Yaşanmayacak diye hayıflanmak yerine, güzelliğini tekrar tekrar düşünerek mutlu olunması gereken anılardır, zaten güzelliği de yaşandığı anda saklıdır.
Evliliğin kıyısından döndük biz. Nikaha on gün, altı saat kala vazgeçtik.
Beraber kurduğumuz, kapı kollarını dahi beraber taktığımız evden yalnızca bir minik halı aldım.çocukluğumdan beri benimleydi çünkü. "Kalanını ister sat, ister kullan ister fakire fukaraya hediye et" dedim. O da ayrıldıktan üç ay sonra evlendiği eşiyle kullanmayı tercih etti. Ama kendince adil olmaya çalıştı, yaptığımız masrafları kalem kalem hesaplayıp yarısını anneme zorla vermiş ben kabul etmem diye. Beraber emek verdiğimiz eve başka bir kadınla yaşamak için girdiğini duyduğumda içim burkulmadı desem yalan olur, biraz üzüldüm, diğer yandan da verdiğim kararın doğruluğunu düşünüp mutlu oldum.
Bugün sabah öğrendim, boşanmışlar. Evlendiği zaman O kadınla ölene kadar kalacağını düşünmüştüm, aileleri yıllardır tanışıyor, ortalık karışmasın diye hayatta cesaret edemez boşanmaya diyordum. Düşündüğüm kadar korkak değilmiş. Aslında korkak da, keyfine düşkünlüğü korkaklığından daha yoğun.*
Neden yazdım bunları bilmiyorum, hissettiklerimin binde biri bile değil, yazacak takatim olursa yine gelir editlerim.
insanın başka bir insanla imtihanı. gerçekleştirilmeden önce bin kere düşünülmesi gereken eylem.
" kadın olsaydı arkadaşın olarak seçmeyeceğin bir erkeği kocan olarak seçme. " sözü bu olayın en önemli sırrını açıklar. Erkekler de bu sözün tersini düşünüp öyle karar versin. nikahına on gün kala evlilikten vazgeçmiş biri olarak söylüyorum bunu, iyi ki yapmışım, pişman değilim.
şu an bir başkasına dokunduğunu, bir başkasıyla aynı hayatı paylaştığını düşündükçe göğsüme binlerce bıçak saplanıyor. Canım çok ama çok acıyor.
Ben seni sevdim, hayatımın en büyük acısını yaşamama neden olduğun halde sevdim, çok sevdim.