15 temmuz darbe girişiminden itibaren yasaklanmış olan durumun bugün toplanan bakanlar kurulu toplantısı ile son bulmasını beklediğimiz durum.
zira 15 ağustos tarihinde meclis tatile girerken memurlarında izin hakkı geri verilmelidir.
bazı insanlar şimdi çıkıp "bu zamanda bile izin düşünüyorlar" diyecektir. ama konu sadece tatil olarak algılanmamalıdır.
amirler tarafından düğün yapana, anneye, refaket iznine bile müsade edilmemekte ve insanlar cidden mağdur olmaktadırlar.
bu ülkede insanların hala görüşlerine, yaşam tarzlarına, giyimlerine, dini duygularına karışan, laf söyleyen; karşısınsa ki insana saygısı olmayan, insan olmayı bile becerememiş mahlukatın sözüdür.
chp milletvekili muharrem ince nin oy kullanırken kullanmış olduğu cümle.
ince, seçim için, "Haydi Bismillah. Şarkıda değil, iş yaparken bismillah. Vatana ve millete hayırlı uğurlu olsun. Hayırlısı ne ise o olsun. Allah'ın izni, milletin isteği ne derse o olur" yorumunda bulundu.
mhp milletvekili oktay vural'ın röportaj yaparken bir anda trt muhabirlerini kovduğu, aslında ağzına geleni tutmuş olduğu video.
daha ağır şeylerde söyleyebilirdi.
avrupada şu anda 22 tane ülke koalisyonla yönetiliyorken, halkın demokratik hakkını tek partiden yapmayarak bunu istemesi gayet doğal bir durumdur. asıl bu durumu saçma bulmak, küfürler etmek demokrasiye olan inancın ne kadar zayıf olduğunu ortaya koymaktadır.
melih gökçek mühendislik harikası tasarımlarına bir tanesini daha ekledi.
kimse ilk bakışta ne olduğunu anlayamadı.
ankara'nın en kalabalık semtlerinden olan kızılayda ki bu devasa saksılar insanların yürümesini oldukça zorlaştıracaktır. http://www.cnnturk.com/vi...kizilayda-devesa-saksilar
ilk defa yaşadığım sincanda karşılaşmıştım. yan yanaydı okuduğumuz liseler. daha sonrasında hiçbir maçını kaçırmadım. türk boksunun en büyüğüydü. allah rahmet eylesin.
üniversite de okurken "artık bitse de iş hayatına" atılsam diye düşünülür. vizeler, finaller birbiri ardını kovalar.
hiç geçmeyecek gibi gelen vize ve final haftaları bile aslında iş hayatının bir gününden bile çok daha rahattır. dert yok tasa yok. tek endişen "sorular nasıl gelecek?" ve "şu hafta geçsin direk eğlenmeye" kafasıyla sürüp gider.
gün gelipte üniversite bitince rahatlarsın.
ama o rahatlama iş bulmak derdiyle yanıp tutuşurken bir anda yok olur.
artık gelecek kaygısı ve ailenin baskısı hissedilmeye başlanır.
bu sefer türkiyenin acı gerçeği sınav üstüne sınavlarla ve birde bunlar yetmiyormuş gibi "torpil bulmalıyım" endişesiyle devam eder.
gün gelirde bir işin olduğunda; sabah 8-8:30 akşam 17:00 a kadar dört duvarın içinde çalışma hayatı başlayınca "üniversite hayatı gibi yok, ben bu zamanlarda üniversitedeyken" gibi laflarla devam eder. hep bir özlem olur içinde.
ilk zamanlar insan bir boşluğa düşer. çünkü alışılmışlıklar vardır. ama sonrasında yavaş yavaş alıştıkça bu duruma özgürlük duyguları hissedilmeye başlanır. kimseye mesaj atmadan arkadaşlarla takılmaca, erkek erkeğe yada kız kıza yapılacak olan geziler, sohbetler özgürlüğü şaha kaldırır.
evlenmek isteyen erkeklerin eline erkek eli değmemiş, helal süt emmiş (sütün haramı nasıl oluyorsa), yemek yapmasını bilen, ev işlerinden anlayan, güzel, hanım hanımcık kızları aradığı durumdur.
ama son senelerde bulması oldukça zorlaşan bir durum haline gelmiştir.