an itibariyle sunucusu beyazıt öztürk ün bükemediği bileği öptüğü programdır.gördüğümüz aynı sunucu mu program aynı program mı inanılır gibi değil..uzun süredir yaptığım gibi keşke bu gece de izlemeseydim de negatif haliyle kalmasaydı aklımda diyorum.Soner sarıkabadayı ile gereksiz yere uğraşmış,karşısındaki efendi tavra rağmen sözde espirileri sürdürmüştür.Sağa sola sataşırken Behzat Ç nin niye kazakla oturduğunu bile irdelemiştir.Eve gelen misafire bile daha saygılı davranılır,bir sunucu niye programına gelen konuğu ile uğraşır bilinmez..Sürekli saatine bakması da programın sıkıntısını yeterince göstermektedir.Son anda kurtarmaya çalışıyor ama nafile çabalar,görülen görüldü ne yazıkki.
bir zamanlar istanbul üniversitesindeki dersleri kapalı gişe yapan değerli hoca.Kantinde vakit öldüren öğrencilerin bile sandalyelerini kapıp,yer bulamadıklartı anfide yer yarışına girdikleri rivayet edilirdi.Olaylara,konulara farklı bakış açısı ve bugün bazı isimlere yakın görünse de ders esnasında rengini hiç belli etmeyen dosdoğru ve eğlenceli anlatım şekliyle her kesimden öğrencinin sevgisini kazanmıştı.Şimdi böyle bir hocayı i.Ü.lilerin ancak TV lerden takip edebilmesi okul açısından büyük kayıptır.
Tereddütsüz son yıllarda yapılmış en iyi Türk filmlerinden.Biletimizi alıp yerimize oturduğumuzda sıkılıcaz iyi mi yaptık diye düşündük 10dk kadar,salondan çıktığımızda ise biz dahil tüm salonun yüzünde aynı etkilenmiş ifade vardı.Konuşmadan da anlatılır mı?daha güzel anlatılırmış..Filmedeki Onur karakteri engelliyse biz neyiz diye de soruyor insan kendine.Mutlaka izlenmeli:aşksa aşk, hayata dair ders almaksa ders almak herşey var bu filmde..Mert Fırat da bir kez daha kendisine hayran bırakmıştır,sessiz ama çok sesli bir oyunculuk sergilemiş.
Oyun metnini Ayşe Bayramoğlu 'nun yazdığı,sahne tasarımı Zekiye Sarıkartal'a,Yönetmenliği Çetin Sarıkartal'a ait; usta oyuncular Ayşe Selen ve Şehsuvar Aktaş 'ın oynadığı tek perdelik harikulade komedi.Ekim ve Kasım ayında Taksim Oyuncular Tiyatro Kahve 'de ve 2 Kasım'da Anadolu yakasındaki tek gösterimi ile Oyun Atölyesi'nde izlenebilir.
--spoiler--
Gelin olmak isteyen yabancılar, emanet edilen kocalar, ucuza ya da pahalıya yapılan, ama hiç beğenilmeyen yemekler, var olmalar ya da yok olmalar, hem pop hem star hem ala hem turca olmalar, aşkı tadanlar, bir şarkı olmaya çalışan, çocuklukları hoyratça ellerinden alınmış çocuklar, kendini helâk ederek dans edenler, yeteneğine güvenenler, gözleri kör eden aşklar.. Oyunun kahramanları Müesser Hanım ve Lütfi Beye bir kereliğine de olsa sahneye çıkma ve kendilerini gösterme şansı verilmiştir. Ancak ömürlerini onca zaman boyunca birbirlerinden habersiz geçirmiş Müesser ve Lütfi için ortak bir sahne dili tutturmak, anlaşmak zorlu bir serüvenden geçmelerini gerektirecektir. Defalarca baştan almaları gerekir, defalarca tökezlerler; ama hayallerinden asla ve asla vazgeçmeyeceklerdir.
--spoiler--
geçenlerde hakkı devrim bir kanalda ölümlerden bahsediyordu:
--spoiler--
...en zoru arkadaş ölümüydü.arkadaş ölümü; insanın tam göğsüne inen dirsek gibidir.nefesiniz kesilir bir anda...
--spoiler--
bundan daha güzel anlatılamaz herhalde.yaşamamayı dilediğim acı.
şarkının girişindeki keman sesi inanılmaz güzel olan,sözlerini düşününce arabesk mi komik mi karar verilemeyen nil in son albümünün enteresan eserlerinden.
28 Şubat 2008 tarihinde yürürlüğe giren Türk Parasının Kıymetini Koruma hakkındaki 32 sayılı kararda yapılan değişikliğe ilişkin genelge ile uygulamadan kalkan zorunluluktur.
mavi diyarlara sürükleyen masalsı bülent ortaçgil şarkısı.
...
zararsız küçük yalanlar gibi
yağmurdan kaçanlar gibi
bütün vapurları kaçıranlar gibi
gel hiç üzülme
salına salına uç
ben gelemem ama sen git biraz dolaş
cem yılmaz ın stand-up gösterilerinde kullanamadığı tespitlerini göstermek için ozan güvenle oturup "abi şuraya da şunu koyalım süper olur hahaha" modunda oluşturduğunu düşündüğüm,hayatımdan 90 dk.yı çalan filmimsi.cem yılmaz dan sogudum o derece kotu bir film, her tarafından vıcık vıcık geyik akıyor.sonundaki 20 dk. futbol maçı ise uyuma noktasına getirmiştir.özellikle benim gibi bir arkadaşının,sevdiği birinin hatrına gideceklere sözüm: yapmayın etmeyin, vaktinizi boşuna harcamayın.
sözleri;
--spoiler--
Sana bu karanlık bu gürültü içinde
Ellerimi uzatıyorum
Sen bu karanlık bu gürültü içinde
Görmüyorsun
Bütün köşeleri tutmuşlar
Ortada meydanlar, gözler içinde
Sana anlatamıyorum
Bütün bu köşeler, bu karanlık, bu ıslak, bu gürültü
akıl almaz bir ağıt.ölümün ve aşkın sezen aksu gibi bir devde kalan derin izleri birleşince ortaya böyle bişey çıkıyor sanırım.Devamında hazan (bkz: hazan) dinlenip dünyadan özenle kopulur.
dizi içinde dizi,hayal içinde hayal halini almış; iç baymıştır.öyleki kaçırdığınız yerleri ali rıza beyin hayalleri içinde tekrar dinleme fırsatı buluyorsunuz. anlamayanlar vardır diye mi tekrarlıyorlar acaba.
özer bal ın ben seviyorsam sen bahanesin kitabında da benzeri görülebilecek düşünce
.
nasılsa öyle yaşanacaktı
söylenecek bir bahane hep vardır
ha bugün yalnız
ha günün ötesi
seni sevmek
beni harcamak olmayacaktı
sana yüklediğim anlamları
senmişsin gibi düşünme
aldanırsın
sen o anlamlarla
sadece bende varsın
her ünite sonunda tuhaf tuhaf projeler hazırlamamıza neden olan,bi de kitabın kasetlerindeki kızın terry! tonu * kulaklardan silinmeyen ingilizce kitabı serisi.