hey, hey, günaydın çocuklar, hep güler yüzle karşılarsınız beni
hey, hey, günaydın çocuklar, sabah akşam bıkmadan dinlersiniz beni
dün gece düşündüm de, renkler olmasaydı yaşanmazdı bu dünyada
korktuğum odur ki, kapkara bir dünyayı isteyenler var aramızda...
oyun ister bazen büyükler,
tabancalar, kılıçlar, tüfekler...
zevk meselesi bu, karışılmaz
tartışılmaz zevkler ve renkler
sizin olsun bütün bu zevkler
bırakın renkleri çocuklara...
barış manço - günaydın çocuklar
maalesef bir yerinden kesmem mümkün olmadı, öyle bir şekilde yazılmış ki...
eskiden sözlükte kültürel başlıklar bol olurdu. öyleki insan sırf öğrenmek, okumak için sözlüğe girer, konuyu bilene bırakır, entry giricem diye ıkınmaz, başlık sıçmazdı. dolayısıyla da gün geçtikçe yazarların kültür birikimleri artar ve daha iyi yazar/okur olurlardı.
ayrıca sözlükteki başlıklarda bol bol gündemden, teknolojiden, sanattan, bilimden son haberler olur, bunların tamamı haber sitelerinden değil burdan okunur, yorumlar ile de farklı görüşleri öğrenip ufkun açılması sağlanırdı. artık sadece tecavüz, siyaset haberleri ve dini haberler oluyor maalesef.
şimdi sol frame akıp giderken, gördüğümüz başlıklar götten düşmecesine oluyor. ne okuyabiliyor, ne entry girebiliyor ne de oy verebiliyorsunuz. yaptığınız tek şey elinizi yenile tuşunun üstüne koyup sürekli adamakıllı başlık gelmiş mi diye bakmak oluyor...
ayrıca "tavla, tavla beni tavla; salla pulları zarları" şeklinde sözleri olan "tavla" şarkısının sözlerindeki sanatı (tavla, pullar zarlar falan) anca çözdüm ve kendim çözdüğüm için deli mutlu oldum. böyle de malım. evet. oldu. kib bye
çocukluğumuzda çokça oynadığımız saklambaç oyununda, oyuncuların tişörtler ve bilimum kıyafetleri değiştirmesi ile, ebenin gördüğü kişiyi başka biri zannettiğinde kişinin ismini söylemesi sonucu bok varmış gibi söylenen "çamlak çömlek patladı" lafının orjinali "çanak çömlek patladı" imiş. lan ben bunu yıllardır "çamlak çömlek" diye söyledim. niye uyarmadınız ibineler?
hhtürk emin ol kendimi bilen biriyim
o sözleri kat'iyen senin için etmedim.
ettiğim kişi zaten bilmektedir kendini
neyse çok konuşmuşum, gideyim en iyisi.
övülmeyi istemem, ıkınırım kendimce.
ama dur serbeste geçiyorum şimdi,
işte geçtim.
kimselere laf sokmak değildir amacım,
hhturk ne diye üstüne alınırsın
diye sormak isterim sana.
kötü bir laf mı ettik
lütfen söyle bana.
deadalus ne güldüm lan girdiğin entry'ye
maksat hece tamamlansın gerisi hikaye
serbest yazmak da zordur, bilirim cefasını
aşıklar çiziktirsin, ben sürem sefasını...
serbest şiir bilirim, haksızlık etme bana.
lakin atışmanın aslı hecedir.
bak enter yapa yapa yazdım serbest ölçümü
e çok da zor değildir
serbest
ölçü
öl
profit çok haklıdır bahsettiği şeylerde,
hani burda kafiye, hece ölçüsü nerde?
laf sokmaya çalışan önce biraz düşünsün,
hece ile yazmayan, dursun durduğu yerde.
babanın ağlaması her zaman gerçekleşmez. çok nadirdir. bu yüzden çok dokunur insana.
baba her zaman güçlü olmak zorundadır. zira o evin direği, ailenin reisidir. kimseden korkmaz, hatta öyleki bütün arkadaşların babalarını dövebilecek güçtedir.
bir gün sokakta deli gibi top oynadıktan sonra eve gidersiniz. susuzluktan ölmek üzeresinizdir. hemen koca bir bardak soğuk su içip kendinize geldiğinde görürsünüz onu aralık kapıdan. o güçlü, çatık, kahverengi dözlerinden dolu dolu iki damla yaş akmaktadır. bütün gücünüzle, koşar adımlarla yanına gidip atlarsınız boynuna olağanca masumluğunuzla. boynunuza damlayan iki damla yaş ıslatır terli derinizi. bu bardağı taşıran son iki damla olmuştur. başından beri içinizde tuttuğunuz üzüntü ve mutsuzluk bütün gücüyle fışkırır gözlerinizden titreyen dudaklarınızla beraber. Babanız sizi daha sıkı sarar, siz daha çok ağlarsınız. ağladıkça masumlaşırsınız...
gözlerinizi araladığınızda babanızın kolunda yatarken bulursunuz. babanızın himayesinin verdiği güven hissiyle huzur bulup, uykunun tatlı tatlı bastırmasıyla yavaş yavaş gözkapaklarınızı kapatırsınız...
muavinin göt herifin teki çıkması. bu olay yine kamil koç'ta gerçekleşti. otobüste bulunan kulaklıklar biz yerimize oturduğumuzda açık durumdaydı. yolculuk boyunca hiç kullanmadık. en son gideceğimiz yere varmaya yakın muavin kulaklıkların kablolarını toplamaya başladı. sıra bize geldiğinde bir yerdeki düğümden dolayı kabloyu toplayamadı, sonra bize dönüp "hey allam ya, uğraşsanız yapamazsınız böyle" dedi. yanımdaki arkadaş da "uğraştık zaten ama yapamamışız demek ki topladığınıza göre" dedi.
bak hala sinirleniyorum orospu çocuğu aklıma geldiğinde... bu da böyle bir anımdır...
Ayrıca yemek sinileri tam anlamıyla vıcık vıcık ve yapış yapıştır. Ekmeğinizi üzerindeki herhangi bir noktaya değdirmemek için elinizden gelen bütün çabayı sarfedersiniz ama ekmeğiniz o kahrolası siniye değip mundar olmuştur bir kere. daha sonra "sikerim sizin gibi tesisi" nidaları eşliğinde sininizi ittirip, ayağa kalkarsınız. ayağa kalktığınızda farkedersiniz ki götünüz tabiri caizse "sucuk" gibi terlemiştir. daha sonra otobüsünüzün rahatsız koltuğuna gidip, ağlayan bebek, horlayan insan sesleriyle dolu bu yerde uyumaya çalışırsınız.
Bence çok yanlış bir önermedir. Zira madde madde sıralamak gerekirse ;
- cinsel anlamda daha güçlülerdir.
- daha atletik bir yapıya sahiptir (olimpiyatlarda, spor müsabakaları incelenirse daha rahat anlaşılacaktır söylediklerim).
- (bayanlar için) erkeklerinin ortalama penis boyları diğerlerine ırklara göre daha uzundur.
- fiziksel güç anlamında daha üstünlerdir.
- güneşten kaynaklanan yanma, kızarıklık, kanser vb hastalıklara yakalanma ihtimalleri çok düşüktür.
bunlara benzer örnekler çoğaltılabilir, ben hemen aklıma gelenleri yazdım sadece. ayrıca yukardakilerin hepsi genellemedir amma istisnalar kaideyi bozmaz.