25 haziran 2013 tarihinde alınan ve beşiktaş'ın 1 yıl avrupa kupalarından men edilmesi kararı verilen kararlara itiraz edilmesi durumudur.
şüphesiz bu durum en çok ukraynalıları rahatsız etti. zaten geçtiğimiz sezonu beşiktaş ile maç yapmadan geçirdiği için sinir krizi geçiren dinamo kiev kulubü sırf bu sezon beşiktaş ile oynamak için ligde 3. olmuştu.
beşiktaş'ın cezasının kalkması için en büyük güvencemiz dinamo kiev. buna izin vermezler.
sülalenin çakalıdır. fırsat bu fırsat karıyı kızı ve genç yandaşlarını toplar eve hayırsız.
alkol, uyuşturucu ve ayıp şeyler yaparlar genelde. pü.
neyse, türk medyası da bu yönüyle bu çocuğumuza benziyor. başbakanımız recep tayyip erdoğan yurtdışına çıkar çıkmaz taksim'den, beşiktaş'tan, kızılay'dan bildirmeye başladılar.
1 haziran 2013 itibariyle araç trafiğine kapanan kızılay'a ulaşım hemen hemen imkansızlaştı. metro ve ankaray gibi raylı sistemler kızılay durağını atlıyor. yaya giren biber gazı yiyor.
galatasaray'ın kazandığı bu galibiyetin bana girmesi olayıdır. evet, bana.
manchester dışında fenerbahçe ve beşiktaş'a da giren bu galibiyet beni de boş geçmedi. her ne kadar "sonuçta ülke puanı abi yea" desem de fayda etmedi.
galatasaray gibi türk futbolunun lokomotif takımlarından birinin manchester united karşısında aldığı yenilgiyle yaşadığı rezalettir.
daha önce ülkenin daha vasat kulüpleri olan beşiktaş ve fenerbahçe bile buradan rahat galibiyetlerle ayrılmışken, galatasarayın puan alamaması üzeri örtülecek bir durum değil. kamuoyu olarak bize büyük görev düşüyor, duyarlı olalım.
90'lıların sırasıyla liseye gitmesi, reşit olması, üniversiteye gitmesine şaşırdıktan sonra şaşıracak bir şeyi kalmayan kişinin bulduğu inanılmaz gerçektir.
felipe melo'nun, penaltı konusunda 5 alex etmesi durumudur.
alex, gaziantepspor maçında amatörce bir penaltı kaçırırken, felipe melo ise karabükspor maçında dünyanın en güzel penaltı gollerinden birine imza atmıştır. çünkü o bir galatasaraylı.
2011-2012 sezonu itibariyle, özellikle son 2 haftada yoğun bir şekilde beşiktaş, galatasaray ve trabzonspor'da ortaya çıkan kıskançlıktır.
özellikle son 2 hafta diyorum, biliyorsunuz son 2 haftada ligde maç haftasının ilk maçlarını fenerbahçe yaptı. geçtiğimiz haftasonu gaziantep'i 3-1 yenince fenerbahçe, çekemeyen beşiktaş ve galatasaray da aynı skorla, dikkatinizi çekiyorum tıpkı fenerbahçe gibi 3-1 kazandı. trabzonspor pek beceremedi ve yenildi.
içinde bulunduğumuz 3. maç haftasında ise fenerbahçe, manisaspor karşısında sürpriz bir beraberlik alınca, rakipleri de boş durmadı. önce galatasaray karabük deplasmanında, sonra trabzonspor samsunspor karşısında berabere kaldı. dikkatinizi tekrardan çekiyorum yine fenerbahçe'nin aldığı skor olan 1-1'lik sonuçla.
olacak iş değil, bu kadar çekememezlik olamaz, pü.
danimarka'nın 1992 avrupa şampiyonluğu sonrası aldığı lakaptır.
malumunuz 1992 avrupa futbol şampiyonası'nda elemeleri geçen yugoslavya şampiyonaya savaş nedeniyle katılamayınca uefa'nın son andaki davetiyle turnuvaya katılan danimarka'nın şampiyon olmasının ardından, tatillerini yarıda kesip turnuvaya katılan ekip için sıkça kullanılmıştır bu tabir.
bugün ise sanırım trabzonspor'un katılış şekline ve bugünkü zaferine bakınca, biraz da küçük çapta onlara da oldukça yakıştı diye düşünüyorum.
boktan bir tarzdır. "bir anlayışı oturtmaya çalışıyoruz"a sığınan bir tarzdır.
barcelona'nın etik futbol oynamadığını düşünen arkadaşlar bana katılacaktır, futbol eğlenceli bir oyundur, galibiyet için her yol mübah değildir. bi kere etik değil hacı. futbolun etiği var.
kısaca oyun tarzımızdan bahsedeyim. kendi yarı alanımızda yan paslar yaparak rakibin ve kendi takımızın oyun kurmasını engellemeye yönelik bir anlayış, birnevi rakibin sinirleriyle oynama, zamanı öldürme, futbol olarak güçsüzlüğü kabul etmektir.
barcelona'nın hücumdaki yeteneksiz halini düşünürsek tam olarak anlayabiliriz. her maça 0-0'a razı çıkıyor milli takım, çünkü avantajı yakaladık, beraberlik yeter düşüncesi var. nasıl kazanacağımızı bilmiyoruz ama maalesef.
biz heyecanlı bir ülkeyiz, aksiyon isteriz, heyecan isteriz, gol veya goller isteriz. sabri kaleye şöyle bir baktı isteriz. yapma hiddink, rica ediyorum.
senin memleketine kaçıyorum ben. hollanda milli takımı'nı destekliyorum artık, yaşasın total futbol.
başlığın doğrusu; trabzonspor'un şampiyonlar ligi gruplarında üçüncü olması olacaktı, turnuvada değil, zaten hepiniz de anlamışsınızdır.
sonucunda trabzonspor'un yeniden uefa kupası'na gitmesine vesile olacaktır. ve sanırım bir sezonda ayrı dönemlerde 2 kere şampiyonlar ligi 2 kere de uefa'da oynayan tek takım olacaktır.
hele bir de yarın kuralarda benfica çıkarsa, 3 olup da uefa kupası'nda athletic ile eşleşirse, çok sempatik olur diye düşünüyorum. ne bileyim hayat enteresan.
sözlükte son derece moda olan "vs" akımının son ürünü olan bir karşılaşmadır.
siz olsaydınız, denize düşse, farklı alanlarda yaptıkları işlerle sürekli eleştirilen iki isimolan; tff başkanı mehmet ali aydınlar'ı mı, ösym başkanı ali demir'i mi kurtarırdınız?