filmlarde görürüz; uzaylılar new york başta olmak üzere amerika' yı sürekli işgal ederler. bazen bu bütün dünyaya sarkar. ama hiçbir zaman türkiye' de neler olduğunu göremeyiz ve az da olsa merak ederiz.
ilk aklıma gelen: istanbul' un yarısının trafikte olacağı...
cidden o anlarda neler oluyor bu ülkede? bize de bir süper kahraman lazım. gazman ya da pepe yeterli değil. başka şeyler lazım. başbakan ve polis gazları da yetmez. cevap vermeliyiz amerika' ya...
gün itibariyle altı yıllık motorola telefonumu emekliye ayırıp yeni denizlere yelken açma amacıyla aldığım telefon. iyi mi ettim, yok sa kötü mü göreceğiz.
şu hayattaki en güzel şey ailenin seninle gurur duymasıdır. her şey ve herkes bir tarafa aile başka bir şey. aileniz başta olmak üzere sevdiklerinize küçük hediyeler alın.
ihtiyacım olan tavsiye.
bir senedir karar aşamasındayım ama hala karar veremedim. hala 6 sene önce aldığım motorola' yı kullanıyorum. her gün yeni bir telefon çıkıyor. aldıktan sonra pişman olacağım için bir telefona 2000 tl vermek de istemiyorum. zaten o kadar param yok. standart 1000 tl civarı kafidir.
Not: ben bu vergileri ve vergileri koyanların...
ramazan ayı boyunca türkiye' yi atv ekranına kitleyen, güzel konuşan, iyi kötü her soruya mutlaka cevabı olan gerçek hocadır. ama bir ayda 600 bin lira kazandığı bilinir. reyting oranlarına bakılınca yine de abartı olsa da tamam kazansın bir şey demek istemiyorum ama o programın çekim ekibinde sabahtan akşama kadar çalışan insanların ortalama 1,5 - 2 bin kazandığını varsayarsak 600 bin lira yine de çok şaşırtıcı ve üzücü. bu 600 bin lirayı 12 aya bölersek aylık kazancı 50 bin lira oluyor. gerçekten şaşırtıcı...
bilindiği üzere girne sınırları içerisinde bulunan ve manzarası görülmeye değer olan efsane kalelerden biridir. bir rivayete göre walt disney' in sembolü olan kalenin st hilarion kalesinden esinlenilerek yapıldığı söylenir.
1996 yılında Coen Kardeşler Fargo isimli efsane bir film çektiler. En sevdiğim filmlerdendir. Neyse...
Bu sene de aynı isimde bir dizi çekiliyor. Acaba bir bağlantısı var mı diye merak ediyordum.
Çünkü dizinin afişi bile filmin afişine benziyor.
Dizinin başında aynı filmdeki gibi gerçek olaydan esinlenildiği, sadece ölenlere saygıdan dolayı isimler değiştirildiği yazıyor.
Ama dizide olayların 2006 yılında gerçekleştiği söylenmiş. Coenler ise filmi 1996 yılında çekti.
Beynim sulandı da.
sınavına iyice çalışmışsın... tamam basit bir ders ama krediyi etkiliyor yine de. sorular önüne gelir ve hemen 20 puan yazan son soruyu görürsün. şöyle bir başını kaldırırsın herkesin o şaşırtmacalı soruda tıkandığını görürsün ve gülümsersin. "biliyorum lan ben bunu" dediğin an hoca ön sıradaki çocuğun kağıdına bakar ve " ıhhh yanlış " der. yanındakine geçer ona da "yok seninki de yanlış"... sonra sınıfa dönerek "arkadaşlar bu son soruyu hepiniz yanlış yazıyorsunuz. iyi düşünün; hani mussolini dönemi falan...
o an ayağa kalkıp ananın a.. diye bağırasın gelir...
basitçe anlatmak gerekirse; insanlar bazı filmlere " noluyo lan bitti mi şimdi?" derler. işte bu filmler genel olarak modern anlatı yapısına sahip olan filmlerdir.
kısaca filmin başı sonu belli değildir. daha doğrusu bu filmlerde her şey açıkça verilmez. akıllarda hep bir soru işareti kalır. biraz beyin yorar, bazen de sinir bozar. ama daha çok sinir bozan şey ise bu filmlere saçma sapan festival filmleri denmesidir.
"kadıköy'ün ayrı bir havası vardır" der istanbul'da yaşayanlar. sakinliğinden, temizliğinden, insanların kalitesinden vb. olduğu söylenir. ama bence en büyük özelliği moda' dır.
bir ailenin evlatları hakkındaki olumlu ya da olumsuz düşünceler bütünüdür. şahsen ben kendi açımdan gerçekten bilmiyorum ki bu da olumsuz düşünceler içerisinde olduklarını gösterir. ben olsam demeli evlat.
yaşlanıyorsun ey insanoğlu. sekiz yaşındayken askerliğe daha en az on sene var diyorsun. gün geliyor askerlik bitmiş çoluk çocuğa karışmışsın. saçlarına aklar düşmüş ya da saçlar düşmüş. gözlerin bozulmuş. bacağına baktığında bu benim bacağım mı, göbeğine baktığında bu benim göbeğim mi diyorsun. asıl yaşlandığını yakının öldüğünde anlıyorsun. ecelin yavaşça sana yaklaştığını anladığında...
efsane yönetmen stanley kubrick' in efsane 2001 space odyssey isimli filminde kısmen hal 9000 isimli yapay zeka tarafından işletilen ve nükleer enerjiyle çalışan gezegenlerarası uzay gemisi.
iş başvurusu için hazırlanan cvyi başvuru yaptığın yere ya da kuruma giderek "iş başvurusu için geldim" deyip karşındakinin de " tamam ben cvyi alayım" dedikten sonra cvyi verip yine karşındakinin "tamam ben begüm hanıma ileteceğim sizinle irtibata geçer" demesinden sonra çıkıp gitmeniz. özellikle sinema, tv alanında iş arayanlar için kağıt ve yol masrafı. çünkü dayı lazım dayı.
haftanın üçüncü günüdür çarşamba. bir an hafızayı silip çar-şam-ba diye okuyunca bu ne la işkembe gibi tepkilere yol açar. bazıları için muhteşem yüzyıl'ı, bazıları için samsun ilçesini, bazıları için seli, bazıları için şampiyonlar ligi' ni, bazıları için de dürüm+ayran indirimlerini çağrıştırır... onun dışında başkalarını bilmem ama benim için intiharı çağrıştırır. daha doğrusu hiç tanımadığım birinin yazdığı notu.
arkadaşlar çok uzattım galiba özür diliyorum. bu notu aklımdan çıkaramıyorum. almanya' ya ziyaret maksatlı tatile gitmiştim. kuzenimle münih sokaklarında gezerken bu notu yerde bulmuştum. hani şimdi almanya' dayım, türkçe bir intihar notu buluyorum. yine günlerden pazartesi ve çarşamba intihar edeceğim diyor. tabi hep içimde kaldı çok mşey yapmak istedim. en azından bu notu yazan kişiyle tanışmak, ne olup bittiğini öğrenmek istedim. ama hiç bir şey yapamadım. çarşamba günü ne oldu intihar etti mi? bu notu eve bıraktı bunu gören annesi, babası ya da sevgilisi bir yere koşarken notu orada düşürdü mü kara delik gibi bir şey. ben bu notu münih' in göbeğinde gördüğümde çok şaşırmıştım. geri not bırakmayı çok istedim. buraya yazmamın sebebi verilen tepkileri görmek istememdi. herhangi bir popüler olma niyetim yok. yanlış anlaşılmasın. tekrar özür. çok iyisiniz. ( sonunda nokta yoktu )
Özellikle gurbette, ailesinden uzaklarda yaşayan ve beklentilerinden çok uzaklarda olan gençlerin kendilerine sorduğu sorudur. hayat zor. ne güzel köyün var ya da küçücük güzel bir şehirde evin var, akrabaların, arkadaşların var. Ve sen hepsini bırakıp kapitalist düzenin bir parçası olmuş, para için ya da gelecek için ayrılmışsın. Her şeye yeniden başlamışsın. Lanet insanların arasına karışmış, onlarla uğraşıyorsun. Biz napıyoruz arkadaş? Yaşamak bu olmamalı