ülke geleceğinden kopan giden, büyük gönüllü insanlar. en yakın arkadaşlarımdan birinin ve eşinin mesleklerini yapabilmek için 1762 km uzağa gidip geri dönememeleridir sadece benim bildiğim. depremde ölen 63 öğretmen'in her biri benim yakın arkadaşımdan farksız. kim bilir nasıl hayat hikayeleri var, ancak benim bildiğim sadece ikisi. (bkz: #13544781)
hiç bilmediğin bir yere gidiyorsun, kalacak yerin yok. koşullar uygun değil. öğretmenler sabahları okullarına servislerle panzerlerin arasında gider mi hiç? işte onlar gidiyordu. savaşa mı, yoksa okula mı belli değil!
depremde ölen öğretmenlerin ailelerine para yardımı yapılacakmış devlet tarafından. ya onlara orada lojman yapsaydınız keşke, paranız da varmış! aslında söyleyecek o kadar çok şey var ki, susuyorum ama şimdilik kendimi toparladıktan sonra tekrar yazıcam. şimdi para yardımını yapın siz, geriye kalanlar nolucak? yine aynı şeyi yaşayacak. öğretmenler sabahları okullarına servislerle panzerlerin arasında gider mi hiç?
depremde hayatını kaybeden öğretmenlerimizin alfabetik listesi;
uyuyamadığı için sözlükte takılan insanlar da olabilir aralarında. acıyla karışık uykusuzluk hali hakimdir bazılarına.
(bkz: en yakın arkadaşın ölmesi/#13544781)
insanın hayatında "en yakın" arkadaşı kaç tane olabilir ki? bende bunlardan 3 tane var"dı", kaldı 1(bir). zaten ilkinden uzun süre sonra düşündüklerim ortada.(#8181592)
ama bu olmadı. insanın üstüne bu kadar gelinmez ki! 3 tane birbirinden ayıramadığım insandan sadece 1(bir)'i kaldı. birinin gidişinden sonra tutunduğum 2 daldan biri 23 ekim 2011 van depremi'nde, eşiyle birlikte uçup gitti. onun enkaz altında olduğunu öğrendiğim an öyle bir üşüdüm ki, bir daha öyle üşüyemem sanırım. tam bir gün boyunca haber alamadık ondan ve eşinden. hep en güzeli düşündü insanlar, ya da sadece en iyisini dile getirdiler. ama ben her zamanki huyum olan en kötüsünü düşünmekten kendimi alamadım. ya doğru olsaydı? nasıl yaşarım? gibi soruları kendime sora sora dolandım tam 26 saat.
26 saat sonra aldığım haber beklenenin en kötüsüydü. yalnız bende bir şeyler değişmişti artık. haberi herkese ulaştırmaya çalışıyordum. sanki bağıramıyor, ağlayamıyor ama onu bu şekilde atıyordum, bilmiyorum. ağlama yok! düzgün bir cümleyle ulaşabildiğim herkese haberi veriyordum. o akşam beklemeye başladık cenazelerin gelmesini. bu ülkede paran yoksa ölemiyorsun, bunu da öğrendim. gerçi paran olunca da tanıdık biri lazım ki uçakta boş yer olsun. ertesi akşam cenazeler geldi. aldık, götürdük hastaneye morga koyduk. bir sonraki gün defnettik. bak, cenazeleri aldık kısmını hızlı geçtim. bu benim için ilk seferinde o kadar zordu ki. ilk ölen arkadaşımın tabutu'nu gördükten sonra yaklaşık 10 dakikayı hatırlamıyorum. ama bu sefer sanki hiçbir şey yokmuş gibi hareket ettim. önümde çocukluğum gidiyorken, üniversite yıllarım, kavgalarım gidiyorken nasıl böyle mal mal bakabildim? -bilmiyorum.
yalnız ilginç olan kaç gündür duyduğum laflar aynı. "hayat devam ediyor", "sabretmelisiniz" vs. tamam da arkadaşım sen iki güne unut ki ben de unutmuş gibi yapıcam zaten. yıllar geçince ara sıra aklıma gelicek bunu da biliyorum. tecrübeyle sabit. ama "zaman her şeyin ilacı" ne demek ya?
düşenler, devrim için devrim yolunda vuruşarak düştüler
kalbimize, ruhumuza ve bilincimize gömüldüler
onlar; kurtuluşa kadar savaş şiarını
devrim yoluna kanlarıyla yazdılar.
yolumuz, devrim yolunda düşenlerin yoludur.
türkiye'nin oscarları adı altında düzenlenen tören. en azından ntv'de böyle geçiyor adı. o ne lan türkiye'nin oscarı falan? yeşilçam ödülü işte ne gerek var böyle ezikliklere.
yaklaşık bir saati "sayın bakanım sağ olun" modunda geçmiştir. öv babam öv nereye kadar? yeter!
bir de unutmadan cansu dere'yi oraya sunucu diye çıkaran kişilere iyi dileklerimi iletiyorum. kağıttan ayırmadı gözlerini ya. bir de parmağıyla takip etse tam olacak.
maç bitiminde baros kırmızı kart gördü. aferin baros aynen konuştuğumuz gibi.*
ayrıca o kadar da ben demiştim demeyi sevmiyorum ama demiştim hacular. (bkz: #11138802)
1 saat kalmışken hala iddaa oynamadıysanız alın size fırsat; kırmızı kart olur: 2.10 oranla karşınızda duruyor. ulu sözlük iddaa servisi ısrarla önerir.