Unturned steam'de free to play olarak 7 temmuz 2014 tarihinde çıktı oyun dayz+minecraft tarzında hem loot var hemde craft olayı oyun hakkında bilgi sahibi olmak istiyorsanız şuradan buyrun >>
Rust ve Stomping Land'in birleşimi olarak algılanan Beasts of Prey'in 32 dakikalık türkçe bir şekilde incelendiği videoya şuradan ulaşabilirsiniz tam anlamıyla oyunla alakalı notunuzu verebilirsiniz >> http://www.youtube.com/watch?v=zTJwvaedd6k
Steam'de 13 Haziran 2014'de 29.99 $ fiyat etiketiyle satışa sunulan SpinTires'ın türkçe bir şekilde nasıl bir oynanış sunduğunu izleyebilirsiniz. buyrun link >> http://www.youtube.com/watch?v=8SPnx-kPueg
başlığın normali şu olacaktı "nasılsın sorusunun yerini ne yapıyorsun sorusunun alması" ama malumunuz 50 karakter olayı. bugün arkadaşlarımla konuşurken fark ettiğim bir olay oldu bu. tabi bu olay şuanlık sadece yakın çevredeki arkadaşlarınızla yaşanılan bir olaydır resmi bir ortamda hala "nasılsın(ız)" sorusu hala geçerlidir ama resmi ortamıda fethedicek diye korkmaktayım bu "ne yapıyorsun" sorusu. şimdi iki soruyu ayrı ayrı bi inceleyelim.
ne yapıyorsun?
genelde hal hatır sorulduktan sonra karşıdaki insanın ne yaptığını öğrenmek için sorulan sorudur.
nasılsın?
ne yaptığını öğrenmek için, sohbeti genişletmek için öküzlük olmasın diye bir hal hatır sorma sorusudur.
tanımda söylediğim gibi resmi bir ortamda hala hal hatır sormak için geçerli bir soru
ne yapıyorsun?
günlük konuşma dilinde ve hepimizin içinde olduğu sanal alem dilinde nasılsın yerini alan soru cümlesi. peki nasıl mı alıyor hemen bir diyalogla örnekleyelim;
sanal alem dilinden örnek alıyorum.
-slm
+slm
-ne yapıyorsun?
+iyiyim sen ne yapıyorsun
-ben de iyiyim sağol.
evet yukarda da görüldüğü gibi sorumuzun cevabı nasılsın sorusunun cevabıyla aynı şeye denk gelmekte aslında ne yapıyorsun sorusunun cevabının oturuyorum, sıçıyorum, sevişiyorum gibi şeyler olması lazımken o duruma çok uzakta olduğunu görüyoruz. tabiiki herkes böyle yapıyor diye bir kaide yok ama benim kendimden ve çevremden gözlemlediğim kadarıyla çoğunluk şimdilik böyle umarım her soru ait olduğu cevapları bulur ve çarpıtılmış bir dilimiz olmaz.
çıkan haberlere göre oluşan olgu. aysun kayacı kiiiim 2000 entry kim diye sorarlar insana hepsi bkz entrysidir olsa olsa.
2000 sayısı götten değil kaynaktan alınarak yazılmıştır kaynakta aşağıdaki gibidir.
"Ucankus.com'a röportaj veren güzel manken Aysun Kayacı (26) sözlüklerden en çok Uludağ Sözlük'ü beğendiğini, Okan Bayülgen'in programından sonra Uludağ Sözlük'e üye olduğunu, şu an dördüncü nesil olduğunu, 2000'den fazla entry'si olduğunu belirtti. Ekşi Sözlük'ten artık sıkıldığını belirten Kayacı hedefinin Uludağ Sözlük'te önce gammazlık sonra da moderatör olmak olduğunu da eklemeden geçemedi."
edit: kaynak gösterdiğim şeyi ciddiye alanlar var. bunun bir blog ve şişme röportaj olduğunun farkındayım fantastik insanlara duyrulur.
george orwell'ın 1984 adlı ütopik eserinde yarattığı ülkenin her duvarında yazılı olan slogan. gerekçesini de şöyle yapmıştır; "böylelikle hem düşmanlıklar ve savaş kışkırtılır hem de vatandaşlar rejimin faziletine inandırılır"
hiç bir insana güveni kalmamış, paranoyak insanın ortaya attığı tezdir. insanlarla ikili münakaşaya girerken sürekli bir şeyler arar, paranoyak androittir.
narkotikte çalışan köpeğin işten atılma olayı. nasıl ki insanlar işlerini adam akıllı yapamayınca veya yapmayınca işten atılmak zorunda kalırlar bu da öyle bir şey olsa gerek.
tanım başlıkta gizli ama bir tanım yapmak gerekirse; karşısındaki insana sevgisini dökerken midesindekileri döken insandır. geçtiğimiz yaş 2 kız 2 erkek beşiktaş sahiline gittik başlıkta da tabir ettiğim gibi maymun suratlı arkadaşımla. bana dedi ki büşra'yı da çağır ben de napıcan oğlum büşrayı dememle birlikte sevdiğimi sölicem abi sen çağır bak gör dedi iyi tamam hadi senin ipinle kuyuya inelim bakalım ne kadar aşağıya inebilcez dedim ve büşraya konuyu açtım alçakgönüllü kızcağız ne olcağından habersiz teklifimi hemen kabul etti ve otobüsle taksime, taksimden de dolmuşla beşiktaş sahiline vardık. 2-3 saat geçtikten sonra maymun suratlı arkadaşıma kaş göz yapmaya başlamıştım artık hala bir tık yoktu çünkü neyseki onunda burasına kadar gelmiş olcak ki kızı hemen ön tarafta bulunan banklara davet etti biz arkadaki çimlerdeydik. ilk 10 dakika gayet güzel geçti konuşuyorlardı bizde arkadan izliyorduk ama hiçbirşey duyamıyorduk öyle ağız oynatmaları sadece. sonra aniden arkadaşın yüzünün değiştiğini fark ettik yanımdaki insanla ve tam ayağa kalktığımız süreç içerisinde artık büşranın üstü başı yeşil pilavdı.** bu da böyle bir anımdı işte niye anlattıysam?
kavga ederek aradaki sevginin daha da artacağını düşünen insaların yaptığı olay. hani ilkokulda bi arkadaşınızla kavga etmişsinizdir sonra öğretmenleriniz felan araya girmiştir o çocukla aranız düzelmiştir artık belkide en büyük kankanız olcaktır bir kaç aya bu sevgililerde olayı öyle sanıyorlar sanırım canları sıkıldıkça kavga ediyorlar ama bilmedikleri bir şey varki aşk yaşanırken kavga her zaman ikili arasındaki ilişkiyi başa sarmaktadır. genellikle ilkokul ve lisede ilkokul havasında çıkamamış çiflerde görülen bu hedeyi anlamak mümkün değildir. sevdiğiniz insan yanınızdayken değerini bilmek, geçirilen zamanı daha da hoş bir hale getirmek için daha mantıklı işler yapmak varken ikili arasındaki ilişkiyi kavgayla güçlendirceğini sanmak pek akla hizmet değil gibime geliyor.
çok kült olmuş bir kitabı ortamda rezil olmamak için okudum deme durumudur. nasıl olsa kitap kült sağdan soldan duyduğu konusundan bir parça anlatıyor karşıdaki de sazan tabi evet abi bak şurasıda çok iyiydi demi diyor o da bi kafa sallama hareketi tamamdır yedi sen o kitabı yutmuşsundur onun gözünde. 4 mart'daki uykusuz'da fırat budacı'nın köşesinde bahsettiği olaydır da ayrıyetten.
tanım başlıkta gizlidir ama şöyle bir tanım yapıcak olursak; merminin bir tehdit unsuru olarak kullanılması. anlamı global olarak "ayağını denk al, bir dahaki yanlış adımında o mermi hayal edemiyceğin deliklerden vücuduna girer" tarzı birşeydir. cool bir tehdit şeklidir, klavye delikanlılığı yapmaktansa ama tabii tehditi hiç bir zaman uygun görmüyoruz konuşarak anlaşmak varken.
internet ortamında insanın normal olandan daha ince ve uzun olma faktörüne denir. örnek vercek olursak 1.60 boyundakaki 80 kilo adamın chat ortamlarında boyunun 1.85 kilosununda 75 olma olayıdır.
evet doğru gördünüz liseye geçmiş ve daha saat okuyamayan tiptir ve böyle bir tip mevcuttur. şimdi nerden başlasam bilemiyorum hayatı boyunca ne yapmıştır acaba bu insan bir sormak istiyorum kendisine ilk önce büyük olasılık ergenlik dönemine geçişte felan mezurayla pipisinin boyunu felan ölçmekten saati okuyamyı öğrenememiştir. büyük ihtimal suç ailededir insan bi evladına saat okumasını öğretir demi ya... aynı öğrenci ayakkabı bağlamayı ve hangi ayın kaçıncı ay olduğunuda bilmemektedir vah vah vah... şöyle diyaloglara da yol açabilir evde:
baba:b
lise çağında saat okuyamayan öğrenci:gerizekalının "g"si
anne:a
b:oğlum ben bugün eve 12'den sonra gelirim annene söylersin ona göre yemek yapsın
g:tamam babacığım hiç merak etme öptüm yanaklarından..
g annesinin yanına gider ve...
g:anne, babam her zaman olduğu saatte evde olcakmış.
seks olayının bokunu çıkarmak. türk insanında her şeyin bokunu çıkarmak, aşırısına kaçmak zaten yaygındır sekste de böyle bir şey olursa herhalde günde 1 kez yapılan seks* günün 4 vaktine çıkar bunun sonucunda ver elini genital siğiller, genital uçuk, frengi. yaa.. yani neymiş aşırıya kaçmıycakmışız haftada 1 yap yeter hem sıkılırsın bi süre sonra eşcinsel olanlar nasıl o yola sapıyor sanıyorsun? *
dinlenilen şarkının sözlerinden veyatta müziğinden etkilenen insana eden etkidir.sözler tam senin hayat hikayeni anlatır, güftekar sözleri öyle bir yazmıştır ki sevgilinle yaşayıp bitirdiğin o harika hikayeyi tam senin istediğin ama anlatamadığın gibi anlatmıştır o an anlarsın ki tek aşkın içkiymiş vurursun şişenin dibine anarsın geçmişi o sözler kulaklarında çınlarken. işte şarkının insan üzerindeki etkisi böle bir şeydir.
idari yetki, icra, denetleme ve yaptırımların en üst ve belirleyici karar mercii olarak bir merkezde toplanmasını, devleti yöneten ve temsil eden hakim gücü, kısaca hükümet merkezini ifade eden siyasi terim.
türkiye'de sıkça rastladığım durum. bir insanla tanışırken bir çok insan burcun ne diye sorar hani muhabbet olsun sarsın felan diye sararda. sırf konu kapanmasın konuşcak bir şeyler olsun diye sorulan burcun ne sorusu açılır açılır erkek ikizler burcu çıkar kadın koç burcu çıkar sonra bi muhakeme yaparlar aralarında karar verirler ki birbirlerine uyuyorlar. sonrasıda işte bilindik ilişki 2 hafta sonra ayrılırlar demekki uymuyormuşuz birbirimize derler ve sen yoluna ben yoluma...
insanları hayretlere düşürebilecek bir olay. dışarda hava kapalıdır alışılageldiği gibi bir sonbahar gecesidir. ahh o harikulade gece... evde otururken cam'a hızla çarpan sesler duyarsınız, perdeyi aralar ve dışarı bakarsınız o da ne? dışarda meni yağmaktadır. ne oluyor lan? der uyursunuz... (bkz: hayal gücü)
edit: eksi oylar dolayısıyla içimden açmaz olaydım bu başlığı dedim artık.
edit2:neden bu kadar eksi oy aldığını bi kendime yedirebilsem dünya benim için çok daha yaşanılabilecek bir gezegen halini alacak
opeth gibi bir grubun sadece damnation isimli albümü çıkardığını sanan zihniyet.damnation kötü müdür tabiiki değildir ama opeth'in o kadar şahaser parçası varken neden sırf damnation ile sınırlı kalınılsın ki?