ne zaman yaşanan bi olumsuzluğa, haksızlığa, zulme üzülseniz yağmur yağınca ortaya çıkan şemsiye satıcıları gibi ortaya çıkan, çok bilen insanlıktan nasibini almamış kişilerin ezberlediği sözdür.
filistine giden gemide insanlar öldürülür, üzülürsünüz, mehmetçiklerimiz dururken onlar için mi ağlıyosunuz derler..
mehmetçiklerimiz için üzülüyorsak, ne aydınlar öldü bu memlekette onlar dururken askerler için mi ağlıyosunuz derler..
sokakta aç susuz bi kedi görüp de ekmek verirseniz dışarda aç susuz yatan insanlar var onlar dururken kedi köpek mi kaldı yardıma muhtaç derler..
ve de tekmelenerek öldürülen bi hayvancağız için tepki gösteriyosanız amma abarttınız altı üstü bi kedi, önce insanlar için ağlayın derler..
"yeter lan yeter biz en azından bişeylere tüm kalbimizle tepki gösteriyoruz senin oturduğun yerden falanca dururken filancaya ağlama lafını söylemekten başka yaptığın ne var.. " dedirtir, isyan ettirir .
birçok erkeğin * umutlarına, inançlarına duydukları bağlılığı gösteren hadise.. şaşırtıcı bi bağlılık aynı zamanda..
efendim e5'te olsun, semtinizin herhangi bir caddesinde olsun kenardan kenardan yürürken - hayır dünya güzeli falan da değilsiniz, kadın olsun, nefes alsın yeter mantığıyla - kafanızı çevirmenizle ne kadar hızlı gelirse gelsin (100 km hız misaldir tabii * )o arabalardan başlar korna çalınmaya.
nedir bu, nasıl bi inançtır, o kadının 100 km hızla giden arabanın peşinden koşup "al beni al beni arabana al" vs diye bağıracağı mı düşünülür o sırada veya 5-6 saniye belki yüzü görülen kadına ışık hızıyla aşık mı olunuyor ya da "o hızla giderken trafiktir yoldur vs duramadığım için inip seni taciz edemiyorum kusura bakma, bununla idare et güzelim" midir nedir anlamı.
veya böyle bi şehir efsanesi mi var ki acaba kaldırımda kadın gördü mü kornaya basarsan kadın yan koltuğa ışınlanıyor ** gibi...
ister aile içinde olsun ister arkadaş grubunda, ortadaki tabaktan afiyetle mideye indirdiğiniz yemeğin son lokmasına gelindiğinde yaşanan gerginliktir.
önce sessizlik olur, başka şeylerle ilgilenme havası, filmde ne güzelmiş daldım gittim tripleri, sonra dayanılmaz, tabağa bakılır ve karşılıklı olarak nezaketen "ay sen ye" "yok sen ye şiştim zaten ben" "ay valla ye şunu da* nolucak ya" muhabbeti başlar.
sonra iki taraftan daha girişken olanı "ehehe tamam" deyip mideye indirirken daha ezik olanı da midesinden gelen küfür sesleriyle filme,işine vs kaldığı yerden devam eder..
doğrusu sanırım "neden britney spears'ın 2 milyon hayranı var, benim yalnızca 1822... " olan *, gördüğümde şaşırdığım, bu ve bunun gibi 3-4 tweeti sonrası "gerçek laan galiba bu sayfa" dediğim babarobert de niro'nun twitter sayfasından serzenişte bulunduğu bir tweet.
(( dediğim gibi bazı tweetler sayfanın ona ait olduğunu gösterir gibi ama yine de emin olmamakla birlikte son dönemlerde pek girmediğini belirtir, "küstürmeyin babayı twittera bayanlar baylar" diyerek takip etmeyi bir borç bilirim. hesap sahte çıkarsa biz hep buraya kuruyoruz tezgahı sorun yok yani. * ))
evet efendim vardır bu rollerin adamı. oynadıkları bir çok yapımda hep genç kadınlarla sevgili olurlar. yakışıklı falanda değillerdir ama sürekli genç kızların kalbini çalan erkekleri oynarlar.
benim bunlardan yabancılar kategorisindeki favorim john slattery*** olmakla birlikte türk dizi endüstrisindeki genç kız avcısı olgun adam listemizin başında tabiki ege aydan** gelir.
stres, sıkıntı sebebidir. resmen gerilim olur ortamda. ilk kim ses duyulmasın diye musluğu açacak, ilk kim çıkacak, en çok kim kalırsa yarın karşılaştığında diğerinin suratına kabızsın galiba der gibi bir imayla bakacak vs vs düşünceleri insanı yer bitirir.
birde yan daireden kimin girdiği bilinmez ya hani, onun rahatlığı vardır üstünüzde, ta ki birden aile fertlerinizden biri bulunduğunuz wc nin kapısına vurup "hadi çık ayşegül sıkıştım" deme anına kadar...
cehennem sıcaklarından sonra an itibariyle istanbul topraklarına yağmur düşmeye başlamıştır, sevinçle karşılanmıştır, devamını bekleriz, özlemiştik sizi. *
evet, bir ispanyol araştırma şirketinin yaptığı araştırma sonucu bunu söylüyormuş. habere göre "aralarında, türkiye'nin de bulunduğu 14 ülkede yapılan ankette, "kendini en az avrupalı hisseden, en az seyahat eden, ahlaki değerlere ise en fazla sahip çıkan, laikliği de en fazla savunan" türkler oldu. **
biraz tezatlar var gibi gelse de neyse.
not: en laik toplum olmanın yanında en az seyahat eden en az bilmem ne olan özelliklerimiz daha dikkat çekici bir durum.
evet hepsinin diyememekle birlikte birçoğunda gördüğüm durumdur bu. solcu ya da sağcı olmayan bir insanım, zaten günümüzde ikisininde içinin boşaldığına inanırım o yüzden objektif bakarak düşündüğümü söyleyebilirim. çevremdeki birçok solcu arkadaşta bunu görüyorum.
sağcı parti gelir ve kültür merkezi yapar semtine, başlarlar hemen itirazlara. ne gerek vardı, sanki oraya giden mi var, sergiyi kim ne yapacak, burdan para yediler zaten.
metrobüs konusu açılır, metrobüse gerek mi vardı, sıkış sıkış orda insanlar, sanki bize bir faydası var, para yemek için yapıldı belli.
yol yapılır, ihaleden para yemek için yol yapıyorlar buraya insanları düşündükleri yok, zaten buraya yol gereksiz iyice trafik sıkıştı.
e cehenenemin dibi canım. herşeye muhalefet herşeye muhalefet. bir yeniliğede güzel olmuş de, he para yenmiş yenmemeiş gene eleştir o allahın emri zaten ama en azından hergün kullandığın bir yeniliğide beğen, destekle.
solculuk neden bu halde ülkemizde anlamış değilim.