Randevu bulması çok zor, şansınız yaver gider de randevu bulursanız da doktor bir takım testler yapmanız için kayıt açıp gönderiyor, sonuçları göstermek için lütfen randevu alın diyor.
Tahlilleri yaptırıp sonucun birkaç gün içinde çıkacağını öğrenip randevu almaya çalışıyorsunuz ya hani, bu sefer de sistem aynı branştan randevu almanız için 15 gün geçmesi gerekiyor diye uyarı veriyor.
sanırım artık kulak burun boğazda tahlilleri yaptırıp dahiliyede onları gösterip enfeksiyon hastalıklarında tedavi olacağız
karısının yanına giden kral kul-oba, eşine ülkesinin durumunu sordu.
leydi yasmin'in verecek bir cevabı yoktu, söylediği tek şey siyasetten çok anlamadığı yerine başka bir bakan ataması gerektiğiydi.
kul-oba kimi bakan atayacağına bir göz gezdirdi, hiçbir dostu ve lordu kalmamıştı.
lord nizar ordularıyla birlikte şehirlerini ve kalelerini kaybetmiş sadece yağma ve sığır çalıp düşman köylerini gizli kapaklı yağmalıyordu.
eski günlerine dönmüştü, birlikte sığır çaldıkları günlere ama kul-oba bunu bir daha yapmayacaktı. o artık bir kraldı.
lord nizar'ı çağırdı gelmedi, tekrar çağırdı gelmedi, tekrar çağırdı gelmedi.
karısından bir ziyafet düzenlemesini istedi lord nizar belki gelir diye ama evde şarap bira bal ve baharat yokmuş. ziyafet veremediler.
kaledeki bütün adamları topladı kul-oba, lord bunduk'a ait olan asugan kalesini almaya gidiyordu. yol boyundaki bütün düşman köylerini yağmayalacaktı.
yolda o kadar çok savaştı ki ordusunun büyük bir kısmı asugan'a gitmeden yok oldu.
asugan'a sadece 42 askerle gitti.
kaleyi kuşattı ve saldırdı.
surlarda tek başına kaldı, adamlarının cesetlerinde kılıç yaraları görünmüyordu çünkü burçtan düşen cesetler paramparça oluyordu.
kendi sonunu gördü ve daha fazla saldırdı, lord bunduğa ulaşana kadar yardı kuşatmayı.
lord bundukla karşı karşıyaydı. daha önce turnuvalarda defalarca yendiği, hiçbir zaman gücüne erişemeyecek olan lord bunduk.
ama lord bunduk tek topuz darbesiyle devirdi onu.
esir almadı, öldürmedi , sadece o asuganın kuşatmasıyla vakit kaybederken karısının yaşadığı kale praven düştü.
bir çadır kurdu asugan duvarlarına, lord nizarı çağırdı. 3 adamıyla geldi lord nizar, adam toplamaya çalışıyormuş saranid topraklarından ama çok zormuş.
artık kimse katılmak istemiyormuş birliğine.
kul-oba öylece bekliyordu.
köyüne gitmek istedi Amashke'yi özlediğini fark etti demir dövmek istedi.
sonra savaşmak istedi ama tek başınaydı.
savaşamadı. kendisine saldırmak için yaklaşan haydutlarla savaşamadı.
esir düştü, karısının gönderdiği fidye karşılığında salıverdiler.
tekrar esir düştü, aynı durum atını, kılıcını, okunu yayını ve baltasını kaybedene kadar yaşandı.
karısı artık fidyesini ödeyemeyecek duruma gelene kadar
savaşın sonu gelmişti.
Lord nizar ve orduları kul-oba'nın emrine itaatsizlik etmişlerdi ve savaş meydanında yoklardı.
Kul-oba ve 200 atlı süvarisi savaş için hazırdı. arkalarında onları koruyan 50 kadar rodok arbeletçisi vardı. 50 kadar kergit atlı okçusu 10 adım ileri çıkmış, alana uçar gibi yayılıp düşmanı farklı yerlerden ok yağmuruna tutmak için emir bekliyordu.
karşılarında nord kralı kral ragnar ve askerleri vardı, yanlarında birkaç tane de lord ve orduları. yaklaşık bin kişilerdi.
lord bunduk ve saranid mızraklıları, hepsi tam tekmil ve zırhlıydı. kral kul-oba daha önce defalarca lord bunduk ile yan yana savaşmıştı.
birlikte eşkiya kovaladıkları günlerden beri birliktelerdi, birbirleriyle kergitlerin kalelerini almışlar, saranid tahtına incili arwa'yı geçirmişlerdi. saranid diyarına uzayan asugan kalesi ve topraklarını lord bunduk'a vermişti büyük kral.
ve bir gün kalenin burçlarından nord bayrakları sallanıyordu ve kalenin komutanı hala bunduktu.
ihanet çok acıydı.
leydi ymira, marnid, frentis, klethi hepsi taraf değiştirmiş hainlerdi ve bunu ne karşılığında yaptıklarını kral kul-oba hala bilmiyordu.
tek bildiği lord nizar da taraf değiştirmese bile emre itaatsizlik ediyordu ve artık ülkenin bir bakanı olmadığı için bunu da karısı yapmak zorunda kalmıştı. artık ülkenin idari işlerinden leydi yasmin sorumluydu ve haydutlar ve eşkiyalar tekrar baş göstermeye başlamıştı.
köyleri sürekli yağmalanıyor, kaleleri bir bir düşman saflarına geçiyor ve dostlarının hepsi karşı tarafa, herhangi bir krallığa, rüşvet ve hediyeler karşılığında geçiyordu.
savaş başlamıştı.
dört tarafı düşmanla çevrili olan birleşik kalradya krallığının orduları yeniliyordu.
kergit okçuları düşman süvarileri tarafından savaş alanının dışına kadar kovalandı.
saranid atlıları imha edildi, rodok arbeletçileri kaçıyordu. veagir şovalyeleri krallarını korurken öldüler.
ve savaşan tek kişi vardı meydanda, zırhı kızıl kan miğferi düşmüş ve vücudundaki yaraların sayısı bilinmez bir kral.
lord bunduk geliyordu, elinde topuzuyla.
son darbeyi en sevdiği dostundan yedi kral.
esir düştü ve karısına fidye için haber gönderildi.
fidyesi ülkesinin başketi ve çevre şehirleriydi.
ya suno şehri, halmar tulga ve uxhal şehirleri ya da kralın kanı.
bütün krallar ve lordlar şu anda güvenli tek ülke olan nord krallığındaydı, Sargoth şehrinde büyük bir ziyafet ve turnuva vardı.
Kral Harlaus'un Svadya Krallığı ile Sancar Han'ın kergit diyarı artık Birleşik Kalradya Krallığına aitti ve Kral Kul-Oba ve dostları tarafından yönetiliyordu.
karısı yasmin kralını, ülkenin başkenti suno'da bekliyordu.
Kral Yaroglek (Vaegir Krallığı) ve Kral Ragnar (Nord Krallığı) sadece gönüllülerini, lordlarını ve adamlarını Kul-Oba'ya kaptırdıkları için endişeliydi ve bir gün sıranın kendilerine geleceğini bildikleri için bu sonradan görme kral'a savaş ilan etmeye çalışıyordu.
hiç kimse büyük bir geleneği yıkamazdı. kalradya sadece altı kral tarafından yönetilebilir ve bu krallar zaman zaman birbiri ile ufak kale ve köyler için savaşsa da asla birbirini yok etmezdi. ama bu yeni kral piçleri, köleleri ve asileri krallara karşı koruyor hatta yetmiyor incili arwa örneğinde olduğu gibi onları büyük krallıkların tahtına çıkarıyordu.
Kral Graveth (Rodok Krallığı) Sultan Hakim (Sarranid Sultanlığı) Sancar Han (Kergit Hanlığı) hala kral diye bahsediliyordu onlardan ama kral graveth dışında toprağı yoktu hiçbirinin.
ve bu sargoth şehrindeki ziyafette onlar da vardı. ev sahibi Kral ragnar büyük bir barışı başlatacak ve aynı zamanda çok büyük bir savaş başlatacaktı.
Kul-Oba büyük ordularını mareşal lord nizar'a teslim etti ve askerlerini de karısını korumak üzere Suno şehrinde bıraktı. sadece bölgeyi çok iyi tanıyan nord kıdemlisi olan 5 askeriyle veagir mızrakçısı 7 askerini yanına aldı. bunların kendi ülkelerinde ne yapacaklarını kestiremediği için en yakınında 3 tane rodok mızrakçısı tutuyordu.
gizlice muhafız birliğini yararak şehre sızdı. artık kul-oba sargoth şehrindeydi ve doğruca hana giderek 5 kervan muhafızı paralı askeri daha yanına kattı.
plan basitti, turnuvaya adını yazdırdı.
turnuvada tahta kılıç tahta oklar ve mızraklar olacaktı. çünkü turnuvalara diğer krallar ve lordlar da halka moral vermek için katılacak hatta yarışacaktı.
bir kral vardı daha turnuvada. kral ragnar favori olmasına rağmen kimsenin adı bilmediği bu adam bütün kralların ve lordların arasında birinci oldu.
kimse hakkında bir şey öğrenemeden şehirden çıktı. kervan muhafızları bu sırada kapıları tutuyor peşinden kimsenin gitmesine izin vermiyordu.
büyük bir gözdağıydı bu diğer krallara ve mesaj alınmıştı.
savaş ilan etmeye gerek kalmamıştı 6 kral , 1 krala karşı savaştaydı.
incili arwa, kul-obanın tek müttefik olabileceği kraldı ama diğer kralların desteği ile sultan hakim tekrar saranid diyarını birleştirmiş ve sultan olmuştu.
Prens Piç Valdym Vaegir Krallığına karşı kral Kul-oba tarafından destekleniyordu, piç olduğu bütün diyara duyuruldu ve kendisi iddialarından vazgeçirildi.
incili Arwa, kral kul-oba tarafından saranid tahtına çıkarılmıştı ve Sultan hakim tarafından öldürüldü.
Lethwin-Ufuk Aşan Nord Krallığının tahtına çıkması için maddi olarak destekleniyordu ama bir gün bütün iddialarından vazgeçip diyarı terk etti.
Dustum Han, Kergit Diyarında kul-oba tarafından yönetici olarak atanmıştı ve bir gün sancar han tarafından ok kirişiyle öldürüldü.
Veluca Lordu Kastor (Rodok Krallığı)
Suno Leydisi isolla, kul-oba tarafından giydiriliyor, orduları ve silahları sağlanıyordu hatta bindiği at bile hediye olarak verilmişti ve aralarında bir aşk olduğu konuluşuyordu. Kraliçe Yasmin'in kıskançlıklarına rağmen bu ilgi kesilmemişti fakat isolla kendisini yöneticisi olduğu şehirlerin kraliçesi ilan etti.
bir gün kul-oba tarafından öldürüldü.
Sancar Han efsanesinin Kergit Hanlığında estiği günlerde, bir demircinin yanında çıraklık yapan Kul-oba isimli genç bir demirci macera tutkusuyla yanıp tutuşuyordu.
Kimin oğlu olduğunu bilmiyordu, Kırımın tütsü tepelerinde bulmuşlardı onu ve bu isim ile anıyorlardı.
babasının bir han olduğunu, annesinin ise atın üzerinde ok atarak akıncılık yapan okçulara önderlik eden bir kadın olduğunu hayal ediyordu. bu hayal yüzünden ne demirci olabilmişti ne de maceracı.
girdiği kavgalarda vuruluyor, atın üzerinde uzun süre kalamıyor, değil at üzerinde ayağı toprağa basarken bile ok atamıyor ve demiri döverken de eriyiğe istediği şekli veremiyordu.
bir gün kaçtı, ustasının kılıcını da çalarak Amashke köyünden çıkarak 3 gün boyunca yürüdü, unuzdaq kalesine vardı. orada yapabileceği bir iş aradı, adamın teki aradığı işi Halmar şehrinde bulabileceğini söyleyince daha uzun bir süre yürüyerek buradaki hana gitti.
Sancar Han burada büyük bir ziyafet veriyordu, ziyafetin sonunda ise turnuvaları izlemeye gelecekti. kendisini göstermek için büyük bir fırsattı ve bunu değerlendirmek için turnuvalara son parasını da vererek adını kaydettirdi.
Turnuvayı kazanamadı ama Kul-oba efsanesinin adı ilk defa burada tarihin kayıtlarına geçmişti.
Kalradya altı kralın savaşına alışıktı, ama bu 7. kral insanları şaşırtıyordu.
Sultan hakim yeni kral Kul-oba'nın başına sardığı incili Arwa ile uğraşıyordu ikisi de saranid diyarında sultanlık iddiası güdüyordu.
Saranid Sultanlığı artık incili Arwa tarafından yönetiliyor, Sultan Hakim sadık komutanları ve askerleriyle sürekli kalabalık gezerek kendi topraklarını, köylerini, şehirlerini yağmalıyordu.
Sancar Han bir zamanlar turnuvada seyredip, kendisine görev için yalvaran oğlanın başardığı şeylere anlam veremiyordu.
adam toplayıp Halmar çevresindeki eşkiyalarla mücade etmesini istemişti ondan. ama daha sonra kulağına gelen bilgilere göre topladığı ilk adamlar açlıktan ölmüştü, kendisi de köylülerden sığır çalarak hayatta kalmıştı.
sonra tekrar adam toplamıştı ama bu seferde haydutlarla mücadele etmek yerine eşkiyalık yapmaya başlamış, köylülerin hayvanlarını çalmaya başlamıştı. hatta bazı köylere gece baskınları yaparak onları erzak vermeye zorlamıştı.
Narra şehrinin çevresinde karşılaştığında ona akıl almaz bir ders vermiş, bütün adamlarını öldürmüş ve onu da günlerce yanında, bir atın arkasına bağlayarak gezdirmiş, yağmaladığı köylerde dolaştırmıştı.
sonra serbest kalan bu oğlan bütün silahlarını ve zırhlarını kaybetmiş halde kergit hanlığından sürüldü.
en son aldığı bilgiye göre Saranid sultanlığına gitmişti.
Sultan Hakim.
Saranid sultanlığını bin yıl yöneten ailenin son üyesi, sadık adamlarıyla arap diyarının koruyucusu, Rodok krallığı ile yapılan savaşların galibi, yenişemediği tek rakip ise Kergitlerin son hanı Sancar Han'dı. onunla bile ufak tefek lordları aracılığıyla bir it dalaşı içerisindeydi. atın üzerinde ok atmaya çalışan çekik gözlü fareleri ciddiye almıyordu.
yanına kergit diyarından gelen bu adamdan bilgi almaya çalışmıştı, işe yaramaz bir demirci olduğunu anlayınca da onun adam toplamasına, ticaret yapmasına ve rodok diyarına yapılacak akınlara katılmasına izin vermişti.
sadece önemsiz lordların yanında ve en az 12 adamla birlikte.
şimdi ise bir sultan değil bir yağmacıydı, sultanlığını bir piç yönetiyordu. sahip olduğu bir şehir yoktu, Weyyah kalesinde sıkışmışlardı.
incili Arwa'nın gelip onları yok etmesini bekliyorlardı, tabi Kul-oba ve ordusu daha önce davranmazsa.
Kral Graveth, hala kraldı. kendisine gönüllü asker bulamayan bir kral. çünkü köylerdeki gönüllülerin hepsi akın akın Birleşik Kalradya Krallığına katılıyordu.
Kral Kul-oba her hafta gelip köylülerdeki gönüllüleri topluyor ve krallığının hazinesini doldurmak için ucuza köyün ürettiği tahıl, ipek, bal ve kadifeleri alıp şehirlere satıyordu.
yeni kurulan bu krallıkta haydut ve eşkiya barınamıyor, köyleri diğer krallıkların lordları tarafından yağmalanamıyor çünkü bizzat kralları her köyün savunmasına desteğe geliyordu.
Kul-Oba , Kral kul-oba ve lordları.
diğer krallıklardan kendisine katılan lordların hepsi bir köy sahibiydi.
ama şehirler ve kaleler sadece dostlarına aitti.
Borcha, Frentis, Marnid, Ymira, Rolf, Nizar, Bahetstur, Bunduk, Deshavi, Matheld, Alayen, Jeramus, Jeremus, klethi...
kul-oba'nın askerleri de her millettendi ve kaleleri şehirleri de bütün krallıklardan çalınmıştı.
diyarın en güçlü ismiydi Kul-Oba hiçbir krallık ona tek başına karşı koyamazdı.
bir gün 6 krallık birbiri ile barış yapıp hepsi birden Birleşik kalradya krallığına savaş ilan etmişti.
bu savaşta onlar, kul-oba'nın bilmediği bir savaş stratejisi ilerletecekti.
Kul-Oba 200 kişilik kendi askerleri ve dostlarına ve onların ordularına, karısıyla birlikte bir ziyafet vermişti. bu ziyafetin peşine ülkenin mareşali lord nizar'a bir seferberlik emri gelecekti.
asıl savaş şimdi başlıyordu ve kimin kaybedeceğini tüm kalradya merak ediyordu.
eğitim seviyesi ile alakalı olmadığını düşündüğüm dinden çıkmadır.
bugünlerde mi arttı eğitim seviyesi yani, ulaştığımız maksimum eğitim seviyesi bu mudur? tiktok'ta götünü sallayarak ya da temizlik yaparken dekolte vererek para kazanan insanların mı eğitim seviyesi yüksek? ilkokullardan bozma üniversite mezunları mı arttırıyor eğitim seviyesini
yarım mühendisler, çeyrek doktorlar, kendini eğitememiş eğitmenler
ne güzel artmış yahu eğitim seviyesi, ne güzel artmış da bu eğitimi zirvede olan insanlar bir de dinin ne kadar saçma olduğunun ayrımına varıp dinden çıkmışlar.
son zamanlarda dinden uzaklaşan, ateizme yönelen hatta ağzını yaya yaya dine küfür eden insanların eğitim düzeyleri incelenmeli.
ak koyun kara koyun çıksın ortaya.
gerilla savaşının yürütüldüğü topraklar yüzyıllardır aynıdır.
mahir çayan ve arkadaşları da suriye'deki filistin kampında eğitim almışlardır.
yine aynı zamanda ülkücü komandolar da Azerbaycan'da eğitim aldılar. sonra oraya bir dönem darbe yapmaya gittiler ama olsun:)
bu yüzden bir takım orospu çocuklarının da bu kamplarda eğitim görmüş olmaları onların desteklendiği anlamına gelmez diye düşünüyorum.
günü kazasız belasız sorunsuz sıkıntısız kavgasız dövüşsüz olaysız problemsiz atlatıp bir sonraki güne uyanmak. ölmemek, yaşamak, kafamın boş olması, mutluluğun önünde bir engel olmaması, mutsuz olmamak.
onun dışında işte bir takım nefis yemek tarifleri tadında nefsi doyurmak için müthiş tarifler uyduruyorum.
mesela karımla film çekilişi yapıyoruz, bulmaca çözüyorum, cuma günleri akşam başlayıp sabaha kadar oyun oynuyorum, sinemaya tiyatroya gidiyorum. ara sıra güzel yemekler yiyip güzel içkiler içiyorum.
bazen mutsuz olduğum halde çok mutluymuş gibi davranıyorum, bazen mutlu olduğum halde mutsuzmuş gibi davranıyorum daha çok ilgilenilsin de daha da mutlu olayım diye.
böyle bir takım şeyler yaşıyor ve yapıyorum.
hepsi tek bir amaç uğruna aslında, ölmemek.
Ölmemek için bu kadar mücadele etmek ölmekten zor mu ne
Yunus Emre'dir, yaradılanı yaratandan ötürü sevmiştir.
aslında yine yaratılanı sevmez kendi başına, allahın yarattığı varlığın içindeki allahı sever.
vahdet-i vücuttur sevdiği, enel hak'tır, kalpteki pıhtıdır, ruhtaki nefestir, bedendeki çamurdur, alındaki yazıdır, gözdeki yaştır, kalabalıkta söylenen doğru sözdür, zalime karşı dik duruştur.
bunlar yoksa yunus emre napsın, bunlar yoksa ana bana ne yapsın.
fıtratında ısırmak olan akrep bile kanı pis olanı ısırmaz.
zamanında bunlar hep bunlar kızlara soruldu. ne yapalım kızlar, bizi sevmeniz için illa ibne mi olalım diye videolar çekildi.
kızlar da yine cevap vermek yerine ayh kekoya bak yha diye dalga geçti.
o videoyu çeken çocuklar artık kaşlarının ortasını alıyor biliyor musunuz?
dünyanın neresinde cihat ilan edilirse akın akın oraya giden milletler var ve evet böyle savaşlara Türkiye'den de çok fazla insanın katıldığı dönemler oldu.
bu da yahudiler için cennetin kapılarını açan bir savaş, adamların oraya gitmesi çok şaşırtmadı.
peki bizim yapmamız gerekenler nedir? bu adamların bir daha Türkiye'ye girişini engelleyin. ama engelleyemezsiniz, çünkü sınır güvenliği diye bir algı yok değil mi?
afganistan'da savaşan taliban artıkları türkiye'de, suriyede savaşan iki taraftan da binlerce insan da Türkiye'de, zamanında çeçenistan'da savaşmış olanlar, dağıstanda savaşmış olanlar e bunlar da türkiyeye gelmişti. rus istihbaratı türkiye'de çeçen avına çıkardı.
şimdi bu adamların türkiyede olması ne kadar sakıncalıysa, bu yahudilerin de türkiyeye dönmesi o kadar sakıncalıdır.
hadi çıkın bakalım işin içinden çıkabilirseniz. hadi tutun sınırları tutabilirseniz. hadi vazgeçin yahudilerin bu ülkeye katkılarından vazgeçebilirseniz.
benim için hava hoş, keşke yukarıdakilerin hiçbirisi ülkemde yaşamasa ama 10 milyon suriyeli 1 milyon afganla birlikte yaşıyorsam 4000 tane de yahudiyle de yaşarım ben, sorun yok.
en azından adamın milli takımı tutmamak için kendince sebepleri var.
bir de hiçbir sebebi olmadan milli takımı tutmayanlar, milli takımın yenilmesini elenmesini bekleyenler, milli takımın altını kulüpçülük yaparak oymaya çalışanlar var.
bence fazla büyütmemeliyiz, gitsin köyünün takımını tutsun euro2024 için.
hiç kimseyi zorla türk yapamayız olum, hele bu saatten sonra hiç yapamayız.
bari kendimizi yormayalım.
bizim oralarda bunun şeytan tüyü olduğunu söylerler.
böyle insanların hem herkes tarafından çok sevildiğini hem de hayatta çok şanslı olduğunu düşünürüz.
bendekilerin hepsi sert uzun ve kalın ne yazık ki...
satış yapan mühendislik mezunudur.
meslek kodu, satış destek personeli veya diğer mühendisler olabilir.
her ikisini gördüğünde de üzülür ama.
halbuki elektrik elektronik mühendisidir, öğrenimi boyunca malzeme, metalurji, tekstil, endüstri, işletme mühendisleriyle dalga geçmiştir.
diğer satışçılarla arasında km yarışı vardır mesela, kim daha çok km yaptıysa o daha çok çalışmış demektir.
taksici gibi bütün gün oradan oraya gitmesi gerekir, gitmeyince de eleştirilir araç takip sistemi olan aracından çekilen raporla birlikte.
3 tane müşteri ziyareti ayarlamak için 10 farklı telefon görüşmesi yapması gerekir, yine de ayarlayamaz çoğu zaman.
altında çalışan kimse yoktur, üstünde çalışan çoktur ama. ne yöneticisi biter ne bölge sorumlusu ne satış müdürü ne patronu.
depodaki adam depodan mal çıkmıyor diye, üretimdeki adam üretim boş diye laf sokar.
yöneticisi araç çalışma saatlerinden, haftada bir gittiği şirkete yarım saat geç kaldığı için, aldığı izinlerden, yaptığı ziyaretlerin az olmasından dolayı laf sokar.
müdürü satışların düşük olmasından, rakip firmalara iş kaçırılmasından, karlı satış yapmadığından laf sokar.
patron ise hepsiyle birlikte bir de vadeli satışlardaki kur farkından, vadesinde alınamayan ödemelerden dolayı laf sokar.
bugün boşver satmayalım bu fiyata denilen ürünü yarın neden satamadığını ise herkes sorar.
sürekli bir satış baskısı altında insanlara bir şeyler anlatmaya çalışan insandır, yardımcı olmaya çalışsa bile güven veremez kimseye. mal satmaya çalıştığı zannedilir.
ihtiyaç yoksa telefonlarını kimse açmaz, ihtiyaç varsa ama cumartesi pazar saate bakılmadan aranır.
aldığı maaş prim de aldığı için genelde düşüktür.
ama primi almak için de 4 ay beklemesi ve köpek gibi satması gerekir.
sene sonu zam toplantısında da şirket ortalamasında aldığı zam için ama sen primde alıyorsun denilir. ama satışlar da %50 artmazsa benim maaşıma %50 zam yapılmış olmuyor dediğinde ise 1-2 cari aktarılır üzerine en fazla, bir önceki senelerde 0 çekmiş olanlarından.
her hafta yeni bir challange başlar mesela, her ay daha büyük bir challange sene sonuna yaklaşırken bir sonraki seneyi de düşünür mesela.
bildiği her şeyi unuttuğu için çıkış yolu da yoktur artık, garip gureba fakir fukara olan bir hayattır onunkisi.
lübnan ilk defa israil ile savaşmayacak, israil de ilk defa lübnan'ı yenmeyecek.
ama amaç artık filistin kurtuluş örgütünü yok etmek için lübnan'ı işgal etmek değil, doğrudan hizbullah'ı yok etmek.
benim bildiğim hizbullah yok olmaz. israil'e selam veren kim varsa şehir merkezlerini yangın yerine çevirir, israil'i dünyada yeni bir dünya savaşı başlatan ülke haline getirir.
ya bu savaş çıkar ki bugün hakan fidan da, devlet bahçeli de 3. dünya savaşının çıkacağını söylediler ya da israil dünyada bir daha kimseye selam veremeyecek hale getirilir g7 devletleri tarafından.
13-14 yaşındaki çocukların oynadığı mahalle arası kulüplerde bile ilk öğretilen şeydir eğer kaleciye sert geri pas yapacaksan kale direklerinin arasına değil kalecinin koşu yönüne doğru kale direkleri dışına pas yapın, kaleci yetişir tutar yetişemezse bile korner olur en fazla.
temel bilgi eksikliği olan futbolcudur. bizim kaleye gol attıktan sonra bir çirkin gelmeye başladı gözüme.
erken seçim çağrısı ciddiye alınan tek oluşum ülkücü camia ve siyasi bağlantılarıdır.
bu ülkede devlet bahçeli kürsüden erken seçim çağrısı yaparsa bu çağrı sokakta da karşılık bulur ve mevcut hükümet genelde çok vakit kaybetmeden erken seçime gider.
son yılları hesaba katmadığımızda ki artık erken seçim çağrısı da yapamayacak durumdadır milliyetçi partiler ve onların sokaktaki uzantıları, bu ülkede herkes bilirdi ki bu ülkede ülkücü camia bir şeyden aşırı rahatsızsa o bu ülke için zararlıdır.
ortada bir ihanet vardır.
ihanetin içine düştüklerinden beri, ülkücüler kendi adamlarını öldürüyor.
çünkü gerçekten bu kültür ile yetişmiş olanları yine ortada olan ihaneti söylemeye devam ediyor.
inci taneleri için direk dansçıları ve striptizci sanatçılar dernekleri ile görüşmeler devam ediyor.
eğer görüşmeler olumlu sonuçlanırsa önümüzdeki bölüm dilber direkte striptiz yapacak. striptiz kursları için açılacak dükkanların yerleri bile belli.
sadece bazı mülk sahipleri dükkanlarına direk dikilmesine izin vermiyor, onları da buradan kınıyoruz.
efsane bir dizidir.
uzun yıllar aynı olayları tekrar tekrar canlandırmışlar ve her seferinde de izletmeyi başarmışlardır.
olaylar artık oyuncuları da sıkmaya başlayınca bu sefer gündemi takip etmeye başlamışlar ve gündeme uyarlama olayları senaryolaştırmışlardır. bizim ülkede gündem biter mi? bir 10 yıl daha ekranlarda rıza baba ve her sene yenilenen ekibini görmeye devam edeceğiz.
bu meslekte ölmek de yaşamak da ekip işidir. ölmek de yaşamak da...
Büyük Selçuklu Devletine bağlı Antakya Emiri.
I. Haçlı Seferi sırasında Antakya'yı haçlılara karşı 9 ay boyunca savunmuş Türk komutanı.
şehir bir demircinin ihanetiyle düştüğü gün ise birkaç adamıyla birlikte şehri terk etmiştir. düşman girerken o çıkmıştır ve düşmanın yaptığı katliamdan kaçarken atından düşerek yaralanmıştır. kendi adamları emirlerinin kendilerine yük olacağını düşündüğü için onu geride bırakıp kaçmaya devam ettiler.
sonradan ermeni bir köylü gördüğünde ise karşılığında haçlılardan iyi bir bahşiş alabileceğini düşündüğü için kafasını keserek haçlılara götürmüştür.
devletin güneşi, antakya'nın şehzadesi, Yağı-Sayan'ın oğlu Şems'ül Devle ise babası gittikten sonra askerleriyle birlikte antakya kalesine çekilerek uzun süre kale içinde direnmeye devam etmiştir. 9 ay boyunca gelmeyen yardım ise bu anlarda gelmiş, Şems kurtulmuştur.
ama şehirdeki bütün müslümanlar ve yahudiler kılıçtan geçirilmiş, şehir düşmüştür.
Yağı Sayan 9 ay boyunca bu yardımı aramış, oğlunu diğer emirlere sürekli ricacı göndermiş, bütün tavizleri vermiştir. şehrin düşmemi için özellikle de bir Hristiyan'ın ihanetiyle düşmemesi için elinden geleni yapmıştır.
şehrin hristiyan erkeklerini hendek temizliği için şehir surlarının dışına çıkarmış, kapıları kapatarak onları şehre almamış ve hepsine söz vermiştir. değerli eşyaları, evleri, eşleri ve çocukları antakya emirinin koruması altındadır. kimse el uzatmayacaktır fakat kuşatma kalkana kadar da onlar şehre giremeyecektir.
birden fazla huruca kalkmış, birkaç kez kuşatmayı da yarmıştır fakat sayıca üstün olan düşman karşısında yardım gelmeden yapabileceği fazla bir şey yoktu.
bir gece sorumlusu olduğu burcun pencerelerini açarak düşmanı içeri alan bir demircinin ihanetiyle de 9 ay boyunca savunduğu şehri kaybetmiştir.
bu demirci daha önce karaborsacılık yaptığı için para cezası verdiği bir ermeniden başkası değildi.
süresiz dediklerine bakmayın. zaten ayağı kopmadan, yaşı 30'u geçmeden ya da psikolojik olarak bir çöküşe girmeden kimseyi getirtemiyoruz bu lige, bir de adamları getirtip oynatmazsak kimse kalmaz takımlarda.
neciple, keremle, ismaille mahalle maçı yaparız sonra.
pendikspor-kadıköy spora karşı
başakşehir - beyoğlu spora karşı
beşiktaş - kasımpaşa spora karşı
