Tüm çabalarıma ve elimdeki imkanlara rağmen, beni çok da iyi bir geleceğin beklemediğini görmeye başladım ve bununla yüzleşmekten korkuyorum. Kendimi her alanda eksik hissediyorum. Hayatım umutsuz, keyifsiz ve bıkkın geçiyor. Sürekli suçluluk duyuyorum ve neyi doğru neyi yalnış yaptığımı bilmiyorum.
Yine de sürekli isteyip planlamama rağmen intihar edemem sanırım. Beni düşünen kişilerin canı yanarken bana hiç değer vermemiş insanların hayatına sorunsuzca devam edecek olması beni bundan alıkoyuyor.
Ayrıca bugüne kadar ziyan ettiğim yaşamımı, bundan sonra daha iyi değerlendirebileceğime dair yalancı umut kırıntısından kurtulamıyorum.
Farklı mimarisiyle ve yaz ortasındaki kapalı havasıyla kasvet bastıran, birkaç saat sonra bu özellikleriyle kendisini sevdiren ve düzenine hayran bırakan yaşanılası şehir.
Beğenilen bir cyberpunk bilimkurgu dizisi keşfedince çok sevinmiştim. Hiçbir şeyi beğenmeyen tiplerden olmak istemem ama sıkıldım izlerken. Sanki bir şeyler eksik. Martha Higareda diziyi izlemeye devam etmemin esas sebebi olacak gibi. Şuan ikinci bölümün ortasındayım. ilerleyen bölümlerde umarım daha iyi olur.
*2500 yılında hissettirmiyor. Beden değiştirme, gezegen kolonileri ve şehir manzaraları dışında daha çok yakın gelecek gibi.
*Hikaye yavaş ilerliyor
*Klasik tasarıma çok yer verilmiş.
*Evren Blade Runner'a benziyor. Daha yeni Blade Runner 2049 izlediğim ve beklentim yüksek olduğu için bu dizi ilginç gelmemiş olabilir.
--spoiler--
* Ana karakter ölümünden 250 yıl sonra başka bir gezegende uyandı ve hemen bir günde ortama adapte oldu. "bu gelecek bana uygun değil." diyip depresif takılması haricinde ne herhangi bir teknolojik gelişmeye ne de kültürel bir farklılığa şaşırdı. iletişim sorunu bile olmadı, konuştukları dil aynı.
--spoiler--
hiç umrumda olmamasına rağmen, internette dolaşırken adını o kadar çok duyuyorum ki, içimi baydı. Türkiye'nin game of thrones versiyonu. başka gündeminiz yok mu lan?!
uzun ömürlü. benim 1 yıllık android telefonum kasmaya başlayıp beni kanser ettiğinde, arkadaşın 4 yıllık iphone'u hızından bir şey kaybetmemişti.
servisinden herkes memnun. bir de hala kaliteli küçük model bulabiliyorsun. piyasa 6 7 inçlik dandik telefon dolu. ciddi ciddi iphone se almayı düşünmüştüm.
35 dereceyle beynimin piştiği bu son günlerde her öğlen hava durumuna bakıyor ve kendimi orada hayal ediyorum. Mesela bu öğlen bulutlu 14 dereceydi. Müthiş be! insanın oraya yerleşesi geliyor. ileriki yıllarda gezmek için bile olsa yazın bulunacağım şehir.
Şuan hayatımdaki neredeyse hiçbir şeyden memnun olmadığım için gittikçe artan istek. Ama beni durduran gideceğim yerde de hiçbir şeyin düzelmeyeceğini bilmek. Çünkü ne zaman yeniden başlasam yine aynı hataları yapıyor ve aynı şeyleri yaşıyorum.
Türk telekom'un adeta ısrarla sattığı, Aldığıma pişman eden telefon. "Çok sağlam, 5 yıl kullanırsın." demelerine ve daha bir senelik olmamasına rağmen hoparlörleri tıkandı (telefon cebimdeyken gelen mesajları duymuyorum. ses düşük ve cızırtılı geliyor), öve öve bitiremedikleri çelik kasa yamuldu ve şimdi de jak girişinde sorun çıktı. Bilindik markalardan şaşmamalı.
Edit: Teknik servisi istanbul'da olduğundan gidip gelmesi en az iki hafta sürüyormuş. Bir telefonun esas özelliği olan konuşma da gitti. Karşıdan ses geliyor ama hiç ses gitmiyor. Sadece mesajlaşabiliyorum. Hem neden bu entrynin neden eksilendiğini anlamadım. Amacım sadece bir kullanıcı olarak bu telefonu almayı düşünenleri bilgilendirmek. Aldığıma alacağıma pişman oldum.