bu sezonun en bomba transferini slaven bilic gibi karakter sahibi ve kendisini geliştirmiş bir teknik adamı alarak yaptığını düşündüğüm, şanlı takımım.
Havutçu ile, Carvalhal ile, Aybaba ile olacak iş değildi. Umarım işler ters gitmez de bizim yöneticiler faturayı kendisine kesmezler. çok yazık olur, çok...
birisi hoşuna gider, gerçekten beğenirsin yani, dur şununla iki rekat muhabbet edeyim dersin kendi kendine.. hatun kısmısı da bunu sarkmak olarak algılar. halbuki canı biraz konuşmak istiyordur. sanki açık adres isteyip kapısına dayanacakmış gibi algılar. bu, olayın %70 ini oluşturur. geri kalanı da gerçekten sarkanlardan ibarettir.
kız kısmısı sever böyle şeyleri, ilgi çekmeyi falan.. ne yapacaktık başka? istersen haremlik selamlık yapalım sözlüğü ne dersin?! (bkz: ybsg)
aldığı her yenilgi, kaybettiği her puan, taraftarının ve yöneticilerinin düştüğü her komik durum beni böyle çok güldürüyor.. türkiye'nin yegane eğlencesi gibi bişey. http://inciswf.com/h9u46tiz.swf
etnik kökenleri tee osmanlı zamanında bağdat a gelmiş olan bir adamım. baba tarafım arap...
ne arapçayı doğru düzgün bilirim, ne dinle aram iyidir, ne de doğduğum topraklara dair en ufak bir fikrim var, pilavı elimle yemiyorum, yerde yemek hiç yemiyorum..
o zaman ben arap olmuyorum, arap kökenli bile olmuyorum amk, aradan kaç kuşak geçmiş.. yani benim sahip olduğum bu genetik özellikten insanlara ne?! onu da hiç anlamadım..
bence aslen nereli olduğunu sormayı bırakmamızın zamanı geldi. oldum olası "nerelisin" sorusundan nefret etmişimdir.
anadolu binlerce yıldır çeşitli kavimlere ev sahipliği yapmıştır. babil,asur,pers,med,urartu,hitit,selçuklu,osmanlı,bizans,latin,rum,gürcü,çerkez,muhacir... saymakla bitmez..
bu kavimlerin her birisi, anadolu da; kendilerinden sonra gelen kavimlere karıştılar... yani atıyorum içinizden birinizi araştırsak mutlaka kökeni başka bir yere çıkacaktır.
diğer bir deyişle türkiye de yaşayan has türk sayısı nüfusun yüzde 3-5'i falandır.
e şimdi hal böyleyken neden etnik kökene bu kadar takıyoruz ben onu anlamıyorum.
gayet mantıklıdır. dünyada herkes oraya poland veya polonya türevi isimlerle anarken biz lehistan diyelim. şeklimiz olsun. sonuçta orda polonlar değil lehler yaşıyor. ya da şöyle söyleyim. türkçe'de polon diye birşey yoktur ama leh diye birşey vardır.
bu lafız ağızdan çıktığı andan itibaren devamı gelmez. o asıl söylenmek istenen asıl sözcük ''eeee... aaahhmm...'' ıkınmaları eşliğinde hafızaya tekrardan kazandırılmaya çalışılsa da karşılarında sıfır numara bön bakışlar atan bir türk genelde bu tiplerin dikkatini dağıtır. olay ya ingilizce ye ya da hangi yabancı dil konuşuluyorsa o lisana geri döner. böyle böyle kısırdöngüye girdiği için bir de üstüne kalkıp kendi memleketlerinde ''ay türkçe çok zor'' demezler mi? cinlenirim fena halde! öğren de gel kardeşim işte. öyle zorlamayla anca tuvallette abdest bozarken başarılı olursun.
4-5 sene öncesinin fhm dergisindeki motorize hatun ekiplerinin itiraflarından bir tanesinde kısmen de olsa doğrulanan önerme. penis boyunun kısa olmasının çok sorun olmadığı ancak hem kısa, hem de ince ve sönük ise o zaman havaya karışan toz ve gaz bulutu zerrecikleri kadar ya da daha çok yudum ayçiçek kadar hafif olduğu görüşünde birleşilmiş idi. penis boyu kısa olsa da eğer yeterli kalınlıkta ise, tabiri caizse vajina bir debriyaj vazifesi görerek krank milindeki burulma titreşimlerini vites kutusuna ve vitese göre ayarlayabiliyormuş. insan vücudu pek bir aerodinamik...
pascal nouma'nın olaylı ve bol kavgalı, küfürlü ve sataşmalı gençlerbirliği maçından sonra hızını alamayıp gençlerbirliği oyuncularının soyunma odasına pat diye dalarak türkçe ''heppinis oruspi çoçiklarisiniss'' diye küfretmesi.
itü sözlüğün ürettiği 4. nesil şaka. şu sıralar pek ortalarda değildir zira sivasspor trabzonspor'u yenerse kesinlikle ibne olacağım yeminini ortaya atarak kendisini bekleyen gizli eşcinsellerin görünür olmasını sağlamıştır.* bununla beraber ne yaparsa yapsın, ne söylerse söylesin kendisini ve yazdıklarını bir şekilde okutan yazardır. ''milletin ne dediği umrumda değil, dünya zikime eyfel götüme'' mesajı peydahladığı entry'lerinde bile aslında ''sizi önemsiyorum ama çok ta takmıyorum'' havası verir. sadece okunup ve gülünüp geçilmesi gerekir. sigara gibi birşey işte.. sadece zehirler bir yandan da keyif verir ve uçup gider. zararlı olduğunu bildiğin halde yine de bi tane daha yakarsın ya. öyle birşey işte.
bir düşünün bakalım meclisten milletvekili maaşı almaya başladıktan 3 gün sonra yıllardır gencecik aslan gibi evlatlarını şehit veren ana babaların sırtını sıvazlayacağına, dağdaki teröristin sırtını sıvazlayan kimin milletinin ve hangi dış mihrakların maşası ve vekili !! olduğu apaçık bir milletvekili
bölücülüğü ve terörizmi, demokratik ve halkların kardeşliği yanlısı olmakla karıştıran, yıllardır ülkedeki bilinçsiz aşırı sağ oluşumun, kafatasçı zihniyetin ve insan haklarını zerre önemsemeyen iç politikaların kinle nefretle besleyip sonunda başımıza kaktığı canavar bir dtp
böylesi martavallara karnı tok, hatta canına tak etmiş belki de teröre en çok şehit veren ve bu kör milliyetçiliği benimsemekten başka seçeneği bulunmayan karadeniz; dolayısı ile trabzon halkı
biz halen köylerdeki ağalık düzeninin ve koruculuk sisteminin kaldırılamadığı bir ülkede yaşıyoruz. kimin vatanını, vatandaşını, toprağını kimden koruduğumuzu bilmem anlatabildim mi?
nedendir bilinmez devamlı moderasyonuna ve yazarlarına çamur atılan sözlük. eğer bir yazar 400 küsürü aşkın entry'sinden sonra hâlâ daha "dedirten başlık" yazmayı bilmiyorsa, moderatörler ile, wondrous ile ve diğer sevilen yazarlar ile ağzını bozmadan nasıl bir üslup ve adap ile konuşacağını idrak edememişse, itü sözlüğün bazı sözlüklerden farklı olan kurallarını öğrenmeyi ve kendi özünde içselleştirmeyi deneyeceği yerde isyan bayrağı çekip ortalıkta trollük yapıyorsa, hiç sorgusuz, sualsiz, demokratik olmayan yollardan uçurulur, evet bu doğrudur!
meseleyi daha iyi anlatabilmek için şöyle bir örnek vereyim. diyelim ki sizin bir apartmanınız var ve siz mal sahibisiniz. kiracılarınız sürekli sizden olur olmaz şikayetçi ve onlara ev ile ilgili aksaklıklarda, tamir edilmesi gereken eşyalarda veya bakım ve onarım gerektiren durumlarda muazzam bir samimiyet ile yardımcı olmaya ve onları memnun etmeye çalıştıkça (ki bunun en kral ispatı sözlük altyapısının sürekli yenilenmesi, radyo, chat, duyurular, başlık takip sistemi hatta silinen girilere itiraz butonu gibi fasilitelerin süregelen bir revizyon içerisinde olmalarıdır) onlar sizin ilgisizliğinizden, görüşlerinizin farklılığından, tipinizden, kılık kıyafetinizden alakasız abuk subuk evin eksiklerinden, kusurlarından memnuniyetsizce dem vuruyor. Ne yaparsınız? Bu sağlıksız diyaloglara ve ana-babanızdan bile duymadığınız laflara katlanmaya devam mı edersiniz; yoksa "kusura bakma arkadaşım ama bizde böyle, beğenmiyorsan seni zorla tutamayız" mı dersiniz? en nihayetinde sizin ulan orası! patron sizsiniz sonuçta son söz söyleme hakkı sizindir. koyduğunuz kurallara riayet edilmesini ve size karşı kullanılan üslubun daha temiz olmasını istersiniz öyle değil mi? Şu gerçek hiçbir zaman gözardı edilmemelidir ki demokratik bir ortamın oluşturulması ve onun sağlıklı, kararlı biçimde işletilmesi isteniyorsa otorite mekanizmasının sağlam olması, tabuların hakim olmaması ve bazı düşüncelerin resmi görüş haline gelmemesi gerekir.
sağa sola gönderme yapma derdinde olunmadığı ve kişi ve kuruluşlara eleştiri ötesinde ayar verilme hastalığına kapılmadığı sürece dilendiği kadar siyasi, islâmi ve felsefi konularda başlıklar açılır ve aslanlar gibi entry'ler döşenir. şu ana kadar da siyasi ve dini görüşleri tamamen aykırı olduğu için uçurulan bir yazar ne görülmüş ne de duyulmuş bir vak'adır. çaylaklık girileriniz olabilecek en makul hızda değerlendirilip yazarlığınız aktive edilir.
eksikleri var mıdır? tabi ki vardır! sonuçta ordaki insanlar uzaydan gelme değil sizin benim gibi beşerdir, şaşardır. mod'ların ve diğer yetkili yöneticilerin yetersiz olduğu konularda işin içerisine samimiyet ve hoşgörü girdiği takdirde aşılamayacak sorun olmaz. bardağın dolu tarafından bakılması söz konusu olduğunda kimse kimseyi katı kurallarla ve ideal sözlük yazarı kalıplarıyla boğmaz. esnektir. ayrıca itü sözlük "demokrasi vadetmeyen" işbu minvalde yanlış anlaşılmalara mahal verebilitesi kuvvetle muhtemel, ancak sözlüğün ve yazar olmanın da ötesinde önce insan olma şartını bünyelerinde barındıramayan, kendini ifade ederken ofansif ve serbest serseri stili takılmayı şiar edinmiş kişilere bu saatten sonra adamlık dersi vermeyi saçma bulan bir oluşumdur. ayrıca kimse kimsenin entry sini durduk yerde silmez. silinen entry lerden oluşan derlemeler, sözlük bünyesindeki müze kısmından okunarak iyice idrak edilinebilir. son olarak sormak istediğim şey aramızda kaç kişinin kendi sözlüğü olduğunda nasıl bir tavır takınacağı ve nasıl bir yönetim anlayışını benimseyeceğidir. 'hodri meydan'dır.
not: bu entry tamamen objektif olup, iki sözlüğün de artılarını ve eksilerini görebilen bir bünyeye aittir.
şerefsizce bir harekettir. vatani görevi için gerektiğinde omuz omuza çarpışacak hatta canıyla ve kendi kaderiyle yüzleşmeye hazır bir insanın bütün tahammülünü, hayat enerjisini elinden alıvermektir. kısa dönem askerlik yapılırken terk edilmişse daha da fecidir. olaydaki hatun insan kişisinin ne kadar azgın bir bağyan olduğu bir kaç ay sabredememesinden bellidir. hayır yani askerdeki adam sana ne yaptı? senden ne istedi de sen bunu kabul edemeyecek noktaya geldin?
gözümle de bizzat gördüğüm üzere daha 3 yaşında çocuğunun da önünde elalemin adamıyla işi pişiren bir hatun güruhundan bahsediliyorsa, olayı abartma sanatının mihmandarlığını yapmış bir milletin kadınlarının bu kadar ciddiye alınmasına bile gerek yoktur.
sovyetler çöktüğünde türkiye ye ne kendi ayaklarıyla geldikleri gibi aynı amaçla oraya gidenler de olacaktır. peki bu gidenler sadece türkiyeden mi gidiyor? avrupa da çek cumhuriyetinden ve rusyadan sonra en çok seks turizminin yapıldığı memleket acaba kendi memleketleri değil de muz cumhuriyeti mi? özellikle zengin ve paralı türk erkekleriyle sırf evlenmek için türlü yalanlar, oyunlar ve düzenbazlıklar yapmaya çalışan, sonra da zeytinyağı gibi üste çıkıp bize fahişe gözüyle bakmasınlar demek arasında uçurumlar kadar tezatlık var. her yaz şahit olduğum olaylardan birisi bu rus ve türevi karıların ta gündüzden içmeye başlayıp sağa sola (özellikle türklere) rusça küfürler etmesi ve terbiyesizlik yapmasıdır. kaç tane türk onların memleketlerinde bu gibi olaylara sebebiyet vermiştir?
ha ben bunları yazıyorum ama malum haberin altındaki okuyucu yorumları da tabi düşündürücü nitelikte..
birisi fizikî bir ambalaj kağıdı gibidir. diğeri ise ilahi bir örtüdür. Tabi ilahi ve itikadi unsurlar içerisinde giyildiği ve giyen kişi de ona göre hareket ettiği sürece
eğer ki o unsurlar içerisinde giyilmiyorsa ve giyen kişi de ona göre hareket etmiyorsa aslında ikisi de birbirinin benzeri, sadece farklı bir yerleri örtmek için ve sıradan bir konuma sahip olur.
herhangi bir duygusal/slow formatındaki pop/rock/metal şarkısı çıktığında gözlerin devrilmesi, acıklı ve hüzünlü bir surat ifadesinin takınılması, hatta daha da ileri gidilerek gözlerden yaş getirilerek ağlama, zırlama suretiyle yapılan ve amacı genellikle grup içerisinde dikkat çekmek olan eylemler bütünü...
Bi de bunların ortam içerisinde birileri konuşurken ortaya atlayıp 'sus bi dakka beeeeaa şarkım çalıyooooaaa şimdi dinleyemiyorooamm' şeklinde hönkürenleri,dikkatleri üzerlerine çekmek isteyen modelleri de mevcuttur ki bir araba dövülmek pahasına olsa da tedavi edilmeleri şarttır!
tercih meselesidir. isteyen izler, isteyen izlemez. KV ni izlemeyen erkeğin genellikle şaşılacak bir tarafı da yoktur zannımca. Ya vakti yoktur, işi çoktur, çoluk çocuk vs...
Bu dizi yokken de kendisini Polat, Çakır vs.. zanneden bir sürü erkek modeli mevcuttu. Yoksa sırf bu diziden dolayı sayılarında bir patlama yaşanmış filan değil
şu sıralarda şansa bak isimli bir yarışma programı yapmaktadır. Yerlere yatırmaktadır, kırıp geçirmektedir efendim kendisi
Aşağıdaki hayvanlardan hangisi ahırda yaşamaz diye bir soru vardır. Seçeneklerin içerisinde boğa da vardır ama yarışmacı başka bir seçeneği söyler. Ahmet Hoca sorar:
dünyanın en zengin petrol üreticisi ülkelerinden birisi olan. Ayrıca bir numaralı silah ticareti ağının da tam ortasında olan bir ülke neden kalkıp ta böyle bir atraksiyona vesile olsun ki zaten?