Fransızların bol bol kebap, kuskus, taboul yemesini hatırlattı bana. ülkeye gelen insan kendi mutfağını da getiriyor, bu insanlardan girişimci olanları ise para kazanıyor.
14 yıllık eğitim yaşamımda, sadece 1 kez görüştüm bu meslek erbabıyla. Okulda cep telefonuyla yakalanmıştım. Ama telefon arkadaşımın olduğu için vermemiştim idareye. Müdürden bir ton azarlama, tehdit, hakaret yiyince, sinirim bozuldu bu kadında odasına çağırdı beni. Daha sonra sözünü kestiğim için beni odadan kovmuştu.
öğrenmesi zordur, tütünü fazla koyarsın olmaz, filtreyi sıkıştıramazsın olmaz, kağıdı sıkı saramazsın olmaz. olmaz da olmaz, öğrenince de bi daha unutamazsın.
eski basım kitapları okuyanların çok büyük oranda anlayabileceği bir dil. sehv eylemek - hata etmek, istifade eylemek - yararlanmak gibi eski türkçede kullandığımız arapça-farsça kelimeler sıkça bulunmaktadır.
Gölüyle, köprüleriyle, çaylarıyla görülesi ufak bir şehir. 1 günde gezilebilir.. Giderseniz tepede bir şato var. yaklaşık 2.5 euro civarında öğrenciler için, oraya gidilmeli.
6 yıl önce başlamıştı, hala da devam ediyor. Sürekli geliştirdi kendini, kirlenme korkusundan tut başka düşüncelere. Bazılarını aştım bazıları duruyor. Sanırım çok stresli demoralize eden bir durumdan sonra tekrarlayabiliyor. Bu hastalık hakkında fransızca, ingilizce kaynaklardan binlerce makale okudum. En iyi yöntem, psikiyatristin verdiği ilaçları kullanmak ve de bir terapist tarafından davranışsal terapi(türkcesi boyle mi bilmiyorum) görmek.