bugün gittiğin güne 1 yıllık çentiği attın. sensiz geçen 365 gün. her gün ertesinden daha çok gözyaşıyla beslediğim sikimsonik bir 365 gün. 6 saat kaldı işte gitmene. uyku yine yok. bekleyeceğim ölmeni. hayat hep beklenmedik anlarda sikti beni bense yine bekleyeceğim ölmeni. nevalelerimi hazırladım. ruhun hep ensemde biliyorum belki de kızıyorsun şuan bana içiyorum diye belkisi de yok küplere binmişsindir ama içiyorum işte. senin doldurduğun yerleri hatırlamamamı sağlıyor bu meret. seni zaten unutmak imkansız. neden gittin be kadın.
erken kaldırmaya uğraşırdın ya beni. hayatımı düzene sokmamı isterdin. sabah 10 da dikilirdin başıma. 22 yıldır duyduğum aynı tonda o ses. ''hadi kalk oğlum''. seni def ederdim ya hep başımdan anne bir git ya diye. gittin lan. amına koyim nasıl bir vicdan azabı bırktın bana. sabaha kadar uyumamak hikaye zaten. 2 yi gördüm mü kızıyorum kendime, yukarda senin de kızdığını biliyorum. onun için en geç 2 anne. en geç 2 de yatağa giriyorum. ama bu gece ölmeni bekleyeceğim. meryemi düşünürdüm ya hani geceleri, çok konuştuk senle o orospuyu. çok ağladım onun için senin omzunda. onu düşünmediğim hiç bir anım olmazdı ya, kaldıramıyorum bu acıyı diye dert yanardım sana. meryemi de alıp gittin be kadın.
kimse senin gibi olmuyor be. babaannem üstüme titriyor sen gittiğinden beri. her gün yaptığın gibi ayağıma kadar
getiriyor kahvaltıyı. ama o çayın şekerini seninki gibi tutturamıyor lan. üzerinde seri kodu yazan iki sikten yumurtayla
yaptığın o omlet... açım be kadın. 1 yıldır açım.
babamsa yoluna yolunu gözlüyor. 50 sinden sonra kuran öğrettim ona. gel sana kuran öğreteyim falanda demedim amk. bir gün kendi geldi, ''oğlum annene ayda bir hatim indireceğim tam öğrette bana şu kuranı okuyayım'' dedi. on numara adamdır zaten babam benden iyi bilirsin. duygusaldır da ya hani arada ağlarken yakalıyorum namazdan sonra dua ederken falan belliki sana yazılıyor yine. bu adamı da aldır bari yanına orada da mutlu olun amk. .
anne. ben seni çok özledim lan. arkamdan gelmiyeceğimi biliyorsun gelsem bile beni döve döve geri yollayacağını da bildiğimden tırsıyorum aslında. şaka maka ben seni çok özledim lan. geri gel amk?
daha sana gelmeden, gitme vakti mi geldi şimdi senden?
istemiyorum ben bu adımların taşıdığı insan olmayı.
gecenin koynundan güneşi ayıklayıp,
sana geleceğim bir günü daha maziye yollamak varken.
istemiyorum ben bu karanlıkta boğulmayı.
sana son cümlelerimin, sükunetinde ruhum.
biraz kırgın, pek bir yorgunum.
kalamamaktan zor,
şimdi senden ayrı bir yolda sendelemek.
ama olmadığım bir yerde kendimi aramak
bana beni kaybettirir.
abazalığın anlaşılmasına yönelik bir başka seçenek olan durumdur. bre güzel kardeşim önce bir muhabbete gir konuşmalardan anlamaya çalış bu adam bayan mı madam mı diye.
kimya ve kimya mühendislerinin birinci sınıfta aldığı ders. benimde üçüncü sınıfı bitiriyor olmama karşın birinci sınıftan tek kredilik ve tek alttan olan dersim.
her an aranızda olabilecek insan sıfatıdır. şiir yazdığından dolayı utanan insandır. kendi kozasında duygularını yaşayıp dışa vurmayan duygusal adamdır.
pes mi fifa mı sorusunu gibi bir şeydir. liseli tayfa, zorluğa gelemeyip kolayı seçen tayfa, fifa da oyun mu deyip pesi över lakin kalite sistem güzellik her zaman fifayı öne çıkarır onun gibi bir durum işte .
Laçka bir yazın kurak yalnızlığında üşüyorum
Kalabalık sokakların sensizliği kanıyor içimde
Kimse sen değil
Herkes sanki biz
Gözlerinde beni gördüğüm her an
Kaçırırdın gözlerini bir aşktan kaçar gibi
Yanaklarındaki iki akşam güneşiyle
Susarak söylerdin
Söyleyemediklerini
Şimdi
Çığlık atıyor susmalarım sensizliğe
Niyetli bir çocuk gibi susuyorum sana
Nafile
Kaç akşam geçti gelmedin
Bozamadım sensizliğin orucunu
Nedenlere soruyorum suretinin eksikliğini
Çıkar yollarını çıkmaz sokaklarımda arıyorum
Terk edilmiş bir meyhanede
Boş bardaklar kaldırıyorum şerefimize
Kana kana sensizlik içiyorum
Andan ana yokluğunda ölüyorum
Sensiz geçen geçmiş geçmiyor
Geleceğe mazi oluyor yokluğun
Ben
O yokluğun var olma yolcusuyum
Karanlığa giden bir trenin
En yıkık vagonundayım
Yenildim kalbimdeki depremlere
Tozlu acılara bıraktım hayallerimi
Enkazların kimsesiz odalarında
Aldığım her nefesin son noktasından
Seni bıraktım hıçkırıklarımın koynuna
Artık
Toprağın kabullenmediği kadar canlı
Hayattan kovulmuş kadar ölüyüm
Arafın izdüşümünde bir canlı cesedim
Her an ölerek yaşamaktan
Yaşamaya hasretim
Doğmayacak kızımızın okşayamıyacağım saçlarına hasretim
Annene annem diyemiyeceğim günlere hasretim
Olmayacak evimizin sen kokan eşyalarına hasretim
Sana hasretim...
Bize hasretim...
Ölmeye hasretim...