modern kadın özellikle şehir hayatında sıkça karşılaştığımız belirli bir kültür seviyesi olan ya da olduğunu iddia eden kadın tipidir. Kendisiyle ilgili tespitlerim aşağıda sıralanmıştır:
Modern kadın betona kafaüstü düşse bir gram üzülmem.
Modern kadının kafasına iki tane sıksan yılların dırdırının intikamını alamazsın.
Modern kadın sorumluluklarının bilincinde gibi davranır ama asla bilincinde değildir.
Modern kadının tarladan kırdan anladığı romantizmdir.
Modern kadın traktöre binerken gördüğü bir erkekle evlenmez.
Modern kadın alışverişini Mango'dan yapar ama kocasına ödetir.
Modern kadın tek gecelik ilişkiye inanmaz, aşka inanır; ama tek gecelik ilişkiden fazlasında erkeği bayar.
Modern kadın erkeğini kapıda karşılamaz, salonda "Umutsuz Ev Kadınları"nı izler.
Modern kadın her cümlesine iki tane frenk kelimesi koyar.
Modern kadın kendi parasını kendi kazanır, onu da makyaja yatırır.
Modern kadını beşinci kattan atsan ikinci katta gördüğü marks & spencer reyonunu düşünür.
Modern kadını istemeye giderken lokum götürülmez, bitter çikolata götürülür.
Modern kadın istenmeye zaten sıcak bakmaz.
Modern kadın illa ki tek taş ister.
Modern kadının yanında bir kediye vurmak modern kadına vurmaktan daha ağırdır.
Modern kadın evcil hayvanına sevgilisinden çok değer verir.
Modern kadın anne olmak ister; ama istemez gibi davranır.
Modern kadın süper mini etek giyip gezer; ama kendine bakanlara ayı demeyi ihmal etmez.
Modern kadın AB'ye girmek yanlısıdır; ama dünya evi dediğinde önüne sözleşme koyar.
Modern kadının nikahı süper olmalıdır; öyle ki damat nikahtan sonra borçları yüzünden intihar etsin.
Modern kadın evlenmeden önce en az iki ciddi ilişki yaşamalıdır ki, evleneceği erkeğe "Şunu yapmıyorsun, keşke...." diye dırdır edebilsin.
Modern kadının ayna karşısında geçirdiği vakit bir erkeğin askerde geçirdiği vakitten on kat fazladır.
Modern kadın çiftliği açılsa batardı.
Modern kadın ayak yıkamaz; ama eşine masaj salonu için hediye çeki alır.
Modern kadın anlamasa da fransızca şarkı dinler.
Modern kadın sürekli diyettedir.
Modern kadın kendisine verilen hediyelere hiç gerek yoktu der; ama alınmaması halinde yimi gün surat asar.
Modern kadın pijama giyen erkekten hafif tiksinir; ama ağda yaparken kendisini gören erkeğe pişmiş kelle gibi güler.
Modern kadını suya atarsan su kirlenir; keza o makyaj malzemelerindeki kimyasal Saddam'da yoktu.
Modern kadını eve çay içmeye değil daha otantik bir şeyler içmeye çağırmak gerekir.
Modern kadın sizi evine çağırıyorsa dikkat edin; babasıyla tanışabilirsiniz.
Modern kadının kredi kartı borcu hiç bitmez; çünkü alışveriş onun için bir kaçış yoludur, kocasıyla uzun süren bir evlilikten kaçış.
Modern kadın bir enstrüman çalmayı bilir ya da bilmiş gibi yapar.
Modern kadın bunalıma girdiğinde mutlaka iri kupada kahve içer, browni yer, kilo alacak şeyler yapar.
Modern kadın bunalıma girdiğinde ikinci gün alışverişe çıkar.
Modern kadın bunalıma girdiğinde üçüncü gün süper makyaj yapıp aldığı kilolar için gym'e yazılır.
Modern kadın bunalımdan çıkınca sevgili bulur ve onu bunalıma sokar.
Modern kadını tatile götürsen açık büfe diye surat yapar.
Modern kadını önemli bir günde kebapçıya götürürsen onun için kebapları yoğurandan farkın kalmaz.
Modern kadın erkeğin şarabı tatmasını bekler, şaraptan anlamayan erkekten pek haz etmez; ama çok içince de "içmesen şu mereti" der.
Modern kadın erkeğin işiyle ilgilenmesinden ölesiye tiksinir; işsiz erkekten de...
Modern kadın kitap okuyan erkeğe kimi şekillerde baskı uygular, başka aktivitelere zorlar.
Modern kadın beş yüz kilometre uzaktayken bile sevgilisinin ne yaptığını bilir, kontrol eder.
Modern kadın pazara çıkınca avokado gibi abuk subuk şeyler satın alır; ama patates gibi şeyleri unutup kocasını bir daha pazara yollar.
Modern kadın smiley kullanarak kısa mesaj yazar.
Modern kadın kaşlarını almadığı günlerde gözünün içine ne kadar aşık bakarsanız bakın Kibariye'nin annesiymiş gibi davranır.
Modern kadının çorapları renklidir.
Modern kadın baklavalı çoraptan tiksinir.
Modern kadın bir şeyi iki gün üst üste giymekten çekinir, giyenden tiksinir.
Modern kadın ağalı dizi izlemeye bayılır, maço erkek ister, kıskanılınca cinnet geçirir.
Modern kadın caz festivaline gider; hiçbir şarkıyı bilmese de tempo tutar.
Modern kadının yüksek ihtimalle gay arkadaşı vardır, böylece liberal bir hava kazanır.
Modern kadın travestilerden tiksinir.
Modern kadın bakkaldan değil marketten alışveriş yapar ki, alışveriş yaparken bekar ve yakışıklı bir erkekle karşılaşabilsin.
Modern kadın bekarken cazibesini tavana vurdurduğu gibi evlenince de taban yaptırır.
Modern kadın kocasının tüm değişikliklerini fark etmesini bekler; ve fakat bunu anlamak bin parçalı puzzle yapmak kadar zordur.
Modern kadın siyah giyip kırmızı ruj sürdüğünde çok seksi olur; amanın ne dedim ben..
geçmişte benzerlerine daha sık rastlanan, genç yazarların kendilerini tanıtmasına olanak sağlayan, internet'in ve online dergilerin yaygınlaşmasıyla güç kaybetmiş, birkaç tanesi dışında ideolojilere hizmet etmeye başlamış dergiler.
bazı bünyeler de (bkz: ismet berkan) aynı şeyin kendi başlarına geleceğini söyleyerek prim yapmaya çalışmışlardır. hrant kadar büyük bir aydın olduğunu sanıyor sanırım kendisini.
içimi yakan kesmeşeker parçası. bir değil iki evi olan kalpler için.
ben mutlu bir çocuktum yıllar önce
sanma şimdi büyüdüm, sanma keyfim yerinde
giden topun peşinden işlerin peşine
büyümek yoktu dostum verilen tüm sözlerde
mesai bitti şimdi paydos baba
hava soğuk, hergün pazartesi bana
yabancı yüzler dolu tüm caddeler
olmuyor baba, gitmiyor birşeyler
yanıyor tüm gençliğim yanıyor tüm geçmişim
nerdeydin söyle sen nerdeydin
bak çocuk büyüdü bak çocuk ölüyor
nerdeydin söyle sen nerdeydin
aşık oldum yıkılmadım ayaktayım
taşıdım hep yanımda cebimdeki düşleri
biraz yardım yardım yollayın
batıyor bu gemi
kaptan çoktan gitti
mesai bitti şimdi paydos baba
hava soğuk, hergün pazartesi bana
yabancı yüzler dolu tüm caddeler
olmuyor baba, gitmiyor birşeyler
yanıyor tüm gençliğim yanıyor tüm geçmişim
nerdeydin söyle sen nerdeydin
bak çocuk büyüdü bak çocuk ölüyor
nerdeydin söyle sen nerdeydin
nerdeydin?????
emin çölaşan'ın gazeteciliğin kirli, temiz, güzel, yıpratıcı yanlarını anılarıyla harmanlayarak verdiği; ülkede gazeteciliğin ne şartlarda yapıldığı ve haberlerin ne derece sansürlendiği ile ilgili güzel bilgiler veren kitabı. Okuyanlarda ben de gazeteci olmalıyım sloganıyla yola çıkma hissi uyandırır.
izmir ekonomi üniversitesi öğrenci işletme programı. öğrencilerin iş hayatına okul döneminde atılmasını sağlamak amacındadır. çeşitli birimlerin işletmeleri projelerin değerlendirilmesi sonucunda projeye uygun olarak kullanılmak üzere öğrenciye verilir. belki de okulun en güzel yanıdır.
türkiye'de çok sık rastlanan bir hastalık. wolf parkinson white sendromu olarak bilinen türüne yakalınldığında türkiye'de sadece üç doktor tarafından ameliyat edilebilirsiniz. Gençlerdeki ani ölümlerin genel sebebidir.
bu şarkıyı bir kez dinleyebilenin yetinebileceğini sanmıyorum. beşinci kez dinliyorum ve hala içim acıyor. Birol Namoğlu ve Emre Aydın. Ne kadar yükseklere çıkarıyor bizi, dinleyenleri. Gripin'in yeni albümünü almak için güzel bir sebep.
tahta tekerleklerle ceset taşıyorlar
cesetlerden bazıları yaşıyorlar
cesetler ne daha ölebilir
ne de öldürebilir bir daha
cesetler bir daha ölmeyecekler
cesetler geriye dönmeyecekler
--spoiler--
Koluyla bedeninin arasında gazete tutan adam üstüme yürüyor. Gazetenin adı vakit. Kanlı bir katliamdan sorumlu olan, tetiği çeken o gazete işte. Bir kağıt parçası diye gülüp geçenlerin hiçbir zaman ciddiye almayanların, ne kadar satabilir mi diyenlerin umursamadığı;ama canlara mal olan bir kağıt parçası. Adamın bakışlarında kin ve haplanmış bir serserinin boktan cesareti var. Adamın bakışlarında kendisine din diye yutturulan saçmalıkların inanç haline gelmiş güveni, aptallığına şaştığım heriflerin kendilerini adam sanmaları sonucu ortaya çıkan gülümsemelerinden biri var. Sakalları bir adamın doğal bırakmasıyla uzamış gibi değil, geometrik ve ideolojik olarak haplı bir piçin ifadesini saklayamayan yüzünü saklamak üzere kesilmiş. Adamın başında boktan yeşil bir takke var, aklına yeşilin getirdiği pis amacın beynindeki kalan hücreleri de olur da gerçeği görür de dönerler diye saklanması amacıyla başına geçirilmiş. Gözünde hiçbir zaman göremeyeceği doğanın yansıması bile çirkinleşiyor. Eline kadın eli değmeyeli çok olmuş, belki de babası anasını sokağa çıktı diye vurduğundan beri.
Koluyla bedeninin arasında gazete tutan adam üstüme yürüyor. Gazetenin arasında çelik bir şey var, hayatı boyunca elde edemeyeceği gücü içindeki barut sayesinde O'na veren bilmediği dininin O'na yasakladığı lanet olası bir çelik kütle. Temizlik imandan adam bundan bihaber, pislik işlemiş kalbine ve ölüm,öldürmek hiç de şerefsizce bir hareket değil şeyhinden öğrendiğince. Sakalların arkasında babasından dayak yemiş bir çocuk var, muhtemelen fakir bir mahallede doğmuş, çok yukarlardaki amcaların adından bile haberdar olmadığı ve her gün aklının ırzına geçerek bu adi herife dönüştürdüğü sözde müslüman,hacı ve imanlı bir o kadar da tip olarak iranlı çocuk... Kolunun arasındaki gazeteyle kamufle ettiği silahı görmediğimi sanıp yanılıyor adam. Bir kadının yanından geçerken kokusunu almamak için sümüklü burnunu kapayıp gözleriyle beraber kendinden bile sakladığı kadın özlemini hatırlayıp iyice hırslanıyor adam. Sevgililerin arasından geçip onlara omuz atıyor, yanacaklarını söylüyor meşk edenlere. Oy verdiği parti iktidarda planlar tıkırında, seviniyor ülkenin kurucusunun erkenden öldüğüne ve seviniyor yaptıklarını bir bir yıkıp pis şalvarı bitli sakallarıyla kıçını sallaya sallaya kanuna nizama rağmen sokakta yürüyebildiğine,düğün gecesi bakire olmadığı için paramparça ettiği karısına rağmen sokaklarda elini kolunu sallamasına seviniyor.
Üstüme yürüyor ve kalkıp geliyor. içimden gelen bir ses silahı çek onu vur diyor. Adam bir değil, koca caddede bin oluyor. Tehlilke büyüyor, bit gibi pis ve haince çoğalıyor. Şimdi oracıkta O'nu vursam bilirim içim rahat edecek,bilirim gerçek savaşımı kazanacağım,bilirim kızımı linçten oğlumu beyninin bir orospu çocuğu tarafından yıkanmasından kurtaracağım. O kadar çoklar ki sessiz kalıyorum. Uzanıp o'nu kendi silahıyla vurmak istiyorum. Yapamıyorum. Kaçasım geliyor uzaklara kaçasım,özgürlüğün olduğu dinin köhne ve yobazca değil,bir siyaset biçimi olarak değil din olarak yaşanacağı ve yaşamak istemeyenlerin rahatça yaşamayacağı,zorla çocukları hristiyan ya da müslüman ya da musevi yapılmayan o ülkeye. içimden gelen bir ses al demiri git diyor... içimden gelen bir ses vur karanlığa bir darbe, yak ateşini bu gece diyor. Aklıma kaçmak olmayan bir şiir geliyor.. Sen yanmazsan diyor,ben yanmazsam, biz yanmazsak. Nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa? Ben ölmezsem sen ölmezsem, koymazsak başımızı şerri hükümlü idam sehpalarına kamuoyunun koyunlarının huzurunda ve Atatürk'ün bize emanet ettiği şerefli duyguyla devrime yakışır biçimde ölmezsek nasıl gelir aydınlık günler? Nasıl gider başımızdan içimizdeki koyunun etini kemirenler..
--spoiler--
Yaşar Kurt'un yeni albümünün adı. Henüz raflarda yerini almadı. Piyasaya çıkmayacak zaten albüm,raflarda yerini alacak. Çünkü yaşar kurt piyasanın çocuklarının sözlerini yiyip yutabileceği bir adam değildir.
sol'a sempati duymayan insanların uydurduğu saçmasapan bir söz grubu. oysa bal gibi bilinmektedir ki sol halktır. sol herhangi bir kesim değildir. şeyhin şıhın sakalın değil; halkın, emeğin, emekçinin kutsallığını savunan insanlardan bölücü bir örgütten bahseder gibi bahsetmek ayıp ve yanlıştır.
"türk genci, devrimlerin ve rejimin sahibi ve bekçisidir. bunların lüzumuna, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır; rejimi ve devrimleri benimsemiştir. bunları zayıf düşürecek en küçük veya en büyük bir kıpırtı ve bir hareket duydu mu, bu memleketin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adliyesi vardır demeyecektir. hemen müdahale edecektir. elle, taşla, sopa ve silahla, nesi varsa onunla kendi eserini koruyacaktır. polis gelecektir; asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. genç; polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir; diye düşünecek, fakat asla yalvarmayacaktır. mahkeme onu mahkum edecektir. yine düşünecek: ;demek adliyeyi de islah etmek, rejime göre düzenlemek lazım!; onu hapse atacaklar. kanun yolundan itirazlarını yapmakla beraber; bana, ismet paşa'ya, meclis'e telgraflar yağdırıp haksız ve suçsuz olduğu için tahliyesine çalışılmasını kayrılmasını istemeyecek. diyecek ki, ;ben inan ve kanaatimin icabını yaptım. müdahale ve hareketimde haklıyım. eğer buraya haksız gelmişsem, bu haksızlığı meydana getiren sebep ve amilleri düzeltmek de benim vazifemdir; iste benim anladığım türk genci ve türk gençliği!"
anathema tarafından da başarıyla icra edilmiş bir bad religion şarkısı. başka bir yere götürür insanı.
i'm sorry about the sun,
how could i know that you'd burn?,
and i'm sorry about the moon,
how could i know that you'd disapproved,
i'll never make the same mistake,
the next time i create the universe i'll make sure we communicate at length
but until then...better of dead,
a smile on the lips and a hole in the head,
better of dead, yeah better than this,
better of dead, yeah better than this,
take it away 'cuz there's nothing to miss
i'm sorry about the world,
how could i know you'd take it so bad?,
and i'll never make the same mistake,
the next time i create the universe i'll make sure you participate
but until then...
better of dead, yeah better of dead,
why don't you try pushing daisies instead
and i'll never make the same mistake,
the next time i create the universe i'll make sure we communicate,
just in case
özellikle plajlarda rastlanan en az 2 erkekten oluşan çoğunlukla ortamda iğreti duran kadınların yüzleri dışında her yeriyle ilgilenen, eliyle sürekli testisini gelecek dış tehditlere karşı koruyan ya da başka amaçlarla testisini tutan, bol bol laf atan topluluk.
Manga'nın takdir edilesi,arka planda kalmış parçası.
bir kez daha kazık yedik bekledik
durduk mal gibi, gene güvendik,
gene inandık, gene sevindik
umutsuzluğa düşünce bile direndik
engel tanımayıp yolumuza devam ettik derken, bir şeyi geç anladık;
meğer asıl engel bunca zaman inandığımız insanlarmış... farkettik
gene kazık yedik, gene güvendik,
bütün düşler boşuna merdiveni olmayan bir kuyuya itildik, itildik, itildik, biz itildik!
tam inandık, tam güvendik, tam sevindik derken vurdular bizi
tam inandık, tam güvendik, tam sevindik derken kovdular bizi
sonra bir kez daha kazık yedik bekledik
beraber uçacağız dendi gene sevindik, gene inandık, gene güvendik
artık umutsuzluğa düşer gibi değildik.
engel tanımayıp, her şeyin üstünden uçacağız derken,
bir şeyi geç anladık;
meğer asıl engel, taktığımız sahte kanatlarmış... farkettik.
gene kazık yedik, gene güvendik,
bütün düşler boşuna merdiveni olmayan bir kuyuya itildik, itildik, itildik, biz itildik!
tam inandık, tam güvendik, tam sevindik derken vurdular bizi
tam inandık, tam güvendik, tam sevindik derken kovdular bizi
şovenist yazar. son yazısında da kürt olan kardeşlerimize yaranmaya çalışmış. şimdi kürt sorunu diyerek yazılar yazarken bir anda kürtlere kardeş diyerek pkk sorunu derse sorarlar adama: "bugüne kadar sorun kürtlerdi bir anda nasıl pkk oldu?" diye. tutarsızlıkla samimiyetsizliğin farkını açıkça göstermiştir.