"small" kelimesini ısrarla "zımol" şeklinde telaffuz ederler. ama ingilizce dili onlar kullandığında değişik bir dinamik kazanır, müzik gibi duyulabilir.
ankara-van kırması olup, beyaz tüy ve mavi gözün birleştiği kediler sağır oluyormuş. teyzemin böyle bir kedisi vardı, bir de mama isteyişi vardı. abartısız şekilde; "mağmma,mağmma" diye mama isterdi kendileri. pek tatlıydı, toprağı bol olsun.
evlendikten sonra da yapılmalıdır.* belki de evlenmiş kişilere evliliği zulüm haline getiren ve boşanmaya iten sebepler, kişilerin özgürlüğünün kısıtlanmış olduğunu hissetmesidir. bu yüzden evliliklerde alınması gereken belli sorumluluklar hariç *, iki taraf da birbirlerine toleranslı davranmalıdır.* sonuçta insan yalnız doğar yalnız ölür değil mi? *
daha çok kuzey ülkelerinde görülen bir depresyon türü. winter depression ya da seasonal affective disorder isimleriyle de biliniyor. günlerin daha kısa olduğu kış aylarında görülen bu depresyona, erkeklere oranla kadınlarda daha sık rastlanıyor.
erkeklerin, takmaları gereken sütyen benzeri birşey olsaydı, kadınların onları arzudan eritmek için fazladan bir sebepleri daha olurdu. zira bazı bayanlar giymiş oldukları sütyenin kopçasını tek elle açabiliyorken, diğer kişinin sütyenini tek elle açmaktan kolay birşey olamazdı herhalde. *
annem bana hamileyken, babamla cinsiyetimi öğrenmek istememişler, sürpriz olsun istemişler. fakat doktor ucundan kıyısından ipucu olsun diye "aaa un kurabiyesi geliyor un kurabiyesi" deyivermiş. her ne kadar öğrenmek istemeseler de anlamışlar ne olacağımı tabi. bu meseleyi öğrendiğim günden beri un kurabiyesini pek severim, bu sefer de kullanıcı adı olarak kullanmak istedim, güzel de oldu sanki...
bu akşamki bölümde gerçekten özellikle mete'ciğimin performansından dolayı hop oturduk, hop kalktık. yalnız dizide gözüme çarpan birkaç nokta oldu:
- şimdi ali ve cemile boşanmak için avukatla konuşmaya gittiklerinde, ali cemile'ye evin inşaat halinde olduğunu söylemişti. ama bu bölümde her nedense cemile, sanki ev hazırmış gibi hemen toplanmaya başladı ve sonradan aklına geldi gibi evi görmeye gittiler.
- sonra bu ahmet kardeş ve amina'nın evliliği, amina evine dönünce düşüyor mu sanki? boşanmaları gerekmez mi? demek ki kızı geri döndürecekler bir şekilde.*
ve son olarak bir tahminimi paylaşmak istiyorum. gelecek bölümlerde oyuncuların yaşlarının büyüyeceğinden bahsediliyor ya, bu durumda belki de mete'ye bu akşam kendi finalini oynatıp yakacaklar babasını ve mete'yi. mete'ye birşey olmaz umarım da ali kaptan her hücresine kadar kül olsun hatta şimdi paraları da yok hazır yakmışken sabun yapıversinler bir zahmet. sevap için biri de caroline adisini ateşe atıversin*, ahirette buluşsun çifte*kumrular! **
aynı zamanda "güz sancısı" ve "adını sen koy" filmlerinin de müziklerini yapmış kişi. gerçekten film müziği konusunda çok çok kabiliyetli bir insan. yazması gereken müziklerin, insanlarda ne tür duygular uyandırması gerektiğini iyi biliyor ve buna göre yazıyor. tek hayal kırıklığına uğradığım nokta, bu kalitede iş yapan birinin, seçici davranmayarak stv'de yayınlanan "tek türkiye" adlı, tamamen yanlı, son derece gerici bir yapımın da müziklerini yazması...
2. senfonisinin 3. bölümü tam anlamıyla bir şaheserdir. tabi ki senfoni bütünüyle çok güzeldir ama özellikle 3. bölümü insanı alıp götürür dinlerken...
"bir yağsam da sözlükte yine benden bahsetseler" diyen kardır herhalde.* neden her zaman böyle şeyler çok olağandışıymış gibi başlık açılıyor. ha bir de detay ara kısmına konu için kar yağışı yazın bakalım.*
meslektaşıma buradan sevgilerimi ve saygılarımı sunar, perşembe akşamı gibi nice akşamlarımız olsun derim. melankonik* bir pazartesi gününde görüşmek dileğiyle...saygılar efenim...