Gilette Fest 2009 programı dahilinde yapılacak olan Müslüm Gürses konseri ile marjinal bir ortam yakalanacaktır illa ki. Üniversite dışından da büyük katılım beklenmekle birlikte ceplerinde jiletlerle hazırlıklı olarak gelen bu güruh hayal kırıklığı yaşayacaktır. Zira ya tekno ezgilere ya da "paramparça" gibi populer parçaların coverlarına yer verilecek. Entellektüel çevrelerden de katılımın yüksek olacağını işittim ama ortamı görünce arkalarına bakmadan kaçacak olan gençlerle birlikte genel olarak sakin bir konser olacağını söyleyebilirim.
otlakçı, mal, arkadaş görünümlü denyo kişilikli vatandaşlarla karşılaşıldığında sıkça yaşanabilecek durum. lan siktirgit başkasından iste. hayır ömr-ü hayatında kaç kere paket uzattın ki sen bana 5 dakkada bir sigara istiyosun puşt...
tüm otobüs filosu temsa diamond'dan oluştuğu için diamond'ların genel dinamiğinin ve malzeme kalitesinin düşük olması gerçeği ile yüzyüze kalmış bir firmadır. öyle ki bu otobüsler çabuk eskimekte, 2-3 yaşındaki otobüslerin heryerinden yolculuk esnasında lakır lukur sesler gelmekte, çatırt diye ortadan ikiye ayrılma korkusu yaşanmaktadır. öyle ki 10 yaşındaki bir 403 bile 2 yaşındaki diamond'dan daha çok konfor vaadetmektedir. sonuç olarak bu otobüsler 5 yaşını görmeden emekli olacaklardır. 5 yaşını görmeden konset turizm kapanacak mıdır orası bilinmez.
önce edirne, son olarak da agresif şekilde konya hattına girmiş, genel müdürlerinin muhtelif açıklamalarıyla bu agresif büyümesinin süreceğini öğrendiğimiz otobüs şirketi.
bir zamanların ihtişamlı neoplan otobüsleriyle hizmet veren ulusoy'un şu anki durumu malesef eski günlerindeki kadar ihtişamlı değildir. eski neoplanları elden çıkarırken yeni neoplan alma konusunda yavaş davranmaları, bu şirketteki neoplan sayısının malesef komik boyutlarda kalmasını sağlamıştır. öyle ki pamukkale turizm'de bile daha çok neoplan vardır.
konya hattının açılmasıyla bu durum bir nebze de olsa değişmiş, filoya çok sayıda neoplan katılmıştır. bu neoplanlar da 2006-2008 arasında metro'da çalışan neoplanlardır. ama olsun, sonuçta yeni neoplanlardır bunlar.
konya hattı ile filonun genel durumuna göre kaliteli otobüsler ve eğitimli personel ile kaliteli, eski klas ulusoy hizmeti verilmekte, buna rağmen konya kalkış ve varışlı seferlerde bilet ücretleri metro turizm ile aynı olmaktadır. bu da ulusoy'un bu hatta metro kadar ulaşılabilir, bilindik ulusoy kadar kaliteli olmasını sağlamaktadır. bu güzel birşeydir.
fakat edirne hattı ile ilgili malesef bu kadar iç açıcı bir durum ortaya çıkmamıştır. ulusoy, edirne hattında eski, karmakarışık bir otobüs filosu ve eğitimsiz bir personel ordusuna kavuşmuştur. bu hatta da bilet fiyatları metro turizm ile aynıdır fakat verilen hizmet kalitesi ulusoy kalitesi değildir. bu güzel birşey değildir.
e mına koyum o zaman ne diye büyüyorsunuz ki? bu kaliteye gelecek yolcu zaten metro turizm'e gidiyor. ulusoysan bir farkın olsun deyiveriyor insan bu manzarayı görünce. tamam konya hattında hakkını veriyor ulusoy ama edirne hattının hali ne öyle... acilen kurumsallaşma konusundaki eksiklerini tamamlayıp 70 yıllık ulusoy kalitesine dönmesidir temennimiz.
ilk mağazacılık girişimi olan sharp mağazalarının klik konseptine dönüşmesinden bir kaç yıl sonra son nokta olarak teknoloji mağazacılığı konseptiyle aradığı tadı almış bir holdingin bir şirketinin herhangi bir yerdeki mağazasının adı.
göç aldığı için midir yoksa başka bir sebepten midir bilinmez ama gereksiz bir hızda yatayda büyüyen konya şehrinin aklı başında insanları, suyun çok ama çok değerli olduğu bu coğrafyada enine büyüyen şehre yetecek yeşil alan, yeşil alanı sulayacak su, yeni imar alanlarıyla birlikte ihtiyaç duyulan altyapı, v.s. v.s. nin israftan başka bir şey olmayacağını anlayıp artık konut binalarını yüksek yüksek gökdelen tadında inşaa etmeye başladılar. eğer ki ulaşım altyapısı güçlü olursa gökdelen konutlardan kimseye bir zarar gelmeyeceği gibi israftan da kaçınılmış olup gelecek nesillere su, elektrik, yol, köprü gibi nimetlerden bırakmaya yardımcı olunacak.
zaten otel, plaza gibi farklı amaçlar için kullanılan bir sürü gökdeleni bulunan konya, gökdelen konutlar ile birlikte türkiye'nin şikagosu, los encılısı efendime söyleyeyim böyle gökdelen şehirlere benzer bir imaj edinecek. ama daha yobaz...*
küppersbusch, ge, loewe gibi artiz markaların bayiliğini yapan argon electronic'in tüm tabelalarında, billboardlarda yer alan eşşeğin siki büyüklüğündeki logosunda bulunan iki harf.
gürcan yurt'un "robinson crusoe & cuma" sında cuma isimli karakterin bilmem kaçıncı sayıdaki osurma efekti. hatta tam olarak "hey courrrç versene bourrrç" şeklinde osurmuşluğu vardır cuma'nın.
bu markette satılan ürünlerinin fiyatlarının oldukça düşük olması, bu ürünlerin kalitesiz olduğu anlamına gelmez.
fiyatların düşük olması, "yok efendim biz raf bile kullanmıyoz masraf olmasın da fiyat farkı olarak sizlere sokmayalım" gibi bir gerekçeyle de açıklanamaz.
ürünlerin bu kadar ucuz olmasının nedeni, bu ürünlerin hiç birinin reklam ve pazarlama masrafının olmamasıdır. bim, kamyonlarıyla, tırlarıyla fabrikalara gider, bu ürünleri alır, bölgesel depolara gönderir, buradan da 1700 küsür mağazasına dağıtır ve satar.
yeşillikler içinden gelen sermayesiyle türkiye'ye göz kırpan bu mağazalar zincirini herkes sever. gerek le cola olsun gerek dost yoğurt olsun böylesi ucuz ve güzel şeyleri görünce üstadım, insan alışveriş yapıyor bim'den.
programın bir bölümünde sunucunun telkiniyle televizyonun karşısına konumlandırdığım 3 yıldır çalışmayan eski kurmalı masa saatini beyin gücüyle çalıştırmayı başarmış bir zat-ı muhterem var bu programda. kütür kütür çalışıyor şimdi. oha oha oha dedim başka da bir şey demedim.
fakat içinde pil olmayan eski walkmanimi** çalıştıramadı malesef. gücü buna yetmiyormuş demek...
üstten bakıldığı zaman fenerbahçenin amblemi görünen, sağdan bakıldığı zaman laserjet yazıcıyı andıran, soldan bakıldığı zaman da darth vaderin siluetini gösteren otogardır.
burdan baktım gördüm orda gitsem alsam dedim
gitsem alsam sarsam benim olsa bir tek benim
gidip baktım orda değil şurdadır istedim
sonra baktım şurda değil burdadır istedim
hiç aklımda yokken çıktı geldi birdenbire
saplandım kaldım bu fikre bunca yıl beyhude
sandım orda burda şurda gidip baktım nafile
orda burda şurda değil kafam karıştı bak yine
anlayamadım ben bu işi
kavrayamadım bu gidişi
hiç aklımda yokken çıktı geldi birden bire
saplandım kaldım bu fikre bunca yıl beyhude
sandım orda burda şurda gidip baktım nafile
orda burda şurda değil kafam karıştı bak yine
bin yediyüz küsür mağazaya ulaşarak yakında mağazaların toplam alanları bazında carrefouru geride bırakma ihtimali yüksek saçma sapan ama yatırımcılarına çok büyük paralar kazandıran kurnaz bakkal.
mode ve alarm on-off/24h tuşlarına birlikte basınca alarm sesinin, alarmı kurmaya gerek kalmadan istediğiniz kadar duyulmasına olanak veren teknoloji ürünü.
ortaokulda sınıfta bu saati takan 10 kişi bi araya gelip aynı eylemi senkronize bir şekilde gerçekleştirdiklerinde eğlenceli dakikalar yaşanırdı.
insanların genelinin sıkça yaşadığı/yaşama ihtimalinin hiç de düşük olmadığı ruh hali.
okulun tenha koridorlarında yalnız yürürken hemen önünde yürüyen 2 kızı farkedip konuşmalarına kulak misafiri olup kızlardan birinin "yaa 14 şubat... lanet olsun" şeklinde sessiz haykırışının ardından yanından geçtiği kapıya sert bir şekilde vurup güm diye ses çıkarması, akabinde arkasında yürüyen erkeği farkedip utanması. "utanma bacım. vur, kır, amına koy. ben de sevgililer günü yaklaştıkça bunalıma girenlerdenim" diyesi gelir insanın.
2. dünya savaşından sonra yavaş yavaş popüler olmaya başlamış, daha sonra **manevra* kabiliyeti sınırlı olduğundan alternatifi olarak troleybüsler gösterilmiş, ancak onlardan da vazgeçildiğinde kıymeti daha iyi anlaşılmış, şu an avrupa'da çok popüler olan ulaşım aracı.
winamp playlistlerinde pilav yapmayın pilav şarkısının banko mevcut olduğu şahıs tiplerinin çeşitli dinlere mensup bi takım kişi veya kişilere gözdağı vermek üzere söylemesi muhtemel söz öbeği.
logosuyla birlikte imajını da düzeltmeye çalışan, aynı gruba dahil habertürk ile birlikte türk medyasında yeni bir voltran oluşturmaya çalışan gereksiz tv kanalı.
çeşitli satın almalarla abartı bir hızla büyüyen, hatta daha ileri gidip "migrosa talipiz" şeklinde açıklamalara mazhar olmuş perakendecilik sektörünün şoparı.