uludaghabermas
-48 (Kojiro Hyuga)
on birinci nesil silik 4 takipçi 65.14 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    fiyatlarını bilmediğin mekana oturmak

    6.
  1. GENELDE 5 DAKika sonra kalkılan mekana oturmaktır.
    0 ...
  2. yahudilerin bu kadar zengin olmasının nedeni

    9.
  3. adamlar rotşild rakıfellır falan filan gibi nedenlerden dolayı olan durumdur.
    3 ...
  4. penislivanilya

    2.
  5. içinde argo tabirle yarrak parçacıkları bulunan vanilya türü.
    1 ...
  6. kadınları çekici kılan meslekler

    66.
  7. güney marmara federe devleti

    1.
  8. 4 ağustos 2010 fenerbahçe young boys maçı

    310.
  9. young boysun meçfixingbahçeyi hunharca elediği maçtır.
    1 ...
  10. can kemal özer

    1.
  11. bir araştırmacı yazar.

    (bkz: şeytan ye diyor) ve (bkz: deccal tabakta) kitaplarının yazarı.

    Entellektüel bir abimiz.
    0 ...
  12. gse

    2.
  13. özelliği dışında kullanılan bakınız gibiyim

    2.
  14. bir kadına usulca yaklaşıp sonra gitmek

    1.
  15. yazarların sahip olmak istedikleri köpek cinsi

    17.
  16. uludağ sözlük ün ekşi sözlük ten daha iyi olması

    65.
  17. öyle aga ekşici dingilleri çekemem ben.
    0 ...
  18. fuat avni

    181.
  19. sözlük erkeklerinin şu an dinlediği şarkılar

    2626.
  20. eve kapanıp kimseyle görüşmemek

    10.
  21. benim yaptığımdır.Hayal gücü gelişir.kimseyle uğraşmazsın.güzeldir.
    1 ...
  22. uludağ sözlük yazarlarının fiziksel özellikleri

    1144.
  23. en iyi mühendislik

    27.
  24. gece yarısı sözlüğe girme sebepleri

    40.
  25. uyumuyorum çünkü uyunacak bir şey yok.
    2 ...
  26. aşk acısı çekenlere tavsiyeler

    812.
  27. yazarın nickine göre yaşayabileceği ülkeler

    41.
  28. sözlük yazarlarının saç rengi

    170.
  29. sözlük yazarlarının favori küfürleri

    184.
  30. şalını peştemalını siktiğim (bu küfürü ben buldum)
    3 ...
  31. sik ismi nereden geldi

    1.
  32. yalnızlık üzerine metüstlemeler

    1.
  33. Benim De Söyleyeceklerim Var (Umut Sarıkaya)'da geçen yazıdır.
    Dergiye geldiğimde hava kararmıştı. Balkon tarafındaki büyük salonda dergi çalışanlarının büyük bir kısmı oturmuş gündemde olan siyasi ve toplumsal olaylar hakkında konuşup, kapak konusunu düşünüyordu. Boş bulduğum bir sandalyeye oturup, susarak onları izledim. Zaten gündelik politikadan pek haz etmeyen ben, muhabbet uzadıkça ve sosyal taşlama ve hicivlerin ardı arkası kesilmeyince hepsen sıkıldım. içtiğim çayların ve çektiğim "off"ların haddi hesabı yoktu ama yine de bi türlü muhabbet bitmiyordu. Aslında genel itibariyle huzurluydum. Tek sıkıntım içinde bulunduğum ortamın sıkıcılığıydı, yoksa kafam gayet rahattı.

    Konuşmaların kesintiye uğradığı ve odaya sessizlik çöktüğü bir anı fırsat bilerek "Bizler meşgul insanlarız kardeşim!" diye ayağa kalktım. Hepsi benim bu alakasız çıkışıma hayret etmiş bi şekilde bana bakakaldılar. "Kardeşlerim! Toplanın etrafıma size anlatacaklarım var!" diye haykırdım, Met-Üst hariç hepsi sandalyelerini yaklaştırarak etrafımda çember oluşturdu. "Daha küçük bir çocukken ben, bir ilişkinin iki kişiyle yaşandığını ve tabiki ilişkiyi sürdürenin de bitirenin de bu iki kişinin duygu ve düşünceleri olduğunu sanardım. Yanlışmış, aldanmışım... Misal siz genç ve sağlıklı bir birey olarak hayatınıza bir kişinin girmesini istiyorsunuz di mi? imkansız! O bir kişiyle beraber istemediğiniz, hiç görmediğiniz belki de hiç sevmeyeceğiniz bi on kişi daha giriyor hayatınıza. Sadece sevgilinize ve onun sorunlarına karşı duyarlılık, hissiyat göstermeniz yetmez. Onun en yakın arkadaşının, en yakın arkadaşının sevgilisinin, ablasının, ablasının nişanlısının, ev arkadaşının, ev arkadaşının eski sevgilisinin sorunlarına, dertlerine de aynı duyarlılıkla eğilmeniz hatta çözüm arayışlarına girmeniz, gerekiyor. Aksi takdirde o ilişki yürümüyor, tıkanıyor dostlarım. işte geçen aylardan bir gün ben de sevgilimle buluşmuş, kafede çayımı yudumlarken birden bire kendimi saatlerdir Eyüp hakkında konuşurken yakaladım. Eyüp'ü hiç görmemiştim, sadece kız arkadaşımın anlattıklarından kafamda bir Eyüp figürü oluşmuştu. Hakkında çok şey biliyordum. Eyüp, kız arkadaşımın ev arkadaşı Nevin'in eski sevgilisiydi, ayı görüntüsüne rağmen son derece duyarlı, ince, hassas, kırılgan bir çocuktu. Nevin'den sonra bir ilişki denemesine girmişti ama Nevin'i unutamamıştı. Zira geride yaşanmış bi 4 yıl vardı. Ve kendini son zamanlarda iyice umutsuz çaresiz hissediyor, zaman zaman ağlama nöbetleri geçiriyordu. Doğal olarak onun bu içinde bulunduğu bu ruh hali Nevin'i de etkiliyordu.- Gitsin, Nevin'le konuşsun yeniden başlasınlar- dedim… Artık çok geçmiş, sancılı ayrılık döneminde sarfedilen o kadar kırıcı sözden sonra bir araya gelmeleri imkansızmış, hem Nevin şimdi yeni bir ilişkiye başlamışmış.- E Eyüp duyarlı hassas değil miydi? Ne diye ayrılırken kıza küfretti bu şerefsiz. Bu mudur ince, hassas tavır?- diye çıkıştım, sustu. Sonra sakinleşip, - Başka bi kız bulalım bu Eyüp'e. Bir aşkın acılarını unutturacak yeni bi aşk sipariş edelim- diye öneride bulundum. içine kapanıkmış, kızlara açılamazmış. Bi saat boyunca Eyüp'ün yararına ne önerdiysem bi gerekçeyle refüze edildi. En sonunda dayanamadım "E bari ben gideyim bu Eyüp denen şerefsize bi kere vereyim de sen de, Eyüp de, Nevin de sevinsin!" diye patladım. Kavga ettik. Zaten bu olaydan bir hafta sonra da ayrıldık. Ama iki aydır kafam öyle rahat öyle huzurlu ki dostlarım anlatamam" diye anlattım dergi çalışanlarına.

    "Fakat... ilişki, birliktelik bunlar değil mi zaten. Rica ederim kuzum biraz daha alttan almaya, daha az nobran olmaya çalışın." diye tedirgince lafa girdi Yiğit. "Ya ne yapmak lazımmış? Kaz gelecek diye bana, tavuk mu göndermeli? Yoksa bir fino gibi susta durmak mıdır en münasibi? istemem eksik olsun! Herkes gibi koşarak elin Eyüp'üne methiyeler mi yazmak? Yoksa sevgilinin yüzü gülecek diye bir an karşısında taklalar mı atmak lazım her zaman? istemem eksik olsun! Ricaya mı gitmeli? Kapı kapı dolaşıp pabuç mu eksiltmeli? Yoksa nasır mı tutsun sürünmekten dizlerim? Yahut eğilmekten mi ağrısın ötem berim? Eksik olsun istemem, istemem eksik olsun!" diye bir tirat geçtim. Bi alkış tufanı koptu.

    Yiğit'in çayından bir yudum alarak "Dediğim gibi bizler meşgul adamlarız dostlarım" diye tam devam ediyordum ki köşede oturan Met-Üst hiç istifini bozmadan, önündeki kağıda bişeyler çizerek "Yalnız, konuşmasına hep "biz" diye başlar" dedi. Sustum, baktım, kıpırtısız bi şekilde kağıda bakmaya devam ediyordu. "Ben meşgul bir insanım dostlarım! Ben ve sevgilim iki kişi bile fazla gelirken hayatıma..." diye devam ettim. "iki kere yalnız, iki yalnız eder" dedi. Umursamadım devam ettim... "iki kişi bile fazlayken bir de bu kalabalık..." dedim. "Yalnızın hayatını kalabalıklar yaşar. Yalnız ölünce nüfus eksilmez" dedi ve "Yalnızlar rıhtımı, kuru kalabalıktan ibarettir" diye ekleyip "ezehehe mezehehehe!" diye güldü. "Hay sokayım kalabalığa" diyip "Kardeşim ben yaratıcı bir insanım. Ben sancılı yaratım süreciyle mi uğraşıcam Eyüp'le Nevin'le mi?" diye ter içinde derdimi anlatmaya çalıştım. "Yalnız, yaratıcıdır. Ossuruktan nem kapar, acayip sorun yaratır" dedi. Metin'in araya girip laf sokmaları beni inceden daşşak oğlanı yapıyordu. "Metin Abi bak büyüğümsün saygı duyuyorum sana. Sen de bana duy. Şurda bi hikayemizi anlatıyoruz dimi? Ses çıkarma yoksa döverim seni!" diye insan gibi uyardım. "Her insanın bir hikayesi vardır, yalnızın karadeniz fıkrası" dedi, bütün odadakiler güldü. "Abi ayıp oluyor ama..." diyip çaresiz boynumu büktüm. "Yalnıza sormuşlar; -boynun neden eğri?- -hüzün kireçlenmesinden- demiş" diye son darbeyi vurup bi de eğri boynuma şaplak attı. Kahkahalar dur durak bilmiyordu, sinirim iyice tepeme çıktı. "Boşaltın burayı, çabuk çıkın odadan! Bu adamla birebir kalmak istiyorum!" dedim. Bir tek Ersin "Umut'u bilirim. Çok sinirlendi, birazdan Metin Abi’yi kıymaya çevirir" diyerek koşa koşa kaçtı. Selçuk "Kimin yerinden kimi kovuyorsun artist! Aaa şuna bak dağdan geldi bağdakini kovuyor!" diye çıkıştı. Bunun üzerine "Metin Abi gelir misin iki dakka? Senle özel bişey konuşucam" dedim, sağolsun geldi. Mutfağı gittik. Gözyaşları içinde sarılıp, aslında odadaki beni anlayan tek kişi olduğunu, mümkünse kendisine dışarda bi kahve ısmarlamak istediğimi söyledim. "Yalnızın içkisi fıçı biradır" dedi, bi birahaneye gittik.

    Bol bol dertleştik, fikir teatisinde bulunduk. "Yalnızın gizlisi saklısı olmuyor. Aşkı da, sevgisi de, ilişkisi de halka mal oluyor. Tıpkı baraj gibi, yol gibi kamu alanı oluyor. Herkes yorum yapabiliyor, eski sevgilisinin arkasından topluca atıp tutulabiliyor. Aslında kötü niyetinden değil böyle konuşması herkes içinde. Yalnızlıktan. Zira eski sevgilileri hakkında konuştuğu zaman azımsanmayacak bi çevre ediniyor etrafında. Sonra beraberce yorum yaptığı arkadaşlarına darılıyor, yine yalnız kalıyor. ilişki dediğinde yarım yamalak bişey dimi abi?" diye sordum. Katıldı ve "Yalnız hiçbir şeyin sonunu getiremez... Herşeyin ortasını yaşar… Yalnız orta malıdır, herkes onu kullanmalıdır" dedi. ikinci biradan sonra ben sapıttım. "Yalgızam yalgız" türküsünü söyledim. Üçüncü biranın ortasında sızıp kaldım. Tek hatırladığım misafirliğe gelip de uyuyup kalmış bir çocuğun babasının kollarında uyur vaziyette evden çıkarılması gibi birahaneden çıkarılıp taksiye bindirilmemdi. Metin Abi’lerin evine gittik. Eşi Meryem Abla bana salonda yer yatağı yaptı. Tam dalıyordum ki Metin Abi geldi, dürttü. "Efendim abi nooldu?" dedim "Yalnız, misafir evlerinde uyumaya bayılır" dedi, gitti. Yüz verdikçe iyice şımarmıştı Metin Abi, bu yalnızlık geyiği de canımı sıkmıştı. Sinirlendim döndüm g.tümü yattım. Rüyamda çocukluğumun sabun reklamı yıldızı Ornellia Muti ile sevişirken nur yüzlü kıvırcık saçlı ihtiyara basıldım. Kendi rüyamdan kovuldum.

    Sabah kahvaltıda gündüz niyetine rüyamı anlattım. Meryem Abla yorum yapmadı, Metin Abi "Yalnızın dudakları sigara öper, elleri buram buram otuzbir" dedi. Onbir yaşındaki çocukları Denizali de dahil hepsi kahkahalarla güldü. Konuyu değiştirmek için "Ya Metin Abi sen beni kucaklayıp götürecek kadar güçlü müsün yaa! Nasıl götürdün beni dün gece öyle taksiye" diye sordum. "Ben götürmedim ki... Yan masada tek başına oturan ayı görünüşüne rağmen son derece duyarlı, ince, hassas, kırılgan bir genç vardı. Ondan rica ettim o götürdü" dedi.
    0 ...
  34. metin üstündağ

    163.
  35. sözlük yazarlarının doğum günleri

    1418.
  36. 2003'lüyüm ama ay ve gün olarak kesin birşey yok anam hasat zamanı diyo babam da ipek böceğinin kozandan çıktığı zaman diyo.
    0 ...
  37. chp yi solcu sanmak

    2.
  38. chp'nin sağı solu yoktur.chp menfaat partisidir.şu aralarda cemaatinkini yalamaktadır.
    3 ...
  39. yerel seçim kapakları

    2.
  40. -akp %28 alacak
    + * )))))))))))))))))))))))))))))))))))))
    1 ...
  41. laiklik

    634.
  42. rodeo çikolata

    2.
  43. mahkeme kararıyla adımı mustafa yapmama neden olan efsane çaklıt.
    0 ...
  44. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük