kimi yazarlar tarafından fazlasıyla ve yersiz bir şekilde yerilmiş fakültedir. sistem değişikliğinden sonra şöyle oldu böyle oldu dönemini sadece bir veya iki dönem yaşadı.2012-2013 yılında değişmiş bir sistem bu ve haliyle oturması da zaman alabiliyor. fakat şu anda sistem açısından hiçbir sıkıntı olmadığı kanaatine sahibim. özellikle birinci sınıfta derse bile girmeden geçen yüzlerce insan tanıyorum. yani öyle ilk senelerden sizi zorlayacak bir sistem değil. diğer yandan tıp dediğimiz şeyin kolay olmadığı zaten bilinen bir şey.
sistemden kısaca bahsetmek istiyorum. çapada şu an uygulanmakta olan sistemin adı entegre sistem.bir yıl(dönem olarak geçer) dilimler halinde işlenir ve dilimler halinde sınavına girilir aynı zamanda dilimler halinde kalınır. geçme notu şartsız 60 şartlı 50 dir.burdaki şart da not ortalamasının 2.00(4 üzerinden) üzerinde olmasıdır. amfi derslerinde ilk yıllarda zorunluluk yoktur.(klinik bilimlerde bazılarında var sadece) yani amfi derslerine girmek zorunda değilsiniz. uygulama derslerinde %20 devamsızlık hakkı var. derse göre girmediğiniz uygulamalar için telafi dersleri yapadabilirler yapmayadabilirler belli olmaz.
ayrıca aktif kulüplere ve canlı bir kampüse sahip. kampüs dediğimiz yer aslında baya küçük bi alanı kapsıyor.öğrenci yemekhanesi-kış bahçesi-temel bilimler ve abazataşı dörtgeninin kapsadığı alan çapanın en aktif bölgesi bir nevi kampüsüdür yani.
ulaşım gayet rahattır.okulun millet caddesi tarafından t1 tramvay hattı vatan caddesi tarafından m1 metro hattı geçmektedir.
aynı zamanda birçok eksiği de vardır.binaların eski olması ve dönem mevcutlarının kapasiteden fazla olması bunların başında geliyor.
2014 girişli olduğumu da belirtmek istiyorum ki okuyan kardeşlerimiz hangi deneyimlere dayanarak konuştuğumu bilsinler. şimdilik bir sıkıntı yok gibi görünüyor. ilerde olurda bir sıkıntı yaşayacak olursak burada belirtmeye çalışırım.
durduk yere bir arkadaşımın bana anlattığı güzide fıkrasını siz değerli uludağ sözlük yazar ve okuyucularıyla paylaşmak ihtiyacı hissettiğim şahsiyettir.
"bir gün nasreddin hoca akşehir gölüne gider. elinde her zamanki gibi yoğurt, göle maya çalmaya çalışır. ve beklenmedik olan şey sonunda gerçekleşmiştir. göl maya tutmuştur. hoca tabi neye uğradığını şaşırır ve tabi tadına bakmak için kaşığı göle daldırır ve koca bir kepçe yoğurdu ağzına götürür. tam bu sırada ordan geçmekte olan bir zatı muhterem hocaya sorar: -hocam hocam ramazan ramazan yakıştı mı sana hiç ? yoksa oruç tutmuyor musun? "
hoca da durur mu yapıştırmış hemen cevabı: -ya tutarsam?"
yeni nesilin yapmadığı şeydir. vakit bulamıyorlar sanırım. akşama kadar sosyal medya denen illetin içinde ne yaptığını bilmeden geri gelmeyecek olan sermayelerini tüketiyorlar. belki de bu yüzden kötü şeyler oluyor bu ülkede. adamın birinin bir sözü var:
"mürekkep akmayan yerde kan akar. "
ne kadar da kendini ifade edemeyen cibiliyetsiz bir insanım diye de düşünmüyor da değilim aslında esi entrylere bakarken. her seferinde kendini tekrar eden duygudur. hatta az önce entrylerimin büyük bir kısmını utancımdan sildim. gün gelecek bu enty de silecem sanırım.
2002 world cup oyununu hatırlarim her takimin yildiz oyuncusu oluyordu türkiyeninki hakan şükürdü yildiz oyuncular şut çekince top alevler içinde gidiyodu çok yaratıcı bişeydi. ~ ~