dedikoducu, cahil, keko, çok konuşan tipler olmalarıdır.
Ten renkleri esmer ama aynı zamanda da soluk sarımsı bi görünümdedir.
Saçları çalı süpürgesi gibidir.
tipik türk kızı profilindedir.
Ses tonları tiz ve rahatsız edicidir.
Üzerine de ılık su içer ki boğazı şişmesin. Hahahaha ananısikim ya böyle kızların neden üzgün olduklarını hala anlamamaları anormal değil mi? *
Çünkü şişman ve selülitlisin kardeşim. Nayk'a gidip 200 tl etikete sahip o taytı giydiğinde satış danışmanı "çok yakıştı bacaklarını çok güzel gösterdi" diyor sen de inanıp alıyorsun. Çünkü malaksın. Spor yapmadan sporcu kıyafetleri giydiğinde onların içinde zayıflayacağını zannediyorsun. Ama eve gelirken cadılar bayramı hazırlığı yapar gibi şekerleme, dondurma, çikolata istifi yapıp hepsini oturduğun yerde löp löp gömüyorsun. Bi siktir git aynaya bak önce. Ahahahahah. *
Öylece yanınızda oturup sizinle bi şeyler konuşurken, dudaklarının sürekli hareket etmesini ve yüzündeki mimiklerin hızlı değişimlerini büyülenmiş bir halde izlersiniz. Bi süre sonra sesini bile duyamaz hale gelirsiniz ona odaklanmaktan. Sadece bi şeyler anlatıyordur ve elleri sürekli anlattığı şeylerin neye benzediğini göstermeye çalışıyordur. Ve bi an kahkaha atar bu hoş beyefendi, başını önüne eğer güldükten sonra... sadece onu öpüp lafını bölmekten korktuğunuz için asla bi atakta bulunmazsınız. Çünkü o, o halde daha güzeldir. Tıpkı müthiş bi çiçeği koparıp koklamak ve ona sahip olmak yerine, diz çöküp onu kokladıktan sonra toprağında bırakmaya benzer bu...
Çok güzel olan bir şeye kıymamak gerekir bazen. Anı bozmamak, sadece basit bir parçası olmak gerekir bazen...
Sürekli etrafta, duvarlarda, bardağın içinde, yemek tabağının kenarında, elin üzerinde, saçların arasında gezip duran fakat bakınca kaybolan bir örümcektir.
Bazen de benimle konuşuyor ve diyaloglar tam olarak şu şekilde gelişiyor:
-bakma, burdayım
-aa.. gözüm kayıyor ama tamam bakmamaya çalışıcam
-naptın?
-bildiğin gibi. Sen?
-aynı
-güzel bak da gidiyim söylicek başka bi şeyin yoksa
(Ve baktığım için kaybolur)
Bi keresinde bi dilenciye monopoli parası uzatmıştım, sevinçten değil ama dalga geçtiğimi anlayıp nerdeyse beni dövücekti 300-400 metre falan peşimden kovaladı bi de orospu çocuğu. Allahtan apartmanın birine girip saklandım ki bulamadı...
Yani bütün bunlar sadece biraz gülmek için.. dünya benim etrafımda dönmüyor aslında dönüp dönmediğinden de emin değilim. Nasıl bu kadar kolay inanabiliyosunuz ki bütün bu evrensel teorilere falan? Asla aksini ispat edemeyeceğimiz için kabulleniyoruz belki de bunu yapanlar ibneliğine "yok lan yuvarlak diyelim bak şu resmi gösterim hatta zaaaaaa xd" demişlerdir, ordan biri de çıkıp "yok artık amk buna inanmazlar bu olmaz" demiştir ama biz yine de o mavi şeyin dünyamız olduğuna inanmışızdır.
Bi zamanlar ben de yeşil ve yuvarlak bir şeyin dünyam olduğuna inanmıştım. Sevgilimin gözlerine...
Ama ne bileyim sadece biraz sonra burdan çıkıcam ve how i met your mother'ın 2. Sezon 9-10-11inci bölümlerini izledikten sonra uyicam. Siz de fazla şey yapmayın burda ben sayıyorum sövüyorum diye alınmayın. Bazen mesaj atıp ciddi ciddi kırıldığını ifade eden elemanlar oluyo üzülüyorum. Ben sadece kendimle ilgileniyorum ve kendi girdiğim entryleri on dakikada bir dönüp dönüp okuyup gülüyorum... sadece içimden geldi yazıyım dedim birazdan bunu silicem.
Kornfleksimi paylaşmak istediğim yaZar.. neden bilmiyorum ama onu sevdim. Ama sadece uzaktan sevdim arkadaşım olur musun diye sorsa hayır derim... seni tanımadan güzelsin hep öyle kal bro.
Sakin olması gereken sözlük yazarlarıdır. Unutmayın bu sınava "hayatımın kırılma anı!!!" Olarak da bakabilirsiniz, "bilgilerimi ölçüyorum" olarak da.
Heyecanınızın bildiklerinizi unutturmasına engel olun. O sadece bir sınav ve her yıl yapılıyor. Bu yıl kazanamazsanız kimse aptal olduğunuzu düşünmeyecek. Yerleşeyim de neresi olursa olsun mantığıyla yaklaşırsanız hayallerinizi hiçe saymış olursunuz.
Artık kalp ağrısı olmaktan çıkıp düşündükçe başınızı ağrıtan, hatta öyle ki düşünme eylemini işkence haline getiren; uykularınızı bölen, yemek yeme düzeninizi bozan, sizi sürekli hassas ve kırılgan bi ruh halinde tutan kişiyi akıldan silme yöntemleridir.
1- müzik en etkili silah. House, chill out, elektro müzik dinlemekle başlayın. The sound you need, the vibe guide, freetones, armada music, duke dumont gibi youtube kanallarına üye olabilirsiniz.
2- fiziksel devrim. Kesinlikle saç modelinizde aşırıya kaçmadan ufak dokunuşlarla farklılıklar yaratmak işinize yaracak. Ciddi ve büyük bi değişim alışılması zor ikinci bir sürece delalet eder ki kırgın kalbiniz bunun üstesinden kolay gelemez.
3- eğleniyor muyuz gençler? Ucuz barlarla düşmek zorunda değilsiniz. Akşamdan kalma olmanın korkunç baş ağrısıyla ve 3-4 bira+çerez+taksiye 150 lira ödemiş olmanın kazıklanmışlık hissi yerine spa, hamam, uzak doğu masajı veya orta halli bi otelde hafta sonu gibi 200-300 lira masrafla pambık gibi bulutların üzerinde uçabilirsiniz.
4- best friends forever!!! Arkadaşlarınız böyle günler için vardır. Her zaman buluştuğunuz cafede oturup o'nu anlatmak yerine uzun zamandır yapmadığınız aktiviteleri yapın. Mümkünse yanınızda başka arkadaşlar da olsun ki grup etkinliklerinin tadını çıkarabilin. Yine çok fazla maddi uçuruma sürüklenmeye gerek kalmadan jenga, okey turnuvası, laser game, bowling, sinema gecesi, mangal partisi gibi uygun fiyatlı ve yüksek dozlu eğlenceler size yardımcı olacaktır.
5- run forrest run... spora başlamak, yaptığınız sporun branşını değiştirip beyninizi farklı algılara ve öğrenmeye açmak size ve göbüşünüze iyi gelecek.
Maddeler yaşadığınız şehre göre artacak, çevrenize işinize göre değişkenlik gösterecek olsa da temel fikir şu; kafanızı onu düşünmek dışında her şey için kullanmalısınız. Düşünmek tehlikeli bir eylem ve bağımlılık yaratıyor, bir süre sonra artık köşebaşındaki simitçiye bile bakınca "o kahvaltıda simit yemeyi çok severdi" diye düşünüp ağlayacak hale geliyorsunuz.
Aşk acısı bir hastalıktır. Ya tedavi olup iyileşirsiniz ya da sizi ele geçirip öldürmesine izin verirsiniz... karar sizin.
Bok gibi olan tek şey fark etmektir. Hayat değildir.
Hayatının ne kadar bok gibi olduğunu fark etmezsen onu sevmeye devam edersin. O yüzden napıyoruz? Algılar kapalı, beyin boş ve tertemiz yolumuza devam ediyoruz. *
Bik bik bik bik... vazgeçmek adamlığın kitabında yazmaz. Gerçekten seven birisi çözüm yolu bulur, olmayanı oldurur.
ünlü filozof nayk'ın dediği gibi impossible is nothing.
Bir şey sizi çaresiz ve vazgeçmeye mecbur hissettiriyorsa orda eksik olan tek şey o şeyi gerçekten ne kadar istediğinizdir.
Anlamsız davranışlarda bugün köşesini süsleyen eylemlerdir.
Berberde kulak içi kıllarını yaktıran erkekleri izlemek
Teyzelerin yüz ifadelerini gözlemlemek
Saati soran amcayla birden alevli siyasi bir tartışmanın eşiğine düşmek
Bebek arabalı bayana karşı aşırı duyarlı olmak
Etek giymiş bi kadını gözden kayboluncaya kadar arkadan kesmek
Bunlar yalnızca beklerken oluyor lan. * o bekleme anı insanı bambaşka birine çeviriyor. *
Bit kontrolünde kafamda bit çıktı diye sıra arkadaşım gözümün içine tükürmüştü. Tuvalette tenefüs boyunca ağlayıp kimselere ses etmeden çantamı alıp sınıftan çıkıp eve gitmiştim. Ablam neden geldiğimi sorunca da hastayım örtmen yolladı demiştim. Evde de gözyaşlarım durmaksızın akmaya devam ediyordu çünkü hem bitli hem de en yakın arkadaşımı kaybetmiştim. Hemen koşup o zamanların trendyolu, morhiposu olan patron çıldırdı her şey bi milyoncudan aldığım kilitli günlüğümü açıp olan bitenleri yazmıştım el yazısıyla. Kendimi eve gelir gelmez zıplayarak yatağa atıp yastığı yüzüme kapatarak ağladığımdan falan bahsetmiştim. Tam acılarım dinmiş annemlerle çarkıfeleği izlerken içerden abim çıkıp geldi, elinde günlüğümü tutmuş yazdıklarımı yüksek sesle 7 kişilik ailemize okuyordu. Yine ağladım yine ağladım...
çok utanmıştım...
Yeni bi ilişkiye adım atamama korkaklığından gelir. Çünkü bir öncekinde kırılan şeylerin sayısı çok fazladır ki bunların başını öz güven, güven ve kalp çeker. Bir sonrakinde de aynı hüsranları yaşayacak olma bilinci ise sizi yeni birini tanıma olasılığından uzak tutar.
Bir diğer sebepse kendini ispatlama çabasıdır. Onun aklında büyük bir aşık olarak kalmak istersiniz. Size yaptığı her şeye rağmen hala onu unutmadığınızı ve hayatınıza kimseyi almayıp ona sadık kaldığınızı ispatlamak istersiniz ki bir gün size geri döndüğünde "vaaaoov ne kadar kara sevdalı biri onu bi daha asla bırakmamalıyım" desin istersiniz.
Aslında biliyor musunuz küçüklerim, sevgilinin eskisi olmaz. Eskimişse zaten o artık sevgili değildir, bir yabancıdır. Çünkü hayatınıza girip her şeyiniz olmayı başaran kişi değişmiştir artık ve siz ona eksik gelmeye başlarsınız. Yetersiz birisi olduğunuz için değil, o daha farklı şeyler aradığı için. bu yüzden değişmeye ve onun aradıklarına sahip olmaya çalışmayın, bırakın kişiliğinizi sürdürmeye devam edin. Bi gün sizin sahip olduklarınıza ihtiyacı olan başka biri karşınıza çıkacaktır zaten ve tekrar mutlu olacaksınız. Söz veriyorum mutlu olacaksınız...