formatların yüz karasıdır. bir an önce toparlanması gerekir. zira ata binen üsküdarı geçti. ha bir de komşu komşunun külüne muhtaçtır. 1 haftaya kadar yağmur da yağacak bu arada.
sizlere 1000 er point sevap olarak dönecektir. böylece arada ki farkı kapatmış olursunuz. olur mu yeaa öyle şey demeyin talep varsa arz da vardır ya da tam tersi miydi neyse yap işte kardeşim ne önemi var.
günümüz türkiye'sinde cemaatlerin gayet sağlam bir şekilde iş yaptığını gören insanların yavaş yavaş güçlü oluşumlar kurma adımları atacağına dair işarettir.
3 yıldır temellerini attığım, kurma planlarını sadece kendimin bildiği bu fikir ile büyük bir yapılanma sürecine girdiğimi belirtmek istiyorum. en alt tabakadan en üst tabakaya kadar farklı güçteki canlıları ***** oluşumun bünyesinde toplayarak ilerde daha geniş bir dağılıma gidebileceğiz böylece.
izmir in konak belediyesi tarafından, mustafa kemal atatürk'ün insani kimliği, devlet ve siyaset adamlığı, askeri şahsiyeti, dünyadaki konumu, liderliği gibi unsurlardan hareketle yazılacak mektuplarla 2010 türkiye'sine tanıklık etmeyi, geleceğe atatürk'ün kimliğinde bir umut penceresi açmayı amaçlanarak düzenlenmiş bir projedir. 7'den 77'ye her insanın katılabileceği 5 kategoriden oluşan, derecelendirilmiş bir sistemi vardı. özellikle günümüz türkiye'sini yansıtması önem arz ediyordu. yarışmaya katılım tarihi 30 nisan 2010 tarihi son gün olarak belirlenmişti ve sonuçlar ise sanırım haziran ayının ilk haftasında açıklanmıştı. yarışmanın ödülleri gayet cezbedici ve anlamlı belirlenmiş. her kategorinin birincisine, yunanistan selanik gezisi, atatürk'ün doğduğu evin gezilmesi ve kitap seti, ikincisine ankara gezisi ve kitap seti, üçüncüsüne samsun gezisi ve kitap seti, mansiyon alanlara çanakkale gezisi ve kitap seti, ayrıca her katılımcıya ''atatürk'ün izmir'i'' kitabı ve konak belediyesi teşekkür belgesi verilmesi planlanmış. seçici kurul ise gayet tatmin edici ve gerçekten bu işe gönül adamış insanlar. kuruldaki isimler ise şu şekilde idi;
dr. hakan tartan (konak belediye başkanı), turgut özakan (yazar-tarihçi), yaşar aksoy (gazeteci-yazar), ahmet güler (araştırmacı-yazar), sancar maruflu (gazeteci), yılmaz karakoyunlu (eski devlet bakanı-yazar), erol aksoy (tiyatro sanatçısı-yazar), prof. dr. orhan tekelioğlu (bahçeşehir üniversitesi gazetecilik bölümü başkanı), prof. dr. ömer arasıl (okan üniversitesi işletme bölümü başkanı), prof. dr. ergun aybars (dokuz eylül üniversitesi atatürk ilkeleri ve inkılap tarihi enstitüsü müdürü), atilla sertel (türkiye gazeteciler federasyonu genel başkanı ve izmir gazeteciler cemiyeti başkanı), kürşat selçuk (konak belediye meclisi üyesi), faruk akınbingöl (konak belediye meclisi üyesi).
yarışma ise uzun bir bekleyişin ardından şu şekilde sonuçlandı;
*ilköğretim 1-2-3-4-5. sınıflar birincilik ödülü özel türk kolejinden bensu sengere.
*ilköğretim 6-7-8. sınıflar özel türk i.ö.odan eda kurta.
*lise birincilik ödülü hayrettin duran lisesinden gözde demirciye.
*üniversite birincilik ödülü dokuz eylül üniversitesi güzel sanatlar fakültesi sinema tv bölümüden erkan şemine.
*18 yaş üstü genel katılımcılar kategorisinden birincilik ödülü karamandan ibrahim şaşmaya verildi.
naçizane ben de yarışmanın yapılış amacına kapılarak kısa bir yazıyla dahil olmak istedim. evet pek bir sonuç alamasam da katılmak da gayet onur verici bir davranış oldu benim için.
yanlış zamanın erken yolcusu,
bizler miras bıraktığın ülkenin yetim çocukları! tırnaklarınla kazıp ektiğin çiçekleri yeşertmeye çalışırken, alnımıza vurulan damgayla emanetiz bu ülkede. kendi evinde yabancı olmanın verdiği hüzünle.
yokluğunda değişen onca şeye rağmen, emanetine ihanet eden bunca surete rağmen, hala adımlarını takip eden milyonlar var, rahat uyu demek isterdim! çıkarların gölgesine sığınarak ihanet içinde bulunanlar varken pek de kolay olmasa gerek bunu söyleyebilmek. maalesef!
ayaklarım varmıyor inan sana. pişmanlığım geri adımlarımı hızlandırmaktan başka bir işe yaramıyor, damarlarımda bulunan asil kana rağmen çaresizlik!
korkuyorum türküm demenin yasak olacağı günleri görmekten. sahi ne mutlu türküm diyene nede güzel bir söz! anlamak istemeyenler var ısrarla ama yinede bu sözü söylemekten onur duyuyorum. anlayana!
hayal dünyasında yaşıyor bazıları. ne yazık ki çöle düşmeden bedevi olmaya çalışanlar var, piyonların kendini şah sandığı güzel ülkemde. bu ülkenin duvarları samanla örülmedi, bir kibrite boyun eğsin! dedim ya hayallerde yaşıyor bazıları. şizofreni bir hayat zor olsa gerek. zor!
anlayacaklarını sanmıyorum seni. yosun tutmuş beyinleri, küflenen duygularıyla bir bütün oluşturan aciz insanlar, yok olmaya mahkum olacaklar bir gün tarihin tozlu sayfalarında. yok olmak!
ve yokluğunda kimsesizliği hissetmek çok acı! sahip olduğun değerleri, inançları inkar edenlerin kalabalığında kaldığın yalnızlık ne kadar soğuk! kara tahtaya yazdığın harfleri silmeye çalışanlar var. aynaya bakmaya çekinen yüzler kendiyle yüzleşmekten korkuyor yine. veremeyecekleri hesapların tedirginliği sardı bedenlerini. korku!
korkuyorum onlar adına, onurlu bir yaşamın ne demek olduğunu hiçbir zaman anlayamayacaklar! onur!
keşke biraz da mustafa kemal gibi düşünebilselerdi
milli eğitim bakanımızın kutsal bilgilerinin farkına varan tembel, sorumsuz ve işe yaramaz öğrencinin densizce bakanımıza söylediği amaçsız cümle. bakanımızın bilgileri ışığında öğrenci olabilmek için ona layık bir nesil olması lazım.
eski aileden sorumlu devlet bakanımız ve şuan yeni milli eğitim bakanımız olan nimet çubukçu hanımefendinin siyaseti bıraktığı vakit aşina olduğu medya sektörüne, daha önceki deneyimlerinden de yararlaranarak tepeden iniş yaptığında sunacağı proğram.
genellikle türk filmleri teması olarak işlenen piçlik kavramının dillere düşmesi ve lakayıtlık belirtisi olarak insanların yaşamlarında adeta gündelik hal hatır sormak kadar doğal karşılanan ve gerçekten piç olanların hakkını pervasızca yiyerek düşüncesizce hareket eden insanın, özünde gerçekten piç olan birine piç diye hitap etmesi kabullenemez ve bu ahlaksızca tavrından ötürü yadırganarak asıl piç damgasının ona vurulması gerekliliğini belirten cümle.
ne göt bir adamsın sen arkadaş yahu anlamış değilim. hayır yaşın da öyle küçük değil ki ergen tripleri yapıyorsun diyelim. kendi kendine havaya girmekten vazgeç ikimiz de aynı bokuz. benden daha kaliteli bir bok değilsin.
slayttan dahi okumayı beceremeyen, bir halta yaramayan bir hanım efendisin. zira ezbere kitaptan kopyala yapıştır sorular sorup cevabını dahi bilmeden hangi şartlar altında o mevkiye uzanabildin hala şaşkınlık içindeyim. bu arada taktığın peruk da hiç bir halta benzemiyor. az kaldı bekle giderken ağzına edecem veda konuşmasında. 50 yaşındasın ve bana da kaçamak bakışlar atıp durma seninle olmaz asla.*
sayın ve mübarek hocam; seni ailecek gülerek izliyoruz. çok sevimlisin. anlattıkların doğru fakat çok çarpıtıyorsun. işine geldiği gibi yorumlamaktan vazgeç. din ile mizahın buluşması öğreticilik kavramı üzerinde önemli etkiye sahip. evet bu halinle, anlattıklarınla daha da akılda kalıcı oluyorsun fakat biraz gerçekçi ol ve daha sadece biçimde anlat, aydınlat. ya da komedyen olarak turneye çık piyasada bir numara olursun.*
geçenlerde seni kedi keserken görmüşler ve bu söylenti epeyce canımı sıktı. imamın fikri neyse zikri de o olur hesabı sana hiç yakıştıramadım. arkadaşım seni çok seviyor kendisi biraz hayvan gibidir. senin hayvanlara sevginden yararlanmak istiyordu fakat o da haberi duyunca artık korkmaya başladı lütfen bizi aydınlat. seni seviyorum emelcim.
kulağını benim odamdan çek ve en ufak bir müzik sesinde bağırmaktan vazgeç. zira sabrımın son demlerindeyim, sıcakların da başıma vurmasıyla meyve bıçağıyla üzerinde çeşitli sanatsal denemeler yapmaya zorlama. geçen gece sopayı aldığım gibi üzerine koşma planım vardı ama neyse ki bağırdığın kişi ben değilmişim. bir daha olursa çekirdek çitleyip gülmek yerine sopayla beyninin şerbetini akıtırım.