tatilsiz yaz = balkonsuz ev, çaysız kahvaltı, uykusuz gece, kaymaksız bal, sarısız yumurta, mikrofonsuz şarkıcı gibi benzetmeler çoğaltılabilinir.
yıllık izin kullanamadığınız ve cumartesi günleri de yarım gün çalıştığınız bir yaz nasıl geçer? Ruhsal ve fiziksel yorgunluğun atılmadığı koca bir yıl! ilk önce bu fikir çok da kötü gelmedi, aman iznim olsa da param yok otel tatilim olmayacak zaten falan dedim. ama resmen kendimi kandırmışım! yaz geldi geçiyor ben daha mayomu giyip bi kulaç atamadım ne denizde ne havuzda... bunalımdayım. nasıl geçecek bu yaz böyle! ben de gülse birsel'in yazlık kitabını aldım, şezlongta uzanıp da kitap okuyormuşum diye hayal ediyorum, iyice sıyırdım!
bu yıl bir türlü yaz gelemedi, hep bi sonbahar havasındayız. etrafımdaki biçok kişi de nezle oluyo, hasta oluyo. bununla ilgili bikaç bişey öğrendim, paylaşmak istedim, belki faydalı olur ilgilenenlere. buğday, mısır gibi lifler, bol egzersiz, bol su ve limon suyu, meyve, özellikle yeşil sebze, yeterli uyku ve bunların yanında olumlu düşünme çok faydalı. ben bir de yeni aşk, yeni heyecan da demek istiyorum enerjinizi arttırmak için... bir de yapılmaması gerekenler varmış: fazla alkol tüketimi, fazla cep telefonuyla konuşmak, çok televizyon izlemek, kuruntu yapmak, aşırı stres altında olmak.
sıklıkla markafoni de karşınıza çıkabilen bir ayakkabı markası. 212 avm de mağazaları var. stili biraz karışık, hem modern kadınsı ayakkabılar da var, hem babaanne işi ayakkabılar da var. şu an için fiyatlar uygun gözüküyor.
akşam yemeği düşünülür, tariflere bakılır, ağız sulanır, çay gelir ama yanına birşeyler aranır, internetten pasta bisküvi fotoğrafları taranır, karın guruldar, dakikalar yavaşlar, sözlükte pasta bisküvi ve yemek üzerine yazılar yazılır...