Son bir yıldır aldığım, verdiğim borçların haddi hesabı yok. insan anlıyor ki borcun miktarı değil yeri geldiğinde çevirebildiğin miktar önemli. Biraz olsun düzlüğe çıkınca borçlarımı ödedim arkadaşlarıma. Borç verdiklerim de bitirmek üzereler. Yani dostlar borç isteyen arkadaş kötü niyetinden falan istemez. Gerçekten sıkıştığı içindir. En azından çevremdekiler ve ben öyle yaptık.
Saçma sapan konu açıp Bi taraflarından element uydurmaya çalışanlara kulak asmayın. Doğuda hem de en tehlikeli yerde rütbeli olarak görev yapan kürt kökenli komutanlar var. Emin ol senden daha vatan severler. Onlar orda canıyla vatanı muhafaza ediyor. Sen ne yapıyorsun. burda başlık açmış saçmalıyorsun. Bi git ya
Doğarken Trakyalı olmanız yeterli. Genlerinize en yaratıcı hal ve hareketleriyle beraber kodlanmış şekilde işlenmekte olup, konuşmayı öğrendiğiniz ilk günden itibaren kullanıma hazır hale gelmektedir.
Edit: Başlığı aşırı küfürlü olmanın yolları şeklinde okumuşum. Silecektim vazgeçtim. Böyle kalsa da olur.
Analitik zeka ile duygusal zeka arasındaki orana bağlıdır. Gerçi zeka deyince beyinden bahsederiz ama işin içinde duygusal da var. Fazla şey etmemek lazım. Yaşıyoruz işte.
ilden ile, hatta aynı şehir içinde farklı semtlerde değişiklik gösteren durum. Genelde şehrin büyüklüğü ile semtin merkezi konumu ve refah seviyesine göre çocukların dışarı çıkıp oynama oranı düşüyor.
Kütüphaneden kitap ödünç almakla korsan kitap satın almak arasında çok bariz fark vardır. O da korsan kitaba prim vermeyerek haksız kazançtan nemalanmaya çalışanlara para kazandırmamaktır. Şahsen gittiğim şehirlerde yerleştikten sonra ilk işim kütüphaneye üye olmak. Önemli olan hiç değilse okumak ama en azından yazarına zarar vermeden.
Özellikle araştırma görevlisi ve öğretim üyelerinin her sene yeni gelen öğrencilerin geçen senelere göre daha boş geldiğini gözlemlerler. Lisede görev alan öğretmenler ise her sene daha boş öğrenci mezun ettiklerinin farkındalar. Artık okumak, kendini geliştirmek, farklı alanlarda hobi edinmek gençlerin pek ilgisini çekmiyor. Gençlerin ilgisi boş dediğimiz ne varsa oraya yönelmiş vaziyette. Herkes için geçerli olmasa da büyük çoğunluk böyle.
Her şeye rağmen "ağabey" diye yazılmaya direnen kelimedir. Dil canlıdır, zamanla değişir gelişir. ileride zaten olması gerektiği gibi kabullenecek lügatte. Sıkıntı yapmayın
Bu ilçe sınırları içinde yetişip büyüyen bir insan evladı; sahilinden ötürü gözü maviye, Fethi Paşa Korusu, Küçük Çamlıca, Büyük Çamlıca gibi huzur veren yeşilinden dolayı gözü yeşili, Kuzguncuk, Beylerbeyi, Çengelköy gibi semtlerin şirin ve estetik Osmanlı evlerinden dolayı da gözü tarihi estetiğe alıştığı için istanbul'un başka hiç bir ilçesinde barınamayacağını düşünür. Bunalır, içi içini yer. Hele bir de istanbul'dan ayrılmak zorunda kalıyorsa mavi yoksa da hiç değilde yeşil ister. Bir tanecik olsa da yeşil.
"bugün pazar.
bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar.
ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün
bu kadar benden uzak
bu kadar mavi
bu kadar geniş olduğuna şaşarak
kımıldamadan durdum.
sonra saygıyla toprağa oturdum,
dayadım sırtımı duvara.
bu anda ne düşmek dalgalara,
bu anda ne kavga, ne hürriyet, ne karım.
toprak, güneş ve ben...
bahtiyarım..."
Bu basit görünen dizeleri dahi bu kadar güzel ifade edebilmek kolay mı sanıyorsun? Milyarlarca insanın kaçı mahkum oldu, o mahkumların kaçı böyle dizelere can verdi ya da kaçı bir pazar sabahı ilk defa güneşe çıktı...
Erkek, genelde geliri kendisinden fazla olan bir kadını eş olarak istemeyebiliyor. Bir tür erkeklik gururu gibi. Kadınlar da genelde kendisinden daha güçlü ya da denk birini tercih eder bahsedildiği gibi. Bir erkeğin kadından beklentisi bellidir az çok ve bu beklentiler diplomayla elde edilecek beklentiler olmaz ama kadınlarda öyle değildir. Bu adam benim eşim derken biraz olsun omuzları kabarsın ister.