Annemin bebeğimi uyandırmaya çalışırken söylediği ve ilk kez bu sırada öğrendiğim marş. Ne yapalım ihtilalde doğduk biz. ihtilalden çok çeken nesil bizi buna en uzak şekilde büyütmüş, görünen o ki başarmış biraz...
uludağ sözlükten bahsederek, bende 'bu adamın mı sığ beyinli yoksa uludağ sözlükte tartışmaların seviyesi mi yükselmiş?' sorusunu uyandıran ve uzun bir aradan sonra sözlüğe girmeme vesile olan insan.
ülkeden sınırdışı edilmesi, vatandaşlıktan çıkarılması gereken bir grup kendini bilmez ne olduğu belirsizin yaptığı onlarca bölücü eylemden yalnızca biridir.
alkış tuttuğum zihniyettir. böyle bir ülkede kızını şort giymesi için cesaretlendirmek, baskılara boyun eğmeyen ve eğmeyecek evlatlar yetiştirmek demektir. helal olsundur. herkes yobazlığa boyun eğerse ne olur bu ülkenin hali? bu kızlar belki öküz gibi bakanlarla, laf atanlarla, türlü türlü baskılarla savaşmak zorunda kalacaktır. lakin üstadın da dediği gibi: "sen yanmazsam, ben yanmazsam, biz yanmazsak nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa!"
kadın dilinden anlamayanlar için izah etmek gerekirse, anlamı özetle şudur: bana dönüp evlenme teklif etmen için son on saniye, dokuz, sekiz, yedi, altı, beş,... aranan kişi bu kısa sürede aşkını ilan edip evlenme teklif etmese de hatun kişinin içi rahattır artık. ben son kez yapmam gerekeni yaptım deyip gönül rahatlığı ile yoluna devam edebilir. *
tam iki ay boyunca, neredeyse yemeyip içmeyip, gücümün yettiğince gece gündüz demeden çalıştığım, bu süreçte kendime televizyondan telefon görüşmelerine kadar herşeyi yasaklamam sonucu çok daraldığım bir an bu sözlükle tanışmama vesile olan sınavdır kendisi.
sonuca gelince, genel kültürün yarısını yetiştirememem sonucu almam gereken puanın hayale dönüştüğü, yine de pişman olmadığım, yaş itibariyle 'önümüzdeki maçlara bakarız artık' rahatlığında olamasam da 'en azından denedim' yada 'allahtan ümit kesilmez' diyebildiğim, bugün itibariyle ders çalışmak dışındaki her şeyi çok özlediğimi farkettiren sınavdır.
kafalar çok az şehir pek çok değişmiştir. kafalar diğer şehirlerde değişmiştir, tüm şehirler eski konya kafasına doğru hızla yol almaktadır neden bilinmez.
hayatınızda kaç kere mini etek giydiniz ki eleştirebiliyorsunuz diyecek kızdır. hatta ve hatta erkekler baksın diye giymek şöyle dursun sırf onlar yüzünden çok sevmesine rağmen ayda yılda bir giyebilen kızdır. başbakan olsa çıkartacağı ilk yasa yiyecek gibi bakanları irana gönderme yasası olup, ülkeyi yobazlardan temizleyecek kızdır.
sen sevgiline 'manita' dersen, 'hatun yaptım' dersen, arkadaşlarından sevgilinin fikirleri, tavırları, duruşu, insancıl yönleri değil de sadece dış görünüşü ile ilgili yorumlar beklersen ('gayet hoş' 'lokum gibi' 'bayıldım'..vb), sevgilini evlenilecek evlenilmeyecek diye ayırırsan *, kendin gibi de bir kankaya sahipsen, az söylemiş be o kanka. insaflıymış yine.
din düşmanlığı diye bir şey mi var ki sözlükte savunulsun. dine inanmayanlara düşman olanlar var sadece. inanmayanların da düşmanlığı olsa olsa dine değil, inanç özgürlüklerini türlü psikolojik, sosyolojik ve hatta fiziksel şiddetlerle ihlal edenleredir.
dini eleştirmekse eğer düşmanlık denilen, bu adı üzerinde eleştiridir, dinlenilmesi, üzerinde düşünülmesi içindir. insanın aklıyla düşünen karar veren bir varlık olması gerekir. akıl ile düşünmeyenler, din diye her şeyi yutar, din adı altında kandırılır, din adı altında bilerek ya da bilmeyerek türlü çirkinliklere ortak olabilirler.
abinin vereceği tepkinin bunca tartışılmasındaki bütün sebep 'bekaret' diye bir kavramın söz konusu olması. bütün meseleyi bakire olmak yada olmamak, zarı olmak yada olmamak şeklinde algılıyoruz.
kız kardeş çok sevdiği biriyle bir kere birlikte olmuş yada hiç sevmediği elli kişiyle birlikte olmuş hiç önemi yok.
asıl bu düşünce ile kız kardeşlerimize ne kadar zarar verdiğimizden hiç haberimiz yok. sadece abiler olarak değil, çoğu zaman ablalar, anneler, babalar olarak da böyle düşünüyoruz.
bu düşünce neye yol açıyor peki? kız kardeş o veya bu şekilde erkek arkadaşıyla birlikte oldu. sonra, kız kardeş şimdi ben bir kere seviştim o zaman bu adamla evlenmek zorundayım yoksa ailem beni keser diye düşünüyor. Yada o yaşa kadar kendisine öğretilenlerin etkisiyle erkek arkadaşımla evlenmek zorundayım artık, yoksa namussuz olurum diye düşünüyor. yaşı evlilik için çok küçük olsa bile on sene belki onbeş sene beklemeyi göze alıyor. ne oluyor peki? kız kardeşin bu anlayış ve tavrı, kız kardeşin erkek arkadaşına o andan itibaren kız kardeşe istediğini yapabilme gücü veriyor. o dakikadan sonra ister döver söver, ister aldatır, ister aşağılar, ister artık nasıl olsa benimsin deyip tecavüz eder... ne yaparsa yapsın kız kardeşiniz namussuz olmamak adına ondan ayrılamayacak ve hatta erkek arkadaşı onu hiç terketmesin diye yıllarca onun bir dediğini iki etmeyecektir. kız kardeşiniz eğer duyarlı bir erkek arkadaşa sahipse, erkek arkadaşı onun bu zaafını kullanmayacak, kız kardeşinizi el üstünde tutmaya devam edecek, ilişkileri kız kardeşiniz ayrılmak isteyene kadar sürecek yada evlenecekler ve sonsuza dek sürecek. peki duyarlı bir erkek arkadaşa sahip değilse? kız kardeşiniz yaşadığı beş dakikalık ilişki yüzünden, yıllarca bir canavarın kölesi bile olabilir.
peki siz anlayışsız bir abi olarak ne yapmış oldunuz? kız kardeşinizin hayatını tanımadığınız birinin insafına terketmiş oldunuz. büyük ihtimalle bunları size ömür boyu anlatamayacak, hatta ya bir gün öğrenirseniz diye ödü kopacak ve hiç bilmeyeceksiniz. kendinizle gurur duymalısınız.
peki eğer anlayışlı bir abi ve hatta anlayışlı bir aile olsaydınız ne olacaktı? kız kardeşiniz bilecekti ki siz her zaman onun yanındasınız. erkek arkadaşının kabul edemeyeceği bir yanlışını gördüğü anda gururlu bir kız gibi ardına bile bakmadan terkedebilecekti. bilecekti ki bakire olup olmamak değil, gururlu olup olmamak onu daha değerli yada daha değersiz kılar. böylece daha sağlıklı ilişkiler yaşayacak ve yine bir gün sağlıklı bir evlilik yapacaktı. sağlıklı çocuklar bile yetiştirebilecekti.
anlatılan hikayede abi, çoğu türk ailesi gibi ataerkil bir ailede yetişmesine rağmen doğru bir tepki verebiliyor.
kuaförünü sürekli değiştiren kızdır. istediği renk aynıyken her kuaför başka bir renk çıkartır bu isteğinden. sonuçlara bakıldığında talebin aynı olmuş olabileceğine inanılamaz. (bkz: kendimden biliyorum)
Milliyetçilik isyanlarını durdurup ülke bütünlüğünü koruyabilmek için din, dil, ırk farkı gözetmeksizin herkese eşit haklar verilmesini savunan düşünce. Savunucuları genç osmanlılar diye de bilinen jön türkler. milliyetçilik akımlarının güçlenmesi ile osmanlıcılık etkisini yitiriyor.
bugün türklüğün ayrımcılık olduğunu düşünüp türkiyeliliği savunmak gibi.
söylediği abi yada ablanın bakış açısında göre değişen bir tepki alabileceği durumdur. alabileceği en dar görüşlü tepki öldürülmekken, en geniş görüşlü tepki 'ee banane' yada 'oha kaç yaşına geldin, oldu olacak kırk yaşına kadar bekleseydin' olabilir.
kullanılan küfürlerin %99.9 gibi bir oranını ataerkil sistemin bir ürünü ve bu sistemin yaşamını sürdürmesini sağlayan damarlardan biri olarak görüyorum. ataerkil sisteme küfretmek bu açıdan oldukça ironik olmuş.
tanım: ataerkilliğin son derece ikiyüzlülüğünü vurgulayan önermedir ve doğrudur.
bazı yazıları okuyan kişinin yazılardaki gözlem eksikliği, gerçeklikten uzaklık, * gibi nedenlerle yazıyı yazan kişi ya da kişilerin toplum içinde yani aramızda yaşıyor olabileceğine inanamamasıdır.
cümle yanlış olmuş. rahatsızlık demek istedi herhalde biri.
hala hiç bir şeyin farkında olmayan, feminizmi erkek düşmanlığı falan zanneden, haklarını savunmak yerine, boyun eğişi ile övünen, erkek mantığı ile düşünüyor olmasının aptallık olduğunu farketmeyip bununla övünen kadınlarımızın ve genç kızlarımızın sayısı hiç de az değil.
hal böyle olunca içinde bulundukları durumu rahatlık olarak algılamaları da beklenebilir.
ben aciz ve güçsüzüm erkeklerse güçlüdür mantığını yayarak, erkeği çalıştırıp evde oturmak, çocuk bakmak, sen aslansın sen büyüksün deyip diğer taraftan kendi isteklerini yaptırmaya çalışmak çelişkisi içindedirler. bazen de insan gibi ayakları üzerinde durmak yerine çocuk gibi sürekli korunup kollanmak işlerine gelir. bu kadarcık çıkar için vazgeçerler insanlıklarından, bu kadarcık çıkar için kabullenirler ikinci sınıf olmayı ki bence hiç de onurlu bir davranış değildir.
ekleme:
kısacası ben hiç de rahat değilim, rahat olanlar ve bunca haksızlığa ortak olanlar utansın.