birbirine gülümseyen iki sevgili gördüğünüz de siz de gülümsersiniz değil mi?
ben ağlıyorum, usul usul.
ben ağlıyorum çünkü alışamadım.
ve diliyorum ki bir daha böyle aşık olmayacağım. gerçek aşk karşılıklı mıdır, yoksa böyle sonsuz mu ?
Bazen oluyor, öyle bir anda sesin kulaklarıma doluyor. işte onda söze hacet olmuyor. Tarifsiz bir özlem içimdeki yalnızca. Yalnızca özlüyorum işte. Gelmeyeceğini bilerek, aslında hiç gelmediğini düşünerek daha çok sımsıkı özlüyorum. Hiç bilmesende özlüyorum, hiç hatırlasam hatta unuttuysan bile beni özlüyorum. Belki denk gelir okursun, ben kimim onu da nilmiyorsun ama özlüyorum işte. insan böyle katliam gibi özler mi ? insan tüm dünyaya kafa tutarcasına yenilir mi öylece yokluğuna? Hiç böyle yenilmedim ve hiçkimseye de boynunun en güzel yerin olduğunu bahsetmedim.
insanlar sevişiyor, üstüne üstlük seviştikleri bayanları kezban diye itham edip, ilk söyledikleri sözler ile alay ediyorlar, siz hangi evrimgillerdensiz acaba?
en çok gözlerini özledim sözlük, sonra ben sessizce otururken onun coşkulu coşkulu konuşmasını, ağlayamamasını dahil edelim.
çıldırıyorum sözlük, başkasına gülerken gördüm onu, başka şiirler yazarken hissediyorum. özledim sözlük. bu kadar.
illa ki, birine sahip olacaksınız değil mi? illa ki dokunacaksınız dilediğiniz gibi birine? aşk falan diyeceksiniz. facebook'ta twitter'da paylaşacaksınız değil mi? asıl soru, neden sevgiliniz var, insancıklar ?
Hiç unutmam daha ikinci sınıftayken annemle memleketimizden yaşadığımız şehre geri dönerken, otobüsün radyosunda Tual-Yine Aylardan Kasım şarkısı çalmıştı, o zaman şarkı beni öylesine derinden etkilemişti, hıçkıra hıçkıra ağladım. Ve yıllar geçtikçe fark ettim ki tüm sevgilerimle kasım ayında ayrılıyorum ve de tüm platonik aşk sancılarımda kasım ayında baş gösteriyor.
Bu da böyle bir anımdı.
Geceler uyumak için var, uyuyamıyorum.
Güzel duygular var içimde, değil karşılık alabilmek, bir kez dahi aklına düşmüyorum.
Yaşamak güzel şey be kardeşim diyen her şaire inattan mıdır nedir, böyle hayatın amına koyayım diye uyanıyorum her sabah.
Ulan sevişmek günah ise, sevmekte mi günah.
Soyleyin ağabeylerim, ablalarım; seven garip olsa da sevilmeye değmez mi?
Hep düşledigin kişiyi bulursun umarım.
Umarım gökyüzü o gün sana daha mavi gelir.
Umarım bir daha çok yakınında, sana tek kelime etmekten korkacak kadar naif seven birine gözlerini kapamazsın.
Umarım, birini bir daha benim kadar üzmezsin.
Hayır, şöyle demeliyim; umarım bir daha kimse senin gibi biri için kendini bu kadar üzmez.
Ama hiç gelmeyeceksin diye de vazgeçemem senden.
Naifliğiyle her kişiye örnek olacak değerli sanatçımızdır.
Sesi ciddi olarak kulağınızı okşar, hitapları çok dostanedir, onin şarkılarını dinlerken kendinizi değerli hissedersiniz.
kaç kişiyi öldürdüm düşlerimde
kaç kilo çekerdi yalnızlık
kaç kere ezildim altında
yaz yağmurlarının
belki de palyaçolar ağlardı pazartesi sabahları
her sirk geldiğinde ağlamaklı olurduk
hep ağlamaklı olurduk gülünecek halimize
kim sevmezdi çiçekleri filan
ben sevmezdim dedim, yalan dedi
bunu palyaço söyledi,
palyaço söyledi ben yazdım
yazdım, yazmasam ağlayacaktım
herkes ağlarmış biraz, ben de ağladım
sırf bu yüzden mi ağladım
alçaklık gibi bir şey oldu bu biraz
biraz birazdım her şeyden
dün biraz sinirlenmiştim mesela
yarın bir kadını seveceğim biraz
biraz biraz kör oldum bügünlerde
ama rakı kadehlerini boşaltmayın
eksilmesin hiçbir şey
hiçbir şeyden dahi olsa
kalsın biraz
ii.
umursamıyorum yılgınlığımı filan
çünkü sessizce yaşanmalı her şey
bir devrim sesszce olmalı mesela
ve her sözcüğüne inanmalı bir palyaçonun
bir palyaço neden yalan söylesin ki
ben palyaço olsaydım söylemezdim
marangoz olsaydım da söylemezdim
ben insan olsaydım yalan söylemezdim!
hem nereden çıkardınız palyaçonun yalnızlığını
kaç kilo çeker ki bir palyaço
hem neden yüzüme vuruyorsunuz
bir çirkin ördek yavrusu olduğumu
gocunmam ki ben, ben gocunmam
bir palyaço ne kara gocunmazsa
o kadar, o kadar gocunmam işte
rakı doldurun! eksilmesin
iii.
bitmedi, yazacağım daha
yazmazsam ağlayacağım çünkü
alçakça olacak biraz
hem biz o zaman kimdik ki, nerelere giderdik
her sokakta biraz daha eksilirdik
bilirdim, geceleri puslu puslu olurdu bazen
bazen birisi fısıldarmış gibi olurdu
duyamadım, derdim, tekrar et!
sessizliğe bürünürdü o vakit her şey
sokaklar daha bir puslu
palyaçolar daha bir ağlamaklı olurdu
ve ben daha bir alçak olurdum
ağlardım biraz
hem sen kimsin, çekiştirme diyorum
hatta kuyruğuma basma diyorum
acıyor, tırmalarım,-
diyorum
kahrol, kahrol!
diyorum
iv.
geçen gün yüzüme rastladım bir ilan panosunda
korktum birden, kusacak gibi oldum
olur öyle dedi palyaço,
herkes alçaktır biraz
otur ulan! dedim, bağırdım ona
ben bazen bağırırım biraz
rakı doldur! dedim, eksilmesin!
ben bazen eksilirim biraz
aslında hepimiz eksilirmişiz biraz
bunu sonradan öğrendim
ben aslında her şeyi sonradan öğrendim
herkes herkesi sonradan öğrenirmiş
bunu da sonradan öğrendim
örneğin;
geçen gün bir kadınla seviştim
biraz değil çok seviştim
ya işte öyle palyaço
diyorum ki,
bunu da yeni öğrendim
sevişmek de eksilmekmiş biraz
v.
kim sevmezdi ki kuş ötüşlerini filan
ben sevmezdim dedim, yalan
dedi
bunu palyaço söyledi
palyaço söyledi, ben yazdım
yazmasam, alçak olacaktım
hem ben roman da yazdım biraz
bazen diyorum ki, palyaço,
sen olmasan ben ne yaparım
alçakça eksilirim belki biraz
her yağmur yağışında yerindi dibine girerim
hiçbir kadının kasıklarını öpemem belki
ya da unuturum sonradan öğrendiklerimi
biraz biraz anlıyorum ki,
yüzler eller, o terli vücutlar filan
her şey plastikmiş biraz
vi.
haydi sirtaki yapalım palyaço
rakı doldur, yine eksildik biraz.