insan müsveddeLerinin açtıkLarı başLıkLarı daha fazLa görmek istemediğimden hesabımı siLme kararı aLdım. SevdiceğimLe konuşuyoruz zaten dün geceden beridir. HamdoLsun. Buraya bakmak akLımın ucundan biLe geçmiyor. Yasin'i seviyorum. Onu deLi gibi seviyorum, söyLeyin ona. Ben söyLeyemiyorum bari siz söyLeyin. Ben geri dönüşü oLmayan bir hata yaptım zamanında; teLafisi mümkün oLmayan... size tavsiyem siz de yapmayın. Yapmayın arkadaşLar. Her bir gününüz ak oLsun. Leke buLaştırmayın kendinize. Ben o yoLdan vazgeçtim. Hatamın farkına vardım. Ve kendi kendime söz verdim, "artk o hatayı yapmayacağım." Diye. Eğer azck kendinize saygınız varsa siz de vazgeçin hatanızdan. Eğer biraz aiLenize değer veriyorsanız yapmayın. Az buçuk allah'tan korkuyorsanız vazgeçin. az biraz akLınız varsa yapmayın büyük hataLar. Küçük hataLar affoLunur, onLar probLem değiL; meseLe büyükLerde... Çünkü adam öLdürmek, hırsızLık yapmak hata sayıLmadığı gibi bazı şeyLer de hatadan sayıLmıyor. Affı yok. insanLar affetmiyor en azından. ALLah affeder; gerçek manada tövbe ederseniz affeder. Ben gerçekten tövbe ettim. Yaptığım her şeyi tek tek Yasin'e anLatacağım. Beni affetmesi için Lütfen dua edin. EL açıp her dua edişinizde beni de ekLeyin. Lütfen. Lütfen. Lütfen.
T: en doğrusu.
Edit: uLan zaten defoLup gidiyorum ne diye eksi veriyorsunuz. Bari giderayak mutLu etsenize. Şuraya bak. Ayıptır yaa...
2 buçuk haftadır konuşmadığım sevdiceğimLe bugün gece 12'den sonra konuştum. Ve rüyama girdi. OnLarın evine kompLe aiLece tanışmaya gidiyorduk. AbLasını, annesini gördüm; kendisini görmedim. OLsun sözLük. Rüya da oLsa güzeLdi.
Sevgilisiyle alış verişe çıkmış bir kızın isyanıdır. Erkek çok fazla şey almak ister ancak kızın limiti bellidir. Erkek hiçbir şekilde doymak bilmez. Kız erkeğin tüm ihtiyaçlarını karşılamaya kalktığı vakit 1 ay boyunca kendine gelemeyecektir.
Dua ediyorsa ateist değildir o zaten. ama ille "ateistim.' Diye diretiyorsa ne diye dua ediyor?
Hem istediğimiz bir şeyin gerçekleşmesi için sade dua etmek şart değil. Bazen allah içimizden geçirdiğimiz şeyleri merhameti ile sunar bize. Dua etmeyi akletmesek bile...
Yani şuraya getireceğim lafı:
kişi Ateist oLsa da isteği gerçekleşebilir. Zaten günümüzde yüzlerce ateist bilim adamlarının varlığı bunun somut örneğidir.
Edit: çok vasat bir entry oldu kabul ediyorum ama daha iyi cümle kuramadım. Odaklanamadım konuya galiba.
Kadının biri, cömert olduğu söylenen yaşlı bir bilgeye gidip:
–Bu şehirde benden fakir insan yok. Bana biraz yardım eder misiniz, demiş.
Bilge adam, kadının kucağındaki bebeğin bir ipeği andıran yanaklarını okşayıp öptükten sonra:
–Demek fakirsin, demiş. Hem de çok fakir... Ama karşılıksız yardım yapmak adetim değil. Eğer yardım istiyorsan çocuğunun parmağını satman gerekir.
Kadın, önce deli olduğunu sanmış bilgenin. Daha sonra da kötü bir şaka yaptığını… Ama adam ciddi görünüyormuş.
Kadına bir kese altın uzatıp:
–Ayak parmağına da razıyım, demiş. Zaten cerrah olduğumdan ona acı çektirmem.
Kadın, bütün kanını donduran bu teklif üzerine kaçmayı düşünürken, adam:
–Sadece tırnağını söksem de olur, diye devam etmiş. Biliyorsun zamanla yenisi çıkar.
Kadın, bu ruhastasına daha fazla dayanamamış. Ve kapıyı çarpıp uzaklaşırken, adam onun arkasından:
– Nasıl bir fakir olduğunu anlayamadım, diye bağırmış. Kucağındaki hazinenin tırnak kadar bir parçasını, bir kese altına değişmiyorsun!
~
BAZEN O KADAR BAŞKA ŞEYLERE YOĞUNLAŞıR, KAFAMıZDAN SÜREKLi OLARAK O DÜŞÜNCELERi GEÇiRiRiZ Ki, ELiMiZDE VAR OLAN ZENGiNLiKLERiN FARKıNDA BiLE OLMAYıZ.
SAĞLıK GiBi...
EVLAT GiBi...
ANA-BABA–KARDEŞ GiBi…
Hintli bir ermiş öğrencileri ile gezinirken Ganj Nehri kenarında birbirlerine öfke içinde bağıran bir aile görmüş. Öğrencilerine dönüp, "insanlar neden birbirlerine öfke ile bağırırlar?" diye sormuş. Öğrencilerden biri, “çünkü sükûnetimizi kaybederiz.” deyince ermiş “ama öfkelendiğimiz insan yanı başımızdayken neden bağırırız? O kişiye söylemek istediklerimizi daha alçak bir ses tonu ile de aktarabilecekken niye bağırırız?” diye tekrar sormuş. Öğrencilerden ses çıkmayınca anlatmaya başlamış:
-iki insan birbirine öfkelendiği zaman, kalpleri birbirinden uzaklaşır. Bu uzak mesafeden birbirlerinin kalplerine seslerini duyurabilmek için bağırmak zorunda kalırlar. Ne kadar çok öfkelenirlerse, arada açılan mesafeyi kapatabilmek için o kadar çok bağırmaları gerekir.
Peki, iki insan birbirini sevdiğinde ne olur? Birbirlerine bağırmak yerine sakince konuşurlar; çünkü kalpleri birbirine yakındır, arada mesafe ya yoktur ya da çok azdır.
Peki, iki insan birbirini daha da fazla severse ne olur? Artık konuşmazlar, sadece fısıldaşırlar çünkü kalpleri birbirlerine daha da yakınlaşmıştır. Artık bir süre sonra konuşmalarına bile gerek kalmaz, sadece birbirlerine bakmaları yeterli olur. işte birbirini gerçek anlamda seven iki insanın yakınlığı böyle bir şeydir.
Daha sonra ermiş öğrencilerine bakarak şöyle devam etmiş:
-Bu nedenle tartıştığınız zaman kalplerinizin arasına mesafe girmesine izin vermeyin. Aranıza mesafe koyacak sözcüklerden uzak durun. Aksi takdirde mesafenin arttığı öyle bir gün gelir ki, geriye dönüp birbirinize yakınlaşacak yolu bulamayabilirsiniz.