sürü psikolojisinin kaymağını yiyen ciğercidir. deli gibi önünde sıra beklemek yerine ali paşa çarşı'sının arkasında Ciğerci niyazi usta'ya gitmek çok daha mantıklıdır. kaldı ki dükkanın duvarlarında göreceğiniz resimlerden de anlayacağınız üzere edirne'ye gelen ünlüler niyazi ustayı tercih eder.
orta ikinci sınıftayken hayali arkadaş yerine, bozuk olan derslerimi düzeltmesi için başka bir gezegenden gelen benzerimle yer değiştirmiştim. benden daha zeki ve çalışkan olan bu benzerimin derslerine vaktinde ve düzenli çalışma özelliği sayesinde sınıfımı geçebilmiştim. kendisini bir de lise iki'de çağırıdm ama gelmedi pezevenk. bereket kredili sistem vardı da sınıf tekrar etmedik.
yedek parça sorumlusu olarak çalıştığım yetkili serviste içinde "h" geçen plakalarda bize tatlı muhabbetler çıkaran sorunsal.
umutant - aydın, bana şu arabanın plakasını söylesene aldığın parçayı yazalım. (umutant o an arabayı görmüyordur)
aydın - 39 atay samsun xxx
umutant söylenen plakayı (39 hs xxx) girer ve: "yok olm öyle plaka. adam gibi bak şuna."
aydın: nası yok amınakoyayım yaa. sen adam gibi bak olm. (aydın söylene söylene bir daha arabanın yanına gider plakayı bir daha kodlar) al işte. dediğim gibi 39 adana samsun xxx
umutant- nası be. hani hatay'dı olm.
aydın- e ne farkediyo amınakoyayım. ikiside ala (aydın burada a ile demek istiyor) başlamıyo mu?
çok yakın arkadaşlarımdan birinin mensubu olduğu meslek grubu. adamın okul yıllarındaki fotoğraflarına, şimdiki arkadaş gubuna her baktığımda "bok vardı" diyorum. "bok vardı işletme okuyacak." iki yüz otuz iki kişilik okulun tek erkek öğrencisi, şu anda çalıştığı hastane bulunan bi kaç yüz civarında bayan hemşirenin arasında tek saplama. bir daha gelmek olsa dünyaya düşünmeden seçeceğim meslek...
hiç beğenmediğim oyuncu. sürekli kaşları çatık zorlama bir oyunculuğu var. ha bi de sanırım ya gözleri rahatsız ya da acı hayat'ın etkisinden kurtulamadı. gözler hep kan çanağı her an ağlayabilirim modunda.
edirne ili ile havsa ilçesi arasında yer alan ve e-5 ten sadece 3 km içeride olan abalar köyü için hiç bir şey ifade etmeyen güçtür. aynı güç uzunköprü ve enez'in bir çok köyü içinde bir şey ifade etmez.
- yesenize kızım. o kadar uğraştım.
(bu arada kız kişi hamiledir)
- ay sağol teyzecim, midem bulanıyor, içim almıyor.
- a olsun kızım. var daha mutfakta.
teyzem kendini ısrar etmeye programladığından, kızın mazeretini duymaz bile, direk ısrar eder.
gecenin köründe (2:22 de) mesaj atarak insanları uykusundan panikle uyandırabilme hakkını kendinde görebilen şirket. lan hastası olan var, eşi dostu yolculukta olan var. bin türlü şey geliyor aklıma. ha ayrıca umrunuzda mı bilmem ama hiç kimsenin o saatte mesajı okuyup ta "aaa ne güzel yarın boyner de indirim varmış" dediğini zannetmiyorum. ama sağlam bir küfür sallayıp içinde aile bireylerinizin olduğu müstehcen rüyalara dalacağından eminim.
asıl merak ettiğim ortalama bir zekaya sahip, eli ayağını tutan, iyi kötü kendine malik, ağzı dili olup derdini anlatabilme, düşünme, konuşabilme gibi doğanın en üstün vasıflarına sahip olan insanı bile bir yerden bir yere problemsiz götürme konusunda ciddi sıkıntıları olan bir firmanın kendisine sadece üstünde bir adresle teslim edilmiş zavallı, masum ve biçare kargo paketini gideceği yere nasıl götürecek. yarabbim sen bizi koru.
olasılıksız'dan sonra büyük bir hevesle başladığım ama nedense olasılıksız'ı bitirdikten sonraki o "vay be" hissini veremeyen roman.
--spoiler--
öte yandan valentinus un aslında jill olduğunu çok önceden hissetsem de (hatta en başta sunucu kadını sadece eli ile tatmin etmesi de bu fikrimi desteklemişti) ameliyatla erkek olan birinin oral seksten hoşlanmasına aklım yatmayınca ben de tahmin hakkımı her sazan gibi charlie den yana kullandım. ama yine de sonuç çok süpriz olmadı.
--spoiler--
çok mu ağır olur bilmem ama resimsiz x men diye eleştirebilirim bu kitabı. sanırım benim gibi çizgi romanlara aşina olanlara konu az da olsa tanıdık gelmiştir. (bkz: dark phoneix saga) bu arada 650 sayfanın sonunda sulanan beynim yüzünden charlie ipnesine ne olduğunu kaçırdım. kitabı geri sarıp aramaya da sıktıramıyorum açıkçası. bilen, eden arkadaşlar bir mesaj atarsa sevinirim.
ilkokuldan beri okuduğum hikayelerden yada öğretmenlerin anlattıklarından olsa gerek,kendimi sevmek zorunda hissettiğim adamı bana gerçekten sevdiren belgesel.bu belgesel sayesinde okul hayatına mahalle mektebinde başlayan,yaz tatillerinde karga kovalayan,attığını vuran,herşeyin en doğrusunu bilen adamın aslında eğrisiyle doğrusuyla,içine attığı onca acısıyla, kederinden içtiği rakısıyla, etiyle tırnağıyla içimizden bir insan olduğunu gördüm ve ata'mı daha bi sevdim.
belgeseli her izlediğimde kendine ait değil de ,ülkesine ait bir yaşam süren bu adamı saygıyla anarım.
gecenin bir yarısı sancak nöbetindeyim. yan tarafta operasyon nedeniyle yatmamış, karnı acıkınca da kendine yemek yaptırmış harekat şube başkanı binbaşının sesi gelmekte.
binbaşı: oğlum yavuz* toparla şuraları. bak burdaki etlere dokunmadım. yiyin onları kalmasın.
yavuz: sağolun komtanım. karnım tok benim.
binbaşı: sana aç mısın diye sorduk mu? mcık.ye onları.
yavuz: emredersiniz komtanım.
binbaşı: nöbetçiye de ver.
yavuz: ??
ben: hehe
ilk olarak bir erkeği (sevgilisi/kocası) birlikte alışverişe çıkmaya ikna etmek, akabinde bu erkeği delirtmek üzerine kuruludur. bir şeyler alıp rahatlamak yalandır, asıl mutluluk erkeğin çıldırdığı o anda gizlidir. bir erkeğin alışverişi şu şekildeyken:
+ aaa.gayet güzel. üstüme de tam oturdu
- evet. güzel durdu.
+ fiyatıda iyiymiş. kredi kartına taksit oluyo di mi?
- evet
+ paketler misiniz lütfen
kadının ki şöyledir:
+ aaa. gayet güzel üstüme de tam oturdu.
- evet. güzel durdu.
+ fiyatıda iyiymiş. kredi kartına taksit oluyo di mi?
- evet
+ zamanla salmaz kendini di mi? getiririm bak geri.
- salmaz efendim. zaten iki yıl garantili ne zaman isterseniz getirebilirsiniz.
+ rengi? ya rengi solarsa?
- ürünlerimiz italyan patentli bir sistemle boyanmaktadır. ve bu ödüllü bir sistemdir. asla solmaz.
+ hımm. peki fiyatta bi şey yapamaz mısınız? şu küsüratı atalım fiyattan.bi de üç değil dört taksit olsun. olur mu öyle?
- ııı... şey... tamam efendim. nasıl arzu ederseniz. paketleyelim mi?
+ yok dursun baktım sadece. biraz dolaşalım. geliriz biz gene.
(yan mağazaya geçilir, olaylar baştan tekrar edilir)
rocky balboa filminde round arasında gezinen ring kızının göğüslerinin üzerine reklam vererek hedefi onikiden vurmuş oteller zinciri. o maçı izleyip de o yazıyı görmemiş bir erkek varsa ne olayım.
80 porsiyon ciğer çok önemli değildir ama sumo güreşçisi adı verilen adamlardan biri, safran ve bademden yapılan ve 2500 kalorilik osmanlı kallavisi adı verilen bombadan tam 19 adet yemiştir. bunu yiyen adam bırak sumoyu trenle güreşir amk.
edirne'nin meşhur tatlıcısı arslanzade tarafından üretilen, osmanlı imparatorluğu'nun saray tatlılarından olduğu söylenen, un, tuz, yağ konulmayıp safran, badem, bal ve fıstıktan oluşan adamı bayıltacak cinsten bir tatlı. http://www.arslanzade.com.tr/index.php
bu dondurmayı imalathane ile aynı yerdeki dere yatağını kenarındaki parkta yemenin tadı ayrıdır. hele bir de başka yerde görmediğim tabak şeklinde külahları ayrı güzel...
dün gece annemin emekli maaşını çekmeye çalışırken, atm menülerinin yaş itibari ile atm'den, bankacılık terimlerinden anlamayan/az anlayan emeklileri kandırmaya yönelik olduğunu gördüğüm banka. emekliler harici müşterilerinin atm menüleri de aynı şekilde mi bilmiyorum ama sistem gayet basit. kartı takıp şifrenizi girdikten sonra para çekme menüsüne bastığınızda her bankada 10,20,50,100 vs ve diğer seçenekleri çıkarken, ziraat bankası atme'lerinde sadece mevduat hesabı tümü, kmh (kredili mevduat hesabı) tümü ve diğer seçenekleri çıkıyor. haliyle benim annem gibi kmh nin ne olduğundan bi haber bir sürü emekli, maaşını ek hesabı ile birlikte çekiyor. ondan sonra kimi, bu ay fazla para aldık, farklar yatçaktı demekki yatmış bilmem neydi derken banka bir sonra ki ay %5 i çoktan geçirmiş oluyor. emekli fazladan geldiğini sandığı paranın aslını öğrenene kadar zaten ihtiyacı olduğu için çoktan parayı yemiş, istemeden bankaya borçlanmış oluyor.
şehircilik ile ilgili tüm kararları serhad birlik'in işine gelecek şekilde almaktadır. tam emin değilim ama belki de türkiye'de belediye otobüsü olmayan tek belediye edirne belediyesi'dir. öte yandan bizim henüz çözemediğimiz gizli bir plan içinde sanırım. nereye kurduğu belli olmayan sivrisinek üretim tesislerinde üretiği milyonlarca sivrisinekten nasıl bir sektör doğacak merakla bekliyorum. eğer böyle bir plan yoksa bu kadar sineğe rağmen alınmayan önlemin, yapılmayan ilaçlamanın basiretsizlik dışında bir açıklaması olmaz.
3. yargı paketi kapsamında kapatılarak edirne adliyesine bağlanmıştır. bundan böyle hali hazırda açık olan asliye ceza davaları edirne 4. asliye ceza mahkemesi, sulh ceza davaları edirne 2. sulh ceza mahkemesi, sulh hukuk davaları edirne 1. sulh hukuk mahkemesi ve asliye hukuk davaları da edirne 2. asliye hukuk mahkemesinde görülecektir.
bir haftalık çiçeği burnunda bir baba olarak, her gün hayır duamı alan arama motoru. lan bilmediğimiz, aslında dünyanın en normal şeyi olup, bir anne babayı deli gibi endişelere gark eden ne çok şey varmış. iyi ki varsın google. arama motoruna iki satır yazı yaz, aslı neymiş öğren.
başarısının temelininde, bulgar kültürü ile (sportif açıdan) yetiştirilmesinin yattığını düşündüğüm adam. yoksa aynı naim'i sekiz yaşındayken ver bizimkilerin eline, madalya yerine al babayı.
ayna grubunu ayna yapan adamdı. o gitti, ayna düğün orkestrasına döndü. şimdilerde yeni kurduğu cemi cümle ile çektiği ilk klip paylaşım sitelerinde dönmeye başlamış. vokal olarak biraz eksiği var gibi olsa da müzik ve düzenleme anlamında ayna'nın ilk albümlerine benzer bir performans var. fena değil gibi sanki.