dede mutfakta 4 yaşındaki torunu seviodur. volüm biraz yüksektir. canım oğlum, güzel oğlum diye bağıra çağıra mıncıklar 4 yaşı. 4 yaşın 2 yaşındaki kardeşi de salonda tek başına sessiz sedasız takılmaktadır. gülüşmeler, bağırışmalar.. ses giderek yükselir. 2 yaş bir hışımla mutfağa gelir, surat beş karış çemkirir dedesine;
- ne baaaiyosun beeeee, ne baaaiyosun. ben içeede kakamı yapiyodum.
belediyesi, geri dönüşümlü atıklar için ayrıştırma konteynerleri koyarak takdir kazanmış ilçedir.
fakaaaaaat: http://samsungundem. net/haber_detay. asp?haberID=485
nedeni hakkında açıklama yapılmamış. ama recep akdağın obezite salgınına karşı aldığı bir önlem olabilir bence. bize süpriz yapmak için açıklama yapmıyorlardır. şişkolar artık çift kişilik koltuğa yayılamayacak, tek kişilik koltuğa sığabilmek için kilo vermeye başlayacaklar. böylelikle ülkenin geleceği kurtulacak. evet.
Eurovision'dan elendik,
istanbul'u 3'e bölüyoruz,
internetimiz yasaklı,
Çikilotamız puskevitimizde yok,
Biz bunu Nihat Dogan'a nasıl açıklayacağız
Adam ülkeyi bize emanet etmişti..
hırvatistandaki tüm yastıkları toplamışım. hepsini bir odaya doldurup yatmışım üstüne. elçi gönderiyorlar bana. böyle yana taranmış sarı saçları, lacivert üniformasıyla yastık için yalvarıyordu bana. n'olur bir tanecik yastık verin efendim. onu ülkemize götürelim diye. ben de ısrarla onların artık bana ait olduğunu, kesinlikle veremeyeceğimi söylüyordum. büyük bir üzüntüyle çıktı gitti odadan. ne yapacaksın tek bir yastığı be adam damızlık mı yapıcaksın diye sormak uyanınca geldi aklıma.
dakikaların geçmek bilmediği, kitap okumanın ya da film izlemenin fayda etmediği zamanlarda paint i açıp, en ince uçlu fırçayı seçiyorum. ardından sayfada tek bir beyaz nokta kalmayana kadar boyuyorum. ve bundan zevk alıyorum.
gece uyanıp dua etmeye başlarsa ve sen o kısık kadın sesinin okuduğu arapça metinler eşliğinde uyanırsan oldukça travmatik bir olay haline dönüşebilir.