Avrupa Birliğinde serbest dolaşımda olmayan bir eşyanın AB ülkelerine taşınmasında kullanılan transit beyannamesinin rejim kodudur. EFTA ülkeleri de birbirlerine yönelik transitlerde T1 kullanırlar.
taşımacılar arasında "nst", "nstc", "nct", "entisies", "necati" gibi değişik ifadeleri olan, Avrupa Birliği veya bir EFTA ülkesindeki gümrüğe doğrudan transit beyannamesi (T1) açabildiğiniz bilgisayarlı transit sistemi.
ankarada 19 mayıs stadında BJK-Bursaspor maçı vardı. yatılı okulda okuyan lise öğrencisi olarak harçlığımın yarısını verip maça gitmiştim. oyuncular ısınmalarını tamamladılar. istiklal marşı söylendi. futbolcular birbirleri ile el sıkışırken stadın bayrakları yarıya inmeye başladı. nooldu derken stadda anons yapıldı. özal ölmüştü. sessizlik çöktü. üzülmüştük. bilet de yandı tabi.
alacak parası olan, beğendiyse gidip alan, elinde gezdirmek yerine mağazanın 'tabi ki markasını ya da logosunu' bulunduran gayet şık bir karton çanta ile taşıyan tiptir. gayet normal birşey yapmaktadır. bugün hangi avm ye gidersen git, hangi mağazadan 10 liralık çorap bile alsan senin de yapacağın şeydir. elinize bin lira tutuştursam çoğunuzun elinde bir değil üçer beşer tane olur. akşama kadar nerde abuk subuk dizi varsa izleyip sorunca belgesel seviyorum diyenler gibi herkes eleştirmiş amk.
başlığa bakılırsa 3 yaşındaki yeğenimin sürüş tekniğidir. bu nasıl sürüş be bir sağa bir sola. direksiyonu bir sağa bir sola kırarak araba sürmek filan deyin de apaçinin şahinle wrc macerası filan diyelim.
kıstırıldı derken tuvalette kıstırılmamıştır. açıklamalara göre yaklaşık 150-200 km2 lik alanda sıkıştırılmıştır. sabır, biraz daha sabır...
edit: mal herif, kendi askerini mi eksiliyorsun, gidip savaşmayı bırak gezmeye bile gitmemişsindir sen oraya. az sabır dedik. yarına yüz it leşini dizerler yan yana.
- yazınız imzada.
- Irak'tan Libya'ya sigara taşıyacağız. (sanki ırakta marlboro fabrikası var)
- bu yazıya yarın bakalım.
- bizim kaçak göçekle işimiz olmaz. (kaçakçının önde gidenidir)
- zeytin küspesi taşıyoruz. (kesin içinden sigara çıkar)
- erbilde akrabalar var, onları ziyarete gidiyorum her gün. (dönüşte 10 karton sigara getirecem her gün)
- kaza yaptık, mazot yere döküldü toprak emdi. (tankeri yan yatırdık, kaza süsü verdik)
- memur para almadan yapmıyor. (memur almıyor, tır şoförü cebe indirecek, memurun adı çıkmış ya nasıl olsa)
1- eczaneden alınacak bir çift silikon kulak tıpası. askerde ilk günlerde denenmiş, sonra top patlasa duymayacak hale gelindiğinden çöpe atılmıştır.
2- mekanı terk etmek, gidip kanepede uyumak. kanepe ergonomikse ve tv karşısındaysa tadından yenmez.
3- horlayan kişinin egzoz gürültüsü telefona kaydedilir, sabah kendisine dinletilir, azıcık mahcubiyet duyması ve gidip bir çaresine bakması sağlanır.
4- şiddet içerikli yöntemler (yüksek desibelli şahsiyet hatunsa 1-2-3 nolu öneriler tekrarlanır. yurt, kışla gibi ortamlarda döt elverdiği sürece uygulanabilir)
yıl:94-95 idi sanırım.
dolmuş: kızılay oran dolmuşu.
olay: yaşlı teyzenin biri turan güneş bulvarının başında inmek ister. o zamanlar daha dolmuşların hepsinde otomatik kapı olmadığından kapı elle açılıp kapatılmaktadır. teyze dolmuştan iner. kapıyı bir çarpar kapanmaz, iki çarpar kapanmaz, üçüncüde de kapanmaz. dolmuş şoförü zaten ikinci çarpmada içinden sektirmeye başlamıştır. üçüncüde dayanamaz artık ve yıllardır her kapı çarpılmasında gülmekten kendimi alamadığım lafı söyler: "bırrak teyze bırrak aamına kodun kapının!!!"
kaymak gibi suratı olanlar için bir zevk, suratı engebeli arazi olanlar için bir işkencedir. her gün tıraş olunmak zorundaysa tek çıkar yol bu işi zevkli hale getirmekten geçer. aynanın ışığını beyaz değil sarı ışık seçmek, tıraş malzemelerini sık sık değiştirmek gibi.