truthurts
376 (Tsubasa Ozora)
üçüncü nesil yazar 2 takipçi 28.40 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    bye yerine by diyen msn insanı

    26.
  1. -slm
    -mrb
    -nrdn
    -ank
    -sn?
    -ist
    -by

    türünden bir yazışmanın sonucudur..bütün diyalogları dıştan okuyunca çok eğlencelidir de.
    4 ...
  2. them

    4.
  3. süper bir fransız korku filmi.
    0 ...
  4. insanın başına gelebilecek en kötü olay

    15.
  5. sevdigi halde sevmiyorum diyen insan

    12.
  6. "sevmediğime inanırsam bitince daha az acı çekerim" fikrine tutunmaya çalışan kişi. Bazen yürümeyen bir ilişkide sevmeyen taraf olmak, ayrılırken rahatlatıcı olur. "Seviyorum ama mutlu değilim" düşüncesi ilerisi için fazla çaba, emek ve zorluk demektir. Büyük ihtimalle de ilişkiyi kurtarmaz, sadece insanı geliştirir.
    4 ...
  7. sevgilinin söylediği unutulmayan sözler

    171.
  8. ne kadar yakın olursak olalım, aramızda uçurum var. *
    6 ...
  9. butun homoseksuellerin cok yakisikli olmasi

    1.
  10. HOMOSEKSÜELLERiN "KEŞKE" DEDiĞi, HETEROSEKSÜEL bayanların DA "TÜH" DEDiĞi DURUM. Yani aslında böyle bir genelleme yoktur. Kedinin erişemediği ciğere gıpta etmesidir.
    1 ...
  11. eşcinsellik bir hastalık mıdır sorunsalı

    12.
  12. doğada insanlarda ve hayvanlarda belli bir oranda eşcinsellik mevcuttur. Bu üremeyi tehdit etmez, çünkü Eşcinsellik bulaşıcı değildir. insanlar çocukluk çağlarında neden olduklarını anlamadan karşı cinse ilgi duymaya başlarlar. Azınlıkta olan bir kesim çocuk da kendi cinsine ilgi duyar fakat toplumun beslediği korku, tiksinme, vb duygular nedeniyle bu yönelimini bastırmak zorunda kalır. Yıllardır bu özelliğin kınanması, suç olarak nitelendirilmesi ve dışlanması sebebiyle eşcinsellik bir hastalık olarak ele alınmış ve tedavi edilmeye çalışılmıştır. Yıllar sonra 1974 yılında amerikan psikiyatri birliği ve 1992 yılında avrupada ICD, homoseksüellik kavramını hastalık sınıflandırmasından çıkarmışlardır. Eşcinsellik, psikiyatri birliğinin bunun bir hastalık olmadığını ortaya koymasıyla bir sorun olmaktan kurtulmamıştır. Çünkü toplumun çoğunluğu kendi yönelimi olan heteroseksüelliğin dışında kalan tüm cinsel yönelimleri anlayamadığı için tiksinmeye, korkmaya ve öfke duymaya devam etmiştir. Daha dindar olan kesim bunu allahsızlık, ahlakçı olan kesim bunu sapkınlık ve marjinalliğin uç noktası olarak yargılamışlardır. Bu ise toplumda azınlıkta oln bu kesimin saklanıp kendilerinden utanmalarına, veya isyan edip diğer uca giderek abartılı bir şekilde cinselliklerini sergilemelerine farkında olmadan sebep olmuştur. Burada aslında uludagsozluk gibi bir tartışma forumunda göz önünde süregelen polemikten daha hassas ve ciddi bir problem yer almaktadır. O da şudur ki, kabul edilmeyen, onaylanmayan, hor görülen insanlar panik duygusu yaşarlar ve acı çekerler. Aslında hiç de görünürdeki kadar az olmayan fakat cinsel kimliklerini rahatça yaşayamayan, utanıp saklayan, veya utanmadığı halde tepki görmemek için gizli yaşayan bir dolu insan, toplumsal baskı yüzünden zorlandıkları için hastalanmaktadırlar. Bu hastalık cinsel kimlikleriyle ilgili değil, bu kimliğin kabul görmemesiyle ilgili ortaya çıkan kaygı, endişe vb duyguların toplamında oluşan kişilik sorunlarıdır. Bunu değiştirmek için psikiyatriste veya terapiye giden eşcinseller terapi süresince cinsel kimliklerini değiştirmek değil, eşcinsellikleriyle barışmak üzerine tedavi görürler. Aileler çocuklarının bu hale nasıl geldiklerini, nerede hata yaptıklarını sorgulayarak acı çekerler, eşcinsellerse ne ailelerinden ne de çevrelerinden görebildikleri destek yüzünden son derece yalnız kalır ve acı çekmeye devam ederler. Bu aslında vahim bir durumdur. eşcinselliğin dışlanması ve eleştirilmesi, down syndrome, fil hastalığı, kamburluk gibi "farklı" bir doğaya sahip insanların aşağılanması ve hor görülmesi kadar zalimce olsa da, bunun bir tercih olduğunu düşünmek dışlayan kesimin vicdanını rahatlatmaktadır. Tarafsız düşünüldüğü zaman aslında kimsenin bu kadar eleştirilen, hor görülen, aşağılanan bir cinsel yönelimi tercih etmeyeceği ortadadır. Yukarıdaki rahatsızlıklar hastalık sınıflandırmasındalardır çünkü yaşam kalitesini düsürmektedirler. Homoseksellikse bu tanımlamadan çıkarılmasına rağmen aslında halen bir hastalık haline "getirilmektedir" kanımca. Çünkü eşcinsellerdeki yaşam kalitesi, kişinin kendi tarafından değilse de, toplumun kişiyi dışlaması ve korkutması sonucuyla düşmektedir. Tedavisi ise toplumun bu konudaki tepkisini ve görüşünü değiştirmek, veya dışlanmış eşcinselin destek sistemlerini güçlendirerek, bir birey olarak farklı cinsel yönelimiyle de mutlu olabileceğini ve "kendi" olarak yaşamaya hakkı olduğunu adım adım içselleştirerek mümkün olduğu için çok zordur. Çünkü toplum, kendi zorlanmadığı fakat başkalarının zorlandığı konuları pek fazla umursamaz ve anlamaya üşenir. Psikoterapi ise son derece pahalı ve uzun bir dönemi kapsayan bir süreçtir. Sonuç ise, bu rahatsızlığın bir kısır döngü halinde devam etmesi, gizli eşcinsellerin utanç ve korku içinde internet sohbet kanallarında birbirleriyle anlaşıp gizli saklı buluşarak kurduğu baskılanmış ilişkiler, ucundan kıyısından yakalanmaya çalışılan mutluluklar ve öfke,isyan, acı ile mücadeleyi getiren bir "farklılık" ın kurbanı olmaktır.
    1 ...
  13. eşcinsellik bir hastalık mıdır sorunsalı

    11.
  14. eşcinsellik bir hastalık mıdır sorunsalı

    10.
  15. düz mantıkla "kısır" olan insanları da homoseksüeller gibi "üreme amacına uymuyor" gerekçesiyle dışlamamız gereken durum.
    Veya evlenmeyenleri
    veya çocuk istemeyenleri
    veya iktidarsızları
    veya üreme bozukluğu olan tüm heteroseksüellere de bir isim takılması ve "bu insanlara ay canım yazık ona da.. denir mi? amma da geyiksin, git bbgye katıl" ve bunun gibi mantık yürütenleri dışlamak da işten değildir.
    normal olan bir durum aşağılanıyor, dışlanıyor ve cahilce yargılanıp tanıtılıyorsa bunu savunmak ihtiyacı doğaldır. BKZ: ne google, ne alman kütüphanesi, ne de din kitapları.. bkz: beyniniz! (kullanımdaysa tabi) *
    1 ...
  16. eşcinsellik bir hastalık mıdır sorunsalı

    8.
  17. heteroseksüelliğin bir tercih olmaması gibi, homoseksüellik de tercih olamaz, yönelimdir. ÖSS mi bu tercih edecen, "anaa herkes ibne diyip dalga geçiyo, hem çocuğun da olamıyo, üstüne annen baban da intiharlık oluyo öğrenince, ben iyisi mi bunu tercih ediyim bak ilginçmiş..."
    2 ...
  18. psikolojiye inanmamak

    1.
  19. ben psikolojiye inanmıyorum diyen kişinin ortaya attığı çatlak tez. Psikolojiye inanmamak, gülmeye, ağlamaya, endişelenmeye inanmamakla aynı şeydir. Sevinmek ve üzülmek var oldukça, psikoloji vardır. 4 sene üniversitede boşa okutulmaz. Ama boşa okunabilir o ayrı konu.
    1 ...
  20. eşcinsellik bir hastalık mıdır sorunsalı

    1.
  21. uzmanından cahiline, eşcinselinden zıtcinseline kadar tartışma konusu olan zırvalık. Tedavisi olmadıktan sonra hastalık olduğunu kabul etmenin de ne işe yarayacağını anlayamadığım ıkınaklı konu. bulaşıcı olmayan bir hastalık olarak değerlendirilip bir de "kızılan" cinsel yönelim. Neye, kime, niye, ne şekilde kızılıyor anlamak zordur. Eğer hastalıksa kızılan ve kınanan tek hastalık olup, değilse de pek bi utanılıp sıkılınan insanlık halidir.
    4 ...
  22. sakla samanı gelir zamanı

    4.
  23. sonunda elinde samanla kalakalacak kadar uzun süre saklamanın da bir anlamı olmadığı nasihattir.
    0 ...
  24. bir elmanın iki yarısı olmak

    1.
  25. ilk okunuşta romantik gibi görünse de aslında kendini "yarım elma" olarak nitelendiren insanın göz göre göre düştüğü tuzaktır.
    1 ...
  26. laf olsun diye elestirmek

    1.
  27. sırf varlığını hissetmek ve dikkat çekmek için kendini tatmin amaçlı yapılan bir girişimdir. Laf kalabalığından başka bir şey olmayan ve işe yaramayan bir denemeden başka bir şey olmadığı gibi, eleştiriyi yapan nedense ucundan kıyısından bildiği konularda uzman kesilmeyi kendine bir borç bilmektedir. *
    0 ...
  28. cecilia bartoli

    5.
  29. müzikle %100 bütünleşen nadir müzik dehalarından, dinlediğim en çarpıcı ve büyüleyici soprano.
    0 ...
  30. tanrı ya sorulacak tek soru

    485.
  31. kendini degistirmeye calismak

    1.
  32. kendini değiştirmeye çalışmak insanın bazı ihtiyaçlarından, özelliklerinden utanması ve bunun sonucunda başka türlü olmaya çalışmasıdır. Halbuki değişim zaten kaçınılmazdır. Fakat değişimi durduran, kendimizi tüm özelliklerimizle sahiplenmemek ve değiştirmeye çalışmaktır. Bu da büyümeyi ve gelişmeyi engeller ve bir imaj içine hapsolmaya ve enerjimzi bu hapis içerisinde yaşamaya çalışmakla harcamamıza sebep olur. *
    1 ...
  33. kendini dusunme beni dusun

    1.
  34. "bencillik" denilen şey. aslında bencillik insanların ilgi istedikleri zaman karşılarındakileri suçlayarak bu ilgiyi kazanmak için savurdukları suçlamadır. bencil olmaya izin vermezsek ve habire hatır için yakınlarımıza yakınlık gösterirsek asıl temassızlık bu noktada yaşanır.
    0 ...
  35. aşk belirtileri

    81.
  36. çevresindekiler merak etmese de sürekli aynı kişiden bahsetmeye eğilim.
    3 ...
  37. cetveli eline alinca aleti inen erkegin durumu

    1.
  38. Kaç cm? sorusuna cevap verebilmek için harekete geçen biçare erkeğin, evde elindeki cetvelle tahrik olamayışının sonucunda oluşan durumdur. Acıklıdır ama yapacak bir şey yoktur.
    3 ...
  39. kişinin babasının gay olması

    15.
  40. eğer oğlu da gay ise rahatlatıcı bir durumdur, zira birbirlerini anlamaları kolaylaşır. Ama oğlu gay değil ise, aydınlatıcı olabilir çocuk için. En zor durumda görünen çocuğun annesidir doğal olarak. Çünkü büyük ihtimal yukarıdaki entryler gibi toplumun korkularına kurban gitmiş bir homoseksüelin kendini evlenmeye mecbur hissetmesiyle atılmış zor bir adımın gecikmiş sonuçları doğmaktadır. ~ilk entryle ilgili şu düzeltme kaçınılmaz: kötü sonuçlanan şeyler yanlıştır tezi doğru olamaz, Hz. isa'nın ve bir sürü liderin de hayatları hep kötü sonuçlanmış. Onlar da yanlış mı? Biraz daha derinlemesine düşünmeye kim kimi davet etmeli acaba? Bir çok doğal davranış ve yönelim, insanların toplumsal korkuları yüzünden kötü sonuçlanır. Dünyanın yuvarlak olduğunu keşfeden adama saldırıp yok etmek istemeleri gibi insanlar, homoseksüel mi? yanlıss der, ve ilk entryi yazmaktan, homoseksüelleri öldürmeye kadar uzanan bir davranış yelpazesi sergiler
    1 ...
  41. ceylan tuğrul

    1.
  42. Türkiye'deki sayılı Gestalt psikoterapistlerinden biridir. Türkiye'de birincilikle tamamladığı eğitimini ingiltere, almanya, amerika gibi bir çok ülkede devam ettirmiştir.
    Gestalt akımının sistemiyle işleyen bir çok grup terapisini yürütme hakkı olan ülkemizdeki tek gestalt terapistidir. "içimdeki kahramana yolculuk", "sevgiye dair", "yeni bir film izleyelim mi" ve "temas biçimleri" adlı grup çalışmalarını çeşitli illerde yürütmüş ve çatışmalar, cinsellik, nevrotik kaygı gibi hayatı zorlaştıran bir çok ruhsal sıkıntıya kişisel gelişim katkısıyla çare olmuştur.
    1 ...
  43. fazıl say

    50.
  44. Lafını sakınmayan piyanist.. Bu yüzden de şimşekleri üstüne çekmektedir. Türkiye'de olmaması Fazıl Say için bir kayıp değildir, çünkü uluslararası kariyeri türkiyeden daha yoğundur. Türkiye'nin de bir kaybı olmaz, çünkü Türkiye zaten yozlaşan toplumuyla Fazıl Say'ı ve diğer sanatçıları kaybetmektedir.
    6 ...
  45. homoseksuel yazarlar

    20.
  46. heteroseksüel olmayan yazarlar.
    1 ...
  47. ölüm

    176.
  48. tüm dinlerin ve pek çok korkunun kökündeki final
    2 ...
  49. ibrahim tatlises in canli yayinda cildirmasi

    1.
  50. herkesin birbirini utandırmaya çalıştığı sonucunda da izleyenlerin utandığı bir cehalet ve ilkellik tablosu. Ama çok da eğlenceli olduğu muhakkak.
    0 ...
  51. güzel kızların genelde aptal olması

    8.
  52. çirkin kızların fazla düşünmelerinin şart olması ve dolaylı yollardan gitmeye mecbur olmalarının bir getirisi. Güzel kızların düşünmeye ve çaba sarfetmeye gerek kalmadan sonuca varabilmeleri neticesinde doğan düşünce tembelliği de denebilir. * *
    2 ...
  53. seni seviyorum diyene verilen saçma cevaplar

    314.
  54. sinirlenince kufretmek

    1.
  55. kertenkele beyniyle kalakalmanın bir getirisi olarak kelimelerin tükenmesi ve otomatiğe bağlamak. Aklı başından gidenin adı üstünde aklı başında kalmadığı için, ya yumruk tekme, ya da ezbere bir kaç kelime... *
    0 ...
  56. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük