turkcekarakterolmadanasla'nın şuan yazmakta olduğu hikayedir.
siz bu hikayeyi okurken yazılmış olacaktır ve şuan yazılmakta olan hikaye ''yazılmış olan hikayeye'' dönüşecektir.
yaşam gibi bir eskiciliği vardır hikayelerin yazılır ve biter sonra eskimeye başlar hikaye iyiyse eskidikçe değerlenir, tıpkı ''bir şeyler'' gibi. bir şeylerin yerini siz istediğiniz unsurla doldurun çünkü ben benzetme sanatında pek iyi değilim.
iyi olduğum şeylerde vardır belki ama farkında değilim.
her neyse işte karşınızda kaleci fevzi.
yazılamadı hikaye okunamadı yazı oluşturulamadı hikaye kaleci fevzi hikayesi başlığıyla kala kaldı.
Batman filminden yelken açıyor dünyaya selamlarımı iletiyorum.
sizlere kendimi tanıtayım ben yeryüzünün ve gökkuşağının bilgin çocuğu yüce almatros.
Aile boyum osmanlıya değil yüce Thales'e dayanır. Söyleyeceklerim er ya da geç gerçek olur.
Nolan diye bir yönetmen vardır Joker diye bir karakter yaratmış bizlere iyilik ile kötülüğün çatışmasını izletmeye çalışmış cukkadan da sağlam sermaye elde etmiştir. Olan jokeri oynayan abimize olmuş yorgunluktan R.I.P olmuştur.
Joker iki gemiye bomba yerleştirip bir gemideki patlayıcıların kumandasını diğer gemiye, diğer gemideki patlayıcıların kumandasını da diğer gemidekilere vermiştir. Yaşamak istiyorsanız karşıdaki gemiyi patlatın yoksa onlar sizi patlatabilir ha diye restini çekmiştir.
Bir gemide suçlular diğer gemide ise sıradan yolcular bulunmaktadır. Suçluların bulunduğu gemideki bir suçlu karşı gemiyi patlatmamak ve gerginliklere son vermek maksadıyla kumandayı denize atmıştır.
Bizler izleyici olarak burada şaşırmış olabiliriz.
Veya evet dünyayı iyilik kurtaracak demiş olabiliriz.
Yaşam iyilikle güzel, haydi aynı ırmakta yıkanalım demiş de olabiliriz.
Ama yaşam gitgide tutsak ediyor bizi.
Yaşam mücadelemiz insanlığın bu güne kadar gelişindeki emek algısını fark edemeyerek sürüp gidiyor.
Yaşam karşıdakini yok ederek, köleleştirerek yaşamaya doğru çekiyor bizi.
Tıpkı yüzyıllar önce Avrupalıların köle avlayarak zenginleştiği gibi zenginleşiyor birileri.
insan hakları bildirgelerinin, BM beyannemelerinin güçlülerin çıkarına doğru yorumlanması güldürüyor bizi veya farkına bile varmıyoruz.
Biz fark etmedikçe kötülük daha da dibimize geliyor. Yaşamak için kötü olmalısın der gibi.
Kötülük yükseliyor Dağlar gibi
Dolandırıcılar izini belli etmiyor ülkemde denizdeki dalgalar gibi
Yaşam tutsak ediyor bizi.
2 gündür şahit olduğum perişan eden bir durum.
Suriyelilerin göçü, merkezdeki pahalı evler ve dolandırıcı emlakçılar durumun oluşmasında bazı etkenlerdir.
gelin çay içelim tanış olalım demek istediğim yazarlardır.
ulan hava çok güzel büyük bir ihtimal çoğumuzun sevgilisi yok ve saçlarımız yeterince yağlı karşı karşıya otursak edecek iki laf bulamayız muhtemelen ama en azından evden çıkmış oluruz.
bünyemde etkisini hissettiğim bir değişim oluyor benim insanlarla buluşmak için evden çıktığımda daha iyi hissediyorum kendimi. çoğumuza oluyordur neyse bırakalım bilim adamları araştırıversin.
haydi çek parmaklarını artık şu teknolojik aletin üzerinden.
komünist manifestosu yapmaya çalışan insandır.
ağzından köpükler çıkar bir faşistten bahsederken sol eli daima yumruk halindedir.
dalgaya alınmaktan hoşlanmaz. savunduğu bir ideolojisi vardır ama pek de bilmiyordur.
sobadan gelen çıtırtı sesleri
oda epey sıcak.
camı açsam esiyor
uykum kaçacak
belim ağrıyor yatmaktan.
soba falan yok uyuya kalmışım yine
peki ya çıtırtı sesleri nereden geliyor ?
bilmiyorum
terlemişim.
telefonum, telefonum nerede ?
ne yapacaksam sanki siktir et.
birisi falan arar diye kapatmıştım
konuşasım yok kimseyle
zaten kim arayacaksa ha !
olsun yine de kendimi iyi hissettiriyor önemli biriymiş gibi hissediyorum.
Kimse rahatsız edemez beni.
uyuyacağım!
biraz daha
biraz daha sessizlik.
ağzım akıyor
uyumuşum yine.
peki ya çıtırtı sesleri ?
Başlık karakter sınırına takıldı asıl başlık insanları birbirinden nefret ettiren siktiriboktan ideolojiler olacaktı.
Kimse benim savunduğum ideolijiye siktiriboktan diyemez diyorsan öncelikle seni şöyle bir kenera alalım ve konuşalım.
Belki haklısın ideolojin siktiriboktan falan değil tamam.
O zaman diyorum ki senin ideolijini savunan insanlar ahmak! Ve savunduğun ideolojiyi siktiriboktan bir kalıba sokmaktan başka bir sike yaramıyorlar.
Sağcılık ya da solculuk ,önemli olan kalıp ideolojiler değil . önemli olan birlikte yaşayabilmek, kalıplar olusturmamak, yok o öyle
olmaz Dememek, başka kutupa geç burdan siktir git dememek mesele.
Mesele emek vermek, ter dökmek iyilik adına ama iyiliği de sorgulamak iyiliğin kim adına ne olduğu adına olduğunu.
Saat 02.56 ama sen okur iken zaman değişecek her zaman olduğu gibi.
Her zaman her şey hep aynı şekilde.
Ufak bir açıklama: vasat bir ömüre sahip olmaktan kaynaklanır bence bu durum.
En azından durum bende böyle.
Neden yeni bir güne uyanmak isteyeyime cevap bulamamak insanı o kadar huzursuz ediyor ki nasıl soylesem karga boku yemiş gibi hissettiriyor.
Yeni bir güne uyanmak istememek bu dünyadan çekip gitme isteğini ne derecede arttırıyor? Bende durum hiç, etkisiz, alakasız.
Bir insanın gülümsemesi beni ne kadar hayata baglayabilir? Bende durum hiç. Etkisiz.
Bir insan için yaşama arzusu beni ne kadar hayata baglayabilir? Bende durum hiç. Etkisiz.
Öyleyse neden burdayım?
bilmiyorum.
Basit cevap vermeyi cevap olarak kabul edeceksek.
cesaret.
ne kadar cesur olabilir ki insan?
Diyelim ki cesaret ettin ilerisine yetecek kadar mı cesaretin?
ilerisi ?
ilerisi?
ilerisi Nerede?
Bu narlar bana yaşadığımı hatırlatıyor. Ekşi, minik kırmızı maddeler nasıl da ıslatıyor dilimi. Beynime vuruyor tadı.
Şu güzel bacaklı iri göğüslü kız burada olduğumu gidemeyeceğimi söylüyor cinsel organımı hareket ettirerek aramızdasın dercesine.
Evet gidemem hiç bir yere aranızdayım.
duyuyorum hepinizi, ugraslarınızı, son çığlıklarınızı, gereksiz feryatlatlarınızı.
gidemiyorum hiçbir yere alışmışım buraya.
Aynı müzikleri dinlemeye alışmışım gidemem hiçbir yere.
dayatılanı öğrenmeye alışmışım gidemem hiçbir yere.
Cesur değilim gidemem hiçbir yere.
Gidemem.
Ama insan gitmeli o son dalı gözardı edip kökünden kesmeli kesmek istediğinde.
Çekinmemeli, korkmamalı.
ama?
Bilmiyorum.
Sence?
bilmiyorum. Bir şeyim yok aslında.
Hasta falan değilim.
Öyleyse?
bilmiyorum.
Neyi?
bilmiyorum bir şey var. Ya da yok, yokluğu huzursuzluk veriyor.
Aşk mı?
saçmalama!
Tatlı değil içim bir şey eksik sevmiyorum kendimi. Eksiğim, tam değilim, burada olmamalı mıydim? bir şeyler sanki olması gerektiği gibi değil gibi. Yanlışı izliyorum gibi.
Lütfen kartınızı okutunuz. Lütfen kartınızı okutunuz. Tam 1.75.indirimli 1.15
adı neydi bu aletin? Navigasyon mu? Hayır kesinlikle değil hatırlamıyorum.
Lütfen kartınızı okutunuz. Oldukça kalabalık çantası sîrtima değen bir kız var.
burnu büyük mü acaba ?Bakmalıyım. O Hayır bunu yapamam. Ne diye yapacak mışım bunu.
Görükle tabelası yerler biraz ıslak. Dur neden mavi bu tabelalar?
lütfen kartınızı okutunuz. Neden sürekli bu yazıyı okuyorum? Yapacak daha iyi bir işim olmalı. Evet yapacak daha iyi bir işim var.
Sesli söylemeliyim. Evet.
Hayır. Bu çok anlamsîz. Neden ? Ne derler?
Şofor kartını okutur mu? Hayır. Neden ya gideceği yerde bir işini görecekse?
Kravatlı.
Lütfen kartınızı okutunuz. Söylemeliyim. Evet söyleyebilirim.
Hadi bağır.
bağırma. Neden ? Ne derler?
Bağırmaya başlar. Lütfen kartınızı okutunuz.
Sessizlik.
birşey demediler. Ama düşünüyorlar. Buna eminim düşünüyorlar.
neyi?
yediğim fıstıkların kabukları etrafa saçılmış battaniyem yine yerde ters düz olmuş terliğimin biri yine kayıptı.
bir şey konuşasım bir şey söyleyesim yoktu.
yorgundum hiçbir şey yapmamaktan öylece durmaktan yorgun düşmüştüm yine. baldırlarımda garip bir ağrı vardı.
yerde duran antep fıstığı kabuklarına bir süre bakakaldım.
irkildim.zil çaldı. defalarca...
sonra perdelere gözüm takıldı ilk kez bu kadar detaylı inceliyordum bu beyazımsı uzantıyı.
sonra bu eve gelene kadar kaç el değiştirdiğini düşündüm. kaç el degmişti ona kimbilir bu odaya girene kadar.
makina ile diken işçi gözümün önüne geldi.
onu pazarlamaya çalışan tüccarla nasıl pazarlık yapıldığını düşündüm toptan alımında fabrika ile. sonra fabrikadaki diğer işçileri düşündüm.
perdenin üzerindeki siyah lekeyi silmek için dogruldum. sonra onu hızlıca çektim. üzerime serdim yatağıma uzandım.
Ortadaki niteliksiz, akşam ezberleyip sabah ezberleten, evine gittiği zaman ben bugün ne öğrettim şunları da nasıl òğretebilirim diye düşünmeyen vasıfsız öğretmenleri bir nebze olsun azaltacak uygulamadır.
ee uygulanmıyor mu bu evet bir nebze...
müzik ve resim öğretmenliği yetenek sınavıyla seçiliyor ülkemizde.
peki ya çoğu mini minik öğrencisine rol model olan, onları ailesinden daha çok etkileyebilecek olan sınıf Öğretmenleri ?
Okumayı, sanatı, dili güzel kullanmayı öğretecek edebiyat öğretmeni? Geçmişi etkileyici ve öğretici bir şekilde tartışmaya elverişli bir şekilde anlatacak tarih öğretmeni ? Ve saymaya üşendiğim diğer saygıdeğer öğretmenlik alanları.
Öğretmek bir sanattır arkadaşım yetenek ister.
40 bin öğretmenin ataması yapıldı çok yakın zaman da. insanların aldığı kararları etkileyebilecek 40 bin insan.
Meshuliyet ister bak bu iş. Sadece sigortası ve parası için yapılmaz emek ister.
Yolların hakimiyetini direksiyon sallarken eline geçirmiş, trafikte her türlü geçiş üstünlüğünü elinde bulunduran şahsiyet.
her yerde, her dakika yolcu indirip bindirebilir. Yolun karşısına geçmek isteyen yayalar onu görünce şòyle bir 3 adım geri çekilir selam durur paşasına. En ufak bir trafikte kafa siken kornaları sizin için amaçsız ve anlamsız gelse de bu onun yolların hakimi olduğunu gösteren ufak simgelerden biridir tabi bu işlem yapılırken sol kol camdan sarkıtılır ki bu da karizmatik engemelliğinin bir göstergesidir.
insanın kendisini büyütmesiyle ortaya çıkan oluşum.
en güzel rüyaya hazırlık için çırpınıp durmak.
en güzel rolü kapabilmek adına
en renkli karakter olmak
en çok alkışı almak adına
enleri yaşayıp, göz önünde bulunup
en olmak adına
taktir edilmek tebrik edilmek adına.
rolünü büyütmek diğerinin repliğini yemek adına
daha fazla daha daha daha
hep fazlası adına.
benim için her şey benim için
dercesine
görememek etrafını
görmek istememek ya da
hep daha fazlasını isteyen insanın içindeki pisliğe dur diyememesinden kaynaklanan bir insanı öldürecek kadar gözünü karartmasından doğan
her defasında büyük yıkımların olduğu ve o yıkımlarım belki de daha büyük bir yıkımı tetiklediği onlarca, binlerce, yüzbinlerce insanın hayatlarını yaşayamadan ölmesine sebep olan sorunsaldır.
Ölümlerin en kötüsü olsa gerek.
Çok korkutucu sözlük çok korkutucu. Hayır bu cani insanın size zarar verme korkusu değil, evet beni yaralasın , çarpışayım, kafamı gözümü yarsın ama ölümüm onun elinden olmasın.
Ölüm bana göre kutsal bir hadisedir. Ve bir sığırın gelip bütün büyüyü bozması, yaşanacak ömrünüz varken buna son vermesi hem ölen kişi hem de arkasındaki kişiler için büyük acı verici bir durum.
Biran evvel getirilmesi gereken koşul. Polis olmak bu kadar kolay olmamalı ya üniversite sınavında 250 puan yapan herkes polis olmamalı arkadaş olmamalı ki daha fazla insan ölmesin.
Bilmiyorum bu insanlar 2 yıl boyunca nasıl eğitiliyor ama sadece jop ve biber gazı kullanmasını öğrenmişler gibi.
Not:genelleştirdiğim için görevini layıkıyla yapan polislerden özür dilerim.
Genellikle Dersine kendisinden sonra gelenleri almayan hocadır. Kapat kapıyı çık dışarı bakışı atıp gözleriyle sizi bertaraf eder.
Acı çektirir. Ama asıl acı çektiren bir başka mesele vardır ki geç kalmamak için koşarak gittiğiniz allahım ne diycem şimdi ya terslerse diye düşündüğünüz hoca derse yarım saat geç gelip hiçbir şey olmamış gibi davranır tepeniz atar ,beyniniz sulanır, dersi terkedersiniz.
insani özelliklerin vermiş olduğu garip durumlardır. Nasıl desem içinde ki pis duygulara dur diyememek gibi.
En basitinden yalan söyleyip işin nereye varacağını kestirememek. Kestirse bile belki ortaya çıkmaz diye utanç duygusu yüzünden itiraf edememek. Sonra da kuyruğunu kıstırıp kedi gibi oturmak.
işsizliğe kesin çözüm ve doğal hayat için bazen ciddi ciddi düşündüğüm durum.
çekip gideceksin köyüne koyun alacaksın, kuzu alacaksın, keçi alacaksın, at alacaksın.
müzik aleti alacaksın sonra.
tahtadan evinin içinde yankı yapan müzik aletinin sesi...
dometesini dalından koparıp yediğin bir bahçen olacak sonra.
tuzlayıp şlllüüp diye yiyeceksin o dometesi suyu damlayacak ayak ucuna.
yağmurun kokusunu hissedeceksin toprak kokusuyla birlikte.
günümüzde git gide azalan bir kitlenin içerisinde olmaktır ki birçok erkek onlarca kız ile sevgili oluyor ve onlardan birini terk edebiliyor ve terk etme duygusunu tadabiliyor.
lakin bir de öyle erkekler vardır ki bu terk etme duygusunu hiç tatmamış veya tatmaya gerek duymamıştır. hep terkedilen taraf olmak acıyı birçok kez tatmaktır.
hayatın ve duyguların bir o kadar hızlı değişmesine ayak uyduramayan bu insanlar sürekli terk edilirler efendim !
durağan yapıları ve günümüz erkek modelini model almamaları ilk buluşmada hadi olmadı 3. 4. buluşmada dudaklara yapışmamaları bunlara vesile olabilicek nedenler olabilir.
bu nasıl başlık lan demeyin bir türlü başlıkta bu durumu açıklayabileceğim bir cümle kuramadım. neyse ki bu sanırım en kötüsünden biraz daha iyi gibi geldi bana. bide sanki bu başlık daha bir tutar gibi geldi bana bir öyle bir böyle dersem sanki daha bir ilgi çeker ha. haksız mıyım ?
konuya gelecek olursak anlatmak istediğim şudur: aynı sanatçının farklı şarkılarındaki düşünce tezatlığından bahsetmek istiyorum dostlar yani benim deyimim ile ''bir öyle bir böyle demesi'' nden.
tamam tamam ne diyor la bu diyorsunuz örnekliyorum daha iyi anlaşılacak.
mesela dostlar sanatçımız erkin koray olsun. şimdi aynı sanatçının farklı şarkılarına bakalım.
çoğunuzun bildiği sevince şarkısında şöyle sözler geçiyor:
--spoiler--
sevince durma durma koş ardından
zaman yoktur git aşkı iste ondan
sevince tüm insanlar bir başka
durma dostum sen de yer ver aşka
--spoiler--
şimdi aynı sanatçının bu şarkısına tezat sözler oluşturan şarkı sözlerini görelim.
yine çoğunuzun bildiği şaşkın şarkısının sözlerini görelim.
topukları yere vurduran kendinizi çok kaptırdığınızda alt komşunun değnekle( tak tak tak )** diye karşılık vermesi gibi muhtemel olayları yaşatması muhtemel şarkılardır.
2003 yılından beri yaz aylarında gerçekleşen kadıköy belediyesinin düzenlediği festival. yamulmuyorsam bu yıl 17 ağustosta başlayacak olan.
(bkz: daha önce açılmadığına inanılamayan başlıklar)
