ülkedeki önemli bi olaydan sonra acaba nasıl bi yorum yapmıştır diye girerim sözlüğe hep. bu yazıyı okusa bana da küfür ederdi herhalde. ehehe. onun gibi de güldüm tam oldu.
o kadar zaman dalga geçtim diye vicdan azabı çekiyorum resmen.
ilk defa yüzümü kara çıkaran sayın mhp lideri. hala malum belgedeki imzayı unutturamasada bana, son olaylardaki tavrı helal olsundur.
an itibariyle ailemden kilometrelerce uzaktayken, bütün dostlarım türkiyenin başka uçlarındayken, sevdiğim insan bedenen 1 saat ruhen milyarlarca asır ötedeyken hissettiğim tek duygu.
yıl 2000 falan şimdi net hatırlamıyorum. ilk okuldayız o zamanlar. yılbaşı günü yine böyle. babamla şehrin en işlek caddesinde yürüyorum. derken önümüzde bi kameramanla muhabir durdu. mikrofonu ağzıma sokaraktan '2001 yılından beklentileriniz nedir?' dedi kadın muhabir. daha küçücüğüm. yani televizyona çıkacağımdan bile habersizim. o kadar ki o zamanlar insanların küçültülüp televizyonun içine hoparlördeki deliklerden sokulduğunu düşünüyordum. durdum durdum ve 'karnemin hepsinin 5 olmasını' dedim.
düşünüyorum da, yıl olmuş 2013 hala bi muhabir ağzıma mikrofon soksa cevabım 'ortalamanın altında kalmamak' olur herhalde. vay arkadaş hiç mi değişmez bi insan.
aylar sonra açtım bilgisayarımı. aylar sonra girdim sözlüğe. o çok sevdiğim yazarın en son 3 entrysini okudum. gülümsedim yeniden. sonra geri dönüp bakmaya başladım. 3 ay öncesinden bugüne doğru. sonra vazgeçip iki yıl öncesinden başladım. liseyi düşündüm. sınav yılını. tercih dönemini. sonra çekip gidişimi. her şeyi öylece bırakıp kendime hatırlamamak için söz verip siktir olup gidişimi düşündüm. bugün üniversiteden memlekete dönüp düşünmek için fırsat bulabildiğim ilk gün. dün oturup ağladım saatlerce. bi odanın içine koymuştum bütün acılarımı. üstüne kilitler vurup kaçıp gitmiştim bu şehirden. yeminler etmiştim döndüğümde her şey çok başka olacak diye. döndüm işte. ama her şey hala aynı yerinde. dün yine o odada onun bana o mesajı attığı yerde, benim ona hayatımın en büyük hatasını yaptığım yerde, oturup gözlerimin içine baktığın yerde uyudum usul usul. bıraktım gelsin dedim bütün anılar üzerime... ağladım. sanki bütün hayatımı değiştirmemişim gibi. ağladım ağladım. sanki hala ertesi gün gözlerimin şişliğini görebilecekmişsin gibi. ağladım ağladım ağladım ve hatta hala ağlıyorum.
aynı şehirdeyiz bak. geldim. gidişim beni değil seni değiştirdi ama ben geldim.
sana geldim.
iki ayın sonunda bir kaç şey yazmak gerekirse,
sadece bir cadde üzerinde yürürken ki bu en fazla 20 dakika sürer yağmur yağıp durup dolu yağıp durup güneş açan şehirdir. kampüsüne kar yağarken merkezde güneş açtığını görmüşlüğüm var.
ikincisi, garip bi şehir. mesela aynı şeyleri satan dükkanları bir araya toplama gibi bi takıntıları var sanırım. örneğin, ayakkabıcılar, optikçiler, telefoncular vs.
üçüncüsü, iki tane gül heykeli içeriyor biri girişinde biride şehrin en işlek yerinde. giriştekine lafım yok ama o merkezdeki heykel nasıl birşeydir ya. o nasıl bi şekildir. ıspartalı bir arkadaşımdan aldığım habere göre ısparta halkıda isyan ettiği için heykeli kaldıracaklarmış. çok yerinde bi karar olur efendim. utanıyorum yemin ediyorum bi arkadaşım gelse o tarafa götürmem şahsen.
henüz 5 yaşındaydım. salonun duvarında üniversitesini yeni kazandığım şehrin bi resmi vardı. çünkü anneannem annem 5 yaşındayken kanser olmuş ve yıllarını o şehirde bi hastanede geçirmiş ve sonra ölmüş. annemin en büyük hayali o şehre gitmekti. anneannemin türküler okuduğu o şehiri görmekti. hep anneannemin hala o şehirde olduğunu hissederdim. annem o resme bakarak üzülürdü. ona söz verdim küçükken. seni o şehre götüreceğim, o evi alacağım sana dedim...
ve dün, belki kendi hayallerimi değil ama annemin hayallerini gerçekleştirdim.
peki bunu niye buraya yazıyorum? çünkü annemin mutlu olması en büyük hayalimdi benim... hayallerimiz gerçek oldu anne...
annemin gelinlik sandığının en dibine hapsedildiğin yönünde iç seslerim. anneme intihar etmeye karar verirsem karnıma bıçak saplayacağım diyorum, inanmıyor. seni kötü işlerime alet etmem, anlamıyor. belki bir gün seni ordan çıkarırım, bekle olur mu?