Başbakanımız Yılın Lideri Ödülü almış. Yılın lideri olarak seçende "Arap Bankalar Birliği"ymiş...
Ödül alacak kadar çok satmışız toprakları demek ki.
Başbakanımızı desteklemek ve bugüne kadar sattıkları için bir teşekkürmüş bu.
daha da satması için de bir teşvik, bir motive.
eleştirmiyorum. protestoda etmiyorum.
( 15 ay hapis cezası veriliyormuş artık Padişahı eleştirene. Seviyoruz ki biz onu.)
Seçim sürecine girilirken, yüce padişahımız nereye vursam da ses getirse diye düşünürken,
bir sabah kalkıp aynaya baktığında aklına ilk gelen mükemmel ötesi polemik konusudur.
bu zamana kadar her söylemi kahve köşelerinde alkışlarla ve "beyler adam haklı" nidalarıyla karşılanan
padişahımız, ajitasyon'un, manipülasyon'un demogoji'nin sınırlarını aşan bir söylemle yine ülke gündemini
ters köşeye yatırmıştır.
Evet yüz küsür yıldır bu ülke'de bazı siyahi köpeklere "arap" ismi takılmıştır.
"muhittin" denilmiştir bazılarına, "şerafettin" adında ünlü kedilerimiz vardır.
"Bahadır"dı örneğin geçtiğimiz sene izmir'de ölen fil'în adı. Sırf birilerini "yalamak" için
sokak ağzı gündemler yaratan padişah, maalesef bizim padişahımızdır.
- Sevgili esnafım! Bu ülkede yıllardır boncuk satan, üreten kardeşlerimm...
Hep ezildiniz, dışlandınız. Hatta bu ülke de kedilerine "boncuk" ismi takanlar oldu.
Artık bu gidişe dur demeyecek miyiz!!!
* ( sayın başbakan yapmayın lütfen, amacın dışına çıkıyoruz)
- Evet, bu ülkede muhabbet kuşlarına babacım babacımm dedirenlerdee olduuuu!!!
* ( sayın başbakan ? )
- Nasrettin Hoca da eşeğine ters binerdi! ahh ahh ne güzel günlerdiii !
* ( /'^&^'^%&'%^'% )
Dip Not :Bu ülke'de eşeğin zikine su kaçıranlarda oldu...
TBMM Başkanvekili güldal Mumcu tarafından okunmuştur.
içerik olarak:
"Türkiye Büyük Millet Meclisi, israil Silahlı Kuvvetlerinin 31 Mayıs 2010 Pazartesi sabahı, çoğunluğu Türk olan, 32 ülke vatandaşının bulunduğu insani yardım taşıyan gemi konvoyuna yaptığı ve çok sayıda masum insanın ölümüne ve yaralanmasına yol açan insanlık dışı saldırıyı şiddetle ve nefretle kınamaktadır. Hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı ve yaralılara acil şifalar dilemektedir.
Bu saldırı, Birleşmiş Milletler yasasının ve uluslararası hukukun açık bir ihlalidir.
TBMM, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin bu olaydan dolayı israil'i kınayan ve yaptırımlar öngören bir kararı en kısa zamanda kabul etmesini beklemektedir. Bu menfur saldırının bütün boyutlarıyla araştırılması için bağımsız bir uluslararası soruşturma komisyonu kurulmalıdır.
israil Hükümeti, bu saldırı dolayısıyla resmen özür dilemeli, olayın sorumlularının yargılanarak cezalandırılmalarını sağlamalı, saldırının mağdurlarına tazminat ödemelidir.
Türkiye, israil'e karşı milli ve uluslararası yargı yollarına başvurmalıdır.
TBMM, Türk Hükümeti'nden, israil ile siyasi, askeri ve ekonomik ilişkilerimizi gözden geçirmesini ve gerekli etkin önlemleri almasını beklemektedir.
TBMM, bu saldırıya karşı halkımızın gösterdiği haklı tepkileri saygıyla karşılamaktadır.
TBMM, bu tepkilerin şiddete dönüşmeyeceğine ve Türkiye'deki Musevi vatandaşlarımızı incitici bir nitelik taşımayacağına inanmaktadır. israil Hükümeti'nin saldırgan tutumuna karşı gösterilen tepkiler, israil milletini hedef almamalıdır.
TBMM, her zaman olduğu gibi Filistin halkı ile dayanışma içindedir ve Gazze'ye yönelik insanlık dışı abluka ve ambargonun derhal kaldırılmasını beklemektedir" denilmiştir.
Dün esip gürleyen mahallemizin abisi, bugün elleri titreyerek ve muhalefetin baskısıyla zorla imzalayabilmiştir.
An itibariyle açıklanan sistemdir.
Özet itibariyle bi haltın değişmeyeceği, öğrencilik ile
kölelik arasındaki bağın daha da sağlamlaştırılacağı sistemdir.
her konuda sorulacak soruları çoğaltarak "şans faktörü"nü ortadan kaldırmayı
hedeflemiş ösym ekibi.
Konuyla ilgili canlı yayında açıklama yapan ÖSYM başkanı sınava girecek olan
öğrenci velilerine seslenerek; "Reel ortalama ile orta öğretim başarı aralığı
%13'lerden biraz daha düzeltilmiş aktivasyon sistemi ile tabloların ortalama
alanlarından sorunların çözümüne ilişkin yapılan çalışmalar esas alınarak mf4 puan türünün
düzeltilerek istisnai tm5 gibi türlerde de farkı değişimler yapıldığını" beyan etmiş
kimse bi halt anlamamış olsa da anlattığından, yine de Öğrenci velisi memur Halil Bey'in
"devlet her şeyin iyisini düşünür" mantığıyla yaklaşmasına
ve yüreğine su serpilmesine neden olmuştur.
Diyarbakır Turkcell çağrı merkezi açılışında gerçekleşen olaydır.
gelen aramalardan birini yanıtlayan rte. buyrun ben rte
dedikten sonra, arayan müşteri, "aslında ben kontör yükletecektim ama sonra ararım" demiş ve telefonu kapatmıştır.
En mantıklısınıda yapmıştır. helal olsundur. her şeyini yitirmiş halkın, elde kalan son 100 kontörünü koruma içgüdüsüdür işte...
***
* turkcell müşteri hizmetleri ben rte nasıl yardımcı olabilirim?
- kontör yüklemek istiyordum ama sesinizi alamadım? bildiğimiz rte mi bu?
* evet efendim. her zaman halkı'nın yanında olan, ezilmişlerin, kimsesizlerin, halkın çocuğu olan rte'yim ben. bütün ömrünü sadece halkın refah'ı için harcamış, gece demeden gündüz demeden, durmadan yola devam diyerek, her şartta ve koşuld..........
* ben masal servisini aradım galiba?????
- uzatma lan! ver şifreleri şerefsiz !!!
* hehehe tamam doğruymuş.. yaz 29101923.
- bu nasıl şifre ulan?
* 100 kontör versem soyunur musun hehehah
- dittt dittt diittt..
ülkede yaşanan her olay sonrası, neredeyse her birey'in o konu üzerinde
aslında gizli bir uzman olduğunun görüldüğü trajikomik durumdur.
mesleği, sosyal konumu, yaşantısı ne olursa olsun, her türk bilim üzerine uzmandır.
koca koca aletlerin sadece tahmin yürüttüğü şiddeti,
noktasına virgülüne kadar bilen, merkez üssün neresi olduğunu, fay kırığı ve fay hatları'nı eniyi bilendir türk insanı... fay hattı ne demek bilmez aslında ama çözümü çok iyi bilir
kaporta ustası tekin usta...
"kırıkları biraz çimento, biraz alçıyla niye düzeltmiyor bu a.koduum mühendisleri"...
tüm oynanan maçların en iyi yorumcuları,teknik direktörleridir.
bir takım nasıl yönetilmeli, milli takım hangi taktikle oynamalı,
takımı nasıl şampiyon olmalı çok iyi bilir kahvede çalışan çırak semih.
aslında onun ruhunda futbol'un yıldızı olmak vardır ama,
kader onu kahve'ye atmıştır işte...
ekonomi kötüye giderken, en iyi yorumu yapar berber sedat...
iç borç, dış borç, milli hasıla,kayıt dışı ekonomi...
ahh ahhh bi verseniz şu sedat'ın eline hazineyi,
ortalığı sker geçer aslında ama...
bu yaştan sonra uğraşmak istemez,
dükkanı bırakıp ankaralara gitmek yakışmaz delikanlıya...
bütün türk erkekleri en iyi şofördür.
her duyulan, görülen, izlenen trafik kazasında,
"ulan nasıl kullanmış bu arabayı a.koim, bunlar nasıl alıyor ehliyet'i" der.
lakin her gün onbinlerce kaza yapar ülkemin erkekleri.
yaşayan en büyüp tıp uzmanı'dır nevin teyze...
öyle ahım şahım bir tahsil'i yoktur... ilköğretimbitirmiştir işte...
doktor olmak için üniversiteye gerek yoktur? ülser'e, bel fıtığına, kol-bacak çıkıklarına, tansiyon'a, birinci derece yanıklara...
herşeye herşeye çaredir nevin teyze...
bi de şu kanser'in tedavisini bulsa...ama yakındır...
dünya'nın en iyi mimarı'dır şoför cevdet...
ne yapılan köprüleri beğenir, ne uzun uzun fırlayan plazaları...
böyle şekilsiz, şemalsiz binalar mı olur?
ahh ahh... zamanında biraz çalışsaydı, biraz daha çalışsaydı...
ondan iyi bir mimar çıkardı aslında ama hayat şartları zor...
taksicilik hepsinden zor...
araçların kaportası'ndan, boyası'na, motoru'ndan, elektrik aksamı'na kadar herşeyi bilir bakkal nuri.
bir araba arızalansa hemen koşar yardımlaşma içdüsüyle.....
"aç ulan kaputu boğmuşsun arabayı" der.
uğraşır... her tarafı yağ-kirdir ama... yine de olmaz işte...
"sen bu arabayı servis'e götür bence, artık çok geç düzeltmek için" der..
ah be nuri amca ahh...
"ulan böyle mi alacaklar bizi ab'ye?" diye sorar biri..
"ab ne abi" der bir diğeri.."ab işte"..."bildiğin ab"...
"ne oluyor oraya girince" der biri...
"çok aptalsın, biraz bişeyler oku" "hiçbişeyden haberin yok der" diğeri...
avrupaya giriyoruz işte der bir önceki... haaa der bir diğeri...
milyonlarca örnek verir türk insanı. herşeyi çok iyi bilir "kendi işi olmayan"...
her işi en iyi o yapar...
lakin , bi kendi işini bilmez... bi kendi işini yapamaz en iyi...
kendine uzaktır. başkasına en yakın...
başkalarının işi çok kolayken, en zordur her zaman kendi işi...
bugün hepsi koordinat uzmanı. hayatında coğrafya dersi görmemiş,
koordinat nedir öğrenememiş, hesaplama nedir bilmemiş...
ama biri dokunursa en hassas taraf'ına, en güzel zaman'ına,
aslan gibi kükrer hepsi o "zaman"...
artık jeoloji mühendisi o... şehir plancısı... bilim insanıdır o...
ulan bi anlat allahaşkına zaman'sız taraf usta;
"meridyen" ne demek, paralel ne demek, "enlem" ne demek,
"boylam" ne demek...anlat hadi be usta...
herşeyi çok bilen, lakin bi "yazmayı" beceremeyen
her taraf' ına, her zaman' ına,
her vakit'ine koyasım var be usta...
sahi...2 kere 2 kaçtı be usta?
Çin'de üretilip türkiye'de satışan sunulan ayşe nur bebek, islamın şartlarını sayıp,
sure ve dua okuyormuş. karnına bastırılınca da sordum sarı çiçeğe ilahisini söylüyormuş.
Ayşe nur bebek nur, ihlas ve süphaneke dualarınıda biliyormuş.
piyasada 18 ytl'ye satılan ayşe nur, cindy'i falan sollamış.
bu da bebeğimizin canlı canlı videosuymuş. http://videogaleri.hurriy...deo.aspx?s=5&vid=2812
çok yakında ilkokul fişlerine;
ayşe imana gel. / ayşe erkeklerden uzak dur.
ali bana top atma. ben erkeklerle oynamam,
tarzı örneklerinde eğitim sistemimize girmesini gönülden dilediğimiz bu tip
etkinliklerin, vatana millete faydalı olmasını bekliyoruz.
3-5 yaşında bir çocuk henüz nesneleri öğrenirken imanın şartlarını ezberlemiş,duaları ezberlemiş...
düşünsün taşınsın bakalım çocuk... sırat ne demek, yol ne, derviş babakimdir...
yani ben çocuğa zihinsel gelişimini arttıracak enteresan şeyler yerine al bak bu bebek
ne diyosa onu ezberle, gerisini s.et demişim... ne varsa din'de var, ilim - fen falan
salla bunları demişim.
hayatı tanımaya başlayan bebeğe kafadan bir at gözlüğü takmış, kapalı bir kutu haline getirmişim.
hadi canım sende, çocukların dinini bilmesi kötü bişeymi diyebilirsiniz;
lakin çocuk çevresini bilmeden, dünyayı bilmeden,hayatı bilmeden milyar tane dua ezberlese n olur?
yaşamın şartlarını öğrenmeden, islam'ın şartlarını bilse nolur?
anlamsız gelsede sözleri, türlü hayallerin kurulduğu çocuk şarkılarını bilmeden,
ilahi'ler ezberlese nolur...
dua okumayan bebek kafir'dir...
ilahi okumayan bebek ateist'tir...
çarpıştırmaya devam edin bakalım toplumu, kim ne kazanacak göreceğiz.
sosyal aktivelerin kısır olduğu, henüz yeni renklenmeye başlamış, lakin kanal değiştirmenin
ne anlama geldiğini bilmediğimiz yılların yaz akşamlarında yapılan en büyük çocukluk eğlencelerinden biridir.
çoğu zaman balkonlarda ailece akşam yemeği yerken denk gelinen bu hadise,
aracın sokağın başından görülmesiyle birlikte, aile büyüklerinin yemeğin üzerini kapatıp,
ilacın etkisinden korumaya çalışırken,
o karambolde masadan fırlayıp, kendini sokakta, aracın arkasında bulmaya iterdi .
az da olsa bir arkadaşa kırgınsan, kızgınsan, ya da küs'lük varsa, `sinek ilacı
aracı`'ndan çıkan dumanlar henüz görüş mesafesini kaybetmeden, o kişi göz ucuyla tespit edilip,
dumanla birlikte uçan döner tekme, sille, tokat, kıça tekme şeklinde deşarj olmaya çalışılır,
çoğu zaman görüş mesafesi darlığından dolayı, yanlış hedefler vurulurdu.
araç sokaktan kaybolup, duman yavaş yavaş dağılınca, yerlerde oturup orasını,
burasını tutan, ah'layıp, inleyen, kim vurduya giden zahiyatlara bakılıp
gecenin en darbe yiyeni seçilirdi.
okununca, hatırlanınca tüyler ürperten, kanları donduran bu sadist topluluk,
durumdan şikayetçi olmaz, bir sonraki sinek ilacı aracı'nda görüşmek üzere sözlenirdi.
şimdi olsa keşke...alsak şöyle recep'i, erdoğan'ı, tayyip'i aramıza...
bütün kuralların alt üst olduğu, cezası olmayan, kanıt bulunamayan o unutulmaz ortamda,
hazır göz gözü görmez iken, dalsak allah ne verdiyse...
-recep : aaaahhh asssını zktiiim kim vurdu lannn her tarafım dağıldı, yapmayın lannnn...
Avrupalı takımların ve futbolseverlerin yakından tanıdığı Galatasaray taraftarlarının
ünü New York'a kadar ulaşMIŞ. Dünyaca ünlü New York Times'ta yayınlanan makalede,
"Belki de dünyada en korkulan taraftar Ali Sami Yen'dedir" denilMiŞ...
--spoiler--
Daniel Altman'ın The New York Times'ta yayınlanan "Futbol aleminde ev sahibi olmanın sarsılmaz avantajı" başlıklı makalesinde Sarı-Kırmızılı taraftarların gücüne dikkat çekildi. Altman, makalesinde "Bazı statlar korkutucu bir atmosfer yaratabilir. Newcastle, Kuzey ingiltere'nin dondurucu soğuğunda kısa kollu siyah-beyaz formaları ile maça gelen sadık taraftarı ile bilinir. Belki de en korkulan taraftarlar Ali Sami Yen Stadı'nda misafir takım için geleneksel olarak açtıkları 'Cehenneme hoş geldiniz' pankartları ile Türk takımı Galatasaray'ın taraftarları" ifadelerini kullandı.
G.SARAY HEP TEHLiKELi
Galatasaray'ın adından korkan bir diğer isimse Sarı-Kırmızılı takımın UEFA Kupası gruplarındaki Portekizli rakibi Benfica'nın teknik direktörü Flores. Benfica'nın rakiplerini değerlendiren Flores, "UEFA değil, sanki Şampiyonlar Ligi. G.Saray her zaman tehlikelidir. Herhta'yı küçük göremezsiniz. Olympiakos geleneksel olarak güçlü ve Metalist ise grup için tam bir muamma" dedi.
--spoiler--
52 bin kişilik stad'In olsun, ama kendinle kavga et, başkanınla kavga et,
herkes kendine botoks yaptırsın en gençler, gençler, çıtır'lar gibi gruplara ayrıl...
sonra da bu başlığı görünce deliler gibi eksile, çıldır...
varsın dökülsün ali sami yen...varsın 20 bin kişilik olsun...konfor olmasın, lüks olmasın...
ama içindeki ruhu hiç yitirmesin... tarih parayla satılmaz. paolo maldini'ye selamlar olsun...
sonunda rahatladığımızın cevabıdır.
bugüne kadar hep cevabını merak ettiğimiz, ve bir türlü yanıtlanmayan, bilgisayarlarımızı
kapatıp kafamızı yastığa koyduğumuz anda, acaba yanlış mı yapıyorum kuşkusuyla,
ürkekliği ile, çoğu gece düşünmekten uyuyamadığımız bir sorunu çözen
sayın adana müftüsüne, sözlük ahalisi adına teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Adana Müftümüz Sayın Mehmet Barış'a göre;
internet hizmeti veren kurum veya kuruluş ile bu hizmetten ücret ödeyerek faydalanan
şahıs, bir başkasının kablosuz internetinden bağlanmasına müsaade ediyorsa bağlanmak caiz olur.
ancak başkasının kablosuz internetini izinsiz
kullanmanın kul hakkına girdiğini söylemiş.
Limitli olan internet aboneliklerine de
dikkatleri çeken sayın Barış; "girin ama fazla download yapıp komşunuzu zarara uğratmayın.
zira o da günah" demiş, günahmış.
Türkiye'de eğitim için harcanan miktar milli gelirin yüzde 2,2 si iKEN
Almanya Türkiye'nin eğitime ayırdığı paranın 18.4 katı
ABD 114 katı
Japonya 57 KATI
Fransa 26.6 KATI PAY AYIRMAKTAYMIŞ.
ülkemizde toplam 400.000 (bkz: çüş)(yazı ile dörtyüzbin) kahvehane var iken,
toplam 394 kütüphanemiz varmış.
eğitim sıralamasında araştırma yapılan 162 ülke'den 53.sıradaymışız.
bunlarda dğer rekorlarımızdır...
bunlarla da gurur duyalım. birbirlerine parelel sonuçlardır zira.
edit : başlık sahibi kaybolmuş. tanım olarak; şuan'da dünyanın en güçlü siyasi partisi
olarak açıklandığını beyan etmişti başlık sahibi.Okumadan da eksilemeyelin.
tüm dünya'yı global krizin eşiğine getiren ergenekon terör-suikast-park bahçe bakımı-
hayatsu başbayii örgütü'nün, ortaya çıkan, kanları donduran yeni bir bombasıdır.
ergenokon gizli örgütü lideri ssk emeklisi ramazan k.(62)nın, iddaa kuponlarında son haftalarda
sürekli fenerbahçe mağlubiyeti üzerine oynayarak, 60'lar ar ytl paralar kaldırması, tüm şüpheleri
üstüne çekmesini sağladı. kaçakçılık, dolandırıcılık şube müdürlüğü tarafından gözaltına alınan
ramazan k, sehurdar tekdere'nin işlettiği iddaa bayiinde, kupon yaparken suçüstü yakalandı.
ramazan K. nın üzerinden yaklaşık 42 ytl para çıkarken, yine kuponda fenerbahçe mağlubiyetine oynadığı
görüldü.
emniyet yetkilileri tarafından dikkatle izlenen maç sonunda
fenerbahçe'nin yeniden mağlup olması sonucunda, ergenekon örgütü zanlısı olarak
nöbetçi mahkemeye çıkarıldı.
Ramazan K. nöbetçi savcıya verdiği ifade de, Tuncay Özkan'ı kanaltürk'ten tanıdığını itiraf edip, genco boran'ın bomba kuponlarından hazırladığı ve örgütün gizli kasası olduğu saptandı.
evinde yapılan aramalarda yaklaşık 12 adet bomba kupon bulunan ramazan k., açıklamasında;
devletin geçtiğimiz aylarda verdiği key ödemesine göz koyan müyesser hanım'ın
o para ile hac'a gitmek isteyip, ona maddi bir katkıda bulunmamasından dolayı
hakkında bu tür bir iftira uydurduğunu beyan etti.
soruşturma hala devam ediyor. koşuşturmalarda devam ediyor.
alt oynamıştık tutmadı. şanssızlıklar da devam ediyor.
skerim böyle örgütü.
Şehit olan askerler için halay çekmediği aşikardır.
Yalnız milletvekili'nin aktütün'de olup bitenden haberi yoktur demeden önce biraz araştırmakta fayda vardır.
Bütün türkiye şehit haberlerini sabah almıştır. Sünnet düğünü aynı gece yapılmıştır.
Kilis'te radyo-televizyon-cep telefonu gibi iletişim cihazlarının olmadığını varsayarsak,
haberinin olmaması normaldir.
Millet; eğlence yerlerinde şartel indirirken, mekanları kapatırken.
millet; ezan okunduğunda, saygıdandır diye kapatırken. televizyonlardaki eğlence programları
kaldırılırken, veya kaldırılmadığından dolayı eleştirilirken,
elbetteki devletin iktidar partisi'nin milletvekili'nin yaptığı sünnet düğünü,Ve devletin ulaştırma
bakanının kirve olarak sünnete dahil olması tartışma konusu olacaktır.
Sünnet düğününde görüntü alan basın mensuplarının kasetleri-de, yollarını kesen 20 kişilik
bir grup tarafından alınmıştır.
Bunlara ilaveten;
Sünnet düğünü için kilis'te futbol oynanan stad taşlarla kapatılmış,
bu çalışmalarda devletin işçileri çalıştırılmış, TEDAŞ sahanın ortasına ve çevresine dev direkler dikmiş,
Gençlik Spor il Müdürlüğü'ne ait stadyum'un toprak zeminine belediye ekiplerince mıcır serilmiş...
Aynı sayın milletvekilimiz, 2006 yılında ise hac görevini tamamladıktan sonra beraberinde getirdiği
60 litre zemzem suyunu, Kilis şehir içi su şebekesine
karıştırmasıyla adından söz ettirmiş...( (bkz: çüş))
Vatan gazetesi'nin haberine göre, Avrupa yakası adlı dizi'yi, kurtardığı iddiasıdır.
hatta şark kurnazı habercilik tabiri ile;
flas flash flas fenerbahçe'nin milli kalecisi artık avrupa'da !!!
denilerek başlıklar açılacak olaydır.
haberi yazan zat, muhtemelen fanatik fenerbahçe'li olduğundan, o an
kendi iç dünyasında nasıl kurtarırız bu kulubü diye iç geçirirken kendini malzeme yapmıştır.
birazdan enteresan borsa haberleri de bekliyoruz...peşindeyiz vatan...
fener çakıldı, galatasaray ve beşiktaş tırmanışta.
Kemal kılıçdaroğlu aragones'in yerine fener'e gelecek.
Ergenekon davasında deniz barış ve gökhan gönül tahliye oldu.
buyrun bu da link. kaldırılırsa print screen de var.
edit : vatan gazetesinden son dakika haber... CHP istanbul büyükşehir belediye başkanlığı için
daniel Guiza'yı önerdi.
Enteresan mozaikler, garip gelenekler, ilginç töreleri olan bir milletiz tartışılmaz.
Düğünlerimiz de olduğu gibi cenazelerimizde de verdiğimiz tepkiler hep birbirinden farklıdır.
ağıtlar yakılır anadolu'da cenazeler'de, ağıtların seslerinin şiddetinden ölen kişinin
yaşını az çok tahmin ederiz. Ne kadar gençse hayatını kaybeden, o kadar fazla çıkar sesler,
o kadar çok yürek burkar...Hiç tanımasanız bile ölen kişiyi ya da ailesini, o yürekten gelen,
içimizi parçalayan, duygu yüklü ağıtları duydukça, gözünüzden damla damla yaşlar akar,
oturur kalırsınız öylece...
Sehit cenazeleri bunlardan biraz daha farklıdır. Genelde orta sınıf,
ya da orta sınıf'ın çok daha altında olan ailelerden özenle seçilmiş gibilerdir...
Televizyonlarda bugüne kadar izlediğimiz, ya da yakınenbildiğimiz tüm şehit evleri,
boyası dökülmüş duvarları olan, 51 ekran televizyon'un üstünde aile fotoğrafları bulunan,
kendi halinde, askerliği namus borcu olarak gören ve bu uğurda can veren -belki de evin tek çocuğu,
-belki de evin tek direği, erkeğini, vatanı içen feda eden annelerin, babaların, sevdalıların,
masum gözyaşlarından başka birşey değildir...
isyan yoktur babalarda.
Sabit bir yere bakar, anılara dalar gider, o gözlerinden akan bir kaç damla
gözyaşından anlarız herşeyi...
Vatan sağolsun demek kolaydır aslında... toplasan kaç harf, kaç kelimedir ki...
Ama başa gelince, can'ın düşünce yere, havalara atarak gönderdiğiniz "oğul"lar, bayrağa sarılı gelince
"vatan sağolsun" diyebilmek, yürek işidir işte...
nedenleri ve niçinleri bir kenara bırakıp, başlığın anlatmaya çalıştığı duruma dönecek olursak,
sayın milletvekili, ülke'de yeni bir çığır açacak hareketin öncüsü olmuştur...
artık üzüntülerimizi, tepkilerimizi, haksızlıklarımızı halay ile dile getirebileceğiz.
mutluluk ülkemizde, artık bu tür basit olaylar yüzünden asık suratlı
ağlayan bünyeler görmeyeceğiz... devrim dir işte bunun adı...
Zira, her metrekaresinde ayrı sevinçlerin yaşandığı ülkemizde, yapılması gerekende budur aslında...
en acı olaydan, iyi bişeyler çıkarmayıpollyanna ata sından öğrenmiş, yarı mazoşist bir toplumun, arabesk dinleyerek, kafasını duvardan duvara vurup, bunun adını sevgi koyan ülke'nin,
yeni bir icadıdır...
17 şehit verdik, lakin 20'de olabilirdi lann! halayıdır...
onun mutluluğudur...
onun sevincidir...
taşınması gerekirken, maliye bakanlığı'nın bütçe devrinden dolayı ileriki yıllara ertelenip,
bugüne kadar onlarca şehit verilen karakol'da,
" yihuuuuoa şehit olanların hiç biri akrabamız değillll"
sevinci ile çekilen halay'dır...
oğlu'nun pipisi kesilirken, suratı ekşiyen, korkan, benzi solan milletvekili baba'nın,
şehit haberlerini aldığında;
" şükürler olsun, ufak bir parça ile kurtardık heheaeha, askere gidip şehitte olabilirdi lan çocuğum..."
"allaha çok şükür teeeyy teeeyyy teeyyy" halayıdır bu...
Millet'in çocuğu'nun 20 yaşında bu vatan uğruna can verip,
vekil'in çocuğunun pipi'si ile kurtulduğu hadisenin halayı'dır...
siz "pipi"nizle sevmeye devam edin bu vatan'ı,
yürekleriyle can verecek milyonlarca aslan bitmez...
"Vatan sana canım feda" diyenlere karşın,
" vatan sana pi... feda" diyenlerin halayıdır...
"adalet"inizi anlamıştık ta, ulan bu "kalkınma" nedir? diyorduk...
onu da anladık sayenizde...
yüce rabbim, kötülüklerden korusun vücudunuzun bütün uzuvlarını...
bir çok spor dalında görmeye alışkın olduğumuz, kazanınca show amaçlı takla
atmanın, formula 1 yarışlarında da görülecek şeklidir.
her kazanan sevinçten takla atıp ölürse, her yarışta bir başka pilot'un yarışı
birinci bitirip kupayı alması ayrı bir zevk verir mi bu spora bilinmez
lakin yapılmamasını arzu ederiz...
(IFFHS- International Federation of Football History & Statistics) tarafından 15.sıraya gelmiş kuluptür.
bu durum 2000 yılında yapılan "IFFHS: International Federation of Football History & Statistics"
istatistik çalışmasında DÜnyanın en iyi kulubü seçilen Galatasaray taraftarının zkinde bile değildir.
"ağzından tükürük saça saça"(3.sınıf sokak ağzı) fenerbahçe'nin bu durumunu çekemeyen
hacettepespor, pendik, istanbul büyükşehir belediyespor gibi rakip takım taraftarının çekemeyeceği bir durumdur.
IFFHS değerlendirmelerinde, dünyanın en iyi takımı seçilen galatasaray, ve bundan 4 sene sonra IFFHS'de
16.olan beşiktaş jk taraftarları, istatistik sistemine dayanan bu sıralamayı çokta sallamamıştır.
Lakin, an itibariyle tüm forumlarda, gazete yorumlarında, fenerbahçe taraftarı çılgınlar gibi sevinmektedir.
bayraklar balkonlara asılmış, kadıköy'de insanlar alkolün dibine dibine vurup, "işte dünyaa kulubüyüzz
oohoeyoohehe" demektedir.
Dünya'nın en iyi kulubü, dünyanın en iyi starlarını paraya boğarak takıma getirip,
akabinde kaçarcasına gittikleri bir yer değildir.
son 10 yıl'da fenerbahçe sk altyapısından türk futboluna kazandırılan 1 tek futbolcu yoktur.
taşıma suyu ile değirmen döndürmeye çalışan fenerbahçe, sadece futbol şubesinde değil,
kürek gibi, yelken gibi dallarda bile yabancı sporcuları ülkeye getirip yarıştırmakta,
haksız rekabet'in haricinde, bu sporu yapan amatör türk çocuklarının önünü keserek
bu sporlardan soğutmaktadır.
Diktatör bir anlayış ile yönetilen fenerbahçe sk, son yıllarda aziz yıldırım'In arka bahçesi olmuş,
yıldırım ailesinin eğlence odası ve tatmin aracı haline gelmiştir.
Halktan yavaş yavaş uzaklaşmaya başlamış, kendi takım taraftarını, maddi gücü ile sürkülase ederek,
susturmuş, sindirmiş, çoğu zamanda tetikçilik yaptırmıştır.
Bütün kuluplere antipatik gelmesinin sebebi, aldığı başarılar vs değildir-ki galatasaray'ın çok çok
altında bir istatistiği olduğu aşikardır.
Bir tarafta tarihini çok iyi bilen, kurucusunu tanıyan, eski futbolcularına, eski başkanlarına
taraftarlarına vefa gösteren bir galatasaray, diğer tarafta kurucusunun adını sorsan hala "şükrü saraçoğlu" diyen,
masıl kurulduğunu, renklerinin nasıl ortaya çıktığını, rıdvan'dan, lefter'den başka efsane olmuş futbolcusunu
sorsan, " kanka o diilde bizim stad güzel dimi lenn asjss " diyen bir spor kulubü taraftarı...
Bir tarafta, birbirlerini rantçılıkla, hırsızlıkla suçlayan kulup başkanı ve tribün lideri,
diğer tarafta bir dönem başarısız bulup eleştirdiği eski başkanı, şimdiki başkanı,
yönetim kurulu üyeleri, sporcuları, tarafından uğurlanan, uğruna saygı duruşları yapılan,
marşlar bestelenen, anonslar yapılan, kulup televizyon kanalında her gün saatlerce
özel kliplerle anılan tribün lideri...
"olum çok zenginiz lan herkesi alırız mına koyim" diyerek kendini sınıflarüstü
göstermeye çalışan Fenerbahçe söylendiği gibi türkiye'Nin en zengin spor kulubü değil,
sadece bir kaç zengin'in masturbasyon kulubü'dür...
Efendiler;
avrupa'da başarı, 2 maçla olmamakla beraber, 2 senedir iyi sonuçlar almasa da avrupa'nın kralı olarak iz bırakmış galatasaray'ın ardından, geçtiğimiz sene fenerbahçe sk
"avrupa nın yeni prensi" ilan edilmiştir.
az çok biliriz ki; prensler, kralların çocuklarıdır...
çocuktuk... "taş arabası", "eşek" nadiren duyabileceğimiz küfürlerdi. en büyük paylaşımların, en büyük dostlukların örnekleriydik. birinin dizi kanar, bakkal'a koşulup envai çeşit yara bantları alınır "yaralar kapatılır" , gofret, elvan gazoz yedirirdik canı yanan arkadaşımıza. ağlamasın, üzülmesin, yanında olduğumuzu hissetsin, daha güçlü olsun diye...
yıllar yavaş yavaş ilerledikçe, bir şeylerin değiştiğinin çok fazla farkında olamasakta, garipsemeye başlamıştık artık yaşadıklarımızı. mahalle maçları'nda sadece itişerek, ama adı "kavga" olan "bak döverim"lerden uzak durmaya çalışıyorduk. arkadaştık, konuşarak çözerdik nasılsa. böyle öğrenmiştik 2'si de yüksek eğitim görmüş devlet memuru anne ve ağır sanayi'de çalışan emekçi baba'dan. "şeref"in için yaşa derlerdi, hayatta hep kaybeden taraf olabilirsin, ama "onur" senin hayatın boyunca kazanacağından daha fazlasını verir sana derlerdi. komşu'nun bahçesinden meyve, bakkaldan 3-5 kuruşluk ciklet çalmanın adrenalini nasıl bir şeydir bilemedik hiç. insanlar kırsa da seni, yine de sevdik onları, öyle sevdik... kin olmadı hiç içimizde. yanlış olan herşeyden uzak durmaya çalıştık.
lise yılları'nda ilk kopya denemelerinde, ayağın bilinç dışı titreyerek, abartılı terleyerek, "korku"mu dersiniz, "suçluluk duygusu"mu, "embesillik"mi, "salaklık"mı her neyse adı, bize göre değildi işte hakkımız olmayanı almak. fazladan ders aldık alttan alttan, ama uyurken rahattık.
büyüdük... çok büyük aşklar yaşadık... çok büyük tutkulu sevdalar... gitmemiz gerektiğini anladığımız anlarda bile kırıcı olmadık, " sen dünyanın en iyi kalpli insanısın, ama ben seni kırarım, üzerim" dedik. incitmeden gittik. bazen sessizce gittik, olmayacağını anlayınca saçma sapan ortadan kaybolduk. sanıyorum ilk o an "şerefsiz" olduk. en azından öyle söylenmiştir arkamızdan dedik. yine de vicdamız rahattı. en azından kırmadan, üzmeden gitmiştik.
"külhanbeyi" olmadık hiç bir zaman, ya da "bağıra bağıra" haklılığımızı ispatlamaya çalışmadık. ama yine de "delikanlı adamdır ulan" olduk. büyümemize rağmen kavgalar içerisinde olmadık. ya denk gelmedi ya da nasıl davranacağımızı bildik. " güçlü kişiliği var ulan" olduk. "kaslarımızla" değil, hayata bakışımızla... hayatta hep bişeyleri sevdik sürekli. onu sevdik, bunu sevdik, eşeği, köpeği, atları, denizleri, özgürlüğü, ülke'yi, yeni tanışılan insanları o an sevdik. "şıpsevdi" olduk. sevdiğimiz kızın eline dokunmayı, onu hayal etmeyi dünyanın en güzel, en masum düşü olarak gördük. ne sevişmek, ne terli bir gece. sadece gözlerini düşleyerek sayfalar dolusu saçmaladık. yazdık attık. yazdık yaktık...
çalıştık, kazandık, paylaştık. paylaştıkça daha çok kazanmak, daha çok paylaşmak istedik. kimse bilmedi kiminle neyi paylaştığımızı. yardıma ihtiyacı olanların yanındaydık, ya da onlar yanımızda. çoğu zaman çekip gitselerde sonradan, "olsun" dedik. ne önemi var aldığı 3-5'in. biraz daha çalışıp, biraz daha kazanırız. "para" nedir bilmedik. ihtiyacı olmazsa almaz dı, gittiğinde, gitmek zorunda olmasa gitmezdi ki dedik... herkesin kefil'i olduk. gittiler. biz yine de "kefil"dik.
yukarıda bir yerlerde kutsal bir varlığın olduğunu hiç bir zaman unutmadık. o sizi gördükçe, paylaştık. paylaştıkça o verdi. ibadethanelerde görünmedik belki, ama gün içinde 5 kez değil, bazen 10, bazen 100 kez ibadet ettik. ama dışlandık. onların olduğu yerde değildik. işte o an "dinsiz" olduk. üstünde "o adam"ın resminin karalandığı paralar gördük, şaşırdık... "bizden" kimse yapmaz bunu abi, turistler yapmıştır, normal dedik. dedeleri burda can vermiştir belki, almak isteyip alamamak kötüdür, hoş görelim dedik... "garip garip adamlar" görmeye başladık. garip kıyafetli.
"o adam"a kötü sözler sarfeden, heykelinden korkan, yıkan, parçalayan, sürükleyen güldük geçtik. almanya delirtmiş adamları dedik... "öteki taraf" korkusu olmadığından içimizde, nasıl olsa bunun muhasebesini yapacak olan " o kutsal güç" dediğimizden, flaş haberlere konu olan, o konuştukça dinleyen "3-5'in" ağlayarak "allaahhh" demesine, " allah allah" dedik geçtik...
ezilen, unutulan, üstünden politika yapılan, sözde yaşadığını sanan, sefalet içindeki insanların yine de olsun, " allah devletimize zeval vermesin" demesine bile sevindik...
sorgulayan, neden-sonuç ilişkisine önem vermeden, ne verirsen onu alan, "karambol"e yaşayan, "vur ağzına al lokmayı" bir milletin, bireyi olmak sıkıntı verse de, onlar gibi düşünmesekte "umut" dedik, "güneş" dedik. değişecek ulan dedik... değişecek...
"acıların çocuğu" filmlerini hıçkıra hıçkıra ağlayarak " adamların hayatına bak" diyenlerin, filmlerin kimlerden ilham aldığını, bilemedik...arabesk'i soktuk hayatımıza. uyuşturulduk, susturulduk. "çok şükür" dedik hep. "allah devletimize ze..."
siyaset adamlarının malzemesi olduk, anlayamadık. 3 veririm diyene 5 verdik, alamadık bi daha verdik, bi daha bi daha... "allah devletimize zev..."
arabeskdinlerken, farkında olmadan arabesk olduk. acı çekmekten haz alan insanlar yığını olduk. evlerimiz yıkıldı, bankalarımız soyuldu, işsiz kaldık. sustuk... bizi düşünen "büyüklerimiz'in" meksika'dan, brezilya'dan binbir zorluklarla (!) getirdiği "maria"ları izledik binlerce bölüm. en "karanlık" anlarımızın pembe dizileri... limuzinlerle yolculuk yapıp, onlarca hizmetçisi olan, saraylarda yaşayan kahramanımız'ı aldatan eşine lanetler okuduk, "bu nasıl bir yaşam, allah kimsenin başına vermesin" derken, gece yarısı nerden geldiğini bilmediğimiz işsiz kocayı, evde olan
5 çocuğu unuttuk. "yazık ulan maria'ya"...
"umut", "güneş"? bitirmedik... bişeylerin yanlış gittiğini anladıkça anlattık, anlattıkça "işine bak sen, bu millet aptal değil" olduk. almanya'dan sürekli misafirlerimiz geliyor, onlar geldikçe garip adam sayısı artıyor, arttıkça manzara değişiyor, özgürlük kavramı "bazı kişilere özel"e dönüyordu. "garip adamlar" sürekli yeni bişeyler açıyor, paralar kazanıyor, yeni yeni garip adamlar'a veriyor onlarda açıyor, sonra onlar, diğerleri, hepsi... "cennet"ten arsalar satılıyor, binlerce insan sırada bekliyor, dışardan izleyenler yeni vizyona girecek bir film'in çekimleri sanıyor, ciddiye almıyor, "yok artık" diyor, oturup bekliyordu...
neden sol, neden sağ bilmezdik. emek, ekmek, onur, şeref, özgürlük bilirdik baba'dan kalma. hiç rozetini takmadık "mavi gözlü adam"ın. ne dediğini, ne anlatmak istediğini, vatan sevmenin, toprak sevmenin ne demek olduğunu onlarca kitabından anlamaya çalıştık. o yüzden sevdik onu. bir kalkan olarak kullandık "karanlık"lara karşı evet, ama posterini sallamadan. fikirlerini, düşüncelerini "adam"lığını anlatarak, sevmen gerekmez dedik, anla yeter ki...
anla dedik...anlatadamadık...
bankalar soyuluyor biz izliyorduk. devlet hazinesinde 40 haremiler oynanıyor, biz izliyorduk. yavaş yavaş evine kapanıyordu insanlar. kendini "kapatır" gibi yapıp, yavaş yavaş içine "kapanıyordu". güven olgusu raflara kalktıkça, senetler havalarda uçuşuyordu. ama yine de mutluyduk .
tek bildiğimiz "allah devl......"
sevmediğimiz, hoşnut olmadığımız, yaşadığı dünyaya dair bir fikri olmayan uzak akrabalarımız, "garip adam"lar gibi davranmaya başladıkça, servetyapıyor, güven duyulan, "eli-eteği öpülen" insanlar olup çıkıyor, biz izliyorduk... uzak akrabalarımızın kızları artık bize yabancı gibi davranıyor, uzaklaşıyor, içlerine "kapanıyor"du... onlar kapandıkça, biz iki elimizle "yüzümüzü kapatıyor", "güneş"i arıyorduk...
onbinlerce insan meydanlarda bağıran çağıran "garip adamlar"ı dinliyor, kendinden geçiyor, çılgınlar gibi alkışlıyor, onlar "gemilerine" binip gittikçe, sevinç nidaları atıyor, "sana daha güzelleri yakışır" padişahım diyor, biz bir köşede ağlıyorduk...
"garip adamlar" çanakkale destanını, ülkenin tek karış toprağını yabancılara vermemek için yüz binlerce şehit veren "onur"lu insanları anlatıyor onbinlere. onbinlerce insan "helal olsun", "cennet olsun mekanları" diye gözyaşlarını tutamıyor, aynı "garip adamlar" her şeyi, her şeyi parsel parsel satıyor, sattık ama "milyar dolar" kazandırdık bütçeye diyor, yüz binler "helal olsun" "cennet olsun mekanınız" diyor sevinçten ağlıyordu...
babasının çalıştığı fabrika satılan işçi çocuğu, babası işsiz kalsa da susuyor, farbika'yı satın alan "yabancı" adam'ın oğlu, sevinçten ağlıyordu.
ülke'de yaşayan köylüler topraklarından para kazanamıyor, emekliler garip rakamlarla hayatını yaşamaya devam ediyor, üniversiteler "garip adam"larla doluyor, esnaf teker teker batıyor, kazandığımızdan daha çok vergi ödüyor "anamızıda yanımıza alıp" susuyorduk...
"garip adamlar"ın "garip çocukları" trilyonlar kazanmaya başladıkça, biz "garip" oluyor, "milli takım" çek cumhuriyetini yeniyor, biz sevinçten ağlıyorduk...
yurdun her köşesinden "yolsuzluk" haberleri geldikçe, biz hayretler içinde kalıyor, ülke ekonomisinde % 4.3 büyüme var deniliyor, yüzbinler coşkuyla "büyüyordu"...
artık, anlamaya başlıyorduk çocukluk zamanlarında anlatılmak isteneni..."onur"un, "şeref"in sadece mahalleden arkadaşlarımız olmadığını, "büyümeyi", "hak" yolunda olmanın "hak" yemek olduğunu, yolsuzluğun "yol"suz'luk değil, tek "yol"un bu olduğunu...
asıl "şerefsiz"in ben ve benim gibi düşünenler, doğruyu yapanların ise "onlar" olduğunu. bunu ispata gerek görmediğim içinde iki kat daha şerefsiz olduğumu...
80 yıldır yapılamayanları biz yapıyoruz şeklinde söylemlerde bulunup, tamamen kendisiyle çelişen parti'dir. zira, 80 yıldır yapılamayanı değil, 80 yıldır yapılan herşeyi 5 yılda-ki yarıdan fazlasını yabancı şirketlere- satıp, ekonomi düzeldi, kişi başına düşen milli gelir arttı sözleriyle, halkın içinde umut olmuşlardır. çok seviyoruz onları.onları alkışlayan yüzbinlerde seviyor.
artık rahat, huzurlu yaşıyoruz. devletin elinde 2-3 liman daha kaldı. Allah'ın izniyle onları da elimizden çıkarırsak, bizden iyisi yok. Ulan madem satacaktınız ülkeyi, dedelerimiz bir karış toprak vermeyelim gavurlara diye neden siper oldular toplara tüfeklere.
bugün, bankalara kredi, kredi kartı, ev kredisi, taşıt kredisi bilmemne kredisi borcu olmayan bi tane adam kalmadı memlekette. haa kaldı kaldı da, onlarda kalkınma partimizin kalkınan elleri, ya da akrabaları, ya da cemaatten olanlar. halkın gözünün içine baka baka devlet hazinelerini yağmalayan kırk haremiler, gözleri doymaz sözüm ona "müslüman" geçinen para tacirleri, halkın cebinden aldığı vergilerle doymayıp, binbir demogoji, ajitasyonla yardım için toplanan paraları da gömmüşlerdir mezarlarına.
yiyin efendiler, gözümüz yok. onur'umuz var bir de şerefimiz. göstermelik ibadetlerimiz yok, içimizde hepimizin allah sevgisi.
yiyin efendiler, ilah-i adalet varsa eğer gerçekten, bunun hesabınıda sorar mutlaka, bu dünya da olmasa da, diğer tarafta...
bütün satılanlar bu kadar değil, gözleriniz yorulmasın.
--spoiler--
1-TAKSAN,
2-GERKONSAN,
3-SEKA Afyon işletmesi ,
4- SEKA Balıkesir işletmesi,
5- SEKA Çaycuma işletmesi,
6- SEKA Kastamonu işletmesi,
7- SEKA Aksu işletmesi,
8- SEKA Taşucu Tersane Alanı,
9- SEKA ya ait 4 taşınmaz,
10- TZD Sakarya işletmesi,
11- THY USAŞ,
12- TDi Trabzon Limanı,
13- TDi Dikili Limanı,
14- TDi Kuşadası Limanı,
15- Sümer Holdinge Ait Merinos Halı Fabrikası,
16- SÜMER HOLDiNGE Ait ERYAĞ,
17- SÜMER HOLDiNGE Ait Adıyaman işletmesi,
18- SÜMER HOLDiNGe ait 117 adet taşınmaz,
19- KBiye ait 103 arsa, 89 lojman,
20- EBÜAŞ-MEYBUZ,
21- EBÜAŞa ait 54 taşınmaz,
22- TEKEL Kaya Tuz,
23- TEKELe ait 30 taşınmaz,
24- ESGAZ,
25- BURSAGAZ,
26- ETi BAKIR,
27- ETi GÜMÜŞ,
28- ETi KROM,
29- ETi ELEKTROMETALURJi A.Ş,
30- Çayeli Bakır işletmeleri A.Ş,
31- KBi Samsun işletmesi,
32- KBi 65 adet taşınmaz,
33-DiV-HAN A.Ş,
34- Amasya Şeker Fabrikası,
35- Kütahya Şeker Fabrikası,
36- SÜMER HOLDiNGe ait TÜMOSAN,
37- SÜMER HOLDiNG Malatya işletmesi,
38- SÜMER HOLDiNG Bakırköy işletmesi,
39- SÜMER HOLDiNG Diyarbakır işletmesi,
40- SÜMER HOLDiNG Çanakkale Deri işletmesi,
41- SÜMER HOLDiNGE Ait 108 Adet Taşınmaz,
42- SÜMER HOLDiNG Ortadoğu Teknopark A.Ş,
43- SEKA Karacasu işletmesi,
44- SEKA Ankara Alım Satım Binası Müdürlüğü,
45- SEKA Ardanuç işletmesi Varlıkları,
46- TÜGSAŞ,
47- TÜGSAŞ Gemlik Gübre San. TAŞ,
48- TÜGSAŞ-iGSAŞ HiSSELERi % 100,
49- TÜGSAŞ Urfa Depoları arazisi,
50- TÜGSAsa ait 23 taşınmaz,
51- iGSAŞ Kütahya Gübre Varlıkları ,
52- TEKEL Alkolü içkiler San. A.Ş,
53- TEKELe ait 60 adet taşınmaz,
54- TEKEL inegöl Kibrit Fabrikası T.A.Ş,
55- TEKEL Gemlik Sun.ip.Mües. T.A.Ş,
56- TEKEL Tuzluca Tuzlası,
57- TEKEL Sekili Tuzlası,
58- EBÜAŞ Samsun Soğuk Hava Deposu
59- EBÜAŞ Manisa Kombinası,
60- EBÜAŞ Manisa Arsası,
61- EBÜAŞa ait 101 adet Taşınmaz,
62- TDi ANKARA FERiBOTU,
63- TDi Samsun Feribotu,
64- PETKiM 2adet taşınmaz,
65- TEDAŞ 1 arsa, 1 adet trafo binası,
66- TEDAŞ 1 adet taşınmaz,
67- ATAKÖY Turizm A:Ş,
68- ATAKÖY Otelcilik A:Ş,
69- ATAKÖY Marina Ve Yat işletmesi,
70- SÜMER HOLDiNG Beykoz işletmesi,
71- SÜMER HOLDiNG istanbul imar LTD.ŞTi,
72- SÜMER HOLDiNG 2 adet Taşınmaz,
73- TDi Karadeniz Gemisi,
74- TEKEL Kristal Tuz Rafinerisi,
75- TEKEL Kağızman Tuzlası,
76- TEKELe ait 49 adet taşınmaz,
77- TÜPRAŞ 2 adet taşınmaz,
78- TDi 1 Adet Taşınmaz,
79- SEKA 5 Adet taşınmaz,
80- KÖY HiZMETLERi GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Tasfiye Edildi),
81- SSK Hastaneleri (Tasfiye Edildi),
82- SSK Eczaneleri (Tasfiye Edildi),
82- SEKA Kocaeli Fabrikası ve arsası
83-Sümer Holding Sarıkamış işletmesi,
84-Sümer Holding Sivas Dokuma Fabrikası,
85- Sümer Holding Manisa Pam. Men. A:Ş,
86- Sümer Holding Makine Ve Teçhizat,
87- Sümer Holding 32 Adet Taşınmaz,
88- TÜGSAŞ Samsun Gübre Sanayi A.Ş,
89- Tekel 5 Adet Taşınmaz,
90- Araç Muayene istasyonları 1. Bölge,
91- DSi ERCiYES Sosyal Tesisi,
92-Bayındırlık Ve iskan Bakanlığı ERCiYES Sosyal Tesisi,
93- Karayolları ERCiYES Sosyal Tesisi,
94-TEKEL Sigara Fabrikaları,
95-Sümer Holding Bergama Pamuk ipliği Fabrikası,
96-TEKEL Sigara Fabrikalarına Ait Taşınmazlar,.
97-TEKEL Puro Fabrikaları,
98-TEKEL Alkol işletmelerine Ait Taşınmazlar,
99- Tercan Ayakkabı işletmesi,
100-TCDD Mersin Limanı,
101-Adapazarı Şeker Fabrikası,
102-Ereğli Demir Çelik Fabrikası,
103-iskenderun Demir Çelik Fabrikası,
104-Ereğli Limanı,
105- iskenderun Limanı,
106-Yarımca Limanı,
107- Yarımca Porselen Fabrikası,
108- Romanyadaki Silisli Sac Fabrikası,
109- Divriği Demir Madeni,
110- Hekimhan Demir Madeni,
111- Kırıkkale Çelik Çekme Boru Fabrikası,
112- BORÇELiK,
113-TÜPRAŞ,
114- PETKiM,
115- TÜRK TELEKOM,
116- KIBRIS TÜRK HAVA YOLLARI,
117- TÜGSAŞ Toros Gübre Fabrikası,
118- TÜGSAŞ Tekirdağ, Tarsus, Fatsa Depoları,
119- Seydişehir Eti Alüminyum A.Ş,.
120- OYMAPINAR BARAJI,
121- ETi Alüminyuma Ait Madenler,
122- Emekli Sandığı Ankara Emek işhanı,
123-Emekli Sandığı istanbul Hilton Oteli.
--spoiler--
yıllardır tanıdığımız, hangi yaşta olursa olsun, sindirme sistemlerinde meydana gelen arızadan mıdır bilinmez, iyi olan herşeyi kendilerine, kötü olan herşeyi başkalarına mal eden yüce xxxxxxxxxxx taraftarının, olaylarda verdikleri tepkileri, empati yapma özelliğinden yoksun, hede hödö diyerek her olaya bodoslama girmesinden dolayı yapılan, serbest çağrışım örneği bir roportajdır.
(bkz: #3999372)entry ile başlığıyla ve orada yazan hiç bişeyle ve o mesaja verilecek böyle zeka'ya böyle entry ile alakası yoktur.
bi susun artık ya. alkışlamakta erdemdir.
yer : geniş zaman
tarih : herhangi bir maç sonrası.
Kişiler : nasıl hayal ediyosan artık
&&&& voltran, kaybettiniz bu maçta, sende kırmızı kart görüp oyun dışı kaldın ne diyeceksin?
++++ valla, öncelikle istediklerimizi sahneye *yansıtamadık. iyi oynuyorduk ama o 4ncü golü yememeliydik *. bende ona kızdım zaten. hakem taç vermedi. hakkımız yendi. her maçta alıştık zaten. burdan hakemlere sesleniyorum, lütfen türkiye çöl olmasın. ayıptır.
&&&& ilginç...peki, maç sonrası starex ve kaz-man'a taraftarlar saldırmış, bira şişeleri atmış araçlarına?
++++ dediğim gibi, önümüzde daha uzun bir maraton var, hatalarımızdan ders alıp, kaybettiğimiz puanları telafi edeceğiz.
&&&& ?????anlıyorum... peki taraftarların kaz-man ve "kutsal" starex'e, "aareeee you pılaaayr? aaareee you pılaayir menn??" (bkz: are you player) (sende adam mısın lan demekmiş, hehehe ) diye bağırıp tartaklamaları hoş bir durum mu?
++++ yani, sonuçta bu benim özel hayatım. bekar bir futbolcuyum, saha da futbolun gerektirdiğini yapıyorsam, kimse de benim özelime girmesin. hem önümüz bayram. halamların gemlik'te yazlığı var orda mangal yapıcaz.
&&&& kesinlikle(?) peki az önce senle roportaja başlarken bir taraftar telefonunu çaldı ve tepki vermedin?
++++ benim taraftara mesajım, her maç yanımızda olsunlar. hep destek, her dirsek demiş atalarımız, kaldı ki benimde derslerim kötüydü lise'de, ama düzelttim, hem sonra 6 tane attık biz. Velilere burdan mesajım, kötü karnelere kızmasınlar. iyi akşamlar.
&&&& bitti mi?
++++ tabi ki hayır, sonuçta benim sözleşmem devam ediyor ama talip olan baya var, gece geç saatlerde insanlar arıyor özel numaradan, garip garip mesajlar atıyor kızlar falan, sezon sonu gülen taraf olmak istiyoruz. savaşlar olmasın.
++++ ayrıca gecenin bu saatine kadar ekranlarının başında kimse kalmasın, gencecik insanlarsınız. bu maçta yediğim golleri de, beni terkedip schalke'den gelen futbolcu'yla kaçan eski sevgilim Christina'ya arm.....
&&&& kapat abi kapat kamerayı. adam aannsssn skti roportajın.
üniversite sınavlarını kazanan öğrencilerini koca koca reklam brandalarıyla afişe edip, başarılarına ortak olmak isteyen dershanelere özenen, kurslarına katılıp ehliyet alan insanların isimlerini asan ve fazlasıyla gereksiz bir reklam kampanyasına imza atmış sürücü kursu'dur. Lakin kursa gidipte ehliyet almayan insan yoktur. VArsa da tekrar denemesinde ve trafiğe çıkmasına gerek yoktur.
YAvuz SEÇKiNBAKIR C SINIFI
TArık KAHRAMANLARDAN C SINIFI
Cemile ŞANZIMAN B SINIFI
YASER DERTLi E SINIFI
kubart söylerler A SINIFI
birbirinden güzel, eğitici, öğretici, binbir emekle yazılan, zeka ürünü eserler zinciridir. Bu tür şiirlerin belirli gün ve haftalarda ezberlenmesi, ezberletilmesi, çocuklarımızın beyinlerindeki sabit hafızlarinda mutlaka yer kaplaması gereken sanatsal eserlerdir. ve bu tür şiirleri yazan abilerimizin ismi "şair"dir.
sevinçliyiz hepimiz....
--spoiler--
Taşıtlar
Otomobil, tramvay,
Tayyareyi başta say
Kısaltır uzunluğu
Azaltır yorgunluğu.
Tren ile seyahat
Hemen hepsi de rahat.
Pat, pat, pat motosiklet
Sessiz gider bisiklet.
iskele alındı mı
Vapurumuz açılır,
Düt diyerek denize
Değmeyin keyfimize
mutluluk ülkemizin yüce padişahı rte mizin olası yeni fermanıdır.
- televizyonlardaki tartışma programları izlenmeyecek. kanal 7 ya da trt ( tayyip radyo televizyon kurumu) izlenecek.
- berberlerde, kahvehanelerde siyaset tartışılmayacak.
- yeni doğan çocuklara aydın, çağdaş, deniz, gibi absürd isimler verilemeyecek. Bunun yerine seyfatullah, eserullah, feyzullah gibi isimler özendirilecek.
- iddaa oyunları yavaş yavaş piyasadan silinecek. öncelikle çiftebahis seçeneği kaldıralacak. aile içlerindeki tavuk kemiğinden lades tutuşulması yaygınlaştırılacak. ladesler 1 e 4.5 verebilecek.
- sırlar odası, ilahi adalet, asr-ı saaadetten tablolar, mahmut tuncer show, uğur arslanla içinizi aydınlatalım tarzı eğitici- öğretici programlar izlenip, özet çıkarılacak. bahsi geçen programların saatleri 5 kat arttırılacak.
- her stadyumda padişahımızın afişleri asılıcak. altına padişahımızın özlü sözleri yazılacak. ( Ör: gol atmazsanız şerefsizsiniz) her futbolcu formasının altına ı love you padişahımız baskılı t-shirt giyip, gol atıldıktan sonra formasını çıkaracak. bu davranıştan ötürü sarı kart görmemeleri için, hakemlerin derhal sarı kartlarını sarayımıza yollaması istenip, sarı kartlar toplatılacak.
- ülkeden erişilen bütün internet siteleri kapatılacak, bi kaç tanesi açık duracak, onlara da gün içinde 20 dakikadan fazla girmesi yasaklanacak. MSN lerdeki gülen smileyler, ve insanı tahrik eden itreşimler kaldırılacak.
- facebook'ta arkadaş eklemelere sert sınırlamalar getirilecek. Eklemek istediğiniz insanla arkadaş olunduğu fotoğraflarla, belgelerle, varsa bir kaç tatlı anıyla belgelenmedikçe mümkün olmayacak. Çete savaşları özendirilecek. hatta felsefemiz olacak. yuville oyununda ev kuran insanlar, evlerine girerken ayakkabıları dışarda çıkaracak, önce ayaklarını yıkayacak, abdestlerini alıp, oturup namaz vaktini bekleyecek.
- trafik kazaları sonrasında olay yerinde hayatını kaybedenlerin üzerlerine, zaman-vakit gazeteleri dışında gazete örtülmeyecek.
- ilköğretim okullarında her sabah yapılan "andımız" işkencesi kaldırılacak. onun yerine nihat hatipoğlunun kendi sesinden vecizeler konulacak. Son cümle olan "gösterdiğin hedefe hiç durmadan yürüyeceğime and içerim" cümlesi kaldırılıp, durmak yok yola devam, durursam şerefsizim cümlesi eklenecek.
- gazetelerin sadece resimlerine bakılacak. bulmacalar çözülmeyecek. "o gazeteler" evlere sokulmayacak. şayet zaten bırakın gazeteyi sokmayı, başlarını sokacak evi olmayan vatandaşlarımız varsa, onlara çin malı pilli deniz feneri derneği tarafından 430 ay sabit taksitle ev sahibi yaptırılıp, evlerini teslim edip ( garanti vermiyoruz ), o gazetelerin evlere sokulmaması sağlanacak.
18 eylül 2008 ac bellinzona-galatasaray maçını naklen yayınlayan televizyon kanalının felsefe olarak edindiği kompozisyon faciasıdır. maç devam ederken, üstelik inanılmaz tempolu bir maçken, dakikalarca tribündeki insanlara zoom yapıp, yedek kulubesini maçın oynandığı alandan daha fazla gösterip, maça gelen yaklaşık 15 bin taraftarı en ince ayrıntısına kadar tek tek gösteren, -hani bi yakınınız ya da tanıdığınız maça gitmiş olsa kesin ekranda 3-5 saniye görmüş olabileceğiniz yayındır. maçın ortalarına doğru, resim seçici ve kameraman arkadaşların, basel sokaklarına kendini atıp, basel esnafıyla roportaj falan yapmasınıda beklerdik, ama olmadı, bi sonrakine artık...
--- kewell sol taraftan hızla ilerliyor kewell rakibini geçti orta yapm....bu arada seyirciler arasındaki coşkuyu görüyorsunuz. isviçre'de yaşayan gurbetçilerimiz almışlar çocuklarını takımlarını desteklemeye gelmişler, yüzlerindeki mutluluğu görüyorsunuz, bu arada top hala kewell da, o topu süremeye devam ederken biz devam edelim, bu baselde yaşayan ünlü doktor tonyuku abi ve eşi diilmi?
*** aaa valla onlar
--- ulan maça geliolar hiç aramıolar görüyomusun. çağrı yapsana şunlara bu tarafa doğru baksınlar eheheh amma şaşırıcaklar. evet top bellinzona da, ayhan topa müdahale etmeye çalışıyor....isviçre ekipleriyle daha önce 10 kez karşılaşmış galatasaray bu maçl....evet şuan isviçreli taraftarları izliyoruz takımlarına destek vermeye çalışıyorlar...biz dün sabah basele indiğimizde sevgili seyirciler, şuan ekranda izlediğiniz hulusi ustaya uüradık. buraların en meşhur dönercisi kendisi. hepinizin yolu mutlaka isviçreye düşüyordur, mutlaka uğrayın derim ben.ve isviçre de yaşay........ne anlatıyordum ben abi?
*** ne abi? pardon dalmışım mesaj yolluyodum.
--- neyse... evet bu arada top şeyde sayın seyirciler. Top nerde?
*** stad boşalmış galiba?
--- galiba... sağlık olsun.
Kontörü biten sevgilinin, babasının telefonundan yolladığı ve "cvp bnm tlf yolla" diyerek altını kalın kalın çizdiği mesajı, bir süre sonra görüp, cevabı yanlışlıkla gelen numaraya yollama hareketidir. HAtun'un babasının kişisel durumlarına göre sonuçlar değişebilir, aşırı dikkatte fayda vardır.
*** gön: 598637633212 : aşkım knt yk bu babamn tlf nu, yazma buna... hala çalışyormsn bilmiyrm ama, çk yormasnlar aşkımı getirtmesnlr beni oraya:)...
--- ua : xxxxxxxxxxxx : yeni geldim eve. yeni gördüm mesajını. tatlı rüyalar badegül'üm...özledim seni, güzel gözlerini....deli gibi öpesim var, sabahlara kadar......keşke yanında olsaydım şuan, yanında yatsam....
*** gön: 598637633212 : badegül uyudu. ben babası ramiz. buyur gel?
--- ua : xxxxxxxxxxxx : eehaeoha şeyy yoook çok sağolun. kusura bakmayın yanlşklk falan olmuş ya heralde gibi. iyi geceler amcacım, saygılar, hürmetler.
--- ua : xxxxxxxxxxxx : anaaan zikiiim ama yaa böle şakamı olurrr aşkım..Ölüodum sandım!
*** gön: 598637633212 : ben zaten annesiym. şakayı yapan benim.Sağol güzel sözlerin için!!
--- ua : xxxxxxxxxxxx : teyzecim çok özür dilerim ekmek çarpsın ben öle demek istemedim. HAni bazen olur ya insanda reflex gibi birden ağzından çıkıverir. Öyle bişeydi cidden yemin ederim.
*** gön: 598637633212 : HAhahahahahhah refleksini zikim şapşalll aşkımmm benimmmmmmmmmmm bir gece deee 2 kezzz ahahhaha ay ölcemmmmmmm
--- ua : xxxxxxxxxxxx : senin ben .........s.git ya. Yattım ben!!!!
Bedava yaşamaya alışkın, promosyon yaşam tarzını seçen insanoğlunu kendine çekmek için bir çok internet sitesine girildiğinde alttan fırlayan bannerlardır.
Günün sorusu : Taksim Hangi şehirdedir.
a ) istanbul b ) Ankara
Doğru cevap tabiki A şıkkı istanbul. Ya da B şıkkı Ankara. Sizin doğrularınız bu sistem için herşey demek. Yanlış cevap diye bir ibare ile asla karşılaşmıyorsunuz çünkü Herkesin kendisine göre doğrusu vardır. Haftada sadece 50 kontör hattınızdan düşülsün, ve siz ne derseniz biz ona "doğru" diyelim. Ülkemizin içinde bulunduğu sosyolojik travmaya açık örnek...
bu da link http://www.sabitreklam.ne...ontor2/index.php?id=59035
Çeşme'ye bir kez gitmiş olsanız bile, mutlaka bi yerlerde karşılaşmış olacağınız, el arabasına benzeyen küçük sevimli bir alet ile, tırnak makasından, puro'ya, çakmaktan kontör'e tabir yerinde ise iğneden ipliğe ne arıyorsanız bulabileceğiniz sevimli, komik ılıca'nın sembolü amcamız, beşir babamız..Hayranıyız.