Kalbimin atışları ritimsiz geliyor göğsüme, kalbimi göğsüme sığdıramıyorum. nasıl önleyeceğimi nereden bilebilirim duygular karşısında sancımasını?
Sabahları gözlerim zor açılıyor, o kadar erken oluyor ki günaydın demek alay olur ve kalbim geceye dek beni öldürmekle cebelleşiyor.
Nadiren de olsa sezinlerim olacakları, tereddüt etmiyorum sonrasından ancak pişmanım her insan için ayrı ayrı yarattığım duygulardan. Sonum olacaklar.
Mideme kadar tüm gövdeme yayıldı bu his, nerede benim duygudaşlarım? Görsün birisi hâlimi -bakın bana- duygular o kadar yoğun ki vücudum canlılığına son vermek istiyor. Çürümek için gösterilen bunca çabayı seyrekoyulun.
Her ne kadar amaçlarını anlamasam da eylemlerini gerçekleştiriş şekilleri olumlu sonuçlar verecek bence. Milletin gözü meme görmeye alışır; taciz, tecavüz azalır belki.
Bölümün kolay gelmesi ziyadesiyle kişinin yeteneklerine bağlı. Şu halde verilen örnekler ya sağdan soldan duyulma ya da kişinin kendi bölümü olacaktır.
"Hayvanseverlerin, hayvan sevmeyen insanlardan nefret etmesi" denmemiş. insan da bir tür hayvan olduğuna göre (yani kendisinin de hayvan sevmeme durumu olduğuna göre), bunu diyen kişi neden hayvanları sevmiyor diye insanlardan nefret etmeyi seçmiş anlayamadığımdır.
Büyüme hormonunun salgılandığı saatler arasında hiç uyumasaymışım öyleyse. Gözümü kapadığım an kâbuslara dalsaymışım da o belli saatler bitesiye kadar uyku uğramasaymış bana. Büyüdüm de ne oldu? Şimdi şere gebe olduğunu bile bile rüyalar koy'una giriyorum.
Bahsi geçen hormonun adı halk ağzında uyku hormonu, bilimsel olaraksa melatonindir.
Benim yetkin olduğum birkaç husus var. Biri psikolojik durumumu olduğu gibi fiziksele dökmem. Kalbim sıkışır, midem bulanır, ellerim soğuk soğuk terler. Görüldüğü üzere yeteneğim, kontrolüm dahilinde bile değil.
Şu ansa bir yerlere kıvrılıp ölümü dilemek istiyorum.
bu his benden geçmeli artık. Yoksa ben kendimden geçeceğim.
Kafaya takıyorsun da bir şeyi, neden taktığını bilemiyorsun.
içimden bir velet "bana ne, bana ne" dudak büzmeleriyle omuz silkiyor. Sen hayrola? Gündem artık vatandaşları dumura uğratmaz hâle gelmiş, paran suyunu çekmiş ve sen hükümet politikaları yüzünden hiç olmadığı kadar gelecek kaygısı güderken, ne hadle bir insana kafayı takıyorsun? Ne ara boşluk buldun da yine birilerinden etkilendin?
Kafamı da alıp gideyim. Beni anca yoğun iş temposu paklar.
Her tarafta lokanta, bar ve kafe olması. O kadar ki sandalyeler sokaklara taşıyor, ancak ne bir sergi ne doğru düzgün bir tiyatro gösterisi, ne de devamlı gelip duran yerli gruplar dışında bir konser var. Millet sadece yiyip içmeye ayarlanmış sanki.
Bazılarının sandığı üzere klitoris gelişmemiş penis değil, penisle benzer işlevlere sahip, "penisin farklı formu" diyebileceğimiz bir organdır. Aynı şekilde penis için "klitorisin farklı formu" da diyebiliriz.
Şu ana kadar hiç ayrılmadığım için bilemiyorum. Benden son ayrılanıysa ilişkimiz boyunca nadiren ettiği iltifatları bir bir sıralamıştı, hem de parmaklarıyla beşe tamamlayıncaya kadar. Afallamıştım, öyle ki kırgınlık bile duyamamıştım. Şimdi, üzerinden iki yıl geçmişken aklımda yeni yetme, sevimli bir insan olarak kaldı.