insan evladının sağlıklı düşünmesini engelleyen her şey kötüdür. Aşık ve mantıklı davranabilen birini gösterirseniz size aşkın iyi bir şey olduğunu söyleyebilirim. Diğer taraftan aşık olmanın iyi ya da kötü olması bu duruma düşmeyeceğiniz anlamına gelmiyor. Karşıt düşünce olarak Hangi kitapta geçtiğini hatırlamasam da aşkın düşmek kelimesi ile kullanılmasının yanlış olduğunu falling love denilen şeyin aslında bu durumu itibarsızlaştırdığını söylüyordu. Bence bu düşmek kelimesi her şeyi yeterince izah ediyor.
Yalnız sigara içmeyeli baya bir vakit olmuş özlemişim. Artık hayatımın nasıl şekil alacağını öngöremiyorum. Eskisi gibi karamsar değilim fakat öngöremiyorum işte. Yaşanması gereken zor bir yıl beni bekliyor. Hayatın hep zor olduğunu düşünmüşümdür. Son bir yılın tecrübesi ise beklenmedik zorlukların karşına çıkabileceğini gösterdi. Eskisi gibi şiir yazamıyorum yazmak da istemiyorum zaten. Büyük hevesle başladığım romanıma devam etmek istemiyorum. Artık her şey için uygun bir vakit arıyorum ama bulamıyorum. Tutamadığım bir kaç sözüm var. Sanırım sözlerimi geç de olsa tutarım mantığından da uzaklaştım.
Facebook orta yaşlı kişilerin hegamonyası haline geldiğinden olsa gerek her gün timeline'da en az bir kez bu şarkının sözlerini veya direk şarkının videosunu yorum yada gönderi olarak görmeniz gayet mümkündür. Herkes yorgun herkes isyanlarda herkes mutsuz. ikinci arabesk çağına doğru yol aldığımızın yegane alameti.
Kısa sürer, zehirlidir, bir faydası yoktur, çevreye zarar verir, mutlu olmak için yapılır ama fayda etmez, kahve ve çayla iyi gider, sonu hiç iyi değildir, bırakayım desen bir huzursuzluk kaplar, ihtiyaçtır ve herkes için lükstür.
Bu sefer kumarı büyük oynadım. Ortaya koyduğum şeyleri kaybetmek umurumda değil de kazanamamak var ya o ihtimal canımı sıkıyor. Yarın çok farklı olacak.
içeri genç bir bayan girer:
-soğuk kahve var mı?
+(elimle etrafı işaret ederek) ııı burası kırtasiye dükkanı
-(kapıya yönelerek) ha pardon kusura bakmayın,
(sonra durumu fark eder) bahsettiğim şey bir kitap
Ne zamandır yazmıyordum zaten yazdığım süreçte de öylesine yazdığım için baya uygun bir park yeri buldum bu entry için. Ne mutlu! Bak üstad şair şiirde demiş ki diyerek başlayıp entelektüellik yapmak istemem ama yine de bu şair: bu evleri atla bu evleri de bunları da/ Göğe bakalım demiş. Bunu değiştiremeyiz. Zaten yazılmış söylenmiş hiç şeyi değiştiremeyiz. Uyarlarız sadece kendimize ve bu uyarlama ne kadar yakın olursa gerçeğine o kadar sevinir ve sonra o kadar üzülürüz işte. Bize hep üzülmek kalır mutlu anılardan miras olarak. Neyse bunları geçelim bence zaten şimdi bu yazıyı okuyan biri aha sevgilisinden ayrılmış gelmiş buraya ağlıyor diyecek. Öyle bir durum da yok ortada hani ama dedim ya uyarlarız kendimizi şarkılara şiirlere diye işte en son yapmış olduğum uyarlama en son içinde bulunduğum ruh hali en son damlatamadığım göz yaşını bir şiire uyarlamış oldum nedense. Buna gerek yoktu. bu şükrü erbaşın köylüleri niçin öldürmeliyiz şiirine ismet özelin akla karşı tezlerde bu sorunun karşılığını bulamıyorum/ içinden çıkılmaz bir olay ama önemsiz demesi gibi bir şeydi. Karşılığını bulduğum ruh hali sanki teşhis edilmiş bir hastalık gibi tedavisi olmayan bir hastalık gibi ortaya çıkmıştı işte. imgesel yaklaşmak istemiyorum bu konuya sanatsal bir şekilde hiç yaklaşmak istemiyorum. Ama yine de bu duruma yol açan olayları sanatsal değerlendirmemek gördüğüm en büyük oyunculuğa hakaret ve hatta küresel barış yalanlarından sonra en uzun oyuna sahne olan bu tiyatroyu aşağılamak olur. Saygı duyuyorum dekorundan ışıklandırmasına suflöründen kostümüne kadar üstelik. Saygı gerekli bir nitelik defalarca ezilen güruhlar için. Konuyu fazla dağıtmadan kelimelere bir ad verip bu şiiri yazan rainer maria rilkeye ve şu beyitine de edebiliğinden dolayı ezilerek saygı duyuyorum güneşlerce: ...bazen de geri dönmeni isterim bana/ seni besleyip büyüten karanlığa...
doğum günü çocuğudur. hade nice senelere rusyanın en tarz sahibi adamı.
credit: olum sözlükten bilmem kaç yıl kaç dakika kaç saniyedir yaşıyorsun diye hayattan bezdiren mesaj gelecek açmasan da olur hatırlatma yapayım dedim.
Öncelikle başlığı uplamak zorunda kaldığım için utanıyorum. Sonralıkla da kaybolduğunu düşündüğüm telefonumu bulmak için kaybolduğunu düşündüğüm telefonu elime alarak kendi numaramı arama girişimimi ve hat meşgul yazısı ile mal gibi kalmaktan dolayı şaşkınlığımı itiraf ediyor utancımı sizle paylaşıyorum.
Bir anket çalışmasında bulunmuş ve kararı sonuca göre alarak sözlüğün demokratik bir mecra olduğunu hissettirmeye çalışan sözlük sahabı. Madem öyle moderatör seçimi için de anket çalışması yapalım, bu da güzel fikir bence.
bir de en azından ilk 6 ay içinde 1 kere nick değiştirmeye izin versen bir şey kaybetmezsin hadi 3 ay olsun. Yeni nick alabilmek için 1 nesil sonradan hesap almak yazıktır be hacı. 2 kere çöm muamelesi görüyorsun sözlükte.
ulan kaç yaşımda adamım bunu yeni öğrendim ve önüme gelen herkese amerika kıtasını ilk keşfeden adam edası ile söylüyorum biri de çıkıp benim verdiğim ufku iki katına çıkarma tepkisini vermedi yeminle. neyse benim ufkum dar heralde.
arkadaşların beni keklemeye çalıştığı site aynı zamanda. teknolojiden anlayan adama bari bu şakayı yapmaya çalışmayın lan, önce sözlüğe baktık elbette işin aslı ne diye.
Şu anki metada kendisine herhangi bir rol bulamayan takım çalışmasına uygun olmayan tekli sıra dereceli maç herosu. Ama o q yu sağlam stacklarsan bir backdoor yapar ki tadından yenmez.
Bir çok yönden fayda sağlayabilecek bir özellik olarak yandex haritalara eklenmiştir.
Aslında google Maps ile beraber anayasa madde 20 özel hayatın gizliliği hükmüne aykırılık teşkil ettiği kanısındayım. Ne kadar bu durumu kanıksadam da iş yargı mercilerinde bitiyor.
saçmalama:
sözlükte ilk yazmaya başladığımda 9. nesildim 8. nesiller ezmeye çalışıyordu yok liseli yok ilkokul mezunu ben kreşi karıştıranı bile gördüm biri muhabbete kreşe girme diye başlayacak diye çok korktum. o hesap gitti 10. nesil olduk kendi neslimiz ezmeye başladı. hakaretler küfürler. özelden la bebe yazmalar. 11. nesil geldi hala 10. nesilim, bu sefer hakarete maruz kalanlar ben değil 11. nesil oldu yalnız. tabi bu süre zarfında bir kaç 11. nesille muhabbetim oldu ve gördüm ki şu sözlüğü liseliler basmış olayı gerçek. yok bu hakaret manasındaki liseli değil bildiğin liseli. neyse velhasılıkelam hakaret olarak kullanılan liseli tanımlamasını hakaret değil yaşamın bir gerçeği olarak gören bir nesle hakaret müstehak değildir.
Sol framedeki bazı başlıklara o kadar uzun yazılar yazasım var lakin hep kendimi tutuyorum. Düşünceleri ifade etme özgürlüğü varmış yalan ulan diyesim var ama onu bile diyemiyorum. Neden mi açık konuşayım sen şucusun sen bucusun yok faşist yok komunist gibi sıfatlara takılmak istemememden. Piyon değilim lan ben ama bunu derken bile insanların saçma tanımlamalarından dolayı kendimi ifade edemediğim için piyon kadar değersizim.
Kalın kitapları taksirle yaralanmalara sebebiyet verir. ders notları size sınav dönemlerinde umut ışığı gibi gözükür sonra o ışık hiç yanmamış gibi sınavda sönüverir. doktrinsel tartışmaların arasında geçirilen sınavlarda beklenilen not bir türlü alınmaz. Biz hukukçuyuz hakkımızı arayalım itiraz edelim durumu olmaz. Böyle bir fakülte.
