Kendimi koruma içgüdüm, sanki o herkeste olması gereken kendini koruma içgüdüsü biraz fazla çalışıyor bende. orada olmak istemiyor muyum? hatır gönül dinlemiyor gitmiyorum aslında pek hatır gönül güdemiyorum. 3- 5 kişi var hayatımda yenisini alamıyorum, istemiyorum. istememek diye bi şey var kurtulamıyorum. düşünüyorum zaman zaman daha içten bi insan olsam nasıl olurdu diye. daha mutlu olur muydum acaba, bilemiyorum.
ait hissedemiyorum keşke bunu da değiştirebilsem. birinin arkadaşı dostu hissedemiyorum kimsenin hiçbir şeyi olmak istemiyorum. öyle yüzeysel bi istem değil içimden gelmiyo, kokusunu bile istemiyorum başkalarının. diğer insanlarla birlikte yaşamak zorunda olduğuma nasıl ikna edebilirim ki kendimi, yalansız, rolsüz. "bak aslında çok da kötü değilsin başkalarıyla iletişimde" diye çok yalan söylüyorum kendime.
her şeyim ama her şeyim kendi evimde kaldı. 1 kabin bavuluyla geldim. her şeyim, akla gelebilecek her şey bilgisayardan tut da çoraba kadar her şey. yıkıldım.
harbiden cennet gibi ülke ama ah şu otobüslerde leş gibi kokan, yol sokak demeden tüküren sümküren, kadın erkek çoluk çocuk açık kapalı demeden taciz tecavüz eden insanlar, terbiyesiz çocuklar yetiştiren aileler olmasa... ay sonunu rahatça getirebilse, canımız şöyle bi gezmek istese sınır şehre bari 1 geceliğine de olsa gidebilsek. insanın insan olarak değeri olsa.
her ay sahafa gidip elimi kolumu kitap doldurup kasaya gidip 5 lira olanları alıyorum. 1 kitaba o kadar para veren insanın ya harbiden çok parası vardır ya da ayda 1 kitap okuyordur.
hırsız orospu çocuklarının 1000 sene öncesinden kalma törelerini otağlarında uygulamasını naçizane tavsiye ederim. ayrıca soru eki tamam da soruyu niye ayırdın?
toplumun her yerinde karşılaştığımız insan türü.
iş ahlakı olmayan insanlar, bence bunun başını esnaflar ve dolmuşçular çekiyor. saat 9dan sonra yüksek sesli tv izleyen, müzik dinleyen komşular. itiraz edince de burası almanya değil derler bi de. insana zerre saygıları yoktur.
sürekli kornaya basan, sağa sola savurarak dolmuş süren şoförler. itiraz edersen muhtemelen sağa durup in ablacım o zaman derler.
küçük sırlarda falan oynarken karizmatikti şimdi bildiğim zengin babanın büyük oğlu. ver eline nargileyi giydir bilek pantolonu instagramda canlı yayın açsın.
karşı komşumuz vardı eskiden deli adnan derdi herkes, her gün sabaha karşı aşağı iner sokağı temizlerdi. bazen camdan çıkıp orda olmayan insanlara küfür ederdi. camından kalın kalın kitapları ve çiçekleri görünürdü. yurtdışında okumuş, ressammış. öyle derdi ailesini tanıyan yaşlı komşular. annemin gençliğinde daha ağırmış hastalığı cama çırılçıplak çıkıp sigara içermiş hep. ara sıra görürüm sankı biraz sakinleşmiş gibi, şimdilerde camda çırılçıplak sigara içmiyor ya da boş sokağa küfretmiyor. giyinip dışarda sigara içiyor, onlarca kedisi var her gün aynı saatte inip onları doyuruyor.