uzun uzun yazmaya gerek yoktur efendim. bu kişilere sorulduğunda şöyle cevap verirler. "ben bu boku 11 ay içiyorum, e oruç da tutmuyorum, kimi kandırıyorum abi o zaman. kusura bakmayın abi ben sizin gibi değilim, olmadığım bir şekilde yaşamak istemiyorum, bu yaptığınız bana allahı kandırmak gibi geliyor."*
3 temmuzdan beri yaşanan olaylar sonrasında yıldırım demirören federasyon başkanı olduğundan beri gerek yöneticiler gerekse basın yoluyla fenerbahçe'nin ne kadar mağdur olduğunu anlatan haberler silsilesidir. amaç disiplin ve tahkim kurullarının yoruma açık kararları sonrasında ve olası bir yoruma açık mahkeme kararı sonrasında kamuoyunu fenerbahçenin suçu olmadığına ve ne kadar zarar gördüğüne yönlendirmektir.
bu haberlere örnek vermek gerekirse Fanatik gazetesinin bugün yaptığı "Emenike'de zarar 32 Milyon " haberidir.
Habere göre, Life sport sitesi (siteyi bulamadım) spartak moskova takımının emenike'nin bonservis bedelini 42 Milyon belirlediğini yazmıştır. Yani emenike fenerbahçeden ayrılmak zorunda bırakılmasaydı City, Chelsea gibi takımlar bugün aziz yıldırım'la 42 değil de 40 versek olmaz mı pazarlığı yapıyor olacaktı.*
Gerçek: Emenike'nin bonservisinde bir artış olabilir. Porto'da 93 maçta 72 gol atan Falcao'nun Atletico Madrid'e 40 milyon 'ya transfer olduğu düşünüldüğünde, Avrupa liginde 2 maç oynayıp hiç gol atmayan, rus liginde 22 maçta 13 gol atmış bir futbolcunun bonservisi maksimum 10 milyondan taş çatlasa 15 milyona çıkar. transfermarkt'a göre de emenike hala 10 milyon 'dur.
aynı kişi tarafından belirli aralıklarla cevaplamak zorunda kaldığım sorudur. öyle anlattım olmadı, böyle anlattım olmadı en sonunda oturttum karşıma evlen koçum evlen, çünkü bu hayatta bir erkeğin yapması gereken üç şey var, bunlardan birincisi evlenmek dedim. bu sefer de neden dedi. çünkü;
biz bu hayata hep yanlış soruyu soruyoruz. derdimiz gücümüz bu hayattan ne istediğimizle ilgili. asıl doğru soru "bu hayatta ne istemiyorum?" aslında dedim. işte evlenince bu sihirli sorunun cevabıyla tanışacaksın, o yüzden evlen dedim.
ikincisi ne dedi.
mutlaka ama mutlaka bir çocuk sahibi ol dedim. çünkü içinden bambaşka bir adam çıkacak, hayata bakışın değişecek, otomobilin ibresine bakmadan devam ederken yola, gözünü ibreden ayırmadan yol almaya başlayacaksın dedim.
üçüncüsü ne o zaman dedi.
dedim zaten filmin koptuğu yer burası. boşanacaksın... nasıl yani dedi. hayattan ne istediğini sorgulamış, hayattan ne istemediğinin farkına varmış ve hayata daha değerli, daha farkında bir gözle bakan birisinin karşısına çıkacak kuvvetle muhtemel sondur bu dedim. sustu ve bir daha da sormadı çok şükür.
"içmek hiçbir şeyi çözmez, sadece katlanılabilir kılar." cümlesiyle insanoğluna aslında neden bu kadar içildiğini bir çırpıda anlatan mehmet eroğlu romanı.