var olan en kötü hastalıktır *.. hasta olan ne hissediyor bilmiyorum ama, hasta yakınları için oldukça ıstıraplıdır. kim olduğunuzu saatte bir hatırlatırsınız *, o kapının tuvaletin değil dış kapının olduğunu 15 dakikada bir, yaşadığımız yerin ankara olduğunu ve ankaranın başkent olduğunu 5 dakikada bir. ayrıca kişi sonraki aşamada nefes almayı falan unutacağı için saniye rahat uyumazsınız. gerçekten de hastalık değil, illettir.
ille de klasik şeyler olmamalıdır. mesela yeşil renk olabilir, bazı sayılar olabilir, en yakın arkadaş olabilir, basketbol, futbol, voleybol olabilir. okul tuvaleti olabilir. evin karşısındaki asker abi bile olabilir.
esrarengiz bir şekilde ortaya da çıkabilirler. bugün 5 (beş) tanesini pantolonumun içinde buldum.. kafatasımdan girip götümden çıktığından şüpheleniyorum.
hiç dokunmadan buraya aktarıyorum. en nadide örneği olacağından eminim.
Ankarali Delikanli 16 Kasım, 12:08 Şikayet Et
merhaba nasılsınız ben ankaradan serhat 21 yasında esmer delıkanlısıyım romantık dusuncelı anlayıslı sabırlı kıskanc duygusal siir sever bır kısılıkte olduguma ınanıyorum kendıme ayıt 20 siirım var yanlızlıgımın sahıdı olan siir severmısınız bılmıyorum ama ızın verırsenız 1 sıırımı paylasmak ısterım======Bir sevgı ıstıyorum hep benımle kalan hıc bırakılamayan bir gun gıder dıye korkulmayan bir sevgı istıyorum beklentısı olmayan hic sonu gelmeyen basıda bılınmeyen bir sevgi ıstıyorum yanlızlıktan kurtaran gecelerıme ortak olan yuregımı ısıtan bir sevgı ıstıyorum adı konulmayan hıc bır yerde duyulmayan ama benım sadece benım olan bir sevgı ıstıyorum kırlenmemıs kırletılmemıs boyle 1 sevgı varmı onuda bılmıyorum varlıgım rahatsız edıyorsa ozur dılerım bana deger verıp tanısmak ıstersenız bana degerimsin__@hotmail.com adresınden ulasabılırsınız sevgilerimle gorusmek dıleyıgle:)
klişe başlangıç. halbuki buraya içimden gelenleri yazmak için oturmuştum. o aptal, aptal ansiklopedik bilgilerimi bir kenara bırakmak, kabuğumun altındaki beni göstermek için oturmuştum. yazarak unutmak için.
unutmayı anlatmayı denemek gerçekten zormuş. önümde sözlükpad, beş dakikadır yazdığım son cümlelere bakıyorum.
tamam, başlıyorum. unutmak zordur. bu klişe bir laf değil, zordur, bu kadar basit. imkansız demiyorum. gayet imkanlıdır. kalbini paramparça edersen, sevdiğin bütün şarkılardan vazgeçersen, arkadaşlarınla konuşmayı, ailenle konuşmayı, kendinle konuşmayı bırakırsan.. unutabilirsin.
ben de öyle yaptım. zor, evet. tekrar ve tekrar unutmak zorunda kalmak, yani kalbimi paramparça etmek, sevdiğim bütün şarkılardan vazgeçmek, arkadaşlarımla, ailemle ve kendimle konuşmaktan vazgeçmek gerçekten zordu. en zoru da ağlamak istemek ve ağlayamamak.
korkunç. ağlayan arkadaşlarına özenmek korkunç. etrafındakiler üzülmesin diye ağlamamak korkunç. sahi, ne zaman bu kadar düşünceli oldum ben? ha unutmadan, hiç de abartıldığı gibi değil. kimseye özendirilmemeli düşünceli olmak. bencilken, haykırarak ağlayabilirken ve hatta ağlamana gerek kalmadan kafana estiği zaman terkedebilirken hayat çok daha güzeldi.