israilin imzalanan doğalgaz anlaşmasından kazandığı dolarlar ışid vasıtasıyla ülkemize "bonba" olarak geri dönecek anlaşılan. Yani her türlü biz kazaniyoruz teşekkürler reis!!?
Türkiye'de sıradan bir gün. Her gün gördüğümüz banko manşet haber başlığı. Okuyup geçebilirsiniz!
"Vahşice öldürülen kadın"
"Öldürülen kadın"
"Kadın"...
Bir kadın, bir ana babanın bakıp büyüttüğü biricik evladı hayvandan aşağı bir yaratık tarafından boğarak öldürülüp bir nehre atılıyor ve hala bulunamıyor. Artık o kadar sıradan ki yerel haberlere konu oluyor birkaç tık alıp okunup geçiliyor. Çünkü o bizim tanıdığımız değil kim bilir ne yaptı da öldürüldü değil mi... Çünkü o bir kadın... öldürmek fiili ne kadar basit bakın "öldürüldü" bitti. bir son, acı...
Ne yazılabilir ki... "O" kendince haklı öldürdüğü için vicdanı rahat kimin umurunda...
Bir insan evladını suçsuz yere öldürmenin aklın hafzalanın almadığı günler dileğine...
(bkz: öldürülmek)
---
Düzce'nin Cumayeri yaşayan 35 yaşındaki Selahattin T. eniştesi Davut K.'le birlikte 10 gündür ayrı olduğu eşi Emine T.'i babaevinden sabah saatlerinde kiraladığı araçla aldı. Karısıyla aile içi geçimsizlik yaşadığı için bir süredir ayrı yaşadığı öğrenilen Selahattin T., eşiyle barışmak için Cumayeri’ndeki bir pastaneye gitti. Selahattin T., burada eşiyle bir süre tartıştıktan sonra eniştesini ve eşini alarak kiralık araçla Sakarya'nın Hendek ilçesi Soğuksu Mahallesi'ne geldi.
Altından Mudurnu Çayının aktığı Soğuksu Köprüsü'nde araçtan inen Selahattin T. iddiaya göre kavga ettiği eşini boğarak öldürüp, cesedini köprüden nehire attı. Buradan ayrılıp tekrar Düzce'ye dönen Selahattin T., aynı günün akşamında Cumayeri ilçe Emniyet Müdürlüğü’ne giderek kayıp ihbarında bulundu. Kayıp başvurunda çelişkili ifadelerde bulunan Selahattin T.’den şüphelenen güvenlik güçleri, tekrar ifadeye çağırdı. Düzce Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şubesi Cinayet Büro Ekipleri tarafından yeniden sorguya alınan koca, sorulan sorular üzerine eşini öldürdüğünü itiraf etti.
ifşa edilen adreste gördüğüm bazıları şöyledir:
Koyun
Keçi(oldukça yaşlılar)
Elma
armut
Muz
vişne
marul
Uludağ
Turuncu
Lacivert
Saat
Kayseri
Evet bunlar insan ismi*
Bugün bazamın altında yıllar önce kullandığım bir krem buldum beş altı yıl öncesine ait. Bitmiş mi diye elime sürdüm ve kokladım. Birden tüylerim diken diken oldu ürperdim. Aman allahım resmen o zamanlara döndüm. Eski bir krem kokusu beni yıllar öncesine götürdü. Arkadaşlarımı, yaşadıklarımı hatırladım Mutlu olduğum zamanları. Anılarım canlandı resmen. Sadece bir koku...
itiraf ediyorum ilkokulda yaz tatilinde neler yaptınız diye soran öğretmenime yalan söylemiştim. biz kıbrısa gittik biz antalyaya gittik biz bodruma gittik onu yaptik şunları yaptık çok güzel bir yaz tatili geçirdik diyen arkadaşlarımın yanında sadece köye gittik diyemedim. Şimdi düşünüyorumda o zamanlar iyiki fakirmişiz. Fakirliğin ne olduğunu bilmek insanı gerçekten olgunlaştırıyor. Yamalı çantanın yamasını saklamak, herkes tost ayran alıyorken babamın kıt kanaat verdiği harçlıkla tost ayran sevmiyorum ben numarası yapıp sadece simit almak... daha neler neler. Rabbime sonsuz şükürler olsun şimdi bolluk içinde yaşıyoruz ama yardıma muhtaç insanları asla unutmuyorsunuz çünkü sizde o yollardan geçtiniz.
Yalnızım.
Örümcek ağı bağlamış ruhumu.
bir dostum olsa sadece bir dost.
Anlatsam her şeyimi Sevincimi, acımı
O Anlatsa ben dinlesem. Gülsem onunla ağlasam.
Her şeyi içime ata ata Doldum artık.
mutlu numarası yapmaktan bunaldım, yoruldum.
sağımda pismanliklar solumda yalnızlık
Gittikçe eziliyorum, eriyorum.
bir dostu hasretle bekliyorum, sabırla.
ölmeden gel olur mu...
Unutmak icin Uğraşırsın çok, uğraşırken yorulursun tükenirsin. Tam unuttum derken daha acı şekilde hatırlarsın. Mutluluğu unutursun ama acıyı asla. Seni mezara kadar bırakmaz acılar. Sahte gülüşlerin ustası yapar seni. içine ata ata dolarsın. Herkes uyuduğunda sessizce ağlarsın yastığın sırılsıklam olana kadar. Yutkunamazsın bile. içini cayır cayır yakar kül edene kadar. Olmuştur bi kere kaderin dönmez çünkü. Biçare beklersin öylece. Unutamazsın...
Mutfaktaki çöp kovasını çıkarıp evin girişine getirmişim. Sesleri duyup uyanan ablam gecenin ücunde beni çöpü karıştırırken görünce korkmus.* napıyorsun manyak demiş bende içinde sınav kağıtlarım var onları arıyorum demişim sonra annemi uyandirmis beni yatağıma yatirmislar bende ağlayarak uyumuşum. Hatırladığım tek şey ağlamam. Yaşım 9-10 falandı. Çok şükür ilk ve son uyurgezerliğim oldu.
Pişmanlıkla birleşince dünyanın en ağır yükü yalnızlık. her şey benim suçum. Geri dönüş yok ki artık. Altında kaldım ben yalnızlığın kaybettim. Her yerde onları hatırlamak gözümü kapatinca bile onlar... zaman her şeyin ilaciydi hani neden gittikçe boğuluyorum ben. Kendi kargaşamda kayboluyorum. Mutluluğu çoktan kaybettim ben bekliyorum öylece. Sen kazandın yalnızlık ben kaybettim.
Artık biktiran hastalık. Çok şükür benimki öyle kusturacak mide ağrısından kivrandiracak kadar değil fakat acikmaya kesinlikle gelemiyorum. Yemekten iki üç saat sonra midemde köpük toplanmış hissi oluyor midemde kazinma hissi falan rahatsız ediyor fakat yemek yiyince geçiyor sonra iki saat sonra falan yine aynı şey. Böyle kısır donguye giriyor sık sık yemek yemek zorunda bırakıyor. Geçmişte ilaç falanda kullanmıştım fakat gececegide yok. O karnimi taş gibi yapan mide ilaclarinida kullanmak istemiyorum hastalığı iyilestirmiyor sadece anlık iyilik o kadar ilacı bırakınca yine aynı şey. Nasıl kurtulurum merak ediyorum. Babamda annemde senin yaşlarında bende oyleydim ama kilo alınca geçti zamanla dedikleri için beklemekten başka çare yok. Sağlıklı beslenip sık sık yemek ile geçmesini bekleyeceğim anlaşılan.
3 ay önce olduğum ameliyat. Yazmayı unutmuşum. Ben genel anesteziyle olmuştum. Kesinlikle korkulacak birsey yok. Anestezi uyku gibi birsey değil. Uykuda insan az çok geçen zamanın farkına varıyor rüya görüyor falan ama anestezide yaşanan şey koca bir sıfır. Anestezi doktorunun damara ilacı vermesiyle uyanmak bir oluyor benimki iki buçuk saat sürmüş ben inanmamistim. Anestezi sırasında solunumunuz durduğu için ilk uyanirken çok hafif bir nefes darlığı oluyor ama korkulacak gibi değil iki üç dakikada geçiyor zaten. Birde uyanirken sarhoş gibi oluyorsun. Acayip bir uyku oluyor. Burunda acı kesinlikle yok. Sonra odaya alınıyorsun hersey gayet iyi burna silikon tampon konuyor azda olsa nefes alıyorsun. Ziyaretçiler geliyor falan neyse ertesi gün oluyor. Taburcu oluyorsun burnundaki tamponla. Işte benim için en kötü zaman bu ikinci gündü. Burunda ki sumukler tamponu tıkadığı için nefes alamiyorsun sumukler çıkmadığı için birikıyor birikıyor alnina kulaklarına kadar çıkıyor. Üçüncü Gün tampon alınınca nefes almanın ne kadar kıymetli olduğunu anlıyorsun. Doktor burnunu bi aletle bir güzel temizliyor. He bu arada ben ameliyattan çıktığımda dislerimi hissetmiyordum hafif ağrı vardı birde üst dislerde. Ilk bir hafta hafif kanlı akintilar devam ediyor. Okyanus suyuyla temizliyorsun. Ben ameliyattan on gün sonra denize gitmiştim. Tuzlu suyla ne var ne yok çıkmıştı.* çok şükür mikrop falan kapmadim. Dislerdeki uyuşukluk iki üç gün sonra azalıyor. Üst ön iki diş kesici dişler yani benim bir haftayı geçmişti benim. Ağrı olmuyor fakat o dişler sanki sizin değilmişte takma dismis gibi oluyor.* korkulacak birsey yok yani. Dislerdeki uyuşukluktan ötürü ben tamponlar alinana kadar katı gıda alamamıştim üç gün boyunca su çorba ile geçmişti. Birde bende ilk bir hafta cenemi tam acamama durumu olmuştu biraz korkmustum acaba hep boylemi kalacak diye ama zamanla geçmişti. Yani sizde böyle bir durumla karşılaşırsanız sakin endiselenmeyim. Bende ameliyattan önce internetteki tüm yazıları okumuştum böyle bir durum olan birine rastlamadigim için endiselenmistim yani. Neyse 15-20 gün sonra dikişler küçük koparak kendiliğinden bitiyor. Bu süre dikisinizin turunede bağlı. Yani kısaca tampon çıktıktan sonra normal hayatiniza dönüyorsunuz yani hersey üç gün. 10 gün sonra falan ameliyattan eser kalmıyor denebilir. Şu an benim üç ay geçti. Hayatında ne değişti derseniz benim zaten egrilik çok fazla olmadığı için yeniden doğdum denecek kadar değişen birsey olmadı ama geceleri uykuda nefes almam kesinlikle daha iyi. Yani bu rahatlik ameliyat olmaya o üç günlük küçük sıkıntılara katlanmaya kesinlikle değer. Ameliyat olacaklar için yazmak istedim umarım sizi rahatlatır şimdiden geçmiş olsun.
Iki dede anneanne babaanneminde Bulgaristan göçmeni olmasıyla yüzde yüz benimde bulunduğum bulgaristandan goceden turk toplulugu. daha doğrusu macır.* baba tarafı 93 harbi yani 1870 ' lerde anne tarafı 1950 göçmeni. Rahmetli anneannem bulgaristan doğumlu yani. Baba tarafınında babaannemin anlatımına göre göç sırasında istanbul camlicaya yerleştirilmiş. Fakat duzluk olmadığı için begenmemisler. Ve canım istanbulu bırakıp duzceye yerlesmisler. Ah Be dedeler ne ettiniz siz.*
Kendi tercihleridir. Geçen gün patoloji dersinde prof hoca immün sistemi anlatıyordu. Şu şundan olmuştur onunda nedeni budur falan. Açıklanacak son noktaya geldiğinde takılıp kaldı. Doğa bunu böyle yaratmış dedi. Allaha inanmıyor fakat o da bu kadar muazzam bir yaratılışin tavla zarı atar gibi olmadığını biliyor hemen doğanın üstüne attı. Ben mi? Benimde allaha olan inancım daha da arttı. immun sistem benim allaha inanmamin ne kadar doğru olduğunu gösterdi ne kadar secde etsek şükür etsek az olduğunu gösterdi.
Sanırım yaşadığım durum. Ama emin değilim çünkü benim yaşadığım şey çok kısa sürüyor 4-5 saniye. 2-3 sene öncesine kadar daha sık oluyordu artık pek olmuyor. yalnız ve sessiz ortamda durup dururken birden dünyadan kopma durumu oluyor. Sanki ben değilim Dehşete düşüyor gibi oluyorum ama korku şeklinde değil bambaşka bir durum. Hatta ilk o durumu yaşarken kendimi birkaç kez daha o duruma dusurebiliyorum isteyerek. Çok ilginç bir durum. yine olsa çok tuhaf bir his ve bu durumu kimseye anlatamıyorum sanırım sık yaşanan bir durum değil. Bu durumun uzun süreli olanı sanırım hastalık olarak geçiyor fakat ben kısa yaşadığım için sansliyim dünyanın en ilginç hissi diyebilirim. Anneme anlattığımda bön bön bakıyor.*
Görülen anı kısa süreli hafizadan uzun süreli hafızaya aktarırken yolda çıkan bir problemden dolayı geri dönüş yapmasiymis. Bu nedenle o an uzun süreli hafizadan geldi gibi olduğu için o anı yasamisiz hissi oluyormuş. Gençlerde, şizofreni, anksiyete, depresyon gibi durumlarda daha sık görüluyormus. Ve bu durum hastalık değil normal bir şeymis.