herşeyin o kadar nizami olduğu halde insanların nasıl 'bağrı yanık' tarafını koruduguna şaşılan şehir.
son görev yeridir
candır ankara.
ağlaya ağlaya 'ora nere beee' diye gidildiği halde'ben burdan gıtmem' dıye aglaya aglaya tepinerek terkedilen Şehirdir.
insanı insandır.
gardaşı gardaştır.
ve dörtbir yanı hikayedir.
hayat mücadelesinin en çok görüldüğü şehirdir.
herkesin sağlam bir derdi vardır.
selam versen kızılaydan geçer.
heryer kızılaya çıkar.
konuru karanfili sakarya sı izmir caddesi her yeri ayrı güzeldir.
helede hanımeli ile meşhur necatibeyi.
sadece 10 gün Kal vazgeçemezsin.
kısacası candır Ankara...
ve en önemlisi de müstakbel eşi sana tanıştıran özel yerdir...
40 yıl sonun da müslümanlığı seçip te müslümalık tan bir halt anlamamış yazardır.
müslüman lık hoşgörülüktür.
insaları doğru yola çekmenin en güzel sanatıdır.
kapalı kadına ilah açık kadına o.... gözü ile bakmak değildir.
kırk yılın sonunda imana gelipte kendi gbi olanları çağırmak yerine
hicivleri ile rencide etmeyi seçmiş bir yazardır (bkz: necip fazıl kısakürek)
necip fazılı üstad zanneden insan yanılan insadır.
kişiye göre değişen durumdur.
örneğin: bir türk vardır bin yabancı ya değer,
bir yabancı vardır, bin türke bedel.
bir türk olarak söylüyorum ki sırf türk diye herkese iyi muamelesi yapılamaz.
(bkz: hepimizin insan olduğu gerçeğinin unutulması)
Eğitim li aile de büyüyüp cahil olmaktan daha iyi olandır.
Zira cahil olsan 'zaten aile eğitimsiz' derler.
Zeki çıksan 'maşallah' derler.
Ama eğitimli aile de öyle mi?
Zeki çık;
'E ana baba okumuş o zeki olmasında ben mi olayım' derler.
Cahil çıksan 'alimden doğar zalim, cok şımartmışlar' derler.
Sana diyorum eğitim li aile çocuğu 'yaranamazsın'
Öyle bir insan düşün ki sözlük.
1 yılda bile zor güvenen, alışan.
Ve böyle birine 2 yılını ver tüm zorlukların üstesinden gel.
Sonra 'kader' miş ya. Olmasın.
E tamam olmasın sıkıntı değil.
Rabbim öyle uygun görmüş deriz.
Ama konuş onunla 'herşey düzelecek bekle' desin.
Ve 3 ay sonra öğren ki başkası var...
Sen beklerken üstelik.
E hani zordun sen.
Kolay güvenemezdin?
Hani herkesi sevemezdin?
Hani daha bizim için toparlanacaktın?
Hastaydın?
Sen o 2 sene de birlikte atlatmaya çalıştığımız hastalığını yenmiş,
O takıntılarından Kurtulmuş
3 ayda bu kadar inanmış ve sevmişsin bravo ne diyim mutluluklar demeden önce
Bir de şöyle yaklaşalım...
3 ayın lafı değildir bu
Beni aldatmışsındır.
Ben varken de vardır.
Ne de olsa uzaktan aşk olmaz.
Elini tutman gerekir gözüne bakman...
Aynı evde kalman gerekir örneğin...
Ve sen hiç hasta olmamışsındır belkide
Tüm o 'tedavideyim' lerde başka larının yanında tedavi desindir...
Ve senin takıntıların.
Belki de bir 'bıktırma politikası'dır sadece...
Ve bunlar benim bilmediklerimdir.
Senin bilmediklerinse;
Bu kadar uğraşmayıp git desen zaten gidecek olmamdır.
En azından saygıyı yitirmeden.
Ve artık senden nefret bile etmiyor olmamdır.
Herkesin bilmedikleri vardır anlayacağın.
Örneğin;
Benim bir daha kimseyi sen gibi sevmeyeceğim,
Senin de bir daha böyle sevilmeyeceğin.
Evet;
Şimdi mutluluklar...
Anladım gidiyorsun.
Hiç olmazsa son bir defa öp.
Bu kadar zor mu 'seni sevdim bir zamanlar' demek.
Öyle zor ki yeniden sevmek.
Yalnızlık eski bir ezber, ayrılık alışkanlık.
Sensizlik bana dost, bana eş.
Bu kadar mağrur olma, inan sen olmasan bile,
Hayat devam eder, doğar güneş.
Susma veda ederken,
Biraz gül, bir şey söyle giderken.
Gitme hemen gitme kal. biraz dur daha erken.
bir hikaye duymuştum.
ilçe nin elektrik idare kurumun da çalışan bir genç vardır.
Ahmet.
sevdiği bir kız vardır.
ama şartlar el vermez kız başkasına gider.
kızın evlendiği gece Ahmet'in en zor gecesidir.
içinde ki ateş o gün soldadır.
Ne yapsa, nasıl etse de göz yaşını kıza gösterse bilemez.
sonra aklına bir fikir gelir ve kız gelin olduğu evde ilk gecesini geçirmek için
oda ya girdiği anda tüm ilçenin elektriğini keser ve tekrar açar...
işini kaybetme pahasına yapar bunu.
kız anlar tabi.
gözünden bir damla yaş akar.
ama fayda etmez.
bazen aşklar öyle acıtır ki
tüm dünyanın elektriğini de kessen geçmez içindeki ateş.
En güzel ışıklar da gelse gözünün önüne içindeki karalıktan kaçamazsın.
Duruma göre değişen düşüncedir.
Kadın adamı aldatır, adam önce bir şey demez sadece "eşyalarını topla ve git bu evden" der. Kadın hızla odasına çıkar ve eşyalarını toplar adam dayanamaz.
Ardından odaya çıkar. Bir silah çıkartır ve önce kadına doğrultur daha sonra da kendisine. Kadın her iki hamlede de bembeyaz kesilir. Adam silahı indirir ve kadına der ki " anladım ki ne ne seni nede kendimi öldürecek kadar sevmiyorum seni, şimdi defol"
Bazen değmez...