sanki bu alevilerin bedeni altından elmastan mübarek, onların kılına dokununca olay olur. her gün binlerce sünni katledilir hepsi şöyle topluca bir defa bahsedilir olur biter.
vay arkadaş ne değersiz canımız varmış bizim.
bir alevi ölürse bir milyon kere ayıp oluyo nedense.
sözlüğün emin ellerde olduğunu anlamıştır. maşallah ne yaman, yiğit, karayağız,ceberut, nemrut bir delikanlıymış o varken bu sözlüğe kimse laf edemez diye düşünür.
Onlara, insanların inandıkları gibi siz de inanın denildiğinde ise, Biz de akılsızlar gibi iman mı edelim? derler. iyi bilin ki, asıl akılsızlar kendileridir, fakat bilmezler.
öncelikle ayet tefsiri ya da mealini paylaşan arkadaşları tebrik ediyorum. insan bu başlıkları görünce 'sözlük oldu' diyor.bu arada besmele sadece kur'an okurken değil, her hareketimizde olmalı vesselam.
hep etrafımda görüyorum bunları. kız boylu poslu, beyaz tenli, elma yanaklı, inci dişli, bal dudaklı, sonra işte anne babasıyla tanışıyoruz, anam o ne! esmer, buruşuk, zayıf,dişsiz bir surat.
saçımı süpürge ettim, dişimden tırnağımdan artırdım lafının vücut bulmuş hali bu ebeveynler.
stv de her gün yayınlanan iki dünya arasında adlı dizide sahra karakterini canlandıran güzellik. suriyeli bir kadını canlandırıyor ama gayet türk kızı. uzun boylu sarışın yeşil gözlü.
çalan telefon açılır ve eğer telefon bilinmeyen bir sebeple kapanırsa telefonu açan kişi bunu mutlaka söyler. bunu söyleyenler muhakkak annane babanne teyze tarzı akrabalarımızdır.
hepsi döküldü diye biliyorduk ama gün geçmiyor ki islam dinine bir saldırıda bir yasaklamada bulunmasınlar. baban kimdi bilemezdinden önce bu kalan yunanlılara çözüm bulmalı.
kendi spermiyle karısının yumurtasından oluşan canlıyı taşıyan kadını gördükten sonra bir anda vurulmaktır. keşke onunla evlenseydim gibi bir düşünce gelir belki insana. bir kadının ahını ömür boyu almaktansa taşıyıcı anneyi unutup hayata devam etmek lazımdır.
akılda bazı şeyler vardır fakat nedense bir önceki ne yazmış deyu okursun,sonra ister istemez ondan esinlenerek yazarsın. daha iyi bir üslupla yazıp ondan daha fazla artı alınca da vicdan azabı çekersin.mesaj kutusu yanınca da kesin odur diye korkarsın.
her iki cins için de geçerlidir. demek bağlanamıyorsun ha sana öyle şeyler yapıcam ki gözün benden başkasını görmicek diye düşünür karşıdaki. halbuki bilmez ki cidden bağlanamıyor. hasta bi nevi.özgürlük hastası.
öyle her ulu sözlük erkeğine nasip olmaz. kızlar mı onlar zaten gariban, eskaza bir kere kız deseler vay efendim sen cinsiyetini mi belli ediyosun tepkisi alır.
sevgilinin numarası her zaman dikkat çekmiştir. saçma sapan rakamlar olsa bile bi kafiyeli gelir insana. bu yüzden bi kaç kez bakınca da kolayca ezberleyebiliriz. fakat ayrıldıktan sonra her türlü silme ya da engellemeye rağmen o hafızaya kazınmış lanet numarayı bir türlü unutamayız. eğer kendini tutamayıp arayanlar gurubundaysanız sevgilinin numarasını bi kez kaydedin ve asla numaraya alıcı gözle bakmayın.
her türlü evde her türlü pozisyonda ister şuuru yerindeyken ister eroinle kafayı bularak çeşitli şekillerde tecavüze uğrayan hakikaten geçerken şöyle bir uğrayan kızımızdır.
not: ateist değilim. at gözlükleri dediler attım ve bunu gördüm.
Kutsal kitap şöyle der: Ve kadın ölümden acı buldum. O kadın ki, yüreği tuzak ve ağlar ve elleri zincirlerdedir (23). Yahudi hukukunda Evli kadın, az akıllı, çocuk ve deli gibidir, alım satım yapması caiz değildir
Yahudilikte evlilik bir alış-veriş, kadın da babasından satın alınan bir mal gibidir. Kocası onun mutlak efendisidir Nikah hahamlardan birinin takdisi ile geçerli olur. Adam kadına en azından bir yüzük veya kıymetli bir hediye verir. Buna karşılık, gelin drahoma olarak çok daha fazlasını hazırlar ve kocasının emrine tahsis eder. Nikah sırasında bu drahomanın bir kısmı mihr-i müeccel olarak takdir edilir, kocasımn ölümü veya boşanma halinde kadına geri verilir. Bunun dışında kocasından miras olarak alacağı bir hakkı yoktur. Eski Yahudi hukuku, kadının bütün malının kocasına ait olduğu şeklindedir. Kadının kocasına getirdiği, çalışıp kazandığı, hatta düğününde takı olarak verilen hediyeler hepsi, kocasının helâl malıdır. Kocası bunları alır ve dilediği gibi kullanır
Daha sonraki asırlarda, boşanmalar artınca, Yahudi din adamları, evli kadınn kendi malının sahibi olmasına karar verdiler. Buna göre mal kadının oluyor, koca onun tasarrufuna sahip oluyordu. Boşanma halinde mal kadına kalıyordu. Kadın ancak kendi malına sahip olabiliyor, kocasından miras alamıyordu. Ölen adama ilk mirasçı erkek evlattı. Erkek evlatlar birden fazla ise, yaşça en büyüğüne iki hisse verilirdi. Kızların erkek evlatlarla birlikte mirasa girme hakkı yoktu. Yalnız Karailer mezhebine göre, kızlar da erkeklerle birlikte baba mirasına girebilirlerdi, fakat erkeklerin yarısı kadar hisse alabilirlerdi
Yahudilikte çok kadınla evlenmek, hiçbir sınır olmaksızın caizdir. Ne Tevratta, ne Nebilerin kitabında, birden fazla kadınla evlenmeyi yasaklayan bir hüküm yoktur. Aksine buna özendiren misaller vardır. Bir dinler tarihi araştırıcısı olan Gustave le Bon Başlangıçta çok kadınla evlenmek, israiloğulları arasında çok yaygın idi. Ne kanunlar, ne dinî hükümler buna mani değildi diyor. Ancak daha sonraki devirlerde Yahudi din adamları, çok kadınla evlenmeyi sınırladılar ve bunu dörde indirdiler.
ayrıca adet gören kadına değil dokunmak evin dışına çıkarırlar.bunların hepsini islamla kıyaslarsak islam ın kadını ne kadar çok düşündüğünü görebiliriz.