Bir aydır her gün aynı saatte aynı kafede oturmamın sebebiydin. Bir parça geçmişin kırgınlığı bir parça özgüven eksikliği birleşince açamadım içimi. Ama her gün gözlerini görebilmek ve kaçamak bakışlarını yakalamak zevkti benim için. Çok mutlu oldum kendi çapımda. Değmeyelim ki birbirimize güzel kalsın diye her şey bekler beni farklı bir şehir. Hayat bu belli mi olur? Belki bir yerlerde karşıma çıkarır seni.
Çünkü eğitilmek gibi bir derdiniz yok hiç olmadı. Size hazır sunulan dışında hiç bir fikre sahip değilsiniz. Fikirlerinizin yönetilmesini istiyorsunuz. Ülkedeki kriz durumunda yada bir sıkıntı çıktığında dahi size ne yapacağınız söylenmeden ne düşüneceğiniz söylenmeden bir fikir üretemiyorsunuz. Paranoya sahibisiniz. Ülkelerin çıkarlarına göre hareket ettiğini hala anlayamadınız. Bir dönem çıkarları gereği sizi destekleyen devleti kardeş diye sahipleniyor yanlış politikalarınız yüzünden karşınızda duran devleti dış düşman ilan ediyorsunuz.
Yanlış yaptığınızı söyleyen herkesi vatan haini ilan etmekten geri durmuyorsunuz.
Bir konu hakkında uzman olsun olmasın sizlerle aynı tarafta bulunan aynı şeyleri söyleyen herkesi vatansever uzmanlar ilan ederken konu hakkında uzman olsa dahi bu konuda yanlış yapıyorsunuz diyen herkesi dış güçlerin maşası vatan haini ilan ediyorsunuz. Eğitilemezsiniz çünkü eğitimsizliğinizle gurur duyuyor, eğitimsizliği yüceltiyorsunuz. Papağan gibi sahibinizin sözlerini tekrarlamaktan başka en ufak bir faydanız yok. Döviz kurları üzerinden vatansevercilik oynuyorsunuz. Memurun işçinin aldığı veya bozdurduğu 200-300 dolarla ülkenin batacağını yada düzeleceğini söylüyorsunuz. Milyon dolarlarla oynayan yandaş şirketlere sadece sizden oldukları için ses dahi çıkaramıyorsunuz. Ülkenin geleceğine hiç bir faydanız olmadığı gibi faydası olacakların sesini kesiyorsunuz. Soğutup işsiz bırakıp ülkeden gitmesini sağlıyorsunuz. Muhalefeti iç düşman olarak görüyorsunuz. Kendiniz çalıyor kendiniz oynuyor bunla dahi yetinmiyor intikam yeminleri ediyorsunuz.
Hala tecavüzü insanların giyimiyle kuşamıyla birleştirmeye çalışan zihniyet devam ediyor mu?
Çocuk tecavüzlerini nasıl açıklıyorsun mesela bu durumda? Çocuklar açık saçık giyindikleri için mi böyle oluyor?
Hastalıklı bir zihniyetin ürünüdür tecavüz engellenmesinin yolu kadınları kapatmak değil caydırıcı cezalar vermektir.
Yıkıldın, gittin amma ey mülevves devr-i istibdâd,
Bıraktın milletin kalbinde çıkmaz bir mülevves yâd!
Diyor ecdâdımız makberlerinden: «Ey sefîl ahfâd,
Niçin binlerce ma’sûm öldürürken her gelen cellâd,
Hurûş etmezdi, mezbûhâne olsun, kimseden feryâd?
Otuz milyon ahâlî, üç şakînin böyle mahkûmu
Olup çeksin hükûmet nâmına bir bâr-ı meş’ûmu!
Utanmaz mıydınız bir, saysalar zâlimle mazlûmu?
Siz, ey insanlık isti’dâdının dünyâda mahrûmu,
Semâlardan da yüksek tuttunuz bir zıll-i mevhûmu! »
O birkaç hayme halkından cihangîrâne bir devlet
Çıkarmış, bir zaman dünyâyı lerzân eylemiş millet;
Zaman gelsin de görsün böyle dünyâlar kadar zillet,
Otuz üç yıl devâm etsin, başından gitmesin nekbet...
Bu bir ibrettir amma olmayaydık böyle biz ibret!
Semâ-peymâ iken râyâtımız tuttun zelîl ettin;
Mefâhir bekleyen âbâdan evlâdı hacîl ettin;
Ne ’âlî kavm idik; hayfâ ki sen geldin sefîl ettin;
Bütün ümmîd-i istikbâli artık müstahîl ettin;
Rezîl olduk... Sen ey kâbûs-i hûnî, sen rezîl ettin!
Hamiyyet gamz eden bir pâk alın her kimde gördünse,
«Bu bir cânî! » dedin sürdün, ya mahkûm eyledin hapse.
Müvekkel eyleyip câsûsu her vicdâna, her hisse,
Düşürdün milletin en kahraman evlâdını ye’se...
Ne mel’unsun ki rahmetler okuttun rûh-i iblîs’e!
Değil kâbusun artık, devr-i devlet intibâhındır.
Gel ey nâzende hürriyyet ki canlar ferş-i râhındır.
Emindir mevki’in: En pâk vicdanlar penâhındır.
Serâpâ mülk-i Osmânî müeyyed taht-gâhındır.
Serîr-ârâ-yı ikbâl ol ki: Bir millet sipâhındır.
Soran olursa Allah yolunda giden siyaset yapmayan bu dünyadan elini eteğini çekmiş dervişler dersiniz.
"türkiye cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz. en doğru, en hakiki tarikat,medeniyet tarikatıdır.."
Mustafa Kemal Atatürk