstü bir sevgi taşıyorum ya da doğanın dengesi değişti, aşk, sevgi, vefa gibi kavramlar farklı gelişmeler gösterdi ve ben değişime ayak uyduramamış bir ilkel yaratık olarak kaldım.
    belki de kedi, beni bir köpek olarak görmeyi başarabildiği için kaçtı.

    bu arada; halen sana yakın olmak isteyişim, üzerine bir köpeğin kokusunun sinmediğini
    gösterir mi?
    0 ...
  20. erkeğin börek ikram ettiği kızı becerme ihtimali

    1.
  21. kızlarca hesaplanan, ama çoğu kez sonucu yalış çıkacak bir ihtimaldir.

    bugün çok yürüdüm. acıktım da... üç parça börek aldım yemek için. içmek için olacak değil tabii ki...

    bir duvarın üzerine oturdum. işlek bir caddenin kıyısında bulunan duvarda, sağ tarafımda bir kız sol arafımda da bir erkek var... böreğin birini solumdaki erkeğe uzattım. teşekkür etti. hem de çok teşekkür etti. ikramımı geri çevirirken "afiyet olsun..." demekten geri kalmadı.

    kız, elbette aklıma geldi. ikram etmek istemedim. o adi yaratık, zaten aç kalmaz ki...
    çok değerli bir yeri var ya vücudunda... hani her erkek o bölgenin peşinde ya... vermese bile verecek gibi yapıp bir şeyler elde eder ya...

    açlıktan ölse yardım etmeyeceğim kız denen varlığa bir börek uzattım. sırf denemek için...

    tahminen 10 - 13 cm uzunluğunda, rulo yapılmış milföy hamurunu bir şeye benzetti sanki adi varlık. tahminimde yanıltmadı beni. şaşkın şaşkın baktı. sanki küfrettim. teşekkürü geçtim; lan insan en azından "hayır" anlamında bir kafa sallar. gözlerini kısıp bunalmış bir ifade takınarak başka tarafa baktı. sanki ağzına verdik zorla... böreği yani.

    nuri alço mudur bunlara sebep bilemem ki! hani yukarıda da dediğim gibi içecek değil ya böreği... hap olayını geçtik diyelim...
    börekle kız düşürmeye, kız tavlamaya çalışacak erkek mi var lan bu devirde geri zekalı insan! şahinim olsa bir tane, doğan görünümü versem, gelip karşına; "ben çok ortam gördüm, her ortamı bilirim..." diye palavra sıksam neyse... börek ikramından sana bulaşabileceğim ihtimalini nasıl hesapladın ki anlamadım. suratıma baktığı halde benim bir kıza sarkacak kapasitede olmadığımı anlayamadı, geri zekalı. çünkü benim bir kıza bir şey ikram ederek tavlayabilmem için börekten çok daha fazlası lazım. bir ev, bir araba belki beni katlanılır kılabilir. bunu hesaba katmadın mı beyinsiz kız!

    (bkz: türk kızlarının en uyuz huyları)
    2 ...
  22. baba olma arzusu

    1.
  23. erkekleri evliliğe iten nedenlerden biridir.

    belli bir yaştan sonra hissedildiğini düşündüğüm eksikliktir, çocuk. düşündüğüm diyorum çünkü kimsenin adına konuşmak istemiyorum. ben, 3 senedir çok hissediyorum... özellikle bir kız çocuğum olsun istiyorum.

    parktayım yine, sessizliğimin beynimi tırmalayan gürültüsünü, çocukların derinden ve neşe dolu fısıltılıarı ile bastırmak için. mutluluğu müjdeleyen sesleri duymakta zorlanmışımdır... bir köşeye çekilip seyre dalıyorum sevinç parçası her bir çocuğu. ortada sıçan denilen oyunu oynayan, 9 - 10 yaşlarında erkek çocuklara ilişiyor gözüm. yanlarına gidip, 21 aylık oynamak isteyip istemedikerini soruyorum. onlar ise bana, 201 aylık oynamayı öneriyorlar. o sırada elif göründü. sevinerek ellerini kaldırdı ve zıplaya zıplaya; "meraba!" diye haykırdı. elif, 2 gün önce konuştuğum kız. jimnastik aletleri ile dolu parkta, barfiks demirinden başlayıp sıralı demirleri baştan başa gezmişti. ben de kendisini tebrik ettiğimde, yanıma oturup bana okulda yaptığı sporları anlatmaya başlamıştı. 11 yaşında ve aşırı enerjik... bana, okulun futbol takımında olduğunu söylemişti, iki gün önce.

    ben 201 aylık denen oyunu oynarken, elif de geldi yanıma. "sende mi oynuyorsun?" diye sordu. anladım ki bir başına idi. selam verdiği sırada yanında gördüğüm bir arkadaşı, yalnız bırakmıştı onu.

    - arkadaşın nerede?
    - bisiklete binip gittiler. hala da gelecekler... sıkıldım...

    topu, elifin sıkıldığını öğrenince dışarı attım. kural gereği kaleye girmem gerekiyordu artık. bilerek yedim durdum golleri. artık oyundan elenme zamanımdı. elendim...

    elifin yanına gittim, sordum:

    - bugün demirleri dolanmıyorsun. neden?
    - ellerim terledi var yaa! acayip... hemen kayıyo. keşke top olsaydı bizde de...
    - gelirken getirin yanınızda. geçende ne güzel yakan top oynuyordunuz burada...
    - getirdim aslında bir tane. ama küçük bir basket topu.

    topu bana göstermek isteyeceğini biliyordum. bu yüzden, "hani? bakayım..." dedim. hemen ağzı kulaklarına varmış bir şekilde hoplaya zıplaya bisikletine doğru koştu. giderken bir ara durakladı ve bana; "gel!" diye seslendi. yanına gittim tabii ki. topu çıkarıp bana attı. hareket yapsana, diye gözlerini kocaman açarak istekte bulundu. ben de birkaç artistik hareket yaptım... alkışladı. yorulmuştum. takatim yok artık eskisi gibi. oturacağımı söyledim, kıza. o da peşimden geldi. yanıma oturdu. baktı baktı ve "hadi voleybol oynayalım" dedi. yorulduğumu belirttim tekrar.

    - oturduğun yerde oyna sen. ben ayakta oynarım.
    - ama voleybol bilmiyorum ben.
    - ben öğretirim. bak parmak ucunla vur şöyle...

    topu havaya atıp parmak uçlarıyla zıplatmaya başladı, elif.

    - ben yapamam onu. parmaklarım sert.
    - avuç içinle vur.
    - elif! gerçekten bilmiyorum voleybol oynamayı, dedim gülerek.
    - futbol oynayalım o zaman...
    - bak o olur.

    yorgunluğumu hiçe saymak zorunda kaldım, elifi kırmamak için. çocukken sıkılmak ve oyundan mahrum kalmak nedir çok ama çok iyi bilirim. parkın toprak olan tarafına geçtik. kız, kalemin neresi olması gerektiğini söyledi bana. kendi kalesini gösterdi sonra. şaşkın bi halde sordum:

    - teke tek maç mı yapacaksın benle?
    - evet...

    "evet" derken yüzündeki ifade o kadar sevimli idi ki yorgunluğumdan eser yoktu. isteklendim ben de maç yapmaya. o an messi gelse kendime güvenerek çıkabilirdim karşısına, o gaz ile. ama yenilirdim o ayrı konu...

    hemen kuralları saydı, elif:

    - üçte biter maç... çalım atmadan şut çekmek yok. beni geçeceksin önce... önce sektirelim ve en çok kim sektirirse o başlasın ilk.

    "beni geçeceksin önce" lafı, uzun süredir gülmediğim şekilde gülmeme neden oldu.

    - ama ben senden zaten fazla sektiririm ki... benim başlamam demek olur bu.
    - tamam sen başla al.

    topu bana attı.

    - en iyisi sektirelim biz. ama ben gözüm kapalı sektireyim; olur mu?
    - olur.

    gözümü kapatıp topu ayağımın üzerine attım. üç sektirdim. kız, gülerek topa koştu. alıp sektirmeye başladı ve dört sektirdi. ilk başlayacak olmak, kahkahalar atmasına neden olmuştu. ve o an söylediği iki kelime, bir orhan gencebay filminde en can alıcı, iç acıtıcı sahnenin, damar bir şarkı ile birlikte gözler önüne serilmeye başladığını izliyorum gibi hissettirdi bana. elif, bana "teşekkür ederim!" dedi.

    ne yaptım ki ben? işte çocuk temizliği, saflığı... top sektirmede beni geçmesine izin verişime sevinmesi bir yana birini geçerek mutlu olabilme yetisi mükemmel bir şey... bu kadar basit bir şey ile...

    ben ki hayatımı, ömrümü vermek istediğim, sözüne güvenip hayatımı şekillendirmeye kalktığım, kimseyi sevmediğim gibi sevdiğim, kimseyi özlemediğim gibi özlediğim, yokluğunda, bilirim ki akli dengemi kaybettiğim, hasretinden böğüre böğüre kusana kadar ağladığım bir kız tarafından heder edildim ki bu ne yaman çelişki? bir tarafta ortada bir şey yokken mutlu olabilen, teşekkür edebilen, bir anda beni önemseyen bir çocuk, bir yanda ise hayatımda yaptığım en iyi şeyi, sevme yeteneğimi hiçe sayan biri... bu çocuk mu fazla iyi yoksa sevdiğim kız mı fazla kötü? sevdiğim kız da bir zamanlar bu çocuk gibiyse, çocuğu bu saflıkta bırakmayıp, bir gün sevdiğim kız gibi, sevgiye değer vermeyecek hale getirecek olan hayat mı kötü? yoksa bu düzeni bu hayatı var eden kişiler ya da varlıklar mı? kim sorumlu?

    güya evlenecektik... hani benim olmak istiyordun? hani erkek olursa çocuğumuz, adını kubilay koyacaktım, kız olursa sen seçecektin adı? hani şiddet içeren film izlemek isteyecekti çocuğumuz ve ben engel olacaktım izlemesine? hani osteoporozdan korunmanı istediğim için seni süt içmeye zorlayacaktım hep ve sen de karşı çıkmayacaktın? hanisin? neredesin?*
    elif, 2-0 yenik duruma düştüğü maçtan 3-2 galip ayrıldı.
    30 ...
  24. her ortamı bilirim diyerek kızlara hava atmak

    1.
  25. yapan tarafından çok kurnazca olduğu sanılan, ama yoldan geçen ve konuşmayı duyanlar tarafından salakça olduğu bilinen davranıştır. sen ne zikimsin lan! kimsin sen mına koduğum! şeklinde tepki alması gereken harekettir.

    itin teki, diken diken saçlarına attırmışım gibi vıcık vıcık sürmüş jöleyi, doğana benzetmeye çalıştığı şahininin kapısını aralıklı bırakmış içeriden müzik sesi geliyor, arabaya yaslanmış ve elleri dar kotunun cebinde, bir ayağı diğer ayağının üzerinde, kıza vıdı vıdı bir şeyler diyor...

    "ben çok insan gördüm. her türlü ortamda bulundum. her ortamı biliriz..." hele şu sonda çoğul kullanması yok mu... yanında kendisi gibi bi arkadaşı kaputa oturmuş sigara içiyo, o da diğer kıza iş atacak...

    çocuğa göre bu laf kurnazlık, çünkü kız üniversiteli belli... hani çocuk her ortama girebildiğini söyledi ya; kız da, "ay ben bu çocuğu arkadaş ortamıma da sokabilirim, yadırganmaz, entellerin takıldığı bir cafeye de götürürüm, kahve ortamı gibi bir yere götürüp okey de atarız icabında, diskoya da gelir, bara da gelir, nerede ne kadar para harcandığını da bilip ona göre takılır, arabası da var aynı da doğana benziyor, her yerde yanıma yakışır..." diyecek hemen. senin yalanına, kurnazlığına kananın mına önce ben koyayım. öküz herif bir de açık kapı bırakıyor her ortama gelirim diye lan! ister duygusal takılırız, ister çılgınca eğleniriz, ister entel takılırız, istersen emme gömme işlerine de varım hesabı... hatta; "ikimize ikimiz bayram etsin tikimiz" bile der bu it. arkadaşını da almış yanına, grup da bir ortam sayılır ne de olsa... sana tav olan kızın ta...
    malesef var böyle kızlar da.
    3 ...
  26. öküzün önde gidenini 1 adım geriden takip edenler

    1.
  27. popüler olana hayranlık duyan, hatta tapan, modaya uymak için yırtınan kişilerdir.
    bir öküz çıkar dünyada olup bitenden habersiz, hayatında zorluk görmemiş, hep rahat yaşamış, insanlıktan çıkmış, halktan kopuk...

    ve popüler kültür esiri hamburger çocukları, blue jean dolgusu gerzekler onu takip eder.
    1 ...
  28. kedilerin cinlerle iletişime geçebilmesi

    1.
  29. birçok mitolojide ve uygarlıkta var olan inanıştır.

    bazı mitolojilerde, şeytana taşıyıcılık yaptığına inanılması durumu söz konusudur kedinin. konstantin ve mumya adlı filmlerde de bu konuya değinilmiştir.

    anadoludaki bir inanışa göre, cin ve şeytan'ın, en fazla kılığına büründüğü hayvanlar arasındadır kedi. diğerleri kurbağa, at ve yılandır. duyanlarınız vardır belki kurbağanın üzerine işeyince vücudun kabardığı söylentisini.

    kedi, farklı gruplara ayrılan satanizmde, azınlık denecek bir kesim tarafından hain olarak nitelendirilir. onlara göre, şeytana taşıyıcılık yapmayı reddetmiştir. ayrıca şeytanı cennete sokan taşıyıcı yılan'ın baş düşmanlarındandır.
    3 ...
  30. atom bombası patlamasıyla romantikleşen çift

    1.
  31. füze yaklaşırken dilek tutan, düştüğünde çıkan ışığı etkileyici bulan, göğün kızıl rengini gün batımına benzeten, ortaya çıkan bulutu bir cisme benzetmece oynayan, ama iki tarafın da bulutu mantara benzetmesi sonucu oyunu bitirip sarmaş dolaş vaziyette manzaranın tadını çıkaran çifttir.
    0 ...
  32. 12 yaşındaki kıza cinsel ilgi duyan sorunlu

    1.
  33. tedaviye ihtiyacı olan kişi. erkek bile denemez. ünlü sözde, tuttuğunu ziktiği söylenen kör bile tutuğunu zikmez iken, nefes alana, çocuğa, uçana, kaçana ağız salyası akıtmak erkeklik midir?
    kendisine pedofili/pedofolia denince de

    "12 yaşındaki kıza ilgi duymak pedofili olma durumu değildir." demiş.

    kim koyuyor bu sınırı? tıp, ergenliğe girmeyi sınır olarak kabul etse de çocuk işte lan 12 yaşındaki kız. ancak pedofili biri ilgi duyar o çocuğa. ruhsal sorunludur ve tedavi görmelidir.
    tacizciliği görüldüğünde hadım edilmelidir.

    (bkz: 12 yaşındaki kızların 22 liklerden seksi olması)
    (bkz: 12 yaşındaki kıza tecavüz eden 60 kişi)
    6 ...
  34. çocukların yaşlılardan korkma sebepleri

    1.
  35. seslerinin korku filminden fırlamış gibi çıkması, zombi gibi ağır yürümeleri, nasihat vermeleri,* köylü ise eşşek ısırması, ağaçtan düşme, odun parçası fırlaması gibi kazalara dayalı, yüzünde, gözünde, bir yara ya da sakatlığının bulunması ihtimali de yüksektir.

    (bkz: babaannenin cinsel hayatını anlatması)
    1 ...
  36. çocukken oyunlarda yapılan mızıkçılıklar

    1.
  37. oyunda yenilme ve ebe olma gibi durumlarda, oyunun normal akışını değiştirme ya da oyunu bozma amaçlı sergilenen davranışlardır.

    polis-hırsız oynarken vurulan tarafın ölmeyip, ateşle karşılık vermesi ve vuranın; "sen öldün oğlum..." lafına; "yooo! hiç de bile... sen beni omzumdan vurdun yaralandım." diye cevap vermesi ve ölmemekte diretmesi gibi. vuran taraf; "kafana sıktım" dese de diğer taraf vurulmamayı kafaya koymuştur.
    evcilik oyununda yatalım diyen erkeğe kızın; "başım ağrıyo yaa banane." demesi de bir mızıkçılıktır. erkek, oyunun devamını getirebileceği başka bir kız arayışına girebilir.

    büyüdüklerinde oynadıkları oyunlarda da mızıkçılık yapabilir bu çocuklar.

    (bkz: insan 7 sinde neyse 77 sinde de odur)*
    0 ...
  38. misumenoides formosige

    1.
  39. renk değiştirme özelliğine sahip örümcek. bu tür, içerisine gizlendiği çiçeğin rengini alır. ya da bitki yapraklarının...
    daha sonra nektar emmek için çiçeğe gelen ya da yapraklarda gezinen böcek, örümceği farkedemez. av yaklaşır, avcı harekete geçer...
    örümcek, zehrini böceğin tam beynine enjekte eder.

    misumenoides formosige, bu özelliği ile kıza/kadına benzer. kız/kadın, ortama, zamana ve zamanın gerektirdiklerine uyan, yani popüler olana tapan, erkeği etkileyen, gerçek amacını güzelliği ile gizleyen, çiçeğe benzetilen, sonra avının beynini yıkayıp doğru düşünemez hale getiren, erkeğin kanına aşkı zerk eden ve ömrünü, parasını yiyip bitiren bir yaratıktır.
    2 ...
  40. © 2025 uludağ sözlük