Özellikle son zamanlarda, bazı sosyal medya mecralarından sık sık siyasal islamcı diyebileceğimiz tipteki insanların türediğini farkettim. Bu insanlar sanki bir yerlerden haber almışcasına ve şeriatı ilan edeceklerine inanmışcasına naralar atmakta, yorumlar yapmakta.
Daimi olarak laiklikten bahsedip, bunun bir zulüm olduğunu ifade ediyorlar. Bu insanlar ne istediler de alamadılar?
Türbanlı bacılarımız devlet kurumlarına giremiyor dediler, böyle bir sorun kalmadı.
Dinimizi yaşayamıyoruz dediler, böyle bir sorun da kalmadı.
ibadet yapmakta zorlanıyoruz dediler, hane sayısı çok az olan köylere bile camii yaptılar.
Eğitimde din ön sırada olmalı dediler, ortaokul lise olmak üzere çok sayıda okulu imam hatibe çevirdiler.
Hatta kendi düşünceleri ile bağdaşan, imam hatipli bir adam 20 yıldır ülkeyi yönetiyor.
istediğiniz herşeyi almanıza rağmen hala tatmin olmadınız, daha fazla ne yapmamız lazım? Sizden gibi olmayan/görünmeyen herkese düşmanmışcasına gerek sözle gerek fiziksel olarak saldırma teşebbüsünde bulunuyorsunuz. Nedir bu islam dayatması, herkes sizin gibi mi olmalı?
Evet şimdi sorarım sizlere;
Sizler şortla gezen kadından rahatsız olduğunuz için, bizde mi rahatsız olmalıyız?
Sizler lgbti bireylerden rahatsız olduğunuz için, bizde mi rahatsız olmalıyız?
Elinizde güç varken bir de mağdur olduğunuzu söylemeleriniz yok mu, beni benden alıyor.
Neden herkes size benzemelidir? Bu dayatmaya maruz kalmak zorunda mıyız?
özellikle youtube de kendine youtuber olarak gören sikkoların part 2 ye gelin diyipte bana dakikalarca part 2 aratan dolandırıcılık çeşididir.
son zamanlarda bu ne idüğü belirsiz itici tipler youtube yi basmış durumda, bir kameraya sahip olan sik kırıkları salak saçma içerikler veyahut yok şu şuna tepki veriyor, yok bu buna tepki veriyor gibi hiç de ilgi çekici bulmadığım ama vaktimizi gıdım gıdım çalan bir vaka ile karşı karşıyayız.
hele tiktok denen kısacık videolarla ülkenin alt kültür savaşına hiç değinmek istemiyorum, belki ayrı bir başlık altında belki de bir belgesel ile bu koyun sürülerini tanımlamak gerekebilir.
Bu görüş yüzlerce gözlemden süzülerek bu başlığa konu olmuştur. Öncelikle kendine müslüman diyen ve aşırı dincilerden bahsedelim.
Bu insanlar namaz kılar, müslümanlık gereklerini yerine getirdiklerini söylerler her zaman, ama en çok faizcilikle uğraşan bunlardır, en çok haksız kazanç elde eden bunlardır, en çok yalan söyleyen ve en çok kendi ile övünüp insanlara haksızlık edenler de keza bunlardır. iyi ahlak dinle inançla elde edilecek bir özellik değildir. Ahlak insanın özünde vardır ve dinle kazanılamaz. Bir insanın içerisinde ahlak vardır yada yoktur bu kadar net. Kendine müslüman diyen her tür kötülüğü yapmasına rağmen kaçış noktaları yine inanca dayanır, ''nasıl sa inancım var çok şükür'' demektende kendini alıkoyamayıp bütün günahlarının sonunda bu sebepten dolayı affedileceğini düşünürler.
Ateist insanlar bu insanlara nazaran daha az kötülük yapar ve daha çok ahlaklı olurlar. Bunun sebebi ise şudur; Ateist bir kimse bir yaratıcı olmadığını bilir ve korkulacak kimse olmadığını da bilir, buna rağmen yine de ahlakı ağır bastığı için bu tür kötülüklere yanaşmaz, üstelik buna kendi özgür idaresi ile karar verir. Keza müslüman geçinen kimseler ahlaklı olmaya çalışmalarının tek sebebi ateşte yanmaktan kokmalarıdır.
Bir kimse hiç bir korkusu hiç bir dayatması olmamasına rağmen ahlaklı olabiliyorsa, bu kimse gerçekten iyi insandır.
Not: Bu her müslüman ve her ateist için geçerli bir başlık değildir. Bu başlıkta sadece oranlama yapılmıştır.
Tarihler boyunca, yok olmamış, daha doğrusu yok olması bazı insanların işine gelmemiş. bilimin ve insanlığın üzerine karanlık bir perde çeken din, her daim insanlığın önüne engeller getirmiştir. zeki olmamızı, gerçeği kendi gözlerimizle görmeyi engellemiştir.
Günümüze kadar etkinliğini sürdürmüş olan din, hiç unutmamamız sağlanmıştır çeşitli kaynaklarla. ne zaman din yok olmaya yüz tutsa kitle iletişim sahalarında güçlenmiştir. en büyük şehirden kasabalara köylere değin camiiler/kiliseler yapılmıştır.
Din tamamen insanları cahilleştirmeye yönelik etkinliğini koruması sağlanıyor. insanları kontrol altına almayı sağlıyor. insanlarımız okuyarak öğrenmek yerine daha basit olan sözlü iletişimle zehirleniyor. düşünsenize bu olayın üzerinde neden çok duruluyor neden dinsiz biri olmamamız isteniyor? çünkü dindar olmamız şüpheci yaklaşımı engelliyor, yanlışa kayıtsız şartsız doğru diyebiliyoruz.
Kutsal kitapları okuyup anlamayan dindar olur, okuyup anlayan ateist olur, okumayan ve hiç araştırmayan ise yobaz olur.
2 kilo düdüklü makarna
1,5 litre ayçiçek yağı
500 gr un
1 kilo şeker
10 kilo tuz
10 kiloluk tuz nedir onu anlayamadığım saçma salak acuze yardımsever insan paketleridir. "allah allah birde beğenmiyor" bile diyenleride vardır. Allah allah ta kullar kul değil efendim.
- O doğmamış ve doğrulmamıştır. Ondan başka ilah yoktur
- Çiçeklere böcekler hepsi olduğunun kanıtıdır.
- Ben varım, benim de bir yaratıcım var.
Bu kalıplaşmış cümlelerden başka bir cümle duyamayacağınız, muhtemelen hiç kuran okumamış müslüman çedidir.
Okumadığı gibi araştırmaktan da kaçınmış, sabit saplantılı fikirler sahibidir kendisi.
- Bu konuları bilmiyorum ben. diyerekten sizi bir imama yönlendirmesi de kaçınılmazdır.
içler acısı bir durum olmasına rağmen, onların hiç mi hiç zorlarına gitmemiştir.
Sorgulama şansının bulunmayıp, haksızlıkta yapılsa körü körüne yapmak zorunda kaldığın yıkılası bir kavramdır.
'Kayıtsız şartsız itaat' dediğimiz kavramla askerlik hayatınız boyunca çok kez karşılaşırsınız. Bazen emir alırsınız, - çatıya çık atla. buna + emredersiniz komutanım. dan başka cevabınız olmamalı, verilen emir ne kadar imkansız olursa olsun zorunla yapacağınızı unutmayın.
