arada sırada aklıma gelen, ilk defa gördüğüm gerçekten ölen insan. hani filmlerdeki sahte ölümler gibi değil. bildiğin gülümserken, bir anda ölen. o yüzden epey hüzünlendirir beni. arada sırada aklıma gelip tekrar hüzünlendirir. her futbolcuya denk gelmeyecek şekilde, sahada öldü. mutludur umarım.
şimdi şöyle. sayfalarca yazı yazarak analiz edecek kadar bilgili değilim, lakin anlayabildiğim kadarıyla portnoy'un yokluğu pek fark edilmiyor şarkıda. portnoy'a benzer bir tarzla çalmış mangini. bilmiyorum, belki de çalmamıştır. ehe. hatta, ühü.
arada sırada aklınıza gelir, düşünürsünüz, "zaten öleceğim, bu kadar eğitim, kendini geliştirme, kariyer sevdası neden?" diye. bütün bir şeyler yapma isteğiniz kaybolur. eğer allah'ın varlığıyla ilgili sıkıntı yaşıyorsanız daha da kötü bir dönem geçirirsiniz. düşünürsünüz, "yok olmayayım da, cehenneme gitmek bile iyidir" dersiniz. "çünkü klostrofobiniz vardır, kapalı alanlardan inanılmaz çekinirsiniz. mezarın altına girip yok olmaya başlamaksa, başınıza gelecek en kötü şeylerdendir. "yok olmaktansa, yanmak bile daha iyidir" dersiniz. bu entryi girerken ekranınızın üzerinde dolaşan böceğin de bir hayatı olduğunu fark edersiniz, dolaşmasına izin verirsiniz. ve, on yedi senelik hayatınızda, dünyaya bırakabileceğiniz tek şeyin ne olduğunu keşfedersiniz.
çok zor, lakin umarım başarırım. belki de, "inşallah". bilemiyorum...
nasıl eğreti bir davranıştır bu? en yakın örnek olarak, bir başlıkta yazarın biri çarşı grubunun her olay hakkında "çarşı x'e karşı" mottosunu eleştirmiş. hemen altına da çarşı grubunun açtığı türk bayraklı bir fotoğraf verilmiş. lan arkadaş, adamın değindiği nokta türklük veya bayrakla ilgili bir şey değil ki. sen ne sikime koyarsın o fotoğrafı?
küçük bir örnek vermek gerekirse, bir kadın için gelinliği oldukça değerlidir, onu bir kere giyer ve çok kıymetli bir eşya olduğundan gözü gibi bakar. şimdi o kadın dışarı çıktığı vakitlerde normal kıyafet giyermiş gibi giyse gelinliği, bir anlamı kalır mı? tabii ki kalmaz. e amına koyayım, siz de her şeye türk bayrağı yaftasını yapıştırmayın arkadaş. onuru var bu bayrağın.
daha bir iki saatte yaşam tarzı, kişiliği, müzik zevki şahane olan bir insan görünümü yaratmıştır bende. ilerleyen vakitlerde, tanıdıkça buraya yazacak daha fazla iyi yönü çıkacağından eminim. *
evde beslenen tarantula için sinek bulunmuştur. yalnız sineği yakalayabilmesi için bir kanadını kırıp tarantulanın kavanozuna atmak gerekir. fakat sinek içinde bulunduğu kutuda epey hareketli olduğundan ve kaçabilme olasılığından dolayı kutudan çıkarılamaz.
ben: e kıramıyoruz ki sineğin kanadını. yakalayamaz tarantula bunu. nasıl atıcaz kavanoza?
baba: tarantulayı sineğin olduğu kutuya atalım?
ben: saygılar.
iron maiden'ın bir başka fazla bilinmeyen harika şarkısı. solosunun çift sesli kısmı acayip kıskandırıyor beni. keşke o melodiyi ve tonu ben bulsaydım, keşke benim yapacağım bir şarkının içinde olsaydı diye.
en iyi filmlerim listenize rahat girebilecek bir film. film bittiği vakit, "vay amına koyayım, şu dünyada vay anam vay neler dönmüş serhat ya" deme olasılığınız yüksek.
isminde kız kelimesi olduğundan mütevellit, yirmi beş saat içinde nickinin altında dokuz, bu entry ile beraber on tane entrye sahip olan yazar. amına koyim benim ilk on entrym yedi ayda oluşmuş lan.
böylesi pahalı bir dijital davul almak yerine orta düzey bir akustik davul alıp ve biraz daha para biriktirip odanızı yalıtabilirsiniz. belki de yalıtamazsınız. siz bilirsiniz.