bana ne türkse, bana ne kürtse. bu ne yahu, türkler kürtler, ee ne yapalım. yok kürdün kaşı, yok türkün ülkücüsü, yok kürdistan, yok nihal atsız ehh sıktı artık. sözlükteki insan olmayı başarmış yazarlar başımın tacıdır. hatta çay içmeyi varoş bulanların zihniyetine inat gelsinler onlara çay ısmarlayacağım, tomurcuklusundan. yakışıklı bir fransız deluğanlısı varsa o da gelsin ona da filtre kahve, çifte standartlısından.
" alo orası tımarhane mi?" diye bir oyunu vardır ki, şu an bunu her alana uygun olarak söyleyebiliriz. eh hayat böyle, dakikalar bazen pek uzun, ömür çok kısa. baş sağlığı dilenir ancak.
rakı içmekle "kaymayı" bir tutan şuur yoksunlarının gavat zannettiği insandır. ya da ajanların oltalarıdır bu harika beyan. çıkarsa böyle bir şey ehh her yere müdahale var neticede, şaşırmam he. bilmezler ki mey muhabbete yakışır. eşiyle, çocuğuyla yan yana 2 kadeh içerse gavat olur kişi vay arkadaş. şaka mısın siz yahu? bu tarz bir abla vardı," e haklılar tabii kızlı erkekli bulunmamalı hatta nikah düşen kimse yan yana bulunmasın" deyip, arkadaşlarını kocasına peşkeş çeken danışmanlar. işte bu zihniyet, beraber yürüdüler hep bu yollarda. ancak ne derler kişinin fikri neyse, zikri o olur. saygılar.
kapanması güç, kapansa da muhtemelen izi kalacak yaradır. uzun, çok uzun zaman geçse de bazen aynaya baktığınızda o sözleri yahut tek bir sözcüğü hatırlarsınız.
"salò o le 120 giornate di Sodoma" ( sodom'un 120 günü) ve " a clockwork orange" (otomatik portakal). şahsen pek rahatsız etmiştir. sodom'un 120 günü vakti zamanında da yönetmeni p. p. pasolini' nin ölümüne neden olacak kadar bazı kesimleri kızdırmıştır. ancak anlayana çok ciddi mesajlar veren bir filmdir elbette sonuna kadar izleyebilme cesareti gösterirlerse...
bütün erkekler incelik gösterildiğinde teşekkür etmeyi bilir, valla bak. mesele, nezakete değer vermeyen insan. çok da fazla bunlardan. kadınlarla bozmayın kafayı.
filmleri metinlerarasılık yöntemi ile tasavvufla dahi kıyaslanabilir. her karesine bir hikaye sığdırılır niteliktedir. şahsen favorim "nostalghia" ve "zerkalo"dur. ayrıca nuri bilge ceylan ne kadar etkilenirse etkilensin tarkovski ile yan yana gelebileceğini zannetmiyorum. severleri kızmasın lakin zerkalo filmindeki yükseliş sahnesinin yanından bile geçemez nuri bilge ceylanın elma sahnesi. naçizane yorumum.
şakacıktan açılmış olması beklenilen başlık. akp' ye oy vererek müslümanlığını pekiştirdiğini zanneden şakşakçı da olabilir. islamiyet insana değer vermez miydi? akp'nin insanlık adına attığı bir adım mı var idi? teallam ne kafalar yaşanıyor.
muhteşem mantık ürünü olan bu başlığın sahibi pek de haklıdır. dindar arkadaşımız yanacağının farkında olmalı ki arzusunu bizlerle paylaşmış, pekala da kabul edilmeli bu istek. en azından orada kafa ütülemez zannımca.
bilinmesi, dinlenilmesi gereken gruplardandır kendileri. standart klipleri, farklı tarzlarıyla pek keyiflidirler. we are the people, alive, standing on the shore, walking on a dream, girl naçizane tavsiyemdir.
düşlediğim için ben, ben değilim! kazınır zihinlere. özlü sözler kitabı gibidir kendileri, psikoloji, sosyoloji, aile bağları farklı bir üslupla ele alınır. izlenilmelidir fikrimce.
müslüman olanın aklını fikrini birilerinin yanmasıyla bozması da diyebiliriz buna. keza öyle bir bozar ki allah allah nidalarıyla, allah yarattı demeyip yakıverir bazıları. hay allah ya uğraşlarına sağlık!