ulkercikolataligofretsevmem
140 (şirin baba)
on birinci nesil yazar 10 takipçi 37.81 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    terk edilme şeması

    1.
  1. kişinin yaşadığı ilişkilerde sürekli terk edileceği ihtimalini düşünerek bu duruma ilişkin aşırı kaygı duyması durumudur.

    Terkedilme şemasına sahip kişiler, hayatlarındaki önemli insanların şu ya da bu sebeple, şu ya da bu şekilde kendilerini terkedeceklerine, ilişkilerinin biteceğine inanırlar. ilişkilerin bitmesine yol açan durumlar içerisinde, aldatılma, terkedilme, sevilenin ölümü vb. yer alabilir. Dolayısıyla onlar ilişkilerine “Bu ilişki eninde sonunda bitecek.” diyerek başlarlar. Kendilerine ilişkiyi bitirecek sebepler sorulduğunda ise “Bilmiyorum; içimde öyle bir his var” diye cevap verebilirler. Burada hissedilen, ön görülen terkedilmeyi problemli yapan, durumun gerçekçi olarak değerlendirilmemesidir. Mesela eşi tarafından gerçekten aldatılan ya da buna dönük gerçekçi ipuçlarına sahip bir kişinin “ilişkimiz galiba bitecek” düşüncesi bir şema yaşantısı olmayabilir. Şema yaşantısında en önemli nokta, durumu “aslında öyle olmamasına rağmen öyleymiş gibi algılamak”tır.

    Geleceği önceden, gerçekçi olmayan bir şekilde olumsuz olarak görmeye karamsarlık denir. Bu karamsar bakış zamanla “kendini gerçekleştiren kehanet” işlevi görür ve kişinin korktuğu başına geldiğinde kişi “Ben biliyordum.” diye düşünür. Kişinin aslında “bildiği” bir şey değil “inandığı” bir şey vardır. O, farkında olmadan ilişkisini karamsarlığına uygun şekilde yaşamış ya da endişelerini gerçekleştirecek birisi ile birlikte olmuştur. Mesela zaten günün birinde terkedileceğine inanan birisi ilişkisinde aşırı kıskanç davranır ve sonunda partneri bunalıp ondan uzaklaşabilir; ya da kişi evli birisiyle birlikte olabilir. Birinci durumda kişi korktuğu sonu hazırlamış ikinci durumda ise zaten olumsuz sonuçlanması muhtemel bir yola girmiştir. Dolayısıyla korktuğunun başına gelmesinden ziyade o yolu farkında olmadan kendisi şekillendirmiştir.

    Terkedilme şemasına sahip kişiler şu tür düşüncelere yüksek oranda katılırlar:

    ü Beni terkedeceklerinden korktuğum için yakın olduğum insanların peşini bırakmam.

    ü Diğer insanlara o kadar muhtacım ki onları kaybedeceğim diye çok endişeleniyorum.

    ü Yakınlarımın beni terkedeceği ya da benden ayrılacağından endişe duyarım

    ü Önem verdiğim birisinin benden uzaklaştığını sezersem çok kötü hissederim.

    ü Bazen insanlar beni terkedecek diye onları kendimden uzaklaştıracak kadar çok dert ederim.

    Bu şemaya sahip insanlar geçmişlerinde, güven, huzur, kabul edilme, sevilme ve sevme , paylaşım gibi temel ihtiyaçlarını uygun şekilde giderememiş olabilirler. Dolayısıyla şu anki ilişkilerinde de aynı beklenti içerisindedirler: kabul edilmeyeceğim, sevilmeyeceğim, sevdiklerim yanımda kalmayacak vb.

    Terkedilme Şemasına Sahip Kişilerin ilişki Tutumları

    Terkedilme şemasına sahip kişiler yakın ilişki kurmaktan, ilişkilerinde kendilerini tamamen ilişkiye adamaktan çekinirler. Bunun altında, “günün birinde zaten bitecek” olan ilişkinin hayal kırıklığı ve acısından uzak durma çabası yatabilir.
    Bir ilişki içinde iken terkedilme endişesini çok yoğun yaşarlar.
    Terkedilmeye dönük ipuçlarını(partnerinin iş seyahati dolayısıyla ondan uzaklaşması, çok fazla aramaması vb.) abartarak terkedilmiş gibi tepki verebilirler.
    Kıskançlık duygusunu çok yoğun yaşarlar. Kıskançlık onlar için, olası aldatılmaya karşı bir tedbir işlevi görür. Partnerlerinin başkaları ile olan ilişkilerine karşı aşırı hassastırlar. “Acaba kiminle, ne konuştu? Neden onunla geziyor? Onu kandırabilirler!” tarzında düşüncelere çokça kapılırlar. Kıskançlık beraberinde “aşırı sahiplenicilik” davranışlarını getirir.
    Terkedilme şeması olan kişiler, partnerleriyle sürekli birlikte olmak isteyebilir, onu yalnız bırakmaktan çekinebilirler. Bu birliktelik isteğinin altında, partneriyle vakit geçirmekten keyf almaktan ziyade “Yalnız kalırsa başkalarına meyleder.” düşüncesi yer alabilir.
    Kıskançlık ve aşırı sahiplenicilik tutumları zamanla kişide takıntı haline gelebilir. Kişi farkında olmadan günün önemli bir kısmını partnerinin onu terketmesi, aldatması ile ilgili düşüncelerle geçirdiğini farkedebilir.
    Bu takıntılardan kurtulamamak da çaresizlik, yetersizik, ümitsizlik gibi duygulara yol açarsa kişi yoğun bir depresyon yaşayabilir.
    Partnerlerinin sevgi sözcüklerini ve davranışlarını yeterli, güven verici bulmakta zorlanabilirler.
    Terkedilmemek için karşı tarafı bunaltacak kadar “iyi” davranabilirler; gereğinden fazla “yardım” eder, gereğinden fazla “ilgi” gösterebilirler.
    “Nasıl olsa günün birinde terkedecek” olan eşe karşı gizli bir öfke duyabilirler. Bu durum bazılarında “O beni terketmeden önce ben onu terkedeyim” düşüncesine yol açabilir. Böylece en ufak bir tartışmada ilişki bitme noktasına gelebilir.
    En özet ifadesiyle, terkedilme şemasına sahip kişiler güven verici bir ilişki yaşayamazlar ya da ilişkilerini güven duyarak yaşayamazlar.
    Terkedilme Şemasında Şema Kimyası

    Bu şemaya sahip kişiler ayrılma ve terkedilmeye karşı aşırı hassas olmalarına karşın, güven verici, dingin, huzurlu insanlardan ziyade “her an elinden çıkıp gidecekmiş” gibi duran, soğuk, mesafeli insanlara karşı daha çok ilgi duyarlar. Bu durum şema kimyasnın bir sonucudur. Şema(terkedilecek olma, ilişkinin bitecek olmasına dair temel inanç) bu şekilde kendini sürdürmeye çalışır. Terkedilme şemasına sahip kişilerin partnerlerinin bazı özellikleri şöyle özetlenebilir:

    Evli ya da başka bir ilişkisi vardır; bu yüzden kişiye yeterince zaman ayıramıyordur.
    Birlikte zaman geçirmeye çok fazla imkan tanımayan bir işi vardır veya işkoliktir.
    Uzakta yaşıyor, çok seyahat ediyor olabilir.
    Duygusal açıdan dengeli değil tutarsızdır. Alkoliktir ya da zararlı madde kullanıyordur.
    Duygusal olarak kişinin yanında yer alamıyordur, depresif veya içine kapanıktır.
    Kişiye karşı düşüncelerinde emin değil; bir gün çok sever gibi olup başka bir gün sevmiyormuş gibi davranabilir.
    ilişkilerinde özgürlükten yanadır; bu özgürlük her iki tarafı geliştiren bir özgürlükten ziyade rastgele, sorumsuzca bir ilişki yaşamayı ifade eder.
    Özetle bu şemaya sahip kişiler, “kendilerine güvenli bir ilişki vadetmeyen kişiler”e karşı daha çok ilgi duyabilirler. Şayet birlikte oldukları insanlar terkedici özeliklere sahip değilseler de kişiler, partnerlerini aşırı sahiplenerek, sorgulayarak, sıkıştırarak onları kendilerinden uzaklaştırabilirler.
    Terkedilme Şemasına Psikoterapötik Müdahale

    Terkedilme şemasına en iyi şekilde “Şema Terapi” yoluyla müdahale edilebilir. Çünkü Şema Terapi zaten şema kavramı etrafında şekillenmiş; terapi forülasyonu ona göre belirlenmiştir.

    Şema Terapide öncelikle, danışanla birlikte kişide var olan şema(lar) belirlenmeye çalışılır. Bu şemaların nasıl geliştiği, şu anda kişi tarafından nasıl sürdürüldüğü, ve kişinin hayatında nelere mal olduğu ele alınır. Bu bağlamda şemaların içeriğini oluşturan düşünceler(inançar), anılar, duygular ve şemayı sürdüren davranışlar değerlendirilir. Buna dönük olarak Şema Ölçekleri kullanılır.

    Şema Terapide en temel amaç şemayı sürdüren davranışların ortadan kaldırılmasıdır. Mesela aşırı kıskanç kişinin, partnerini takip etme, sıkıştırma, deneme gibi davranışları ele alınır. Temel çocukluk anılarıyla yüzleşilip yaşantılar “yeniden anlamlandırılır”. Burada en önemli nokta “Yaşanmışı değiştirme şansımız yok; dolayısıyla anılarla uğraşmanın ne anlamı var?” sorusudur. Anılarla ilgilenmedeki amaç, yaşantıyı değiştirmek değil, temel yaşantılarla bu günkü davranışlar arasındaki ortak noktaları yakalamak; yaşantıya bakış açısını, yaşantıdan çıkartılan yanlış sonuçları değiştirmektir. Mesela ebeveyni tarafından çokça eleştirilen bir çocuk kendini suçlu olarak algılayabilir; ancak anılar gerçekçi şekilde değerlendirildiğinde çocuğun hiç de suçlu olmadığı, aksine ebeveynin hatalı davrandığı anlaşılacaktır.

    Şema Terapide Terkedile Şeması için Belirlenen Genel Hedefler Şunlardır:

    ü Diğer kişilerin eninde sonunda terkedecekleri, kişiden uzaklaşacakları, ya da tutarsız davranacaklarına ilişkin abartılı görüşü değiştirmek.

    ü Diğerlerinin her zaman tutarlı ve müsait olması gerektiğine ilişkin gerçekdışı beklentiyi değiştirmek.

    ü Partnerin orada olduğuna emin olmaya yönelik abartıyı ya da dışlanmaya odaklanmayı azaltmak

    ü Tutarsız, dengesiz, ya da ölen veya evi terk eden ebeveyn anılarını yeniden yaşatmak için görselleştirme yoluyla anılara bakışı değiştirmek.

    ü Tutarsız ebeveyne karşı öfkeyi dışavurmak.

    ü Kişinin, kendi ruhsal yapısının bir parçası olan “içindeki Terkedilmiş Çocuğu” farketmesi ve ona şefkat göstermesine yardımcı olmak.

    ü Danışanın tutarlı ve güvenilir eşler seçmesini sağlamak.

    ü Kişinin partnerleri aşırı kıskançlık, bağlanma ya da öfke ile uzaklaştırmamasını sağlamak.

    ü Zamanla yalnızlığı tolere edebilmeyi öğrenmesini; güvenli, tutarlı ortamlara alışmasını sağlamak.

    Şema Terapi yoluyla varılmak istenen nihai hedef, kişinin uygun davranışlar sergileyerek, sevilme, ait olma, beğenilme, eğlenme, sağlıklı sınırlar gibi temel insani ihtiyaçlarına ulaşmasını sağlamaktır. Bu da zaten hem psikolojik problemleri ortadan kaldıracak hem de daha doyum verici ilişkilerin kurulmasına zemin hazırlayacaktır.
    0 ...
  2. eski sevgiliyle iki yıl sonra tekrar buluşmak

    1.
  3. insanın kendi hayatının şeyine kendi elleriyle koyması durumudur.

    ben: b
    o: ö

    saat 14.35

    ö: planda var mı bir değişiklik?
    b: benim tarafımdan yok.
    ö:tamam öyleyse dört dört buçuk gibi yola çıkacağım bir saate gelirim sen beş buçuk gibi hazırlan.
    b: tamam inş
    ö: metrobüsle gelmek istemiyorsan acele et.

    arada bikbik konuşmalar. saat üçte kalkılır duşa girilir, saç kurutulmadan lensler takılır. ütü yapılır, makyaj vs derken hazırlanılır. ben dilinden konuşarak ifade etmek gerekirse bütün bu eylemleri ellerim titreyerek yaptım. kalbim üç yıl önceki gibi onu ilk gördüğüm günkü gibi acıdı, ağrıdı. evde bekleyemedim çıktım dolandım, dolandım, dolandım.

    derken gelmesi biraz gecikti son buluşmamızı hatırlayıp bunun bir alay etme olduğunu düşünüp korktum. metrobüs durağındaki caminin dibinde bir sigara içtim. hala gelmedi. oysa bulunduğu yerden gelmesi üç dakikaydı. aklımda hala nasıl davranacağımın ezberini yapıyordum. beni güçlü ve iyi görmeliydi.

    ö:çiçekçinin karşısındayım.

    yürürken ensesini gördüm önce, kulaklıkları telefonla konuşurken gözümde yıllarca devleşen bu adam yere göğe sığmaz bir hal aldı. heyecanımı yendim, sesimi temizledim ve alaycı bir gülümsemeyle "merhaba"

    "gel, gelsene" dedi. bir dakika geçmeden bu gergin anı emniyet kemeri alarmı bozdu ve "kemerini taak! cümlesi onun hiç değişmediğini gün gibi gösterdi. biraz kırıldım belli etmedim onca kırgınlığın yanında bu neydi ki. nereye gidelim muhabbetinden sonra o anlattı ben dinledim. insanları konuşturmayı iyi bilirdim, özellikle yabancı insanları. bu yüzden ağzından laf almak zor olmadı, havadan sudan benim eski tanıdıklarım olan onun yıllanmış arkadaşlarının hayatlarından bahsettik.

    işinden memnun, şubatta askere gidecek olmasından şikayetçi,hayalimdeki yerde evinin olmasından gururluydu. arkadaşların evlenmesinden, yaşlanmaktan konuşuldu. arkadaşları arasındaki tek sap oydu ben bile bu zaman zarfında yarı buçuk aklımla mantık ilişkisine başlamıştım. nihayet yol bitti. çay çorba muhabbetinden sonra ana konulara geldi.

    ezberlediğim cümleler beynimden uçup gitmişti. ben bu beyaz yüzlü, siyah saçlı, boynunda mavi yeşil artiyerli damarları belirgin adama bakmak istiyor onunla bir kez göz göze gelmekten korkuyordum. çakmağı da arabada unutmuş olmanın verdiği sıkıntıyla sigaradan sigara yakmaca oynadık bir süre.

    bitmeyen egosu, anlaşılmaz halleri ve her durumda benden adam olmaz mesajı.

    ...
    benim buram acıdı. senin hiç buran acıdı mı? senin hiç kalbin ağrıdı mı? benim ağrıdı, günlerce, aylarca. acı çekmenin, üzülmenin fizyolojik haliydi bu. tabi sen üzülmediğin için bilemezsindi. -zira kendisi hayatta ölüm dışında hiçbir şeyi üzülmeye layık görmez, sevgilisinden mi ayrıldı gider arkadaşlarıyla yer,içer adını bile anmaz, yoluna devam ederdi. zaten hayatında en sevdikleri vardı, yeni biri olsa ne olur olmasa ne olurdu. o her acıyla başa çıkabilen sonsuz ego gurur sahibi bir adamdı.-

    bunları sana anlatmamın o kadar anlamsız olduğuna karar verdim, zaten sana söylemek istediklerim de kafamdan uçup gitti.

    şimdi merak ediyorsundur, hayatımda birinin olmasına rağmen neden burdayım, ya da etmiyorsun bilemiyorum. ama kendimi o kadar kötü hissediyorum ki kendimi hiç bu kadar alçalmış hissetmemiştim. ama şöyle düşün sen benim hayatımın dönüm noktasıydın. hayatımı bu kadar evirip çevirip adamı son bir kez görmek, içimdekileri anlatmak, cevaplayamadıklarımı sormak istedim. hani küçükken bir oyuncak istersin birşey olur ve o oyuncak alınmaz ya işte öyle birşeysin benim için. geçmez mi geçer evet. insanlar ölümden sonra bile yola devam ederken bu mu geçmeyecek. ama hani arada bir anlatırsın babam zamanında şu bebeği bana almadı diye. işte onun gibi. o heves hiç geçmez. elli yaşına da gelsen o oyuncağı alsalar oynayacaksın sanki.

    sonrasında o gururlu adam bir şeyler eveledi, geveledi, ben hem aldatmanın, hem iki yıl sonra onu tekrar görmenin ve bir daha göremeyecek olmanın verdiği anlamsız acıyla "hadi kalkalım" dedim. bir buçuk saat süren yolda beni evime bıraktı tek tük bir kaç kelime ettim sessizlikten sıkıldığım için. radyoda sıla çalmaya başladı.
    b:sen sılayı da pek seversin.
    ö: aa bayılırım.
    b: madem öyle bu şarkı sana gelsin.

    yol bitti, hoşçakal dendi. sonra ben üst geçitten karşıya titreye titreye ağlaya ağlaya geçtim. telefonum çaldı;

    kuzum sen çayı koy, ben çerez alayım oturur biraz muhabbet ederiz.

    ve ben tamam deyip yoluma devam edeceğimi sandım.
    6 ...
  4. bartında sevgiliyle gidilecek güzel mekanlar

    1.
  5. ilkokul tezahüratları

    1.
  6. ilkokulda öğrenciler tarafından şuursuzca yapılan tezahüratlardır. genelde sınıf maçlarında ya da sınıf içinde gruplaşmalarda erkeklere karşı kızlar tarafından yapılır.

    misalen;

    ormana gittik yaz geldi x 2
    7-b ye koyduk az geldi x 2
    gittik doktor kamile x 2
    dedi 7-b hamile x 2

    bir de şey var. sınıftaki kız güruhu erkeklerle cepheleşince diyelim ki sekiz a sınıfındasın;
    kızlar korosu: 8-a dan erkek çıksa;
    8-a dan erkek çıksa;
    dünya yerinden oynar.
    dünya yerinden oynar.

    hop güm petete 3a girdi sepete gibi.

    yeni versiyonları da var;

    cihangir ilkokulu öğrencileri futbol maçında arkadaşlarını;
    "dik dur eğilme cihangir seninle" diyerek destekleyen sesleri duydu bu kulak. ben daha ne diyeyim.
    0 ...
  7. ege üniversitesi pdr

    1.
  8. ege üniversitesi psikolojik danışma ve rehberlik bölümü tam adıdır. pdr bölümlerin arasında en iyi eğitimi veren ünivertsiteler arasındadır. boğaziçi dahil. hatta boğaziçi pdr sakarya pdrden bile vasattır nazarımda.
    0 ...
  9. patolojik kıskançlık

    1.
  10. 1922’de freud normal kıskançlığın bile mantık dışı bir olay sayılması gerektiğini, böyle bir duygunun bilinç denetimi altında olmadığı gibi, dış dünyanın herkesçe paylaşılan gerçekliği içinde yaşanan durumlarla orantısız olduğu görüşünü dile getirmişti.

    adını ünlü yazar william shakespeare’in “othello” adlı eserinden alan bu rahatsızlık, kişinin sevdiği birini hastalık derecesinde kıskanması durumu olarak ifade edilmektedir. sevginin kaybı ya da kaybedilme tehlikesi, sevilen kişiye ve bir rakibe karşı duyulan düşmanlık ve kendine saygıyı azaltan narsistik darbe kıskançlık duygusunu oluşturan temel öğeler olmuştur.

    pekçok araştırmacı patolojik kıskançlığın başlangıcında erkeklerde ereksiyonla ilgili güçlükler, kadınlarda ise bir cinsel işlev bozukluğun yattığına inanmaktadırlar. kişinin sanrılarının başlıca teması eşinin ya da sevgilisinin sadakatsızlık göstermesidir. bu düşünceye gerçekçi bir neden olmadan gelinir ve bu inanış küçük “kanıt”larla (giysilerdeki düzensizlikler ya da çarşaflarda ki lekeler gibi) desteklenen doğru olmayan çıkarımlara dayandırılır. bütün bunlar toplanır ve sanrıyı doğrulamak üzere kullanılır. böyle bir sanrısı olan kişi genellikle eşini ya da sevgilisini yüzleştirir ve imgesel sadakatsizliği bozma girişimlerinde bulunur (örneğin eşinin özerkliğini kısıtlama, gizlice eşini izleme, imgesel aşığı araştırma, eşine saldırıda bulunma gibi). bu nedenle bu kişilerin tehlikeli olabileceği, şiddete başvurabileceği unutulmamalıdır.

    pek çok çalışmada patolojik kıskançlığın daha çok erkeklerde görüldüğü bildirilmiş olsa da, patolojik kıskançlığın kadınlarda daha sık görüldüğünü bildiren bazı araştırmalar da vardır. hekim patolojik kıskançlık tanısı koyarken hastanın eşi ve yakın çevresi ile görüşüp objektif bir değerlendirme yaparken, eşlerden her ikisinden evlilik ve seksüel öykülerini öğrenmelidir. yine hastada patolojik kıskançlık ile birlikte olabilecek diğer psikiyatrik bozuklukların ayırıcı tanısı yapılmalıdır.

    patolojik kıskançlığın tedavisi oldukça zordur. son dönemlerde antipsikotik tedavinin yanısıra tek başına selektif serotonin geri alım inhibitörlerinin etkili olduğu bildirilse de, sonuçların henüz çok yetersiz olduğu ve depresif bozukluğun olmadığı olgularda durumu daha da kötüleştirebileceği unutulmamalıdır.
    1 ...
  11. kadınların küfür etmesi

    1.
  12. yakışır yakışmaz diye yaftalanan bir durumdur. şimdi küfrü on ikiden hak eden durum karşısında ne diyecek kadın tüü, kaka mı? kadının ağız dolusu küfür edesi gelir yani. ibneye ibne diyesi gelir. yeri gelince posta koyma esnasında siktir git lan demesi icap edebilir(icab mı icap mı). ya da bilmem neyin dölü diye höyküresi gelebilir. bu tamamen öfkeyi kusma yöntemidir. en kibar erkek bile yerine geldi mi bıdııı bıdıııı bıdıııı amına koyim diyorsa kadın da pek ala küfür edebilir.

    nihayetinde kedi gibi mırlayan, bebek gibi agulayan, fok balıkları gibi ıkınarak konuşan ve küfür eden kızlardan tiksinip onları itici buluyorsunuz. hiç değilse son kategoriye dahil olup rahat rahat öfke kusalım.
    2 ...
  13. bürde ağrısı

    1.
  14. Ferfir Yayıncılık'tan çıkmış Tugay Kaban'a ait bir şiir kitabıdır.
    0 ...
  15. atakumu güzelleştirme derneği

    1.
  16. atakum belediyesinin kurmuş olduğu bir dernektir.
    0 ...
  17. aleksandr borovkov

    1.
  18. Karaçayca, Balkarca, Özbekçe ve Doğu Türkçesi üzerine araştırmalar yapan bir zamanların SSCB Bilimler Akademisi'nin muhabir üyesidir.
    0 ...
  19. göt ister lafındaki gizli özne

    ?.
  20. üçüncü tekil şahıstır. çözümleyerek açıklayacak olursak, "ne ister" ; göt. "kim ister"; o.
    0 ...
  21. konuşanın adını tahtaya yazan sınıf başkanı

    1.
  22. ispiyoncunun önde gidenidir.
    ilkokulda tahtaya yazar yaramazlık yapanları. sözünü dinlemeyenlerin ise isminin yanına çarpı koyar. öğretmenden paparayı yiyen sınıf muma döner. eli mahkum tüm sınıf başkana yaranmaya çalışır. ortaokulda ispiyon defterine yazılır yaramazlar. rehberlik saatinde defterde ismi olanların vay haline. lisede pek de hükmü kalmaz ispiyoncu başkanın. kanı kaynayan ergenler otoriteye baş kaldırır. o ulvi görevin yerini muhbirlik alır.
    0 ...
  23. © 2025 uludağ sözlük